İdil taraklı'nın röportajı
KAVGANIN geçmişi yaklaşık iki buçuk yıl öncesine dayanıyor. Nedeni malum; vadeli hisse kontratları nerede işlem görecek? Gerek VOB (Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası) gerekse İMKB (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası), kendilerince haklı gerekçelerle bu yetkiyi almak istiyor. Bu yüzden de söz konusu piyasa için bir türlü start verilemiyor.
SPK'nın (Sermaye Piyasası Kurulu) bu konudaki tavrının VOB'dan yana olduğu biliniyor. Ancak SPK Başkanı Vedat Akgiray, şimdilik bu konuda net bir tavır almaktan kaçınıyor. Sadece “İki yetişkinin kavgasında ben evlilik danışmanlığı yapmam” diyerek, önce tarafların uzlaşması gerektiğine işaret ediyor. Akgiray, bu da olmazsa üçüncü bir borsa kurabileceğini dile getiriyor. Amaçlarının her iki kurumun da güçlenmesi olduğunu vurgulayan Vedat Akgiray, bu tartışmanın yanı sıra çağrı muafiyeti, yeni SPK Kanunu, Forex işlemlerinin kontrolü gibi birçok konuda sorularımızı yanıtladı...
Çağrı muafiyeti konusundaki çalışmalarınız hangi aşamada?
Biliyorsunuz, mevcut koşullarda bir yatırımcı, hisseleri halka açık herhangi bir şirketin yüzde 25'ini alırsa küçük ortakların elindeki payları satın almak için çağrı mecburiyeti doğuyor. Bizse oranlarla bakmadan, yönetim bir başkasına geçtiği zaman çağrı mecburiyetini zorunlu kılıyoruz. Bu oran yüzde 10, 25 ya da 30 olabilir. Hiç önemli değil. İlk yönetim kurulumuzda bu kararı çıkarıp akabinde devreye sokacağız.
Yeni SPK Kanunu'na yönelik çalışmalara başladığınızı biliyoruz. Ne tür yenilikler düşünüyorsunuz?
En önemli hedefimiz, SPK'nın yenilikçilik hızını artırmak. Önceliğimiz, mevcut kanunların birbirinin önünü tıkamasını önlemek. Örneğin, şirketlere kendi hisselerini geri alabilme hakkını tanımayı planlıyoruz. Ancak bu konuda Ticaret Kanunu bize engel oluyor. Aslında bunu SPK Kanunu çıkmadan da geçici bir pansumanla derhal halletmek için uğraşıyoruz.
Peki yeni SPK Kanunu'nda “sürpriz” diyebileceğimiz bir düzenleme var mı?
Hayır, bir sürpriz olmaz. Yeni kanunla ülkemiz ihtiyaçlarının karşılanması, AB normlarına uyulması ve tüm bunları yaparken de kendimizi AB normlarıyla sınırlamamak gibi üç ana prensibimiz var. Çünkü son kriz gösterdi ki, AB normları da bazen tökezleyebiliyor. Dolayısıyla esneklik ve Türkiye'nin genel koşulları çok önemli. Doğru bilgiyi doğru zamanda duyurarak, kötü paranın egemen olmasını istemiyoruz.
Size göre kötü para nedir?
Örneğin, ben size bir gözlük satıyorum. “Bu gözlük hem miyop hem astigmata iyi gelir. Üstelik güneşe karşı da gözlerinizi korur” diyorum. İşte bu şekilde kazanılan para kötü paradır. Kötü paranın egemen olduğu veya güçlü olduğu izlenimi çok derinse o piyasada güven kalmaz. İMKB'nin halini görüyoruz. Bizim borsanın nerdeyse yüzde 70'i yabancıların elinde. Halka açık şirket sayısı ise hala ancak 300'lerde. Bizim bunu aşmamız lazım. Bu sürdürülebilir değil. Belki hata yapacağız, belki bilmeden kalp kıracağız ama cesur olacağız.
İnternet şirketleri üzerinden döviz alım satım işlemlerinin düzenlenmesini amaçlıyordunuz Bu konudaki çalışmalarınız hangi aşamada?
Şu anda Türkiye'de yapılan forex işlemlerinin hacmi 2 milyar doları geçti. Belki daha bile fazladır. Bu işlemler tamamen kontrolsüz ve denetimsiz yapılıyor. Bu konuyla ilgili SPK, BDDK, Hazine ve MB de dahil ilgili bütün kurumlar 15 gün arayla bir araya geliyor. Bu konuda bir düzenleme için herkes hemfikir. Forex işlemleri türev işlemleridir. Türev işlemlerin sorumluluğu da SPK'ya aittir. Ancak burada Hazine ve MB'nin görüşü bizden farklı. Onlar “Bu işi sadece bankalar yapsın” diyor. Ama bir problem var. “Yapmasınlar” demekle olmuyor. Bu şekilde engellenemiyor bu işlemler.
