Türkiye'yi sarsacak cinayet, aylar öncesinde Trabzon'un yoksul semti Pelitli'de kulaktan kulağa yayılıyordu. Yakında bütün Türkiye'nin tanıyacağı Yasin Hayal, çevresindeki gençlere "Bir adamı vuracağım, vatan için hayırlı olacak" diyordu.
Hayal, bazı kişilere öldüreceği adamın 'Ermeni' olduğu bilgisini verirken, kimilerine de açık açık ismini söylemişti: Hrant Dink. Pelitli'deki birçok kişi yakında cinayet işleneceğini biliyor ve günlük sohbetlerine bile konu ediyordu. Tetiği Ogün Samast'ın çekeceği bile duyulmuştu. Aylar önce şu an tutuklu bulunan sanıklardan Zeynel Abidin Yavuz'un yanına gelen bir esnaf, "'Yasin Hayal, Ogün Samast'ı İstanbul'a bir Ermeni'yi vurmaya gönderecekmiş. Haberin var mı" demişti.
2002'de kilisede bir kişiyi keser sapıyla döven ve hakkında hiçbir işlem yapılmayan Yasin Hayal, McDonald's saldırısından önce mahallenin gençlerini uyarıyor, "Oraya gitmeyin, bombalayacağım" diyordu.
Cinayet geliyor!
Yasin Hayal, aylar öncesinden cinayete karar vermişti. Kendisine bir tetikçi arıyordu. İlk tetikçi adayı Zeynel Abidin Yavuz'du. Yavuz polisteki ifadesinde şunları söylüyordu: "Sürekli bana ABD, Ermeniler, İsrailliler hakkında kötü sözler söylerdi. Beni Ermenilere düşman ederek kafamı yıkadı... Bana 'Bir kahraman olacaksın, seni yurtdışına göndereceğim' diyordu."
Hayal, Yavuz'a Hrant Dink'i öldürmesi teklifini aylar önce yapmış, Yavuz da kabul etmişti. Ancak Yavuz çalışmak için İzmit'e gidince Hayal başka bir tetikçi arayışına girdi. Bu kez Ogün Samast'a sürekli Ermenilerden ve Hrant Dink'in hainliğinden bahsediyor, Dink'in yargılandığı davaların haberlerini birlikte izliyorlardı. Sonunda Samast, cinayeti işlemeyi kabul etti ve cinayet hazırlıkları başladı:
14 Ocak 2007: Yasin Hayal ile yine cinayetten sonra tutuklanan sanıklardan Ersin Yolcu, sık sık yaptıkları gibi Pelitli'de bir internet kafede buluştu. Hayal, Ersin'den Ogün Samast'ı bulmasını istedi. Ancak Ersin, Samast'a ulaşamadı. Beraber, kafeden çıkıp yürürlerken Yasin niyetini açıkladı: "Sana bir şey söyleyeceğim. Kimseye söyleme. Bir Ermeni başını vurduracağım. Hrant Dink'i vurduracağım..."
15 Ocak 2007: Saat sabah 10.30 sıralarında Hayal ve Samast, Yolcu'nun çalıştığı kırtasiyede buluştu. Hayal, Samanst'a "Fotoğraflar ve adresler sende duruyor mu?" diye sordu. Samast kaybettiğini söyleyince Hayal, Dink'in adresini yazıp kendisine verdi.
16 Ocak 2007: Yolcu, Hayal ve Samast, yine internet kafeye giderek Hrant Dink'in fotoğraflarından çıktı aldı. Hep beraber şu an tutuklu bulunan sanıklardan Ahmet İskender'in kırtasiyesine gittiler. Ardından da Hayal, "Biz atış yapmaya gidiyoruz" diyerek Samast'ı alıp çıktı. 15- 20 dakika sonra geri döndüklerinde Hayal, arkadaşlarına; "Ogün bu konuyu bitirecek" dedi.
17 Ocak 2007: Saat 10.30 sıraları. Hayal ve Samast sık sık buluştukları Ahmet İskender'e ait Pelitli'deki kırtasiyede bir araya geldi.
Ogün'ün üzerinde kot pantolon, mont, siyah ayakkabılar, başında beyaz bere vardı. Kırtasiyenin arka kısmına geçtiler. Ahmet'se bir müşteriyle ilgilenmek için tezgâhın başındaydı. Ahmet, arka bölüme geçtiğinde Yasin'in, 300 YTL'ye aldığı silahın şarjörünü taktığını ve kendi elleriyle Samast'ın beline koyduğunu gördü.
O sırada yanlarına plandan haberi olan Yolcu geldi. Hayal, 180 YTL'yi Samast'a verdi. Bu eylem parasıydı. Samast ve Yolcu, berbere gitti. Ogün ince bıyık ve sakal bıraktığı tıraşı burada oldu. Kırtasiyeye döndüklerinde İskender ve Hayal onları bekliyordu.
Hayal, Samast'ı Trabzon Otogarı'na götürmesi talimatını Yolcu'ya vermişti. Saat 14.30'da Samast, Yolcu'yla beraber, cinayet yolculuğuna çıktı. Samast'ın polisteki ifadesine göre, Yolcu, kendisini "Gazan mübarek olsun" diyerek uğurladı. Otobüs İstanbul'a hareket ettiğinde saat 15.30'du. Bu sırada Hayal, İskender'e, cep telefonunu kullanacaklarını söylüyordu. Hayal, "0212 kod numaralı telefon gelirse bana vereceksin" dedi.
18 Ocak 2007: Öğlen Hayal, Samast'tan haber alabilmek için tekrar İskender'in kırtasiyesine gitti. O sırada telefon çaldı.
