Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletin meclisinde meşruiyet bulamayanların başka meclislerde kendilerine meşruiyet aradıklarını savunarak, "Varsın arasınlar bulamayacaklar. Hakimiyet de meşruiyet de sadece milletindir. Bunu böyle bilesiniz" dedi.
Avrupa Birliği'nin 50. yıl dönümüne çağrılmamasına sitem eden Erdogan, Almanya'dan gelen açıklamalara da tepki gösterdi. Erdoğan, "Haklarımızı tırnaklarımızla söke söke nasıl aldıysak bundan sonra da alacağız. Kimseden iane beklemiyoruz. Hakkımız neyse onu istiyoruz" dedi.
TBMM AK Parti Grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, ana muhalefet partisine yüklendi. AK Parti iktidarın 4 yılda yaptıklarına başlıklar halinde hatırlatmalar yapan Erdoğan, "Bize muhalefet edenler 'Türkiye'yi niye bu kadar büyüttünüz mü?' diyor. 'Enflasyonu niye düşürdünüz mü?' diyor. 'İhracatınızı niye artırdığınız mı?' diyor. 'Güven ve istikrarı niye bu kadar yerleştirdiniz mi? diyor. 'Bizim yamalı bohça koalisyonlarınız ne kadar iyiydi mi' diyor. Koskoca bir hiç. Çünkü Türkiye'de muhalefet alterntif ürtemek, proje ve fikir üretmek, katma değer üretmek için yok. Türkiye'de muhalefet engel üretmek, laf, kriz ve gerilim üretmek için var" diye konuştu.
Erdoğan, muhalefetin ortaya koyduğu bu tabloyu halkın çok iyi gördüğünü ve buna değerlendirme yapacağını belirterek, bu nedenden ötürü de iktidarda olan AK Parti'nin oyunun arttığını, muhalefetin ise düştüğünü savundu. Yakın zamanda iktidarın faaliyet raporu ve muhasebe defterinin milletin önüne geleceğini ifade eden Erdoğan, "Seçim sandığı kurulduğunda halkımız, muhasebe defterimize, faaliyetlerimize, başarılarımıza bakarak, bizi değerlendirecek ve notunu verecektir. Ben yürekten inanıyoru ki; millete hizmet eden; hizmetkar olan bu büyük kadronun emeklerini takdir edecek ve hesaplarını ibra edecektir. Şuna da inanıyorum ki; geçmişin hesabını vermeyenlerinin, defterini de bir kez daha dürecektir. Çünkü milletin meclisinde meşruiyet bulamayanlar başka meclislerde kendilerine meşruiyet arıyorlar. Siyaset dışı eğilimlere sığınan siyasetçilerin, anti demokratik arayışlara özlem duyan çevrelerin bu arayışları milletimizin gözlerinden kaçmıyor. Varsın arasınlar bulamayacaklar. Hakimiyet de meşruiyet de sadece milletindir. Bunu böyle bilesiniz" diye konuştu.
Erdoğan, bu tür demokrasi ve yönetim anlayışının tıpkı bol sıfırlı paralar gibi tedavülden kaldığını belirterk, vakti geldiğinde milletin kendilerinin uslüp ve yönetim tarzına vicdan ve aklıyla karar vereceğini söyledi. Erdoğan, bugüne kadar Türkiye'nin hem aklını hem de halkın vicdanını temsil etmeye çalıştıklarını belirterek, "Ne yaptıysak kusursuz yapmaya çalıştık. 'Mükemmel yaptık' bunun da çok ciddi olarak iddiasında olamayız. Aksine böyle gurura kapılmaktan korkarız, korkmalıyız. Ama kendimizi doğru anlatmalıyız, dürüst olarak hareket etmeliyiz. Zira biz milletin tutan eli, gören gözü, işiten kulağı olmakla mükellefiz. Biz milletimizin emanetini taşıyoruz" dedi.
"Yıllarca millet iradesini küçümserek; yok sayarak, halkın değerlerini yadsıyarak, milli iradesini devre dışı bırakmaya çalışmak Allah aşkına siyaset midir?" diye soran Erdoğan, "Siyasetteki uslüplarınız bu ülkeye ne kattığını, demokrasiye ne kazandırdığını, siyaset değerlerine ve kültürüne neler ilave ettiğini söylesinler Allah aşkına. Bir dikili ağacınız var mı? Bunu söylesinler" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'deki geçmiş dönemlerdeki siyasi kültürün temelini attığı projelerin kendileri döneminde tamamlandığını belirterek, buna örnek olarak da yüzde 99,5'ini kendi iktidarları döneminde tamamlanan Bakırköy Adliye Sarayı'nı örnek verdi. Temel attıktan sonra bitirme verme tarihi verme anlayışıyla Türkiye'nin ilk kez kendi iktidarları döneminde tanıştığına işaret eden Erdoğan, "Bazı yerlerde takılıyoruz. Bazı engeller çıkıyor. Onlarıda aşmaya çalışıyoruz. Onları aşacaksın hem iş yapacaksın. Hendekler çok. Bir taraftan hendekleri de doldurmaya çalışıyoruz ki; yol alalım" şeklinde konuştu.
