Ekonomi


Dünyanın önde gelen denetim ve danışmanlık firmalarından Ernst & Young tarafından bu yıl ikincisi yayınlanan Güney Doğu Avrupa Yatırım Çekiciliği Anketi'ne göre, yatırımcı algısı açısından pozisyonu güçlenen Türkiye, yatırım çekiciliği sıralamasında ikincilik koltuğuna oturdu.

Ülke yatırım alanını çekici kılan en önemli faktör olarak, 'İç Pazar' gösteriliyor. Türkiye'nin, bu algıyı büyük ölçüde gerçeğe dönüştürerek, doğrudan yabancı yatırım sayısını artırması ve yatırımcının güvenini tazelemesi için, öncelikli olarak politik istikrarı sürdürmesi ve AB ekonomik standartlarına uyum sağlaması gerektiği vurgulanıyor.

Ernst & Young'ın Avrupa'daki uzman ekibi tarafından bu yıl ikincisi hazırlanan ve 216 uluslararası yöneticinin katılımı ile gerçekleştirilen Güney Doğu Avrupa Yatırım Çekiciliği Anketi 2007, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye dönük ilgisinin arttığına işaret ediyor.

Doğrudan Yabancı Yatırımcılar açısından Güney Doğu Avrupa'nın çekiciliği konusunda uluslararası yatırımcıların algılarını ölçmek, gerçek yatırım ortamı ile bu algıları karşılaştırmak ve bölge ülkeleri için potansiyel fırsatları belirlemek amacıyla hazırlanan raporda, Türkiye'nin pozisyonunun, yatırımcılar nezdinde güçlendiğine dikkat çekiliyor.

Her yıl, 'Ernst & Young International Location Advisory Service' tarafından yayınlanan Avrupa Yatırım Çekiciliği Anketi'nin bölgemiz ülkelerini içeren bölümü Güney Doğu Avrupa Yatırım Çekiciliği Anketi 2007 sonuçlarını, Ernst & Young Türkiye Genel Müdürü Osman Dinçbaş ve Ernst & Young Fransa Kıdemli Müdürü Fabrice Reynaud, Hyatt Regency İstanbul'da düzenlenen basın toplantısı ile açıkladı.

Türkiye'nin çekicilik algısında düşme yok
Ankette, yabancı yatırımcılar açısından, yatırım ortamı en iyi bilinen ülke olarak Türkiye göze çarpıyor ve sıralamada Türkiye'yi Romanya ile Yunanistan izliyor. Yatırım çekiciliği genel algısı açısından Türkiye'nin (%50) çabaları, Romanya'nın (%52) güçlü pozisyonunu zorluyor. Bu çekiciliği oluşturan en önemli faktör olarak 'iç pazar' görülüyor. Ulaştırma ve lojistik altyapıları, şeffaflık ve istikrar ile telekomünikasyon altyapısı, işçilik maliyeti, yaşam kalitesi ve işgücünün niteliği parametrelerine bakıldığında Türkiye yine ilk üçteki yerini koruyor.

Türkiye aynı zamanda, güçlü ülke imajı ile gerçek durumunun önünde görünen, 'rekabetçi' ülkeler arasında yer alıyor. Buna göre, yatırımlarının %64ü endüstriyel sektör (örn; otomotiv, finans aracılık, gıda vb) olan Türkiye'de, hizmet ve AR-GE faaliyetlerinin dengelenmesi gereği vurgulanıyor.

AB'ye katılım sürecinin devam ettiği Türkiye'de, yatırım çekiciliğini artırmak için politik istikrarın sürdürülmesi, yurtdışındaki ülke imajının iyileştirilmesi ve Avrupa ekonomik düzenleme standartlarına uyulması gerekiyor. Ayrıca, idari prosedürlerin esnekleştirilmesi, eğitim sisteminin ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi konularının önemine de dikkat çekiliyor.

Güney Doğu Avrupa daha cazip
Türkiye'nin yanı sıra, Orta Avrupa'ya rakip olarak gelişen Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Hırvatistan, Sırbistan ve Bosna-Hersek' in de değerlendirildiği raporda, Güney Doğu Avrupa yatırım çekiciliğinin oldukça yükseldiği ve geleceğine daha çok güven duyulduğu vurgulanıyor.

İş bilincinin yetersizliğine rağmen bölge ülkeleri muhtemel yatırımlar için cazip bulunuyor ve Orta Avrupa ile farkın kapanmakta olduğu görülüyor. Orta Avrupa yatırım çekiciliğinde %2 düşüş gözlenirken, Güney Doğu Avrupa ülkeleri %4 artış gösteriyor. Doğrudan yabancı yatırımlar Batı ve Orta Avrupa'da %2–3 artarken, Güney Doğu Avrupa bölgesinde %18lik bir artış gösteriyor.

Araştırmaya katılanların %67si, Güney Doğu Avrupa'da yatırımların geliştiğini düşünüyor. Aynı zamanda, katılanların %83ü AB üyeliğinin, yatırım düşünülen pazarlarda büyük öneme sahip olduğunu vurguluyor. Öte yandan Güney Doğu Avrupa ülkeleri, işçilik maliyeti, iş yasalarının esnekliği ve verimlilik artışı açısından genel anlamda güçlü bir imaja sahip.

Yabancı yatırımcı için tehdit;  'maliyet artışı'
Raporda Güney Doğu Avrupa, emek-yoğun; imalat faaliyetlerinde açık farkla en çekici bölge olarak nitelendiriliyor. Buna karşın Ar-Ge olanaklarının kalitesi ve altyapının yetersizliğine dikkat çekilen raporda, maliyetlerdeki artışın tehdit olarak algılandığı sonucuna varıyor. Bu nedenle, bilgi tabanlı yatırımlar olumsuz etkileniyor. Anket katılımcıların %50si, bunu durumu kayda değer bir tehdit olarak görüyor.