Ekonomi


Hazır giyim ihracatındaki düşüş 4.6 milyar doları aştı, 32 bin kişi işinden oldu. Oksijen'den Elif Ergu Demiral hazır giyim sektörü ile ilgili TGSD Başkanı Toygar Narbay ile konuştu.

Demiral "Hazır giyim ihracatında kriz var. İşte sektörün 3 maddelik çözüm önerisi"  başlıklı röportajının tamamı şu şekilde:

TGSD rakamlarına göre, 2022’de 21.2 milyar dolar olan hazır giyim ihracatı 2024’te 17.9 milyar dolara düştü. Aynı dönemde ithalat da 1.3 milyar dolar arttı. Yani toplam kayıp 4.6 milyar dolar. Sektörde her 1 milyar dolarlık üretim kaybı 32 bin kişiyi işinden ediyor.

TGSD Başkanı Toygar Narbay “Şu anda oyunun adı ayakta kalmak” diyerek tabloyu anlatıyor: 2022-2024 arasında enflasyon yüzde 138, iş gücü maliyetleri yüzde 249, finansman maliyeti yüzde 258 arttı. Buna karşılık kur sepetindeki artış sadece yüzde 101...

Türkiye ihracatında önemli bir yere sahip giyim sanayicileri. Dünyanın önde gelen markalarına üretim yapan, kendi markalarıyla da ihracat yapan, rakip ülkelerle yıllardır kıran kırana rekabet içinde olan güçlü bir giyim sanayii var Türkiye’de. Avrupa’nın, Amerika’nın önde gelen markalarının üreticisi olan çoğu şirket son dönemde çok zorlanıyor. Malum döviz kurlarının baskılanması en çok ihracatçıyı etkiliyor. Ekonomi yönetiminin uyguladığı programın ana eksenlerinden biri de bu.

Türkiye’nin en çok ihracat geliri sağlayan üçüncü sektörü olan hazır giyim sektörünü temsil eden Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin (TGSD) başkanları Toygar Narbay ve Dr. Ümit Özüren ile konuştuk, ihracat rakamları ve sektördeki beklentileri masaya yatırdık.

Öncelikle TGSD’yi kısaca tanıtır mısınız? Son rakamlarla bünyesinde kaç şirket var?

Dr. Ümit Özüren: TGSD, hazır giyim ihracatı gerçekleştiren yaklaşık 500 üyesiyle sektörün kapsayıcılığı en yüksek sivil toplum kuruluşu. Sadece ihracatta değil, üretimde de önemli bir konuma sahibiz. Türkiye’deki hazır giyim üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini üyelerimiz karşılıyor. Sektörümüzü oluşturan tüm temel değer zincirini temsil ediyor; sektörün gelişimi, sürdürülebilirliği ve ihracatımızın artması için 1976 yılından bu yana faaliyet gösteriyoruz.

TÜRKİYE HAZIR GİYİM İHRACATINDA DÜNYADA KAÇINCI SIRADA?

Toygar Narbay: Dördüncü sıradayız. Dünyadaki en büyük üretici 2024 yıl sonu verilerine göre 168 milyar dolarla Çin. Onu Bangladeş ve Vietnam takip ediyor. Biz 17.9 milyar seviyesindeyiz.

Özellikle son bir yıldır Mısır’ı sıklıkla konuşuyoruz. Bu listede Mısır kaçıncı sırada?

Narbay: Çok konuşulan Mısır’ın ihracatı henüz 2.4 milyar dolar seviyesinde. İlk 10’da yoklar. Mısır’ın ABD’ye yönelik bir ticaret avantajının olması burayı Türk yatırımcılar için cazip hale getirdi.

Türkiye’ye rakip olabilir mi? Sektörde üretimi yurtdışına kaydırmak çok konuşuluyor ve bu adımları atanlar var…

Özüren: Kısa vadede değil ama orada bir habitat oluştuğunu gözlemliyoruz. Bunda AB ülkelerinin Mısır, Fas, Tunus gibi ülkelere yatırım yapılmasını desteklemesi de etkili. Oradan gelecek göçü de bu şekilde düşürüyorlar.

