Feramuz ERDİN
Bursa İznik’te faaliyet gösteren dönemin meşhur et lokantası İmren Izgara’da mangal ustası olarak çalışan Yusuf Akkaş çalışkanlığı ve müteşebbisliği ile yine İznik’te kendisinin açtığı ilk et lokantasına da İmren adını vermişti. Daha sonra tescil sorunları yüzünden lokantasının adını değiştirdi ve Köfteci Yusuf ismini verdi.
“FAST KÖFTE”
Yusuf Akkaş’ın çalışkanlığı, müşteriye yaklaşımı ve dükkanda mangalı kimseye teslim etmemesi onun en dikkat çekici özelliklerinden birisiydi.
Orada yarattığı iş ve hizmet modeli ise bir anda tutulmasına neden olmuştu: ABD icadı fast food modelini biraz daha farklı uyguluyordu. Eğitimli oldukları her haliyle anlaşılan genç, güler yüzlü, hizmet odaklı personel siparişi ABD fast food lokantalarının aksine, masada alıyor ve en geç 10 dakika içinde de masada hazır ediyordu.
Siparişi alan personel masadan uzaklaşırken elinde tepsiyle gelen diğer personel masayı ikramlar ile donatıyor ve aynı anda içeceklerinizi de servise sunuyordu. Böylelikle açlıktan kan şekerinizin düşmesine ve yemek yüzünden sinirlenmenize fırsat verilmiyordu.
Yusuf’un bu kadar populer olmasının nedeni belki de buydu? Müşteri makul fiyata tıka basa karnını doyuruyor; ücretsiz ikramlar ve etrafında pervane olan servis elemanları nedeniyle tekrar gelmemesi için hiçbir olumsuz sebep bulamıyordu. Yusuf’u farklı kılan, lokantacılık sektöründe herkesin bildiği basit bir gerçeği hayata geçirebilmesiydi.
İTİMAT İLE WIN – WIN İŞBİRLİĞİ
Yine bölgesel bir süt ürünleri üreticisi olan İtimat ile işbirliği yapması, Yusuf’un bir anda şubelerini artırmasına neden oldu. İtimat süt ürünlerinin yanında lokantaların diğer bazı ürünlerini de karşılamayı teklif etti. Böylelikle iki yöresel firma olarak birbirlerini desteklemeye ve birlite büyümeye niyetlendiler. Kurdukları iş modelinin ekonomik başarısı ise her ikisinin de tabiri caizse bir üst lige sıçramasına neden oldu.
DEV GIDA ENDÜSTRİSİ HALİNE GELDİ
Türk usulü “fast köfte” modelinin ucuz ve hız odaklı olması halkta karşılığını buldu ve Köfteci Yusuf önce Bursa ve daha sonra da Güney Marmara’da tercih edilen bir marka haline geldi. Köfteci Yusuf 15 yıl gibi bir sürede Türkiye’nin masada hizmet verilen ilk fast food markası olmuştu. Bunun için gereken lisans, standartlaşma, endüstrileşme, insan kaynağı, lojistik gibi bir çok süreci de zorlanarak dahi olsa kurdu. Köftesinin bugünkü lezzeti yakalamak için hangi aşamalardan geçtiğini müşteri olarak deneyenlerden birisi olduğum için, bu konuda iyi fikir sahibiyim.
Köfteci Yusuf’un hızlı büyüme stratejisi ve günlük nakit akışı doğal olarak bir çok yasal ve yasadışı odağın da dikkatini çekmişti. Bu süreçte yaşananlar bu yazının konusu olmadığı için oralara girmeyeceğim.
DOMUZ ETİ KULLANMIŞ MIDIR?
Öncelikle, sıfırdan bu noktaya gelen bir iş insanının ürünlerinde bilerek domuz eti kullanmasının kendisine faydasının ne olacağını ortaya koymak gerekir. Dinen yasak olan domuz etini köfteye katmak bu kapasiteye ulaşmış bir iş insanının yapacağı iş değildir. Müslümanlara domuz eti yedirme gibi özel bir misyona sahip değilse, domuz etini bilerek ve isteyerek ürünlerine katması hayatın doğal akışına aykırıdır.
TEDARİK, ÜRETİM VE LOJİSTİK ZİNCİRİ GÜVENLİĞİNDE ZAAFİYET OLABİLİR Mİ?
Köfteci Yusuf’un başarısını devam ettirebilmesi ancak endüstrileşmesi ile mümkün olabilirdi. Bunun için de işinin ehli profesyonellere ve bürokratik bir organizasyona sahip olması gerekir. Köfteci Yusuf Akkaş’ın ürünlerine bilerek domuz eti katması ne kadar akıl dışı ise, bunun tedarikçisi veya çalışanları tarafından kendilerine menfaat sağlamak amacıyla yapılmış olması bir o kadar mümkündür.
Özellikle gıda alanında faaliyet gösteren firmaların tedarik, üretim, lojistik ve hizmet süreçlerinde tam hakimiyet kurması ve her aşamayı adım adım takip etmesi / ettirmesi gereklidir.
HALK ELİNİ AYAĞINI ÇEKMİŞ
Köfteci Yusuf Akkaş’ın bu krizdeki iletişim stratejisini aynı kurumsal imajında olduğu gibi sadelik ve samimiyet üstüne kurduğunu görebiliyoruz. Ancak galiba bu kez bu strateji tutmamış olacak ki, daha önce aynı saatlerde masada oturmak için sıra beklemek zorunda olduğunuz dükkan maalesef bomboştu. Eski günleri yakalamak için uzun soluklu bir iletişim stratejisine ihtiyaçları olduğu apaçık.
Türkiye’nin Köfteci Yusuf ve İtimat gibi iki yerel markasının ulusal düzeyde bir satış başarısı grafiği elde etmesi, ne olursa olsun, küresel markalar karşısında alınmış bir başarıdır. Köfteci Yusuf tedarik, üretim, lojistik ve hizmet süreçlerini iyileştirmeli, daha şeffaf hale getirmeli ve yaşadığı olaylardan ders çıkarmalıdır. Ardından Türkiye’nin “fast köfte” markası bir ilk olarak önce yakın ülkelere ardından da dünyaya açılmalıdır.
patronlardunyasi.com