Patronlar


Oksijen’den Elif Ergu Demiral, Vehbi Koç Vakfı (VKV) Sağlık Kuruluşları, Koç Healthcare CEO’su Dr. Erhan Bulutcu ile bir araya gelerek pilot uygulamalar hakkında bilgi aldı.

Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi yeni açılımlar içinde. Yurtdışı bağlantıları güçlendiriliyor. Bunlara neden gerek duydunuz? Bu adımlar sağlık grubunuza ne kazandıracak?

Amerikan Hastanesi 1920 yılında kurulmuş olan, 2020 yılında 100. yılını kutlayan kurumsal bir yapı. Amerika kökenli hayırsever bir grubun kurmuş olduğu hastane 1995 yılında Koç Grubu’na devredildi. 1986’dan beri Amerikan Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Rahmi Koç’tur. Amerika’daki hastanelerle iş birliğine çok açıktır hastanemiz. Son gerçekleştirdiğimiz Mayo Clinic iş birliğinden önce de 2010 yılından itibaren MD. Anderson’la bir iş birliğimiz vardı.

HASTA SAĞLIĞINI YÖNETECEK

Bu iş birlikleri size ve hastalara ne katıyor?

Hastanelerin kurumsal ve kişisel anonimleştirilmiş verilerin paylaşılması, araştırma ve eğitimde iş birlikleri, bilgi paylaşımı, kritik hastalardaki hastaya uygun tedavi seçiminin kurulda tartışılması gibi önemli iş birlikleri hem hasatelerin gelişmesine hem de hastaların aldıkları tedavilerin doğru olmasını sağlamaktadır.

Bu, yapay zekâ ve sağlıkta ileri teknolojilerin devreye girmesiyle adım adım geliyor diye anlıyorum…

Yapay zekâ, veri analitiği başta olmak üzere devrim niteliğindeki bilgi sistemleri ve teknolojiye dayalı gelişmeler doktorların tanı ve tedavide işlerini kolaylaştıracak hale gelecek. Bu çevik ve doğru yaklaşım hem komplikasyonları hem de dünya sağlık harcamalarının maliyetini azaltacak.

Yapay zekâ ve ileri teknolojiler değişim getiriyor. Bazı hastalıklarda, kanser türlerinde çözüme çok yaklaşıldığını okuyoruz. İnsan ömrü uzuyor. Geleceğin sağlığı dediğimizde neler bizi bekliyor, anlatır mısınız?

Eskiden hastalanan kişi doktorlara ya da hastanelere gelirdi. Günümüzde özellikle genç nesil hasta olmadan, global bilgiyi tarayan proaktif bireyler olarak sağlıklı olmak için çalışmalar yapan, sağlığı sadece fiziksel sağlık değil zihinsel sağlıkla birleştirmeye çalışan, beslenmesinden günlük yaşamına, uyku saatlerine, kalp ritmine kadar her şeye özen gösterir hale geldi. Öncelikle hastalanmamanın, sağlıklı kalmanın yollarını arayan ciddi bir kitle var. Bu konularda çok çevik bir nesil geliyor.

Pandemi nasıl etkiledi bu değişimi?

Covid sonrası tüm sağlık teşkilatlarında bir tükenmişlik başladı ve bugün Dünya Sağlık Teşkilatı’nın raporlarına baktığımızda 2030 yılında özellikle Batı’da 10 ila 15 milyon kadar doktor hemşire açığı çıkacağını görüyoruz. Aslında biz doktorlar biraz muhafazakâr insanlarızdır, yanlış da anlaşılmak istemem ama Covid’e kadar böyleydik. Kendi bildiklerimizle konvansiyonel tıbbı uygulayan bir gruptuk. Covid sonrası tüm dünyada dijital anlamda çok büyük bir gelişme oldu. Bir doktorun, tek başına bir hastanenin yetemeyeceğini, sağlık sektöründeki bilgi paylaşımının, ilaç sektörünün, sigorta sektörünün ve tüm çalışanların bir bütün olarak koordinasyon içinde hareket etmesi gerektiğini öğrendik.

Türkiye’de geleceğin tıbbına hazırlık yapabilecek bir ortam var mı?

Kendi sağlık grubumuzda da kendi parasını ödeyen özel hastadan SGK’lı hastalara kadar bir hasta grubumuz var. Türkiye’deki örnekleriyle benzer şekilde hareket ediyorlar. Her iki grupta da hastalarımıza baktığımızda şunu görüyoruz. En ufak şikâyette ve rahatsızlıkta hastalar direkt hastaneye başvuruyor. Özellikle kamu hastanelerinde çok büyük bir yığılma oluyor. Halbuki günümüzde sağlık şikayetlerinin en az yüde 50’si hastaneye gitmeden dijital ortamda tedavi edilebilir. Biz bu yüzden geleceğin sağlık organizasyonunun altyapısı başta olmak üzere büyük bir yatırım yaptık.

Neleri yapabiliyorsunuz uzaktan takiple?

