Kastelli"nin hayat hikayesi Türkiye"de siyasetçi-işadamı ilişkisi hakkında ipuçları veriyor. Özel sektörde sermaye birikiminin yetersiz, ekonomide devlet payının yüksek olduğu o dönemde, siyasetçilerin ricası iş dünyası için emir kabul ediliyordu. İşte Demirel"in ricası...
Atatürk Barajı projesinin ihaleye çıkacağı günlerdi. Bütün büyük müteahhitler, bu büyük ihaleyi almak için tekliflerini hazırlamaya başladı.
O dönemde en büyük makine parkı Doğuş İnşaat"ın sahibi Ayhan Şahenk"te. 100 milyar lira değerinde makine parkları olduğu söyleniyor. Büyük para.
Devlete iş yapan müteahhitlerin paralarını, hakedişlerini alamadığı dönem. Ayhan Bey dahil, çoğu müteahhidi ben finanse ediyorum. Benden borç alıyorlar, faiziyle birlikte geri ödüyorlar.
Ayhan Şahenk"in Başbakan Demirel"le yakın dostluğu var. Buna rağmen o bile devletten alacağını tahsil edemiyor.
Bir gün Ayhan Şahenk"in yazıhanesinde oturmuş, konuşuyorduk. 50-55 yaşlarında telaşlı, heyecanlı bir sekreteri vardı, alı al moru mor odaya girdi:
“Beyefendiciğim... Beyefendiciğim.... Ankara"dan Başbakan beyefendi telefonda....”
Ayhan Bey “bağla kızım” dedi... Telefon bağlandı. Karşıdaki Süleyman Demirel"di...
“Emredin” dedi Ayhan Bey.
Demirel de ona; “Kardeşim Hacı Ali başıma bela oldu... Yine sıkışmış... 5 milyon liraya ihtiyacı var... Sen bu parayı ona ver” dedi.
Ayhan da “Olur efendim” cevabını verdi. Selamla, sevgiyle, hürmetle telefonu kapattı.
Bana döndü: “Kardeşine 5 milyon lira istiyor. Ne yapayım, verememezlik edemem...”
Bütün işadamları veriyordu
Ben de Banker Kastelli olarak Adalet Partisi"ne (AP) 500 bin dolar hibe yapmıştım. Ben verdiğime göre bütün işadamları verdiler. Ama hiç kimse benim gibi çıkıp verdim demedi, diyemedi...
Yeri gelmişken bir başka olayı daha anlatayım. 1979 yılının Mayıs ayıydı. Başbakan Süleyman Demirel"di. Nuh Kuşçulu ile Kamil Yazıcı bana gelip dediler ki:
“Patron"un sana selamı var. (Demirel"e patron derlerdi) Cevher"e selam söyleyin bana 2.5 milyon lira göndersin...”
Ben de Kamil Yazıcı ile Nuh Kuşçulu"ya “Kastelli şirketinin Büyük Ankara Oteli"nde bir tanıtım konferansı var. Oraya konuşmacı olarak katılacağım. Patron"a selam söyleyin, beni otelde buldursun, kendisiyle görüşeyim, ağzından duyayım istediği miktarı” dedim.
Ve Ankara"da konferansa gittim. Akşam oldu, şakır şakır yağmurun yağdığı bir gündü. Ankara"da Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Muhsin Batur"a atılan kazık konuşuluyordu. Geldiler beni aldılar Süleyman Demirel"e götürdüler, bir odaya aldılar. Sonra bu odaya bir kapı açıldı ve o kapıdan Süleyman Bey, ellerini beni kucaklayacakmış gibi açarak, “Gel bakayım.... Gel benim kardeşim... Gel seni bir öpeyim....” diyerek beni içeri buyur etti. Sarıldık. “Ne yapıyorsun Ankara"da” diye sordu.
Bütün hedefimin sermaye piyasasını geliştirmek, borsayı halka iyice açabilmek, halkın tasarruflarını ekonomiye kazandırmak olduğunu anlattım. “Bu asil çabandan ötürü seni candan kutlarım” dedi. “Bir sıkıntın var mı” diye de sordu. Ben de ona maliyecilerin büroma baskın yaptığını, halka pazarladığım tahvillerin şirket adlarını gazetelerde ilan etmemi istediklerini, oysa bu tahvilleri çıkartan şirketlerin isimlerinin yayınlamasını istemediklerini anlattım. “Maliyeciler benim tahvil satmayıp, hayal sattığımı, halkı kandırdığımı zannedip beni taciz ediyorlar” dedim.
İsmet Abi sorunu çözdü
Hemen telefona sarıldı. İsmet Sezgin Maliye Bakanı"ydı. Onu aradı, “İsmet yanımda Cevher var, bak senin adamların ona ne yapıyorlarmış, onu bir ara” dedi.
Sonra İsmet Sezgin beni aradı, olayı anlattım. O da maliyecilere söylemiş, bir daha beni taciz etmediler. İşte Süleyman Demirel ile bu görüşmemiz sonrası AP"ye 500 bin dolar bağışta bulundum.
ND: Bu parayı partiye bağış olarak mı verdin, yoksa aileye mi?
Kastelli: Verdik işte!..
Vatan