Spor


Saran, önümüzdeki 4 yılda dünyada spor endüstrisinin ikiye katlanacağını, Türkiye'de ise dünya ortalamasından daha yüksek bir büyüme potansiyeli olduğunu söyledi.

Dünyada 470 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşan spor endüstrisinin 2010 yılında 900 milyar dolarlık bir sektör haline geleceğini söyleyen Fenerbahçe eski yöneticisi ve Saran Grup Başkanı Sadettin Saran, Türkiye'de ise 1 milyar dolar olan sektörün dünyadan daha hızlı büyüyeceğini kaydetti.

Dünyada sadece futbol endüstrisinin 200 milyar dolarlık paranın döndüğü bir alan olduğunu ifade eden Saran, şunları kaydetti:

"Türkiye'de tüm spor endüstrisinin büyüklüğü 1 milyar dolara ulaşabildi. Sporun gelişmesi için artık önemli olan gelir kaynaklarını çeşitlendirmek. Saha ve yayın gelirlerinden başka, sanal reklam, halı reklam gibi kulübe ekstra gelir getirecek alanları, formanın üstüne alınacak sponsorlukları iyi değerlendirmek gerekiyor. Korner bayraklarına reklam alınması tartışılıyor. Dünyadaki yeni sistemler geliştiriliyor. Şu anda Türkiye dünyanın gerisinde. Dünya futbol endüstrisi büyüyecek ama Türkiye daha fazla büyüyecek."

100 MİLYON $'LIK KATKI
Saran 10 yıl önce Türkiye'nin maçlarını Avrupa'da satmayı bırakın bedava dahi yayınlatamadıklarını kaydederek "Ama biz sporun böyle gelişeceğini tahmin ettik. Milli Takım'ın ve 11 kulübün yayın hakları bizde. Bugün öyle bir noktaya geldik ki şimdi Avrupa maçlarını Singapur, Vietnam ve Katar'a bile pazarlıyoruz. Yurtdışı pazarlamada her yıl ortalama yüzde 30 büyüyoruz. Şimdiye kadar Saran Grubu olarak Türk sporuna 100 milyon doların üstünde katkı yaptık. Yurtiçi ve dışında her yıl ortalama yüzde 14 büyüyoruz."

KULÜP SATIN ALACAĞIZ
Saran, soruları yanıtlarken, futbolun sektör olarak bugününü ve gelecekteki yapısını şöyle değerlendirdi:

* Dünyada artık işadamları Chelsea gibi kulüpleri satın alıyor. Kulüpler şirketler gibi yönetiliyor. Bunun etkisi, getirisi ve götürüsü ne olacak?

Yavaş yavaş dünya buraya doğru gidiyor. Ama futbolda ait olma duygusu hakim olduğu için işadamlarının satın alması sorunlar da yaratıyor. Biz de Türkiye'de birkaç kulübü değerlendiriyoruz. Türkiye'de bu trend de yavaş yavaş gelişecektir.

* Türk sporu nasıl dünya çapında söz sahibi olabilir?

Kulüplerimiz nasıl birer Manchester, Real Madrid haline gelir? Bu daha çok taraftarın tutumuyla ilgili bir konu. Seyircinin bilinci önemli. Borussia Dortmund küme düşmemeye oynarken bile 57 bin kombine bilet satıyordu. Bizde ise Galatasaray UEFA Şampiyonu olduğu yıl boş tribünlere oynadı. Bu durum geliri de etkiliyor. Gelir etkilendiği zaman başarı da etkileniyor. Barcelona yıllarca forma reklamı bile almadan oynadı. Çünkü ne kombine ne de ürün satışında sıkıntı yaşamadı. Taraftar sahiplenmeden takımların başarılı olmasının imkanı yok. Türkiye'de en çok takımına sahip çıkan taraftar Fenerbahçeliler ama Fenerbahçe bile hâlâ çok geri.

* Şirketler büyüme kararı aldıklarında kredi ve borçla büyüyor. Spor kulüplerinin aynı yolu izlemesi gerekiyor mu?

Kulüp yönetmek için sporu bilmeniz gerekmiyor. Bu işadamlığı gerektiriyor. Çünkü ne kadar iyi gelir elde ederseniz, ne kadar iyi oyuncular transfer ederseniz o kadar çok başarılı oluyorsunuz. Aynı iş dünyasındaki gibi. Önemli olan profesyonellerle çalışıp kulübe doğru yönü verebilmek. Borçlanabilirsiniz ama onun getirisini iyi hesaplamak gerekiyor.

Sporda temiz toplum isteği var

* Borussia Dortmund'la ilişkiniz nasıl başladı ve neden bitti?

Türkiye'de birçok yenilikleri futbola soktuk. Daha sonra yurtdışına açılıp ufkumuzu genişletmek istedik. Kulübe ortak olduğumda zor durumdaydı. Burada kulüp yöneticiliğini öğrendik. Gelir sağlama ve gelirleri artırma anlamında bizden çok çok ileriler.

* Türkiye'de en çok sevdiğiniz projeniz ne oldu?

Biz 7 yıl önce Efes Turnuvası'na başladığımızda Antalya'ya gelen kulüp sayısı 10 bile değildi. Şimdi 100'ün üzerinde kulüp kendi basın ordusu ile geliyor. 15 gün sürekli buradan haber akışı oluyor. Türkiye'nin tanıtımına büyük katkısı oluyor.

* Son günlerde sporda yaşanan şike ve teşvik iddiaları sporu nasıl etkileyecek?

Türkiye sporda bir değişim süreci yaşıyor. Almanya ve İtalya da bu süreçleri yaşadı. Kulüplerin yönetim yapısı, teşvik ve şike olayları bunların hepsi bu sürecin bir parçası. Sıkıntılı bir süreç olacak. Ama bunun sonunda önemli sportif başarılar da gelecektir. Önemli olan bu sürecin başlamış olması. Temiz topluma doğru bir istek var.

Deniz R. Ak/Sabah