Örnekle anlatayım: Çocuğunuzla Kaş’a tatile gittiniz, bizdeki dijital muayene aleti yanınızda. Online bağlandığınızda anında karşınıza doktor çıkıyor, sanki hastanenin aciline gelmiş gibi şikayetinizi söyleyebiliyorsunuz. Doktorlarda olan bir cihazla akciğerini, kalbini dinleyebiliyor, dermatolojik muayene dahi yapabiliyoruz. Boğazına, kulağına bakabiliyoruz. Bu cihazları verdiğimiz aileleri de eğitiyoruz.  Dokunmak dışında her şeyi yapıyoruz, dijital reçetemizi yolluyoruz ya da diyoruz ki “En yakın sağlık kuruluşuna başvurun”. Yakında iş birliği yaptığımız hastanelere de evlere sağlık hizmeti taşıyacağız. Bu iş 10 yıl içinde çok yaygınlaşacak.

TELE-TIP CİHAZI

Yaşlı bakımı için çok daha önemli bir adım olduğunu söyleyebilir miyiz?

Yaşlandıkça sağlıklı uzun bir yaşam sağlayabilmek için dijital sağlık sistemleriyle takip sistemleri kurarak proaktif davranmaya çalışıyoruz. Uyku bozukluklarından Alzheimer’a, şeker hastalığından kalp hastalıklarına kadar onlarca konu önceden tespit edilebilir daha kolay tedavi edilebilir veya önlem alınabilir. Bu işler kuruluşunda maliyetli görünse de hastalıklar karşısındaki sağlık maliyetlerini azaltacağından dolayı maliyeti azaltacaktır.

Hastaneler bu gelişime nasıl ayak uyduracak?

Büyük devlet hastaneleri daha çok kompleks hastalara hizmet verecek. Felaket senaryolarına; deprem, savaş gibi durumlara hazırlıklı olacak. Üniversite hastaneleri de yeni ilaçların araştırılmasında ve hastalıkların tedavilerinin geliştirilmesinde daha önemli rol oynayacak. Kronik ciddi hastalıklara hizmet verecekler. Yani geleceğin sağlığında hastaneler amiral gemisi gibi az sayıda olacak. Örneğin kanser kronik hastalık olma yolunda hızla ilerliyor. 10 yıl içinde, T hücreleri adını verdiğimiz, hastanın kendi savunma hücreleri kullanılarak yapılan tedavi yöntemi yaygınlaşacak. Genetik teknoloji sayesinde birçok kanser türü ölümcül olmaktan çıkacak.

Sizin böyle hedefleriniz var mı?

Türkiye’de önemli bir sorun olan akciğer, kolon kanserleri ve jinekolojik kanserler başta olmak üzere hücresel tedavilerle ilgilenen bir sağlık kurumu kurmayı hedefliyoruz. Bu konuyla ilgili olarak, hücresel tedavi ve kök hücre merkezi gibi alanlarda faaliyet göstermek için Stembio adlı bir girişimi satın almayı planlıyoruz. Bu tedavileri geliştirmek için holdingimiz tarafından yapılan yatırımlar, mevcut ekosistemin gücüyle birleşerek topluma daha iyi hizmet vermemizi sağlıyor. Bu yüzden de Amerika’nın sağlık alanında lider kuruluşlarından olan Mayo Clinic ile hem Amerikan Hastanesi hem de Koç Üniversitesi Hastanesi olarak bir iş birliği yapma kararı aldık. Son 6 ay bu iş birliği için çalıştık. Sadece sağlık hizmetinde değil eğitimde, araştırma geliştirmede de çok iyi bir rapor ortaya çıktı. Mayo Clinic Care Network üyeliği sayesinde Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi uzmanları, Mayo Clinic’in AskMayoExpert ve Multidisipliner Kanser Konseyi’nde, tıbbi ve idari danışmanlıkların yanı sıra, Koç Üniversitesi Hastanesi ile eğitim ve araştırma alanında da iş birliği yaparak klinik araştırma projelerini hayata geçirecek.

Sağlık sektöründe yaşananlara bakınca Türkiye’de gelecek için endişe duyuyor musunuz? Tıp alanında eğitim almak isteyenlerin motivasyonu nasıl sağlanacak?

Mezun olduğum okul başta olmak üzere birçok üniversite ve tıp fakültesi finansman sorunlarıyla karşı karşıya. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi bizim için çok önemli. Fakültemiz aslında çok genç bir tıp fakültesi, 2010’da kuruldu, bugün Türkiye’nin en güvenilir üniversite hastaneleri arasında. Bu vizyona öncülük eden Sayın Rahmi Koç’un adını verdiği ileri düzey eğitim merkezimiz var. Küresel anlamda şu anda Avrupa’nın ilk üçüne girmiş durumda. Özellikle araştırma-geliştirmede Mayo Clinic ile çok kompleks vakaları da karşılıklı olarak değerlendirme olanağı bulacağız.

Koç Sağlık Grubu önümüzdeki dönemde büyüyecek diye biliyorum. Yeni hastane projelerinden bahseder misiniz?

İzmir’de Amerikan Hastanesi açacağız. Antalya’da bir hastane grubunu yeni satın aldık, toplamda 7 hastaneden oluşan. Onların 2’si Amerikan Hastanesi olacak. Diğerleri Anatolia adıyla devam edecek ve SGK’lı hasta kabul edecek.

