İtalya Başkonsolosu Elena Clemente Cumhuriyet’ten Burçak Şener’e konuştu. Clemente’nin “Türk mutfağını çok seviyorum’ dediği sohbetin tamamı şu şekilde:
İstanbul’da görev yapan İtalya Başkonsolosu Elena Clemente, diplomasi kariyerinin yanı sıra gastronomiye duyduğu tutkuyla da biliniyor. Clemente ile Türk ve İtalyan mutfaklarının tarihsel köklerinden modern gastronomi anlayışına uzanan bir sohbet ..
Clemente, gastronominin diplomasideki yerini ve sofra kültürlerinin ortak noktalarını; kültürler ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren bir diplomasi aracı olarak nasıl değerlendirilebileceğini samimi bir şekilde anlatıyor.
Öncelikle sizi biraz daha yakından tanımak isterim, kaç senedir Türkiye’desiniz?
Türkiye’ye iki buçuk yıl önce, Temmuz 2022’de Roma’dan geldim. n Türkiye’de yaşamaya başladığınızdan beri sizi en çok etkileyen ve şaşırtan şey ne oldu? Sorunun cevabı çok kolay: Türkiye’nin güzelliği ve insanların misafirperverliği. Her zaman İtalyanların ve Türklerin sosyalliği ve ilişkileri aynı şekilde algıladıklarını söylerim. Her iki taraf da dışa dönük ve misafirperver.
Diplomasi kariyeriniz nasıl şekillendi? Mesleği seçmenizdeki en büyük motivasyon neydi?
Diplomatik kariyere atılmamı sağlayan sınavı 22 yıl önce kazandım. Bu mesleğe 14 yaşımda, ne anlama geleceğini tam olarak bilmeden atılmaya karar verdim. Bu kariyere ülkeme hizmet etmek için başladım ve motivasyonum her zaman bu inançtan kaynaklandı.
İtalyan mutfağı, dünyanın dört bir yanında büyük bir hayran kitlesine sahip. Sizce gastronomi, kültürel diplomasi açısından nasıl bir rol oynuyor?
Biz yemek masası etrafında toplantılar düzenler, konserlere, konferanslara, her türlü performansa bir kokteyl ile eşlik ederiz. Bunun sebebi ise kısmen misafirperverlik anlayışımızı yansıtması, kısmen de saatlerce konuştuğumuz, çoğu zaman bir bölgenin mutfağının diğerinden daha iyi olup olmadığına karar vermek için tartıştığımız mutfak geleneğimizle gurur duymamızdır.
İtalyan mutfağı genellikle “pizza ve makarna” ile anılıyor. Ancak, İtalya’nın bölgesel mutfaklarının daha az bilinen lezzetlerini sizden de dinlemek isteriz.
Pizza ve makarna en çok bilinen, kendimizi iyi hissettiren yiyecekler. Bunun yanında, İtalyan mutfak geleneği çok kapsamlı olmakla beraber, bulunulan bölgeyle ilintili. Örneğin güneyde çok balık yenir, kuzeyde ise daha çok et tercih edilir. Geleneksel olarak güneyde yemek pişirmek için zeytinyağı, kuzeyde ise tereyağı kullanılır. Diğer mutfakların ülke mutfağımız üzerindeki etkileri de çok farklı; güneyde Akdeniz mutfağının etkilerini, kuzeyde ise Alplerin ötesinden gelen etkileri ya da Venedik mutfağında olduğu gibi Venedik Cumhuriyeti’nin Osmanlı İmparatorluğu ile olan temasları nedeniyle dünyanın bu bölgesinden gelen etkileri hissedersiniz.
GELENEKSELİ YORUMLAMAK
Türkiye’de yaşamaya başladıktan sonra Türk mutfağında sizi en çok etkileyen yemek veya gastronomik deneyim ne oldu?
Geleneksel mutfağı gerçekten çok seviyorum. Ailemle birlikte Kapadokya’da küçük bir restoranda yediğim unutulmaz bir öğle yemeğini hatırlıyorum. Bununla birlikte, Türk şeflerin gelenekten yola çıkıp onu yeniden yorumlama şeklini seviyorum. Ayrıca sumağı, yoğurdun kullanım şeklini, baharatlar gibi beni şaşırtan, geleneğime ait olmayan tatları ise her zaman sevmişimdir. Türkiye ve İtalya arasında gastronomi alanında daha güçlü bir bağ kurmak adına gelecekte planladığınız projeleriniz var mı? Başlıca etkinliğimiz her zaman mutfak haftası olmuştur, öyle ki bu yıl ne düzenleyeceğimizi şimdiden düşünmeye başladık. Her yıl değişen ve tüm İtalyan diplomatik temsilciliklerinin takip etmek zorunda olduğu, Dışişleri Bakanlığı’nın belirleyeceği temayı bekliyoruz; bu doğrultuda sonrasında etkinliklerimizi planlamaya başlayacağız.
Türkiye’deki İtalyan Mutfağı Haftası etkinlikleri her geçen yıl daha fazla ilgi görüyor. Geçen yılki hedefler nelerdi?
