Dünyada hem işte hem de politikada kadınların ağırlığı gittikçe artıyor. İskandinavya ülkelerinde ve İngiltere'de artık şirket yöneticilerinin üçte biri ya da daha fazlası kadınlardan oluşuyor. Dünyanın en büyük 100 şirketi sıralamasında da bu kuruluşların tepelerindeki kadın yöneticilerin sayısı ise 2000 yılına kıyasla 2004'te ikiye katlanmış durumda. Latin Amerika'da son on yılda kadın politikacıların sayısında yüzde 50'lik bir artış meydana geldi. Japonya'da parlamentoya bu yıl 26 kadın üye girerken, siyasi arenada en çarpıcı gelişme ise Angela Merkel'in Almanya'nın ilk kadın şansölyesi seçilmesi oldu. Son olarak ise Norveç, şirketlerin yönetim kurullarında kadınlara en az yüzde 40'lık bir kota zorunluluğu getirmeye hazırlanıyor. 2003 yılında kabul edilen ve Ocak'ta uygulamaya konacak olan yasa ile Norveçli 500 kamuya ait limited şirketinin yönetim kurulunda kadınların etkinliği artacak. Son 3 yıl içinde ise 85 Norveçli şirketin yönetim kurulundaki kadın oranı yüzde 6'dan yüzde 21'e çıkmış durumda.
100 dev şirkette yalnızca 17 kadın CEO var
Ancak bu gelişmelere rağmen yine de kadınların tam olarak hak ettikleri yere geldikleri söylenemez. Nitekim dünyanın en büyük 100 şirketinin yalnıca 17'sinin CEO'su kadın. AB parlamentosunda da 162 üyeden sadece 23'ü kadın.
Dünyanın pek çok yerinde halen üniversite öğrencilerinin yüzde 50'sinden fazlasını kadınlar oluştursa da, kadın ve istihdam konularında çalışan Amerikan araştırma kuruluşu Catalyst'in kısa süre önce yayınladığı bir rapora göre, iş dünyasında kadınların liderliği son birkaç yıldır durağan bir çizgi izliyor. İngiltere'de yapılan araştırmalar kadınların gittikçe daha fazla iş yaşamından hoşnutsuz olduklarını gösteriyor. AB bünyesinde erkek ile kadın ücreti arasındaki fark son birkaç yılda yalnızca bir puan azalıp yüzde 17.5'e geriledi. Bu tablo da son zamanlarda kadınların yıldızı parlamasına rağmen hala iş ve siyaset dünyasında bu konuda çözüm bekleyen pek çok sorun olduğunu ortaya koyuyor. Shell ve British Telecom gibi bazı büyük şirketlerde kadınlar kendi dayanışma ağlarını kurmak suretiyle "yaşlı erkekler klübü"yle mücadele etmeye çalışıyorlar.
Askeri harcama yerine eğitim ve sağlık
Avrupa'nın pek çok yerinde kadın parlamenterler, çocuklu ya da bakıma muhtaç ebeveynleri olan kadınlara esnek çalışma saatlerinin verilmesi için girişimlerde bulunuyorlar. İş dünyasında kadınlara yapılan ekstra ödemeler ya da annelik izninin uzatılması gibi önlemler az çok koşulları düzeltse de bunlar tam bir çözüm sunmuyor. Nitekim İsveç'te kısa süre önce yapılan bir araştırma, işverenlerin ekstra ödemelerden kaçınmak için çoğu kez çocuk doğurabilecek yaştaki kadınlara karşı ayrımcılık uyguladıklarını ortaya koydu.
Bununla birlikte siyaset dünyasında gittikçe daha fazla söz sahibi olan kadınlar erkeklerin koydukları katı kuralları esnetebiliyorlar. Kamerun, Bolivya ve Malezya gibi ülkelerde, kamu sektöründe gittikçe sayıları artan kadınlar askeri harcamaların kısıtlanarak sağlık ve eğitime daha fazla yatırım yapılmasını sağladılar. Norveç'te de kadınların ağırlıkta olduğu parlamento şirketlerin yönetim kurullarında yöneticilerin yüzde 40'ının kadın olmasını öngören bir yasayı yürürlüğe sokmayı başardı.
Almanya'da şansölye Merkel'in başarısı ise kadınların en üst konumlara gelebileceklerini ancak hala bu konuda yapılacak çok şey olduğunu ortaya koyuyor.
Başarının şifresi iş aşkı
Dünyanın en başarılı sekiz kadını olarak gösterilen televizyon yıldızı Oprah Winfrey, moda tasarımcısı Vera Wang, diplomat Karen Hughes, CEO Tamara Mellon, bilim adamaı Wilina Lim Wei-Ling, CEO Maria Otero, iş dünyası lobicisi Laurence Parisot ve orkestra şefi Marin Alsop farklı ülkelerden gelmelerine ve farklı alanlarda başarılı olmalarına rağmen ortak özelliklerini işl