Mayo Clinic daha önce Amerika dışında hangi ülkelerle benzer anlaşmalar yapmış?

Kanada, Meksika, Suudi Arabistan ve Çin’de anlaşmaları var. Biz Avrupa’da ilk olacağız. Doktorlar karşılıklı gelip gidecek. Tıp fakültemizden öğrencileri göndereceğiz. Geleceğin sağlığına yönelik yatırımlarımızla dijital sağlık hizmetleri alanında da bu bölgede lider olmayı hedefliyoruz.

DİJİTAL MUAYENE YAPILIYOR

Söz ettiğiniz uzaktan sağlık kont-rolü şu anda nasıl işlemeye başladı?

AXA Sigorta ve Koç Healthcare iş birliğiyle “Dijital Sağlık Sigortası” hayata geçirdik. Bu sigortaya sahip hastalar hastaneye gitmeden, diledikleri zaman ve yerde muayene olma imkanına sahip oluyor. Sigortalılara dijital muayene TytoCare (Tele-tıp) cihazı veriyoruz. Bu sayede online görüşme fırsatı buluyorlar doktorlarıyla. Doktorlar, bu cihaz ile çeşitli sağlık ölçümleri yapabiliyor ve online reçete yazabiliyor. Özellikle çocuklu aileler, sık sık yurtdışına seyahat edenler, yaşlılar ve fiziksel hareketliliği kısıtlı bireyler için kurtarıcı bir çözüm sunulması hedefleniyor. İlk uygulamalarda genelde 0-5 yaş arası çocuğu olan aileler ve 60 yaş üzeri bireyler tercih etti.

SAĞLIK SİSTEMİNDEKİ EN VAHİM OLAYLA KARŞI KARŞIYAYIZ

Türkiye bebek ölümlerini, büyük bir sağlık skandalını konuşuyor. Bir doktor, bir sağlık grubu yöneticisi olarak ne söylemek istersiniz?

Covid pandemisinde canla başla çalışan özel hastaneler ve sağlık çalışanlarının da itibarını yerle bir eden, çok iyi değerlendirilmesi gereken, bugüne kadar Türkiye sağlık sisteminde karşımıza çıkan en trajik ve üzücü, vahim bir durumdur. Kökündeki nedenleri incelememiz gerekir. Görüşüm, öncelikle hiçbir özel hastanede bir bölüm zarar etse dahi taşere edilemez ve kiralanamaz olmalıdır. Gerekirse özel hastaneler departman bazında iş birliği yapabilmelidir. Ancak asla taşere edilmemelidir. Özel hastanelerin vermiş olduğu sağlık hizmetleri daha nitelikli değerlendirilmelidir. Örneğin; ölüm oranları, nedenleri, enfeksiyon oranları, hastanedeki yatış süreleri, komplikasyon oranları, ilgili departman ile ilgili hasta başına düşen sağlık personeli sayısı… Denetimler sadece yönetmeliklere uygun, şekil şartını yerine getirecek maiyette olmamalıdır, çok kapsamlı değerlendirme olmalıdır. Nicelik yanında nitelik de ölçülmelidir. Böyle baktığımızda hastaneler, sosyal güvenlik kurumlarından ve hatta özel sağlık sigortalarından alınacak geri ödemelerde kalite ve performans kriterlerine göre gruplara ayrılmalıdır. Yani değer bazlı bir geri ödeme sistemi olmalıdır. Bunları yapmadığınız takdirde, hele ki bebek yoğun bakım gibi zarar etme riski taşıyan bölümlerde anlamlı ödeme sistemi kurmadığınızda, hastane yönetimleri tarafından başkalarına taşere edilebilir ya da çalışanlar tarafından istismara açık duruma gelebilir. Ayrıca kamu ve özel hastaneler birbirlerine insan kaynakları dahil rakip olmamalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın en önemli görevi hastaneleri adaletli bir şekilde denetimden geçirmek ve hakem rolünü üstlenmek olmalıdır. Yapay zekâ bazlı, yapılandırılmış data kullanan bir bilgi sistemleri klinik aplikasyonu ile yoğun bakımlarda kalma durumları ve giriş çıkışlarının doğruluğu analiz edilmelidir. İlk aklıma gelen, acilen uygulanması gereken akılcı önerilerim bunlardır.

EN İLERİ CERRAHİ TEKNİKLER ÖĞRETİLİYOR

Koç Üniversitesi Hastanesi’nde yer alan Rahmi Koç İleri Tanı Merkezi AIMES, Türkiye’nin en büyük ve Avrupa’nın sayılı merkezlerinden biri olarak, robotik cerrahi, laparoskopi, açık cerrahi ve endoskopik cerrahi gibi alanlarda ileri düzey cerrahi tekniklerin öğretildiği bir eğitim merkezi. Bu merkezde simülatörlerle donatılmış olan merkezde tıp fakültesi öğrencilerine en yeni teknolojilerle hastalar üzerinde ameliyatlar öğretiliyor.

patronlardunyasi.com