2024’te dokuzuncusu düzenlenen mutfak haftası çok iyi geçti. İtalyan restoranlarının etkinliklerimize seve seve katıldığını, halkın etkinlikleri öğrenmek için bizi takip ettiğini görmekten memnuniyet duyuyorum. İtalyan mutfağının herkesin evinde yapmaya çalışabileceği “modaya uygun” bir mutfak olduğu bir sır değil. Geçen yılın teması “mutfakta köklere dönüş”tü, yani çağdaş İtalyan mutfağının temellerinin yer aldığı geleneksel mutfağa odaklandık.
Sizce, Türkiye gastronomi turizmi açısından ne durumda?
Türkiye iyi bir gastronomi turizmi destinasyonu. Arkadaşlarım İstanbul’a bir gezi planlarken bana nerede yemek yemeleri gerektiğini de soruyorlar! Ve asla hayal kırıklığına uğramıyorlar.
Diplomattan çok yemeksever olarak konuşursak Türk mutfağında sizin için vazgeçilmez olan bir yemek var mı?
Sıcak veya soğuk mezelere bayılıyorum. Mücveri, ahtapotu hazırlama şeklinizi, marine edilmiş levreği ve özellikle de patlıcanı, uzun uzun pişirilmiş, kızartılmış patlıcanı, patlıcan püresini çok seviyorum. Aslında çok şekerli olduğunu düşündüğüm tatlılar dışında Türk mutfağını gerçekten çok seviyorum!
Çocukluğunuzdan kalma, sizi her zaman İtalya’ya geri götüren bir tat var mı?
Patatesli gnocchi, büyükannem onları pazar öğle yemeği için yapardı. Uslu durduğum zamanda da büyükbabama çatalla şekillendirmeye yardım edebilirdim. Benim için çocukluk tereyağı ve adaçaylı gnocchi demek.
İtalyan mutfağıyla ilgili Türkiye’de sıkça duyduğunuz bir yanlış bilgi ya da klişe var mı?
Hayır bazen makarnayı çok pişirdiğiniz konusunda kendimi kötü hissettiğimi söyleyebilirim ama bu bir zevk meselesi. Makarnanın pişirilmesi daima tartışma konusu olmuştur, kendi annemle bile tartışırım.
Sizce geleceğin mutfağı nasıl şekillenecek? Teknoloji, sürdürülebilirlik ve gelenekler bu süreçte nasıl bir rol oynayacak?
Teknolojinin lezzetleri artırmaya yardımcı olabileceğine ve lezzetin hep ön planda olacağına inanıyorum. Bir mutfak aletini, o alete sahip olmak için değil, sevdiğimiz bir şeyi daha iyi hazırlamak için satın alırız ve sevdiğimiz şey, bir önceki soruya dönecek olursak, ya zaten bildiğimiz tatları hatırlatır ya da hiç denemediğimiz ve başkalarının geleneklerini yansıtan tatları barındırır. Mutfakta zaten her şeyi denedik, yakında geleneklere geri döneceğiz. Umarım.
Türkiye ve İtalya’da sofraya verilen değer oldukça önemli. İki ülkenin sofra kültürleri arasında gördüğünüz en çarpıcı farklar neler?
Kahvaltı. Bu sizin için tam bir öğün, bizim için ise kahve ve kruvasan. Öğle yemeğinden önce sadece tatlı şeyler yiyen benim için gerçekten çok ciddi bir fark.
ALIŞKANLIKLARIMA BAĞLIYIM
Yapmayı en sevdiğiniz yemek hangisi?
Taze makarna, gnocchi, lazanya ve tatlılar, mousse’lar, bavarezler, bisküviler hazırlamaktan gerçekten keyif alıyorum ve beni rahatlatıyor.
Türkiye’de gizli yemek rotalarınız var mı?
Ruh halime göre değişir. Öğle yemeği için gitmeyi sevdiğim restoranların yanı sıra, akşam yemeği için gitmeyi sevdiklerim var. Ben alışkanlıklarıma bağlıyım, yemeği seviyorum ve nadiren tek başıma risk alıyorum çünkü yemek beklentilerimi karşılamazsa kendimi çok kötü hissediyorum.
DEĞİŞİK TATLARI DENEMEKTEN KORKMAM
İtalya’dan arkadaşınız İstanbul’a geldi ve ona nerelere gitmesini ve nerede ne yemesini önerirdiniz?
Şüphesiz Yerebatan Sarnıcı, Sultanahmet Camisi ve Topkapı Sarayı’nı tavsiye ederim. Yemek için ise nerede meze servis ediliyorsa oraya gitmelerini tavsiye ederim. Bunun yanında, daha geleneksel lokantaları veya daha çağdaş yerleri öneririm.
Son olarak yaşamınızdaki deneyimlere dayanarak gençlere verebileceğiniz en önemli tavsiye ne olurdu?
Uçsuz bucaksız bir soru. Yemek bölümü için cevap vereyim ve daha önce söylediğim bir konuda çelişki içine girerek şunu ifade edeyim: Denemekten korkmayın! Peru mutfağının hem deniz ürünleri hem diğer tatlarının bende yarattığı şaşkınlığı hâlâ hatırlıyorum.
patronlardunyasi.com