Selin Ongun'un haberi
"Gerekirse siyasete girerim" sözüyle gelecekteki kariyeri için bir işaret vermişti Hakan Şükür. Bu kez açıkça sorduk, Kral"ın yanıtı "siyasetten anlamam" oldu. Ama "kişisel kavgaların olmadığı bir siyaset"e göz kırptı.
HAKAN Şükür... "Ondan iyisi yok"la "Ondan kötüsü olmayan"ı aynı anda yaşayan milli futbolcumuz... Yerine göre "kral" yerine göre "Torinolu Şaban", kimine göre "tarikatçı" diğerine göre "dindar"... Ve yakın zamanda çıkan "siyasete giriyor" haberlerinin öznesi.
Hakan Şükür"le İstanbul Florya"daki evinde görüştük. Şükür, bizi karşıladıktan hemen sonra "Sabah yedide yattık. Dün gece oğlan hastalandı" diye söze başlayınca merakımız artıyor: Hakan Şükür ne okur, ne hisseder, siyasi görüşü nedir... Sorularımızı nezaketle cevaplıyor. Ancak aldığımız "kontrollü" cevaplar bizi ikna etmiyor. Kendimizi tutamadan "Bu röportajda ne eksik" diye soruyoruz. Hiç oralı olmadan "Karnınız mı acıktı" diyerek espriyi patlatıyor. Ve ekliyor: "İnsanın kendini anlatması çok zor."
Basına "siyasete ısınıyor" haberleri yansıdı. Nedir durum?
- Açıkçası siyasete ısınmıyorum. "Siyasete girip siyasi bir görev alacağım" gibi bir hedefim de yok. Sosyal yardımlaşma faaliyetlerinde yer aldığım için böyle bir ödüle layık görmüşler. Ödülü de sayın Başbakanımız verdi... Orada "siyasete girecek misiniz" sorusunun cevabını zaman olarak yapamadım. Samimi, huzurlu bir şekilde "gerekirse siyasetin içinde olmak isterim" dedim.
Yani tam siyasetçi gibi konuştunuz!
-Hayır... Benim söylemlerimde hiçbir zaman farklılıklar göremezsiniz.
Siyasete girmenizi gerektirecek neden nedir?
- Ben kavgaların yaşandığı bir siyaset ortamı görüyorum. Bir şeyler yapmak isteyeni engelleyen ya da bugüne kadar hiçbir şey yapmadığı halde hálá insanları etkilemek için bir şey söyleyen bir tablo var. Salt oy alıp orada ahkam kesmek değil bence siyaset. Siyaseti de kendime uygun görmüyorum. Yapılan güzel bir şeye muhalefetin bile açık yüreklilikle "bunu da doğru yaptınız" dediği bir siyasetin içinde olmak isterim.
Siyasi görüşünüz nedir?
- İnanın, siyasetten hiç anlamam. Yani evvel zamanlarda sağ, sol farklı görüşlerin hakim olduğu bir kavga varmış. Yaşanan bu kavgadan dolayı da belki siyasete hiç o gözle bakamıyorum. Kendimi bir yerde göremiyorum...
SAĞ, SOL BİLMEM
Apolitik misiniz yani? Sizi temsil eden siyasi düşünce nedir, neyi içerir?
- Bu açık bir şekilde ortada. Muhafazakar bir yapım var. Kendi değerlerine bağlı, ülkesinde yaşaması gereken gibi bir insanım. Hem inançlarıyla hem de gelişen dünyanın modernizasyonuyla alakalı her şeye uyduğumu düşünüyorum. Ama bu ne tarafta durur; sağ nedir, sol neyi içerir; bunları inanın bilmiyorum. Bu anlamda kitap bile okumadım ben, birçok arkadaşım okur. Aradaki dengeyi kurabilmek için okumak lazım ama benim öyle bir kaygım olmadı...
Ya AK Parti"ye olan yakınlığınız?..
- Yakınlığım Başbakan"dan dolayı. Sayın Başbakanımızı Belediye Başkanlığı döneminde tanıdım. Bizlere zaman zaman sportif faaliyetlerde yer verdi. Hayatımda tanıdığım siyasi unvan sahibi olan tek insandı. Siyaseti nasıl yapıyor onları bilmem. Ama ben uzaktan gördüğüm çizgisiyle kendisini seviyorum.
"Başbakan"la olan görüşmelerimizde siyasi bir ittifak aramayın" demek mi bu?
- Yaşadığımız o güzellik içerisinde böyle şeylere hiç yer olmadı. "Sen de yanımızda ol, siyasetin içine gir" gibi bir havayı hiçbir zaman sezmedim. Şunu da açıkça söylüyorum ki, ben bu ülkenin Başbakan"ından ya da farklı insanlardan kendi rantım için hiçbir şey istemem...
Başbakan siyasete bu kadar ilgisiz olduğunuzu biliyor mu?
- Tabii ki biliyor. Onu hissetmese yanında bu kadar uzun süre barındırmaz. Siyaset konuşmuyoruz ki. Başbakan Fenerbahçeli ben Galatasaraylı olunca esprili sohbetler yapabiliyoruz. Ya da belki benimle yaşadığı bir şeyi paylaşıyor. Bu da beni çok mutlu ediyor ve kendime olan güvenimi artırıyor.
