Patronlar


Murat KAYA

KİRA TAHLİYE DAVALARINDAKİ YOĞUNLUK

Patronlar Dünyası’nda, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığımız “Kiracı tahliye davaları mahkemeleri ağırlaştırdı: 1 yıl sonraya gün veriyorlar” başlıklı haberle, mülk sahipleri ve kiracıları arasında yaşanan tahliye krizine vurgu yapmıştık.

Mülk sahiplerinin mülklerinden çıkmayan kiracılar nedeniyle mağduriyet yaşama boyutunun büyüdüğü ve bu tür davaların sulh hukuk mahkemelerinde yüzde 60’a varan yoğunluk oluşturduğu belirtilen haberde, mülk sahiplerine son çare olarak başvurulan mahkemelerce de pratik bir çözüm sunulmadığı aktarılmıştı. Mahkemelerin bir yıl sonrası için duruşma tarihleri verdiği ve davaların sonuçlanmasının da 6-7 yılı bulabileceğine dikkat çekilmişti.

BİR DOKUN BİN AH İŞİT

PD’nin bu haberi, aynı durumu yaşayan ve kiracılarını mülklerinden çıkaramadıkları için mağduriyetleri çoğalan mülk sahiplerince çok ilgi çekti. “Bir dokun bin ah işit” atasözündeki gibi haber, aynı mağduriyeti yaşayan insanların bu konuyu çokça dile getirmesine vesile oldu. Sosyal medyada mağdurlar, devletin bu konuya acil çözüm bulması, mülk sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmesi ve kiracılara makul yolların sunulması gerektiğine yönelik çok sayıda yorum yaptı.

Mahkemelerin bu yavaşlığının sorunu daha da büyüttüğüne dikkatleri çektiğimiz haberde, 14 yıl olmasına rağmen Çekmeköy’de kiracısını çıkaramayan mülk sahibi bir kadına, mahkemece bir yıl sonrası için duruşma tarihi verilmesini örnekleştirdik.  

BENZER BİR ÖRNEK DAHA

Bu soruna parmak basan benzer bir örnek de bu haberde yer bulacak.

Mülk sahibi ve kiracı arasındaki tahliye krizini gösteren bu örneği, daha dikkat çekici hale getiren ve asıl haber olmasını sağlayan şeyse, kiracının Türkiye’nin önde gelen bir ev sahiplendirme şirketinin genel müdürü olması ve daha duyarlı olması beklentisinin ters tepmesi.

DOKTOR AKINCI VE EŞİ KİRADAN ÇIRAKILINCA YENİ EV ALDI

Gelin bu olaya en başından bakalım.

İstanbul Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi’nde üroloji doçenti operatör doktor Serkan Akıncı, Fenerbahçe Üniversitesi öğretim üyesi olan eşiyle birlikte, yaklaşık 2 yıl önce  kiracı olarak oturdukları Ataşehir Barbaros Mahallesi Ihlamur Bulvarı Uphill Sitesi’ndeki evden, 5 yıllık süreleri dolduğu için ev sahibince çıkarılmak istendi.

Evi kiralamadan önce tahliye taahhütnamesi imzalayan Akıncı, ev sahibinin tahliye davası açması nedeniyle onunla konuşup evi satın almak istedi ancak olumsuz yanıt aldı. Akıncı bunun üzerine aynı siteden kiraladığı 3+1 dairenin bir benzerini satın aldı.

SATIN ALDIĞI EVDE DE KİRACI VARDI, ÇIKMADI

Evi satın aldığında evde kiracı olarak oturan Katılımevim şirketinin Genel Müdürü Ahmet Özcan’la görüştü ve başka evleri olmadığı için bu eve taşınmak istediğini belirtti. Ancak Ahmet Özcan Akıncı’ya evden çıkmak istemediğini söyledi.

Doktor Akıncı bunun üzerine geçen yıl o evde 6800 lira kira bedeliyle oturan Özcan’a evi tahliye etmesi için ihtarname çekti ve 6 aylık süre dolduktan sonra tahliye davası açtı.

MAHKEME TAHLİYE KARARI VERDİ

İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne Ocak 2024’te açılan tahliye davası 4 Temmuz’da sonuçlandı ve ihtiyaç nedeniyle talep edildiği için kiracının evi tahliye etmesine karar verdi.