Narbay: Ülkemizde ihracata yapılan üretimin yanı sıra iç pazara yönelik 8 milyar dolarlık üretimle birlikte hazır giyim sektörünün toplam üretim büyüklüğü 27 milyar dolar. Hazır giyim ve tekstili bir arada düşündüğümüzde yaklaşık 1 milyonluk istihdam ve 40 milyar dolarlık bir yatırımdan söz ediyoruz. Yani sektörün buradan gitmesi gerektiğini düşünenlerin öncelikle bu istihdamı ve yatırımı ne yapacağımızı bulması lazım.

Türk hazır giyim sektörü 2024’te zorlandı. Ne kadarlık bir ihracat kaybı oldu ve bu, sektör için ne anlam ifade ediyor?

Narbay: 2024’ü bir önceki yıla göre 1.3 milyar dolarlık ihracat kaybıyla kapattık. Bu kaybın nedenlerini iyi anlamak için pandeminin başlangıcına gitmemiz gerekiyor. Biliyorsunuz, ekonomide tedarik zincirlerinin öngörülemez şekilde kırılmasıyla birlikte ortaya çıkan etkiyi anlatan kamçı etkisi (bullwhip effect) diye bir terim var. Kamçıyı çok sert bir şekilde aşağı vurduğunuzu düşünün. Önce bir dalga etkisi olur, yükselir, sonrasında dalga sönümlenince en yıkıcı etki o zaman oluşur. Biz de tam olarak bunu yaşadık. 2019 yılında 495 milyar dolar ile o zamana kadarki tepe noktasına ulaşan dünya hazır giyim sektörü, pandemide tedarik zincirinin kırılmasıyla birlikte 2020’de 450 milyar dolara düştü. İşte dalga etkisi de bundan sonra geldi. 2020 yılında pandemi nedeniyle ertelenen alışverişler devamında artarak yapılmaya başlandı. Bunun yanında 2021 ve 2022 yıllarında merkez bankaları genişletici politikalar uygulamaya başlayınca hazır giyim ihracatı 2021’de 548, 2022’de 576 milyar dolar oldu. Türk hazır giyim sektörü olarak biz de bu iki yılda sırasıyla 20.2 ve 21.2 milyar dolarlık ihracat yaptık.

Yüzde 9 küçüldü

DALGA DÜŞMEYE BAŞLAYINCA NELER YAŞANDI?

Narbay: Yıkıcı olan noktayı tam da o zaman görmeye başladık. Artan enflasyon ve likiditenin kontrol altına alınması amacıyla merkez bankaları 2023’te faiz artırımlarına başladı, daraltıcı politikalar uygulandı. Tüm bunların sonucunda 2023 yılında hem dünya hem de Türk hazır giyim sektörü yüzde 9 küçüldü. Fakat 2024 yılına geldiğimizde dünya hazır giyim ihracatındaki küçülme yüzde 2 ile sınırlı kalırken Türkiye’deki küçülme yüzde 6.9 oldu. Yani Türkiye 2024 yılı itibarıyla artık dünyadan ayrışmaya başladı.

BU AYRIŞMA NEDEN KAYNAKLANIYOR?

Narbay: TGSD olarak bunun nedenlerini analiz ettik. 1.3 milyar dolarlık kaybımızın yüzde 29’u global resesyondan, yüzde 46’sı Rusya, Ukrayna ve İsrail pazarları yani savaş bölgelerindeki kayıptan, yüzde 25’i ise rekabetçiliğimizi kaybetmemizden kaynaklanıyor. Üstelik sadece ihracat kaybı da yaşamıyoruz. 2022 yılında 2.7 milyar dolar olan hazır giyim ithalatı da 2024 yılı sonunda

4 milyar dolar seviyesine yükseldi. Özetle Türk hazır giyim sektörü iki yılda ihracatta 3.3 milyar düşüş yaşarken ithalatının da 1.3 milyar dolar artış göstermesiyle birlikte toplam 4.6 milyar dolarlık bir kayıp yaşadı.