Jübilenizi Başbakan"la oynayarak yapmak istediğinizi duyduk. Doğru mu?
- Evet isterim tabii neden istemeyeyim. Ama şu anda jübileyi düşünmüyorum.
Kendinizi kendinize kanıtlayabildiniz mi?
- Kendimi hayatın içinde yetiştirdim. Öyle de devam edeceğim. Futbolun içerisinde olmayacağız belki ama bir yerde olacağız. Medyadan ya da farklı yerlerden teklifler geliyor ama şu anda "illa ki şurada olayım" gibi bir hayalim yok. Ben hayalimin içindeyim hálá.
Sizin hayatta neyiniz eksik?
-Allah"a şükür eksiklik olarak maddi ve manevi hiçbir şey yok...
Eğitiminizle ilgili detaylı bilgi neredeyse yok...
- Lise mezunuyum.
Üniversite eğitimi almamış olmanın ezikliğini duydunuz mu hiç?
- Hiç duymadım... 15 yaşında birinci ligte oynadım; bu çok erken bir yaş. Hele Sakarya gibi bir yerde. Hafta ortası maçlarımız olurdu, liseden özel izin alınırdı. Kulübün otobüsü okulun yanına yanaşıyor, deplasman maçına gidiyorsunuz... Bunları yaşamasaydım, belki eziklik yaşayabilirdim.
Kitap okur musunuz?
- Okurum... İstanbul"a ilk geldiğimde acımasızca eleştiriliyordum, gerçi hálá devam ediyor (Gülüyor). Sevgiye çok aç olduğumuz dönemlerdi. Leo Buscaglia"yı okurdum. O kitaplara beni çeken belki de bu eleştirileri tolere edebilme ihtiyacıydı. Okudukça derinleştim, her şeye rağmen sevgi göstermeye çalıştım. Ama yine de içime kapandığım günler oldu...
Hiç psikiyatriste gittiniz mi?
- Hiç gitmedim. Belki bunlar yapılması gereken şeyler. Ama ben psikiyatriste gitmeye gerek duymuyorum. Kendimi kendime anlatabiliyorum. Sabırlıyım, en kötü günde bir sonrakinin güzel olabileceğini düşünebiliyorum.
Pollyanna da değilsiniz herhalde!
- Değilim ama belki de inancım gereği biraz daha farklı bakabiliyorum hayata.
Hiç kimlik bunalımı yaşadınız mı?
- Kendinden emin insanlar bunu yaşamaz... Tabii bu soruya bundan beş yıl önce vereceğim cevap farklı olurdu. Ama hiç "kimim ben" gibi bir kaygım olmadı.
MERDİVENİ İNMEK ZOR
Şimdiye kadar yapılan eleştirilerden "şunu hakettim" dediğiniz var mı?
- Objektif olmayı denesem bile bunu söylemek zor. Hatalarımdan ders çıkarmayı başardım. Fakat şu var; hayalim hep Galatasaray"dı. Yurt dışında oynamayı hiç düşünmüyordum. Şartlar oraya itti. Ama ona da hata diyemiyorum.
Yani yüzleşemediğiniz bir meseleniz de yok mu?
- Hepsi yaşanması gereken şeylerdi.
Hayatı yemiş yutmuş, 35 değil de 85 yaşında bir adam gibisiniz...
- Aynen öyleyim. Belki çok kısa sürede yaşadıklarım beni olgunlaştırdı.
Bu röportajda ne eksik?
- Karnınız mı acıktı? (Gülüyor)
Cevap verirken devamlı defanstasınız...
- Bunu bilinçli bir şekilde yapmıyorum. Hayatımda hiç defansta olmadım. İyi niyetle konuşuyorsun, ortaya bambaşka bir "Hakan" çıkıyor. "Vatan haini" bile olduğum günler oldu. İnsanın kendini anlatması çok zor.
Merdiveni inmek mi çıkmak mı zor?
- İnmek daha zor. O merdivenleri çıktıysanız iniş inanılmaz zor...
Siz ne golü yediniz hayattan?
- (Bir süre susuyor) Bütün anlattıklarım aslında bu sorunun cevabı...
Gazete okuyamıyorum
Gazete okur musunuz?
- Avrupa"dan döndüğümden beri neredeyse hiç okumuyorum.
Kendinizle ilgili haberleri?
- Annem kesiyor, o gösteriyor...
Bu röportajı okur musunuz?
- (Gülüyor)
Gazete okumuyorsunuz, siyasetle ilginiz yok... Hangi dünyada yaşıyorsunuz?
- Beni görmek istediği gibi gösteren bir dengenin olduğu yerde nasıl gazete okuyabilirim?
Gazeteler Hakan Şükür haberlerinden mi ibaret?
- Siyaseti sevmiyorum, her gün bir ölüm haberi almak istemiyorum. Çocuk pornosundan başka şeylere kadar... Bunlar sinirimi bozuyor, yaşam biçimime uymuyor. Olumlu gelişmeler de var ama o kadar az ki onları yakalayabilmek için de gazete okumam. Yani gazete okumamaya özen gösteririm. Gazete okumak bir zevktir değil mi; işte benden çok büyük bir zevkimi aldılar. Daha dün şurada çocuk pornosu haberini seyrederken oturdum ağladım...
Star gazetesi