Çünkü yurtdışından internet aracılığıyla yapılan işlemleri engelleme imkanı yok. Dolayısıyla “Yapılsın ama şartları yerine getirenler yapsın” denilmeli. O zaman bizim de SPK olarak “Şu şu koşulları sağlayan firmalarla forex işlemi yapın” deme imkanımız olur. Çünkü bize göre serbest piyasa ekonomisi koşulları çerçevesinde sadece bankalar değil, aracı kurumlar ve tüm yetkili finans kurumları da bu işlemi yapabilmeli. Dolayısıyla öncelikle bu konuda hemfikir olmamız gerekiyor. Şu anda bu aşamadayız.
SPK'nın bir de “tek platform” gibi bir çalışması vardı...
Aslında bu bizim değil İMKB, VOB ve Aracı Kuruluşlar Birliği'nin ortak bir görüşü. Amaç, tüm piyasa çalışanlarının bütün piyasaya hizmet vereceği bir altyapı oluşturmak. Bilgi işlem, takas ve saklama, teminatlaşma, mahsuplaşma dahil her konunun ortak bir platformda yapılması amaçlanıyor. Böylece hem işlem maliyetleri azalacak hem de ülke borsalarıyla operasyonel işbirliği çok daha hızlı ve kolay olacak.
Buradan Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu'nun birleşeceği anlamını çıkarabilir miyiz?
Hayır, hepsi devam edebilir. Sorun değil. Amaç altyapı ortak olsun. Hatta gerekiyorsa İMKB ve VOB dışında bir borsa daha olabilir.
Gelelim en tartışmalı konuya... Geçenlerde vadeli hisse kontratlarının işlem görmesi için VOB'a izin vereceğiniz, hatta verdiğiniz yönünde haberler çıktı. İMKB'nin buna şiddetle karşı çıktığı biliniyor. Neden VOB'a bu kadar destek veriyorsunuz?
Bir kere ben, söylendiği ya da yazıldığı gibi VOB'a bu konuda izin vermiş değilim. Bu koşullarda da veremem zaten. Ama doğru yer neresidir derseniz, bana göre de VOB'dur. Türev araçların büyümesi kendi kendine olmaz. Esas ürün, diğer bir deyişle spot ürün yoksa türevi de olmaz. Ama spot büyümüyorsa o türevin büyümesi çok sanal, kırılgan bir başarı olur. Bugün VOB'un işlem hacminin yüzde 90'ı İMKB-30 endeksinden geliyor. Tamam, çok hızlı büyümüş. VOB'a para da kazandırıyor. Ama bunu VOB'un başarı diye anlatması da çok yanıltıcı. VOB önce İMKB ile anlaşmalı. İMKB kontratlarının işlem görebilmesi için İMKB'nin verdiği izin süresi kasım ayında bitiyor. İMKB, bu kontratının işlem görmesine izin vermezse VOB ne yapacak? VOB bir anda ölür. Dolayısıyla VOB'un kıymetli maden, tarımsal ürünler ve diğer türev kontratları bir an önce harekete geçirmesi lazım. Ve İMKB ile işbirliğini pekiştirerek hisse senetlerine dayalı türev işini de büyütmesi lazım.
O zaman vadeli hisse kontratlarının işlem görmesi için hem İMKB'ye hem de VOB'a izin verin; başarılı olan devam etsin...
İkisine de izin verirsem VOB ölür, İMKB yaşar. Ben iki yetişkinin kavgasına evlilik danışmanlığı yapmam. Anlaşamazlarsa her ikisinin de arzusundan bağımsız bir karar veririz. Gerekirse bir borsa daha kurarız. Amacımız her ikisinin de güçlenmesi. VOB'un yönetim kurulunda bugün sadece 5 tane banka var. Bütün bankaların VOB'da temsil edilmesi ve çok yakın bir sürede ortaklık yapısının değişmesi lazım. Hem yönetim kurulu hem ortaklık yapısı uzun vadede piyasanın geneline yayılmalı. İMKB'nin VOB'da halen yüzde 18 olan payından ziyade yönetim kurulunda söz hakkının artması lazım. VOB yönetiminde 10 üye var. Bunun sadece biri İMKB'ye ait. Yönetim kurulunda sandalye sayısı ile ortaklık yapısının paralel olması da şart değil. Borsalarımızın değeri çok küçük. Bunların dünyada rekabetçi ve değerli olabilmesi için tüm piyasa oyuncularının katılımını ve desteğini almak şart.
Gerekli düzenlemeler sonrası tercihinizi VOB'dan yana kullanacağınızı söylüyorsunuz. İMKB Yönetimi'nin farklı endişelerine ne diyeceksiniz?
Önerdiğimiz mülkiyet ve yönetim yapısı hayata geçerse endişeler, İMKB açısından avantaj olacaktır. Çünkü sonuçta İMKB'de VOB'un yüzde 18 ortağı ve oradan bir kar payı alıyor.