İTHALATIMIZ EN ÇOK HANGİ ÜLKELERDEN ARTTI?

Narbay: Çin, Bangladeş başta olmak üzere Uzak Doğu ve Güney Asya’dan.

Yani biz de rakiplerimizden almaya başladık…

Narbay: Evet. Bu da içerideki üretimin gümrük vergisine rağmen artık rekabet edilemez düzeye geldiğini gösteriyor.

Sektördeki istihdam düşüşünün nedeninin de bu kayıplar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Narbay: Kesinlikle söyleyebiliriz. Az önce 2022-2024 arasındaki kaybımızın 4.6 milyar dolar olduğunu söylemiştik. Bu dönemdeki istihdam kaybımız ise 146 bin kişi. Bu da aslında sektördeki her bir milyar dolarlık üretim kaybına karşılık yaklaşık 32 bin kişinin işini kaybettiğini gösteriyor. Dolayısıyla sektörün geri kazandığı her bir milyar dolar da 32 bin kişinin yeniden hazır giyim sektörüne kazandırılması anlamına geliyor.

Bu kayıplar dünya ticaretindeki yerimizi nasıl etkiledi? Türkiye birçok dünyaca ünlü markanın da üreticisi…

Narbay: Dördüncü sıradaki yerimiz değişmedi ancak dünya ticaretinden aldığımız pay azaldı. 2020 yılında yüzde 3.80 olan payımız 2024’te yüzde 3.48’e düştü.

Özüren: Her ne kadar sektörümüzün dünya ticaretinden aldığı pay düşmüş olsa da Türkiye’nin toplamda dünya ticaretinden aldığı yüzde 1.08’lik pay ile kıyasladığımızda Türk hazır giyim sektörünün know-how’ının ne kadar yüksek ve kuvvetli olduğunu görüyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin hem birim ihraç değeri hem de toplam ihracatı en yüksek üçüncü sektörüyüz. 17.9 milyar dolarlık ihracatımızın yaklaşık 14 milyar dolarını dış ticaret fazlası olarak ekonomiye kazandırıyoruz. Cari açığa turizmden sonra en fazla katkı veren sektörlerden biri de biziz.

ABD ve Çin arasında yaşanmaya başlanan ticaret savaşlarının sektördeki etkisi görülmeye başlandı mı?

Narbay: Hatırlayacağınız üzere 2022 yılındaki NATO Zirvesi’nde Çin ilk defa bir tehdit unsuru olarak görülmüştü. Trump da yeni döneminde hemen Çin politikasını sıkılaştırdı. Aslında yalnızca ABD değil, Avrupalı alıcıların da güvenli tedarik endişeleri giderek artıyor. Bunun neticesinde de ölçeği yüksek, güvenli bir partner olarak ülkemizdeki firmalarla da görüşüyorlar.

Bir fırsat var yani Türkiye için…

Narbay: Evet, bir fırsat var ama şöyle bir gerçek de var. Çin’in ihracatı 168 milyar dolar. Uygulanan önlemler nedeniyle bunun yüzde 20 azaldığını varsayalım. Yaklaşık 33 milyar dolarlık bir rakamdan bahsediyoruz. Yani alıcılar Çin’den çıkıp bir üretim yeri aradığında bunu tek başına karşılayacak bir ülke yok. Türkiye bugün hiç yatırım yapmadan 5 milyar dolar daha ihracat yapabilir, böylece kaybettiğimiz ihracatı da yeniden kazanabiliriz ancak bundan fazlası yatırım olmadan olmaz.

Tabii bu süreçte hiç hata da yapılmaması gerekiyor. Peki, bu arada sektör nasıl hayatta kalacak?

Narbay: Kesinlikle çok iyi bir tespit. Bir fırsat var, bunu kaçırmamalıyız.

