Murat KAYA
Türkiye’de oluşan ekonomik sıkıntılar ve enflasyonla artan sorunların çözümü için Hazine ve Maliye Bakanlığınca sıkı bir ekonomik politika yürütülüyor. Ticari işletmelerin yanı sıra özellikle vatandaşlara hayat pahalılığı olarak yansıyan bu sıkı politikanın ne kadar süreceği ve Türkiye’nin yüzde 48,58’lik enflasyondan kurtuluşunun hangi döneme denk geleceği merak ediliyor. Bu sorunun yanıtını Antalya’da, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) tarafından 14’üncüsü düzenlenen Uluslararası Resort Turizm Kongresi’ne katılan Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran verdi.
#video_8983942#
Yaşı Türkiye Cumhuriyeti ile neredeyse yaşıt olan ve bu yıl 100. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Türkiye İş Bankası, turizm sektörüne finansal destek için Antalya’da Turizmi İhtisas Şubesi açtı. Banka ayrıca, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) tarafından, bu yıl 14’üncüsü düzenlenen Uluslararası Resort Turizm Kongresi’ne ikinci kez sponsor oldu.
Bütün bu etkinlikler için Antalya’da bulunan Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, kongre öncesi gazetecilere ekonomik veriler ve alıncak yolla ilgili açıklamalar yaptı.
TURİZME DESTEĞİ 2 MİLYAR DOLARA ÇIKMAYA KARARLIYIZ
TV röportajında Aran, öncelikle turizm sektörüne verdikleri destekle ilgili soruyu yanıtladı.
2024 yılında kredi büyümelerine çok ciddi sınırlamalar geldiğini ve kredi büyümelerinin bankalar için sınırlandırıldığını hatırlatan Aran, “Bu sınırlamalar dahilinde geçen sene bu konuşmayı yaparken önümüzdeki 2 yıl için turizm sektörüne verdiğimiz 1 milyar dolarlık kredi bakiyemizi 2 milyar dolara çıkartacağımızı, 1 milyar dolar arttıracağımızı söylemiştim. 2024 yılında biz o kısıtlarla 1,5 milyar doları geçtik, 1 milyar 570 milyon dolara geldik. Dolayısıyla turizm sektörüne verdiğimiz taahhüdü yerine getirdik. 2025'de de devam edeceğiz ve bu bakiyeyi 2 milyar dolara çıkarmakta kararlıyız. O kısıtlarda tercihimizi turizmden yana kullanıyoruz” dedi.
ARALIK AYINDA 2.5 PUANLIK FAİZ İNDİRİMİ BEKLENTİSİ
Kasım ayında bir faiz indirimini beklemenin çok mantıklı olmadığını ve kasım ayı beklentisinin sıfırlandığını aktaran Aran, “Ama aralık ayını masadan kaldırmış değilim. Aralık ayında bu sefer 2,5 puanlık bir faiz indirimini hala masada ve ihtimal dahilinde görüyorum. Onun için de kasım ayı enflasyonunu görmemiz gerekiyor. Kasım ayı enflasyonu yüzde 2’nin altında gelirse bu Merkez Bankası'na aralık ayında faiz indirimi yaparak yıla başlama imkanı tanır.
Bu da aslında ekonomide öngörülebilirliğin sağlanması adına ve hepimizin 2025 planlarını yaparken Merkez Bankası'nın atacağı adımları ön görebilmemiz adına oldukça da yararlı olur. Ben ülkemiz ekonomisinin bu kez bu 2,5 puanlık indirime ihtiyacı olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
KONUT SATIŞLARINDA FAİZ İNDİRİMİ OLACAK MI?
“2025 yılında konut satışlarını artıracak bir faiz indirimi skalası öngörüyor musunuz?” sorusuna karşılık, bunun konut satışlarını etkilemeyeceğini öngördüğü yanıtını verirken, “Tekrar bizi tüketime yönlendirecek, tüketim tarafını canlandıracak bir faiz indirimi döngüsünden bahsetmiyorum. Aslında parasal sıkılaşmadan vazgeçmekten bahsetmiyorum. Enflasyon kontrol altına alındıkça, enflasyon düştükçe hala politika faizinin hep reel olarak pozitifte kaldığı, enflasyondaki düşüşü takip eden, kontrollü bir faiz indiriminden bahsediyorum” ifadesini kullandı.
“MEVCUT BÜYÜME KISITLARI BUNA İZİN VERMEZ”
Aran şöyle devam etti:
“Sadece oradaki pozitif marjın 6 puan olmasına gerek yok. Çünkü inen bir ortamda 2,5 puanlık, 3 puanlık pozitif marjlar da bir sonraki ay için çok büyük avantaj demektir pozisyon almak için. Öngörülebilirliği tesis ettiğinizde, insanlar faizin bir sonraki ay ineceğini gördüğünde zaten önceden pozisyon almaya başlarlar. O yüzden ben bunun sıkılaşmadan vazgeçmek anlamına gelmeyeceğini, sıkılaşma yıl boyu devam edeceği için de herhangi bir şekilde konut başta olmak üzere bir kredinin türünde patlamaya neden olmayacağını düşünüyorum, ki zaten mevcut kural seti, büyüme kısıtları buna imkan vermez.”
