Dünya


Avrupa'da son yıllarda lüks ürünlerin fiyatları %53 oranında artış gösterdi. Ancak bu artış, müşteri taleplerini olumsuz etkiledi. 2025 itibarıyla sektördeki büyümenin enflasyondan değil, satış hacmindeki artıştan kaynaklanacağı tahmin ediliyor. Bu da markaların fiyatlandırma stratejilerini gözden geçirmesini gerekli kılıyor.

Sektör, aynı zamanda çevresel ve sosyal sorumluluk konusunda artan baskılarla karşı karşıya. Dior ve Armani gibi markaların tedarik zincirlerindeki ihlallerle gündeme gelmesi, lüks algısına zarar verdi. Zanaatkârlığa dönüş ve tedarik zincirlerinin markalar tarafından kontrol altına alınması, bu alandaki sorunların çözülmesi için atılan adımlar arasında yer alıyor.

Moda dünyasında ise yaratıcılık ve yenilik arayışı dikkat çekiyor. Birçok marka, risk almamak adına klasik ve zamansız ürünlere yönelirken, bu yaklaşım yenilikçi tasarımların önünü kesiyor. Buna karşın, Chanel ve Givenchy gibi markaların yeni kreatif direktörlerle bu durumu değiştirebileceği düşünülüyor. “Sessiz lüks” adı verilen sade ve uzun ömürlü tasarımlar ise tüketiciler arasında popülerliğini koruyor.

Çin ve Japonya, lüks sektöründe dikkat çeken iki pazar olmaya devam ediyor. Çin’in büyüyen orta sınıfı ve Japonya’nın yeniden canlanan lüks turizm sektörü, markalar için önemli fırsatlar sunuyor. Bununla birlikte, bölgesel eşitsizliklerden kaçınmak adına fiyat düzenlemelerine gidilmesi gerektiği belirtiliyor.

2025, lüks sektörünün yeniden yapılanma ve yenilik sürecine sahne olacak. Sektör, bir yandan zengin müşterilere hitap eden stratejilerini sürdürürken, diğer yandan büyüyen orta sınıfın ilgisini çekmeye çalışacak. Çevresel duyarlılık ve sorumlu üretim ise markaların uzun vadeli başarısı için vazgeçilmez unsurlar arasında yer alacak.

 

patronlarudnyasi.com