Özüren: Aslında biz hiçbir zaman ucuz bir ülke olmadık. Ancak Avrupalı gruplar, stratejik alım kararları kapsamında bizi tercih ediyordu. Kalitemiz, tasarım gücümüz, entelektüel sermayemiz çok daha yüksek. Avrupalı alıcılar da bu nedenle bize yüzde 20-25 oranında daha fazla ödeme yapmayı kabul ediyor. Ancak son iki yılda yüksek enflasyon ve baskılanan kur politikaları neticesinde biz bundan çok daha pahalı hale geldik. TGSD olarak yaptığımız rekabet modellemesine göre Asya’daki rakiplerimizden yüzde 61, Kuzey Afrika’dakilerden ise yüzde 46 daha pahalıyız. Bu da en büyük pazarımız olan AB’deki payımızın düşmesine neden oluyor.

TÜRKİYE’DEKİ MALİYETLERE NELER ETKİ EDİYOR?

Narbay: Tüm endüstrilerin kullandığı hammadde fiyatları dünya borsaları tarafından belirleniyor. Dolayısıyla burada işçilik, işletme giderleri, enerji, finansman maliyeti gibi TL bazlı kalemlerin döviz kuruna çevrimi ile elde edilen döviz bazlı maliyetler devreye giriyor. 2022-2024 yıllarına bakalım. Enflasyon yüzde 138, işgücü maliyetleri yüzde 249, finansman maliyeti yüzde 258 oranında arttı. Buna karşılık kur sepetindeki artış sadece yüzde 101. Bu da döviz bazlı maliyetin yüzde 27 artmasına neden oldu. Maliyetlerinin yüzde 65’i TL’ye bağlı girdilerden oluşan bir endüstrinin, mevcut politikalarla rekabetçi olması, ayakta kalması mümkün mü?

ZARAR BEKLİYORUZ

AYAKTA KALANLAR BUNU NASIL YAPIYOR?

Narbay: Şu anda korkunç bir sermaye kaybı söz konusu. Yaptığımız modellemeye göre 2022’de yüzde 10.5 vergi öncesi yıllık kârı olan bir firmanın, 2023’te yıllık vergi öncesi kârı yüzde 5.6’ya geriledi. 2024’te ise ihracat rakamını korumuş olsa bile yılı yüzde -5.1 yani zararla tamamladı. OVP’deki parametreler ile yaptığımız analize göre ise aynı firma 2025’i de yine zarar ederek yüzde -4.5 ile tamamlayabilecek. Modelimiz bu yılın ikinci yarısında bir toparlanmaya işaret etse de ilk altı ayda yüzde -7.9 zarar öngörüyoruz. İkinci yarıda rahatlama olur, ama orada da yine yüzde -1.39’a kadar düşse de bir zarar bekliyoruz.

BU SÜREÇTE NASIL BİR DESTEK BEKLİYORSUNUZ?

Narbay: Oyunun adı ayakta kalmak. Ama sanayici son iki yıldır çok zorlandığı için hem maliyet hem gelir hem de faiz tarafında acil desteğe ihtiyaç var. Eğer destek sağlayabilirsek Kuzey Afrika ile olan fiyat farkımız yüzde 25’e, Asya ile olan farkımız ise yüzde 35’e kadar düşecek. Bunlar da alım gruplarının tolere edebileceği fiyatlar. Bunun yanında önümüzde ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı, sıcak savaşların sona erme ihtimali ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında yakından tedarikin öneminin giderek daha fazla artacak olması gibi önemli fırsatlar da var.

MARKALI SATIŞI ARTIRABİLİRİZ

SEKTÖRÜN İHRACAT BİRİM FİYATI NE DÜZEYDE?

Özüren: 1.5-2 dolarlık elyafı alıp 15.2 dolarlık bir ürün haline getiriyoruz. Tüm bu aşamaların her birinde de işçilik, enerji, finansman maliyetlerini ayrı ayrı hesaplıyoruz. Türkiye’nin ortalama ihraç değeri kilogram başına 1.42 dolar. Biz mücevher ve savunma sanayiinden sonra en yüksek değere sahip üçüncü sektörüz.