Erdoğan, hükümet olarak, son yıldaki yurtdışı ziyaretlerinin 1980-2003 yılını kapsayan 23 yıllık döneme göre 2,3 kat daha fazla olduğunu belirterek, "Bu ne getiriyor. Bu Türkiye'nin gündemi belirlenen ülke olmaktan çıkarıp, artık gündem belirleyen ülkeye haline getiriyor. Burda oturmakla dünyada gündem belirleyen ülke olamazsınız. Aksi takdirde duruşmaya katılmayanların gıyabında tutuklama kararı çıkar. Gitmediğine göre gıyabında ne söylenmişse onlar doğru olur. olay böyle" dedi.
BAŞBAKAN'DAN AB'YE SİTEM VE TEPKİ
Konuşmasının bir bölümünü Avrupa Birliği'ndeki (AB) gelişmelere ayıran Erdoğan, AB'nin 50. yıl dönümü nedeniyle Birliğin güvenlik, enerji, genişleme, yaşlanan nüfus gibi konuları mercek altına alarak bu konulara çözüm arayışı içinde olduklarına dikkat çekti. Bu sorunların çözümünde Türkiye kilit rol oynayacağını vurgulayan Erdoğan, ele alınan tüm konularının çözümünün Türkiye'de olduğunu kaydetti.
AB sürecinde Türkiye'nin önünün kesilmek ve bir takım zorluk çıkarılmak istenebileceğine işaret ederek, "Biz bunların hepsini biliyoruz. Hepsini de gayet doğru okuyabiliyoruz. Endişeniz olmasın. Rahat olun. Kendine güvenen düşünce ve inanç özgürlüğünden korkar mı? Uluslarrası ilişkilerde yer almaktan korkar mı?" dedi.
AB Dönem Başkanlığını yürüten Almanya Başbakanı Angela Merkel'in kutlamalara Türkiye'yi çağırmamasına sitem eden Erdoğan, yapılan açıklamalara tepki gösterdi. AB Anayasası'na Hristiyanlığın girmediğini hatırlatan Erdoğan, Almanya'dan gelen bir takım seslerden rahatsızlık duyduğunu belirtti.
Erdoğan, konuşmasına şöyle sürdürdü: "Avrupa'nın temelinde Hristiyanlık da Yahudilik de Müslümanlık da hep olmuştur. Bugün Avrupa'da yaşan milyonlarca Müslüman Avrupa kimliğinin bir parçasıdır. Bu gerçeği görmezden gelmek gerçeklerle bağdaşmayacağı gibi var olan durumu yok saymak demek olur. AB ilkeleriyle çelişen durum olur. 50 yıllık ilkeler bütünlüğüne sahip AB'ye bundan sonraki gelişimine Türkiye'nin de katkıları olacaktır. Bu katkıları küçümsenmemelidir. Almanya'dan duyduğumuz sesler bizi üzüyor. Bunu 15-16 Nisan tarihinde Almanya'ya yapacağımız ziyarette bunlar gündemimizde olan önemli konular olacaktır. Biz işimizin kolay olmadığını biliyoruz.
Biz nasıl içerde ve dışarıda haklarımızı tırnaklarımızla söke söke nasıl aldıysak bundan sonrada alacağız. Kimseden iane beklemiyoruz. Hakkımız neyse onu istiyoruz. Kimseye bu noktada ihtiyacımız yok. AB Türkiye ile ilgili böyle bir olumsuzluk düşünüyorsa verin kararı bizde yolumuza devam edelim. Dedik ya Kopenhag Kriterleri Ankara, Maastrich Kriterlerini İstanbul Kriterleri yapar yolumuza devam ederiz. Bunları kendilerine anlatıyoruz. Bizi de kendinizi de yormayın. Böyle bir düşünceniz varsa ne biz enrerji kaybedelim ne de sizde kaybetmeyin. Bırakın bunları. Biz yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz aslında bunun farkında değilsiniz."
Ankara/Cihan