“Borsadan çıkmak isteyen şirketlerin önünü açacağız” demiştiniz. Bu konuda bir gelişme var mı?
Açıkçası biz kimsenin borsadan çıkmasını istemiyoruz. Ama İMKB kottan çıkma konusunda bir düzenleme yapıp bize gönderecek. Biz de okeyleyeceğiz. Her şey İMKB'ye bağlı.
Ülkemizde hemen her konuda af çıkıyor. Borsa suçlarına da af getirilmesi söz konusu mu?
Bizim hayal ettiğimiz gibi manipülasyon ve insider trading'in (içeriden bilgi alanların ticareti) engellendiği kanısı beyinlere işlendiği gün zaten bu işler yapılmıyor olacaktır. Ondan sonra bir “beyaz sayfa” açmak biraz daha yakışıklı olacaktır.
SPK Başkanı olarak piyasalar adına en büyük idealiniz nedir?
Sizin temin ederim, bu göreve gelirken ne siyasi ne de maddi bir beklentim vardı. Bu yaşa gelmemize rağmen demek ki idealizim hala devam ediyor. Görev süremiz dolduğunda Türkiye; Londra, New York gibi borsalarla yarışabilir duruma geldiyse ne mutlu bize. Bu ödülün bana düşmesi de şart değil. Dünyanın en iyi üniversitelerinde hocalık, en iyi finans kurumlarında danışmanlık yaptım. Dolayısıyla hayal konuşmuyorum. Olabileceğine kesinlikle inanıyorum. 2023, cumhuriyetin 100'üncü yılı. 100 yıl uğraştıktan sonra dünyanın en büyük 5 ülkesinden biri olamamışsak demek ki hiçbir şey beceremiyoruz.
Küresel krizi nasıl yorumluyorsunuz?
Kriz bitti. Bu krizin en büyük riski, yanlışlardan ders çıkarılmaması olur. Türkiye çıkardı ama bence dünya gerekli dersi çıkaramadı.
SPK'da çalışacak eski manipülatör aranıyor!
Manipülasyonları izlemek için 30 kişilik bir ekip kuracağınız belirtiliyor. VOB ve İMKB zaten piyasaları gözetlemiyor mu?
Tabii ki VOB ve İMKB gözetleme görevini icra ediyor. Bu yine devam edecek. Ancak biz SPK olarak gözetimi biraz daha farklı bir gözle yapacağız. Bu konuda hem İMKB hem de VOB'dan altyapı desteği alacağız. Amacımız yanlış tespitinin hızlı olmasını sağlamak ve ardından da hızla önlem alabilmek. Üç ay önce gerçekleşen bir manipülasyon işlemi artık bizi ilgilendirmiyor. Onlar yanlışı tespit ediyor, inceliyor ve bize rapor yazıyor. Biz de soruşturmaya başlıyoruz. Ama o zamana kadar maalesef iş işten geçmiş oluyor. Kadro aşağı yukarı hazır gibi. İMKB ve VOB'dan bir iki kişi daha gelecek.
Peki bu kadar iddialı bir proje için 30 kişi yeter mi? Bir de sadece işlemlere mi bakacaksınız? Söz konusu yeni gözetim sistemi şirketleri, yatırım ortaklıklarını izlemeyecek mi?
Elbette sadece işlemleri değil şirketleri ve yatırım ortaklıklarını da takip edeceğiz. 30 kişi yetmezse 130 kişi yaparız. Hatta bu işi çok iyi bilen, eskiden manipülatörlük yapmış birini bile işe alabilirim. Tabii artık o işlerle ilgisi kalmayan birini...
Şaka yapıyorsunuz herhalde!.. Bir manipülatör SPK'da danışman olarak mı çalışacak?
Danışman olmasına gerek yok. Çalışsın ne olacak? Yeter ki söz dinleyen biri olsun.
Futbol oynadı, güreş yaptı...
Vedat Akgiray, 1958 İstanbul'da doğumlu. Robert Koleji'nin ardından 1980'de Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun oldu. ABD'deki Syracuse University'de MA, MBA ve finans doktoru derecelerini aldı. ABD ve Türkiye'deki çeşitli üniversitelerde görev yaptı. Uluslararası bilimsel platformlarda 100'den fazla makalesi ve tebliği bulunuyor.
1990-2009 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışan Akgiray, 2000'de “profesör” unvanını aldı. 2002-2009 yılları arasında, kurucusu olduğu finans mühendisliği yüksek lisans programında anabilim dalı başkanlığı yaptı. Mart 2009'da SPK Başkanlığı'na atandı. Evli ve 3 çocuk babası olan Vedat Akgiray, eski bir amatör futbolcu ve güreşçi. Koyu bir Galatasaray taraftarı olduğunu da belirtelim...
Para Dergisi