Narbay: Biz bu 15.2 doların yalnızca yüzde 15-20’sini ithalat girdisiyle yaparken diğer sektörlerde ihracatın ithalata bağımlılık oranı yaklaşık yüzde 70. Onun için de döviz kuru artışı ve enflasyon arasındaki farkın açılması durumunda ilk olarak ithal hammadde bağımlılığı en düşük sektör olan hazır giyimcinin canı yanıyor. 

Özüren: Öte yandan bu 15.2 dolarlık kilo başına fiyatı markalı ihracatla artırabiliriz. Öyle ki toptan satış yapan bir marka, ürün değerini 2-2.5 katına çıkartabiliyor. Perakende veya e-ticaret kanallarında yapılan markalı satışlarda ise ortalama birim satış değeri 80-100 dolar seviyelerine ulaşıyor.

UYGULANAN POLİTİKALARIN ETKİSİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

Türkiye hazır giyimde “pahalı” oldu, artık turistler için de pahalı bir ülkeyiz, diyebilir miyiz?

Narbay: Yüksek faiz ile baskılanan kur politikası, enflasyonda arzulanan düşüşü sağlayamadı. İthal ürün fiyatlarının enflasyonist etkisini azaltmak amacıyla da tercih edilen bu politika, aslında birer çarpan olarak ithal ürünlerin fiyatlamasında kullanılan forward kurunun hesaplanmasında yer alıyor. Baskılanan kur ile yüksek faiz çarpanı, ithal ürün fiyatını düşüremediği gibi ithal ürün fiyatları yoluyla enflasyona geçişkenlik sağlıyor. Benzer durum iç pazarda gerek vadeli satışlar gerekse kredi kartı taksit ve komisyonları için de geçerli. Bu nedenle uygulanan politikaların etki analizinin gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Böyle giderse tekstil ülkesi olmakla övünülen hızla geri düşme tehlikesi yaşadığımızı söyleyebilir miyiz?

1990’lı yıllarda Avrupa, sanayi üretimini azaltarak sanayi ürünlerini ucuz havzalardan temin etmeye başladı. Böylece enflasyonu aşağıda tutarken halkın refahını artırmayı hedeflediler. Ancak bunun sonucunda yapay zeka, otonom araçlar gibi teknolojileri Çin, ABD ve Güney Kore’ye kaptırdılar. Çünkü sanayinin olmadığı yerde yüksek teknolojiyi geliştiremiyorsunuz. Benzer bir politika uygulayan Türkiye’nin bundan imtina etmesi lazım.

HAZIR GİYİMCİLERİN 3 SOMUT TALEBİ

Toygar Narbay ve Dr. Ümit Özüren’in anlattığı tabloda hazır giyim sektörünün 3 önemli beklenti ve talebi var:

1 Döviz kuru enflasyonla paralel hareket etmeli ve gerçek değerine getirilmeli ya da ihracatçılara yaptıkları net ihracatın yüzde 10’u kadar döviz dönüşüm desteği verilmeli

2 Eriyen işletme sermayeleri, referans faizin yarısı oranındaki değişken faizler ve uzun vadeli kredilerle tamamlanmalı, reeskont kredilerinde faizin tahsilatı dönem sonunda yapılmalı, Eximbank kredi destekleri artırılmalı ve vadeleri uzatılmalı.

3 Emek yoğun sektörlerdeki KOBİ’lere verilen çalışan başı 2.500 TL destek tüm firmalara verilmeli. Bölgesel asgari ücret için çalışma yapılmalı ya da asgari ücret için verilen destekler bölgesel gelişmişliğe göre düzenlenmeli.

https://gazeteoksijen.com/yazarlar/elif-ergu-demiral/hazir-giyim-ihracatinda-kriz-var-iste-sektorun-3-maddelik-cozum-onerisi-236600

patronlardunyasi.com