Kültür-Sanat


Antarktika’nın buzlarla kaplı vahşi doğasında insanlarla köpeklerin sarsılmaz dostluğunu anlatan bir cesaret, dayanıklılık ve inanç öyküsü.
 
“Canlı bir varlığın hayatta kalma iradesini asla hafife almayın. Özellikle de çevresinde ailesi varsa…”

Dünyanın en soğuk, en rüzgarlı ve en dokunulmamış kıtası olarak bilinen Antarktika’dan aksiyon ve maceranın; köpeklerle insanlar arasındaki binlerce yıllık dostluğun; sarsılmaz sadakatin; insan ruhunun dayanma gücünün ve tüm zamanların en inanılmaz kurtarma operasyonunu ateşleyen umudun heyecan verici öyküsü…

Antarktika’nın buzlu ve fırtınalı dünyasını arka planına alan “Eight Below - Kutup Macerası”nda “dünyanın dibi” olarak bilinen bu kıtada mahsur kalınca hepsi birer kahramana dönüşen sekiz köpeğin ve onları kurtarmak için ölümü göze alan bir adamın öyküsü anlatılır.

FİLMİN ÖYKÜSÜ
Kaşifler ve bilim adamlarından oluşan bir ekibin araştırma görevine çıktığı Antarktika’da çok şiddetli kış koşulları hüküm sürmektedir. Kurtarma rehberi Jerry Shepard’ın (Paul Walker) yönettiği araştırma ekibinde kartograf/haritacı Cooper (Jason Biggs) ve tecrübeli jeolog Davis (Bruce Greenwood) vardır.

Ölümcül bir kazadan sekiz kızak köpeğinin sayesinde yeni kurtulmuşlardır. Oradan bir an önce uzaklaşmak zorunda kaldıkları için sevgili köpeklerini donmuş arazide terk etmek zorunda kalırlar. Giderken geri döneceklerine dair söz vermişlerdir.

Antarktika’da yüzyılın en büyük fırtınası yaklaşırken her türlü ulaşım imkanı kesilmiştir. Buzlar arasında mahsur kalan köpekler, yüzyılın en acımasız kışına karşı yaşam mücadelesi vermektedir. Bu arada sevgili köpeklerini geride bırakan Jerry Shepard da, maceraperest ruhlu güzel pilot Katie’nin (Moon Bloodgood) yardımıyla olanaksız gibi görünen bir kurtarma operasyonuna girişmek üzeredir.

Aralarında sarsılmaz dostluk bağları bulunan insanlarla köpekler, Antarktika’nın görkemli ama bir o kadar da acımasız doğasında birbirlerine yeniden kavuşabilmek adına cesaret, dayanıklılık ve inanç gerektiren çok büyük bir yolculuğa çıkacaklardır.

ESİN KAYNAĞI GERÇEK BİR KURTULUŞ ÖYKÜSÜ
Yapımcı David Hoberman, “Nanykoku Monogatari” (Antarctica) adlı Japon filmini bundan birkaç yıl önce izlediğinde heyecandan adeta soluğu kesilmişti. 1983 yapımı filmde güney kutbunda mahsur kalan köpeklerle onları kaderine terk etmemeye kararlı insan dostlarının öyküsü anlatılıyordu.

İradenin yenilmez gücünü anlatan epik öyküsüyle o dönemin en yüksek hasılat getiren Japon filmi unvanını elde eden “Nanykoku Monogatari”, beş yıldan uzun süre gişe hasılat rekorunu elinde tutmaya devam etti. Klasik macera destanları geleneğine uygun tarzda gelişen filmde, heyecan, gerilim ve duygusallık gibi unsurların hepsi son derece güçlü şekilde verilmişti.

Filmde altı çizilen temaları daha geniş izleyici kitlelerinin görmesi gerektiğini düşünen Hoberman, Japon yapımı filme kıyasla daha az rahatsız edici; dostluk ve hayatta kalma kavramları arasındaki kalıcı bağlantıyı ön plana çıkaran aileye yönelik bir film öngördü.

Ünlü yapımcı bu konudaki yaklaşımını şu sözlerle dile getiriyor:
“Japon filminin aksiyon yüklü öyküsünü çok sevdim. Aksiyon unsurlarının yanı sıra dostluk, sorumluluk ve insan ruhunun yüceltilmesi gibi epik temaları işliyordu. Bu proje yıllarca aklımın bir köşesinde kaldı. Günün birinde hayata geçirmeyi hep arzu ettim. Sonunda karşıma o filmi görmüş bir Disney yetkilisi çıktı. Benimle aynı pa