Kültür-Sanat


Han Kang; Vejetaryen, Çocuk Geliyor, Beyaz Kitap ve Veda Etmiyorum’un ardından şimdi külliyatının erken dönem eserlerinden Sevgilinin Soğuk Elleri’nde yine bizi işaret ediyor. Bu sefer merkezde sonsuz sınırsız güzellik baskısı, gençliğe duyulan hastalıklı aşk, herkesin yüzündeki ve kalbindeki maskeler var.

Usta çevirmen Göksel Türközü'nün Korece aslından yaptığı tercümeyle Sevgilinin Soğuk Elleri, okurları ile buluşacak.

Nobel Edebiyat Ödüllü Han Kang her romanında yaraları sağaltmanın yollarını arıyor, insan varoluşunun yalnızlığı üzerine edebî bir performans sergiliyor, tüm dillerdeki okurlarını kendileriyle ve toplumla bir yüzleşmeye çağırıyor. Ona göre, hepimiz hayat denilen kabuğun üzerinde, uçurum kabuğunun üzerinde akrobasi yapar gibi maskeler takarak yaşıyoruz. Kitabın konusuna gelince...

HAYATIN ÇÖZÜLEMEZ SIRLARI

Yazar H, bir gün tuhaf bir telefon alıyor. Daha önce sadece bir kez gördüğü heykeltıraş Cang Unhyong, aniden sırra kadem basmış, bulunamıyor. Ondan geriye kalan pek fazla şey de yok. Elde yalnızca tutkuyla yaptığı alçı heykeller ve bir de maskelerle dolu dünyadaki yalnızlığı, samimiyetsizliği, hakikati ve aldığı yaraları anlattığı günlüğü var.

Oysa Cang Unhyong hayatın çözümlenemez sırlarına elleriyle şekil veriyor, onların sırrına ermeye uğraşıyor. Heykellerinin hipnotize eden gücünü kullanarak onlardan anlam çıkarmaya çalışanları saklı yüzleriyle karşılaştırıyor.

KİTAP NE ANLATIYOR

Daha önce sadece bir kez gördüğü heykeltıraş Cang Unhyong, aniden sırra kadem basmış, bulunamıyor. Ondan geriye kalan pek fazla şey de yok. Elde yalnızca tutkuyla yaptığı alçı heykeller ve bir de maskelerle dolu dünyadaki yalnızlığı, samimiyetsizliği, hakikati ve aldığı yaraları anlattığı günlüğü var.

Oysa Cang Unhyong hayatın çözümlenemez sırlarına elleriyle şekil veriyor, onların sırrına ermeye uğraşıyor. Heykellerinin hipnotize eden gücünü kullanarak onlardan anlam çıkarmaya çalışanları saklı yüzleriyle karşılaştırıyor.

patronlardunyasi.com