Kültür-Sanat


Kerim Suner, fotoğrafa âşık bir isim. Ancak onun tutkunu olduğu şey ekrandaki görüntüler değil, elle tutulan yani “müşahhas” kareler… Suner, bu yüzden çektiği fotoğrafları yaklaşık 150 sene önceki tekniklerle meydana getiriyor. Yani onunkisi el emeği fotoğraflar… Bu şekilde dijital dünyanın hızlı ama basit fotoğrafçılığına da karşı koyuyor.

Suner, tarihî tekniklerle meydana getirilen fotoğrafları sergilemek için ise Levent’te 1851.gallery’yi hayata geçirdi. Sanat galerisinin ilk sergisi ise meşhur ressam Avni Lifij’in çektiği ve çoğu daha evvel görülmemiş fotoğraflardan oluşan “Ressam Avni Lifij’in Yeniden Hayat Bulan Fotoğrafları” oldu.

Kerim Suner, sergi ve fotoğraf tutkusuyla ilgili Türkiye gazetesinden Murat Öztekin'in sorularını yanıtladı.

HİÇ FOTOĞRAF TUTMAMIŞLAR

Uzun yıllardır tarihî tekniklerle fotoğraflar meydana getiriyorsunuz. Bu merak neye dayanıyor?

Yaşadığımız dönemde her şey dijitalleşiyor ve beraberinde sunileşiyor. Ortaya çıkan işlerde insanın rolü azalıyor. Artık fotoğraf dediğimiz şey ekranın üzerinden uçuşan piksellerden ibaret oldu. Fiziki fotoğraf yavaş yavaş unutuyoruz. Elinde hiç fotoğraf tutmamış çocuklarla karşılaşıyorum. Ben de fiziksel fotoğrafı canlandırmaya ve fotoğrafa insanı katmaya çalışıyorum.

Bu tam olarak ne demek?

Benim fotoğraflarım yüzde doksanı kendi emeğimle oluşuyor. Yani iyisi de kötüsü de benden… Kullandığım teknikler 19. yüzyıla dayanıyor. Aslında bütün hayatım 19. yüzyıl desem yanlış olmaz!

EL EMEĞİ, GÖZ NURU KARELER!

Peki fotoğraflarınızı el emeğiyle ortaya çıkarırken hangi teknikleri kullanıyorsunuz?

Fotoğrafın ilk çıktığı yüzyılda var olan teknikleri hayal edemezsiniz. Herkes kendince negatif yapma ve negatiften baskı yapma tekniği bulmuş. O asırda elliden fazla teknik ortaya çıkarılmış. Bense negatif için en çok ıslak ve kuru kolodyum tekniklerini kullanıyorum. Fotoğrafları basmada ise albümin dediğimiz yumurta akıyla yapılan baskıyı ve tuz baskıyı uzun yıllardır tercih ediyorum. Devamlı yeni teknikler öğreniyorum.

El yapımı teknikler fotoğrafa başka bir ruh katıyor mu?

Bir şey katmasına gerek yok. Fotoğraf bu zaten!

Yani dijital kareleri fotoğraf olarak kabul etmiyor musunuz?

Yani onlar artık bilgisayarın ürettiği şeyler. Bakın, fotoğraf ışığın oluşturduğu bir görüntüdür. Şimdi ise görüntüyü ışık değil, bilgisayar meydana getiriyor. Evet, ben de dijital kamera kullanıyorum ama en azından çektiğim fotoğrafları basmayı ve fiziki hâlini tercih ediyorum. Böylece fotoğraf suni kalmıyor.

MEŞHUR RESSAMIN KARELERİNİ ORTAYA ÇIKARDI

Dijitalleşmeden sonra yapay zekânın da fotoğraf sanatını sarstığı bugünlerde 1851.gallery’yi hayata geçirdiniz. Hangi niyetle yola çıktınız?

1851.gallery’de eski el yapımı teknikleri yaşatan fotoğraf sanatçılarının çalışmalarına yer vermek ve böylece bir bilinç oluşturmak istiyoruz. İnsanın içinde daha fazla olduğu fotoğrafları göstermeyi hedefliyoruz. Bunlar geride kalmış ama hakikaten öğrenildiği zaman insanı etkileyen teknikler.

Açılış sergisiyle Avni Lifij’in bambaşka bir merakını ve maziye dair enteresan karelerini ortaya çıkarıyorsunuz. Fotoğrafların bulunma hikâyesi nedir?

Bunlar yüz küsur senedir Lifij’in ailesinde korunmuş fotoğraf negatiflerinden doğdu. Bizim aileyle uzun zamandır dostluğumuz vardı. Dolayısıyla negatifleri günümüze taşımayı hep konuşuyorduk. Küratör Necmi Bey’le de konuşunca fikir gelişti. 19. yüzyılda revaçta olan birkaç tekniğe müracaat ettik. Sonunda biraz kimyager gibi çalışıp platin paladyum tekniğinin en uygun olduğuna karar verdik. İçimize sinince bu sergideki fotoğrafları oluşturduk. Bu karelerde büyük bir hüzün var.

(Lifij’in bir enstantanesi...)

FOTOĞRAFIN SANAT OLMAYA İHTİYACI YOK

El yapımı enstantaneler ortaya çıkarmak fotoğrafı sanata daha çok yaklaştırıyor diyebilir miyiz?

Sabah şans eseri okudum; Ara Güler “Fotoğrafın sanat olmasına gerek yoktur” diyor. Ben de öyle düşünüyorum.

patronlardunyasi.com