ASGARİ ÜCRET BEKLENTİSİ: HASSAS BİR KONU
Asgari ücret beklentisi sorulan Aran, “Asgari ücret konusuna hiç girmek istemem. Çünkü çok zor bir konu. Bir rakam telaffuz ettiğim zaman mutlaka ya işvereni ya asgari ücret zam beklentisi içinde olan kişileri kırmış olurum. Hassas bir konu. Daha önce sorulmuştu. ‘Allah masada olanların yardımcısı olsun’ demiştim. Sadece tek seferde bir oran telaffuz ederek masadan kalkılabilecek bir konu olmadığını tekrarlayabilirim. Asgari ücret zammı ne olursa olsun, sonucun nerede olduğuna bağlı olarak, mutlaka beraberinde ya işverenin ya asgari ücretli kesimin desteklenmesi gerektiğini ve uzlaşmanın çok zor olduğu bir alan olduğunu ifade edebilirim” dedi.
YABANCI YATIRIMCI BEKLENTİSİ
Bir gazeteci Aran’a, “Yabancı yatırımcı tarafını da sormak istiyorum. Geçen yıl aralık ayında yüzde 43 faiz oranının yabancı sermaye için yeterli olduğunu söylemiştiniz. Faiz uzun süredir aslında yüzde 43'ün de üzerinde. Peki yabancı yatırımcının bu süreçteki ilgisini nasıl değerlendirirsiniz?” diye sordu.
Aran da bu soruyu, şu sözlerle yanıtladı:
“Aslında dikkat ederseniz bu yüzde 43 seviyesindeki faizler bizim 2 yıllık gösterge tahvillerimiz içinde yıl boyu etrafında dalgalandı. Yani yüzde 45’lere de geldi, yüzde 38’lere de indi. Dolayısıyla bu 43 bandı hala yabancıların 2 yıllık tahvilimize girmesi için cazip bir faiz oranı. Faiz indirim döngüsünün başlayacağını, Türkiye'deki enflasyonun yüzde 20’li seviyelere ineceğini düşündüğümüz bir ortamda 2 yıllık kağıdın %43 faizinin hala cazip olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla önümüzdeki yıl zaten faiz indirimi başladığında para nereye gider derseniz, ben 2 yıllık tahviller başta olmak üzere bizim 2 yıllık ve 5 yıllık kağıtlarımıza paranın gideceğini, hatta 10 yıllıkların da bundan nasibini alacağını, dolayısıyla faiz indirim tarafında geçen sene gördüğümüz dolardan Türk lirasına geçişin bu sefer Türk lirasından kağıtlar yönüne, tahvillere doğru geçişin başlayacağını düşünüyorum.”
PD EDİTÖRÜNÜN SORUSU: NE ZAMAN BİTECEK?
PD editörü de Hakan Aran’a, sıkı mali politikaların ne zaman biteceğini öngördüğünü sordu.
Aran bu soruyu, şöyle yanıtladı:
“Bizim orta vadeli programda hedeflediğimiz enflasyon tek haneye inene kadar sıkı para politikasının devam etmesi gerekiyor. O nedenle sıkı para politikası derken şunu kastediyorum. Yüzde 50'lik politika faizi %20'ye indiği dönemde de sıkı para politikası devam edebilir, % 10'a indiğinde de devam edebilir. Dolayısıyla 2025'te de 2026'da da bu sıkı para politikası devam edecek. Oranlar düşse de biz düşündüğümüz kadar rahatlayamayacağız eğer mücadelede başarılı olursak. Ama enflasyonun kontrol altına alınmadığı, durduğu bir yerdeki faiz indiriminden, yani bizim bir önce yaptığımız gibi enflasyon çıkarken yapılan faiz indiriminden bahsetmiyorum. O bir sıkılaşma değildi. O faiz indirimi parasal bollaşmaydı. Ve bedelini de zaten hem kurlarda hem enflasyonda ödedik.
Ben hakiki manada enflasyon kontrol altına alındıkça onu takip eden bir indirimden bahsettiğim için benim beklediğim faiz indirimleri sıkılaşmayla çelişmeyen faiz indirimi ve sağlıklı olan bir faiz indirimi. Dolayısıyla enflasyon düştükçe faizin düşmesi kısmı çok önemli. Bu konuda faizi indirip enflasyonun düşmesini bekleme hatasına düşmediğimiz sürece ben sıkı para politikasının devam edeceğini düşünüyorum.”
patronlardunyasi.com