İstanbul'dan arandığını gören İskender, telefonu Hayal'e uzattı. Hayal, dükkânın önüne çıkarak konuştu. Ogün, "Abi mekândayım" diyordu. Hayal beklemeye devam etmesini söyledi. Aynı gün içinde benzer konuşma beş-altı kez tekrarlandı. Son görüşmedeyse Hayal, "İşi yarına bırak" dedi.
Bu ayrıntılar Yolcu, Hayal ve İskender'in polis ifadelerinde yer alırken, Ogün Samast'sa polisteki ifadesinde o gün bir internet kafeye gittiğini, yaptıklarını hatırlamadığını söylüyordu. Akşam Hayal ve Yolcu Mihmandar Kafe'deydi. Hayal, "Ogün mekânda, pusuda" dedi.
19 Ocak 2007: Samast, sabah 07.00 civarında Bayrampaşa'daki dayısının evinden çıktı. Dolmuşla Topkapı'ya geçti, oradan Mecidiyeköy otobüsüne bindi. Şişli'de inip Hayal'in verdiği adresi buldu. AGOS'un içine girerek, oradaki çalışanlara Ankara Üniversitesi'nde okuduğunu ve Dink'le görüşmek istediğini söyledi. Dink'in orada olmadığı söylendi. Samast, Dink'in telefon numarasını alarak binadan çıktı.
Samast, bir ankesörlü telefondan İskender'in cep telefonunu çevirdi, telefonu Hayal açtı. Durumu bildirdi. Hayal, Dink gelinceye kadar beklemesini istedi. Hayal'in anlatımına göre, Samast, diğer aramasında "Darlandım abi, sıkılıyorum. İçeri girip birkaç gazeteci vurabilirim' dedi. Hayal'se 'Türklüğe hakaret eden Hrant Dink'tir. Bundan başka kimseye zarar verme' diye konuştu. Samast polis ifadesinde, "Eğer Dink'i gazete binasında bulsaydım orada silah sıkarak öldürecektim. Daha doğrusu bu konuda plan ve fikir kafamda net değildi" diyordu. Hayal'in talimatı üzerine Samast gazete yakınlarında dolaştı. Hatta bir ara gazete binasının yakınında bir internet kafeye giderek iki saat boyunca arkadaşlarıyla chat'leşti.
'Beş dakika sonra gidecektim'
Sonra AGOS yakınındaki Akbank şubesinin önünde Hrant Dink'i beklemeye başlayan Samast ifadesinde o dakikaları polise şöyle anlatıyor: "Bu kişiyi öldürmenin şart olmadığını, kendisine birkaç yumruk atıp kaçabileceğimi ve hatta oradan ayrılıp Yasin'e telefon açarak kişinin tatile gitmiş olduğunu söyleyerek Trabzon'a dönmeyi düşündüm. Böyle düşünürken Dink, binadan çıkarak bankaya girdi. Onu görmeseydim, yani beş dakika daha gelmemiş olsaydı oradan ayrılıp Trabzon'a dönecektim. Dink, beni gördü. Bir an irkildiğini hissettim. Ben de onu gördüğüme şaşırmıştım. Bu olay
ani geliştiği için vuramadım. Bankadan çıkmasını bekledim. Bankadan çıkıp binaya gireceği sırada hızlıca arkasından yaklaşıp bir metre mesafeden kafasına doğru üç el ateş ettim..."
Silah sesleriyle birlikte Halaskârgazi Caddesi yankılandı. Samast, koşarak Şafak Sokak'a girdi. Bir kişiye Bayrampaşa'ya nasıl gideceğini sordu. Sırasıyla halk otobüsü ve dolmuşa binerek dayısının evine gitti.
Türkiye, Hrant Dink'in öldürüldüğü haberiyle çalkalanırken tekrar 0212 kodlu bir numara İskender'in cep telefonunu arıyordu. Hayal, telefonu açtı. Samast, "Hrant Dink'i vurdum, geliyorum" dedi. Hayal şaşırmıştı. "Gerçekten vurdun mu, iki-üç gün dayınlarda kal, daha sonra Trabzon'a gel" diye konuştu.
Haberler soğukkanlı izlendi
Ardından Hayal, Yavuz ve Yolcu, önce İskender'in kırtasiyesinde, ardından da Mihmandar Kafe'de toplandı. Hayal, hepsini 'Konu hakkında konuşmamaları için tehdit etti', ardından da haberleri soğukkanlı biçimde izlemelerini istedi... Ve dağıldılar..
En önemli çelişki İstanbul'a geliş tarihi
İfadelerdeki en önemli çelişki Ogün Samast'ın İstanbul'a geliş tarihi. Samast ifadesinde 17 Ocak 2006 sabahı İstanbul'a geldiğini söylüyor. Ancak diğer zanlılar, Ogün'ün 17 Ocak 2006 günü saat 15.30'da Trabzon'dan yola çıktığını anlatıyor.
Ahmet İskender'in ifadesinde Ogün ve Ersin'in Tuncay isimli birinin bordo renkli Kartal Marka otomobiliyle otogara gittiklerini söylüyor. Ersin, Ogün ve Hayal ise dolmuşla otogara gittiklerini anlatıyor.
Yasin Hayal, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender ifadelerinde cinayetten bir gün önce Ogün Samast'ın olay yerine gittiğini ve Yasin Hayal'le telefonda konuştuğunu anlatırken, Samast 18 Ocak'ta bir ara internet kafeye gittiğini ve günün devamını hatırlamadığını söylüyor.
Demet Bilge Ergün/Timur Soykan/Radikal