Patronlar


Göktaş, GıdaSa'nın geçtiğimiz Şubat ayında 'Deren' markasıyla bütün kategorilerde çay pazarına girdiğini anımsattı.

Yaklaşık 170 bin ton büyüklüğündeki çay pazarının yüzde 94'ünü dökme çayların oluşturduğunu belirten Göktaş, geriye kalan kısmın ise küçük, ancak katma değeri yüksek ürünlerden oluştuğunu ifade etti.
Dökme çay pazarında şu an devlet tekeli bulunduğunu ifade eden Göktaş, Deren'in de bu alanda özel ürünlerle farklılaşmaya çalıştığını, önümüzdeki dönemde de farklı fiyat seviyelerinde dökme çay üreteceklerini söyledi.

Türkiye'de ilk kez yüksek bölgelerde yetişen çayları toplayarak sınırlı sayıda Türk Harmanı adı verilen bir çeşidi piyasaya sunduklarını belirten Göktaş, Türk Harmanı ile tüketicilere değişik bir lezzet sunduklarını kaydetti. Bardak ve demlik poşet kategorilerinde ise güçlü bir ikincilik hedeflediklerini bildiren Göktaş, bu alanda da iyi yol aldıklarını, satışlarının yükseldiğini, şimdi ise bitki çayına biraz daha odaklanacaklarını söyledi.

Hendek'te bulunan fabrikalarının yıllık 5.500 ton olan üretim kapasitesinin bu yıl yarısını kullandığını ifade eden Göktaş, 2006 yılında üretimlerini iki katına çıkarmayı planladıklarını bildirdi.
Tüketicilerden çok pozitif geri dönüşler aldıklarını dile getiren Göktaş, '(Türkiye'de tekrar iyi çaylar üretilmeye başlandı) gibi cümleler bizi mutlu ediyor' dedi.

ÇAY PAZARINDA REKABET...
Dökme çay dışında Deren'in sektörde lider konuma gelebileceğini ifade eden Göktaş, şöyle devam etti:
'Yani sektörde satın almalar var, birleşmeler olabilir ve gerçekten ek yatırımlarla bu mümkün. Ama dökme çay diye baktığımızda Çaykur'un özelleştirilmesi gerekir. Şu anda pazarda kimse Çaykur'u geçemez. Bitki çayı, bardak ve demlik çay pazarı ciddi şekilde büyüyor. Özellikle bitki çayı pazarı geçen yıla göre yüzde 35'ler seviyesinde büyüdü. Burada bütün rakipler ve biz çok iddialıyız ve ataktayız. Şu anda yeşil çay furyası var. Türkiye bir siyah çay tüketicisi. Avrupa'ya baktığımızda daha çok bitki çayı ve yeşil çaylar tüketiliyor. Bence tüketici yavaş yavaş sağlıklı yaşam trendiyle buralara doğru kayacak. Bu alanda ciddi bir gelecek var diye düşüyoruz.'

SRI LANKA'DAN ÖZEL TADIMCI...
Elif Göktaş, Deren'in üretimde geçirdiği aşamaları da anlattı.
Deren'in ilk sürgün denilen aromatik enzimler bakımından en zengin olan çay yapraklarını kullandığını, daha sonra seçtikleri çayların fabrikalarda işlendiğini ve kuru çay haline getirildiğini anlatan Göktaş, bu çayın 3 ay kadar Konya'daki depolarında bekletildiğini söyledi.
Deren için lezzet ve kalitenin çok önemli olduğunun altını çizen Göktaş, 'Bu nedenle her türlü yolu deniyoruz. Sri Lankalı, İngiliz ve Türk olmak üzere 3 çay tadımcımız var. Onlar bütün çayları tadarak prosesinde herhangi birşey olup olmadığını anlayabiliyorlar' diye konuştu.
GıdaSa'nın çay pazarını sevdiğini dile getiren Göktaş, 'Pazar hoşumuza gitti. Ciddi bir potansiyel var bu pazarda. Deren, özellikle 2006 yılında yenilikçi ve kaliteli imajıyla iddialı bir oyuncu olacak' dedi.
Göktaş, önümüzdeki yıl bitki çayları ihracatının da gündemlerinde olduğunu, bunun için bağlantılar yapmaya çalıştıklarını söyledi.

SAKA YENİ PAZARLAR ARIYOR
Elif Göktaş, GıdaSa'nın içecek fabrikasında Deren'in yanı sıra, bu yıl ilk kez pazara sundukları soğuk içecek ve su üretimi de yaptıklarını, fabrikanın yıllık kapasitesinin 260 milyon litre olduğunu söyledi.
Saka'nın ilk olarak piyasaya damacana sularıyla girdiğini belirten Göktaş, çok kısa sürede İstanbul'da en iyi satan ikinci marka durumuna ulaştıklarını anlattı.
Göktaş, Mart ayında pet ambalajlı suları çıkardıklarını, Temmuz ayında ise Saka'nın aromalı gazlı içec