BİR DAHA ARAMAMAMI SÖYLEDİ

Bundan sonrasını, görüştüğümüz Doktor Serkan Akıncı anlatsın:

Biz Ahmet Özcan Bey'in evi tahliye etmesini beklerken tahliye kararına itiraz etti ve istinaf mahkemesine başvurdu. 4 aydır dosya istinafta bekliyor. Ancak kiracı olarak oturduğumuz evin tahliye davasına olan itiraz hakkımız doldu ve icra yoluyla evi on gün içerisinde boşaltmamız gerekiyor. Ahmet Bey’den iyi niyet bekleyerek bu hafta kendisini aradım, ancak evi boşaltmayacağını ve bir daha onu aramamamı söyledi.

EVİMİZDE NEREDEYSE BEDAVA KALMAYI TERCİH EDİYOR

Şu an kendisi 8000 TL kira vererek oturuyor ki sitedeki kira bedelleri güncel 70.000 ila 80.000 bandındadır. Biz şu an evimizi boşaltmak zorundayız ve kendi evimize taşınamıyoruz. Kendisi Katılımevim’de genel müdür olarak çalışıyor, 5 milyon TL değerinde Mercedes arabası ve kolunda 1 milyon TL değerinde Rolex saati var. Maddi olarak başka biri eve taşınması ya da kendi ev alması mümkün olmasına rağmen neredeyse bedavaya bizim evimizde kalmayı tercih ediyor, bizim ne kadar zor durumda olduğumuzu bilmesine rağmen.

NE YAPACAĞIMIZI ŞAŞIRMIŞ DURUMDAYIZ

Benim bu sene lise sınavına girecek bir oğlum var ve neredeyse her günü değerli ders çalışmak için. Biz şu an ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız. Birkaç ay daha bu evde oturup kar etme amacında olmasının kötü niyetli ve ahlaki olarak yanlış olduğunu düşünüyorum. Hukuk sistemindeki bu yavaşlık nedeniyle kazandığımız davayı uygulamaya geçemiyoruz. ‘Tanıdık bir hakim bulursanız bu süreci hızlandırabilirsiniz’ diye bize fikir veriyorlar. Ben bunun böyle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Katılımevim Genel Müdürü Ahmet Özcan'ın en kısa sürede evimi tahliye etmesini istiyorum.

AHMET ÖZCAN’I ARADIK: DAVA SONUÇLANDIĞINDA ZATEN ÇIKARIM

PD editörü evrensel gazetecilik ilkesi gereği bu ithamlarda bulunulan Ahmet Özcan’ı, beyanlarını almak için aradı.

Ahmet Özcan, tahliye davasını ve tahliyesi istenen evde kiracı olarak oturduğunu doğrulayarak, “Dava sonuçlandığı zaman zaten çıkarım” dedi. 

“ZENGİN OLSAM EV ALIRIM ZATEN”

Davanın henüz sonuçlanmadığını ve istinaf sürecinin devam ettiğini kaydeden Özcan, şunları dile getirdi:

“Davası bitmiş değil. İstinafta. Doktor Bey’in söylediği gibi zengin olsam ev alırım zaten. Benim oturduğum evi, kira sözleşmem varken satın aldı. Tahliye davası açtı. Dava da sürüyor. O zaten benden zam istemedi, hiçbir zaman ‘kiram düşük’ falan demedi. Ben eskiden ne şartla oturuyorsam o şartla devam ediyorum oturmaya. O satın aldı diye binem çıkma durumum yok yani. Buna benzer binlerce dava var, bu da o davalardan biri. Oturduğum evi satın aldı. Ben onun kiracısı değildim ki. Benden zam da istemedi. 5 yılım dolmadığı için benden zam isteme hakkı yok zaten.”

İÇİNDEN ÇIKILMAZ SORUNLAR YUMAĞI: TAHLİYE DAVALARI

Bu dava örneğinde de görüldüğü gibi, Türkiye’de mülk sahibi ile kiracıları karşı karşıya getiren sorunlar içinden çıkılmaz problemler yaratmış durumda.

Ve her iki taraf için de mağduriyetler yaratan bu durum, günden güne içinden çıkılmaz bir hale bürünüyor. Kira oranlarındaki artış, ev fiyatlarının yükselmesi, mülk sahibi ve kiracıları mahkemelerde çözüm aramaya itiyor ancak dosyaları biriken mahkemeler de çözümü 5-6 yılda bulabiliyor.

Biz yine, ilk yazdığımız ve çok ses getiren “Kiracı tahliye davaları mahkemeleri ağırlaştırdı: 1 yıl sonraya gün veriyorlar” başlıklı haberimizde atasözünde yer alana o soruyu soralım ve değerlendirmeyi kamuoyuna bırakalım:

“Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?”

patronlardunyasi.com