Kültür-Sanat


Nevşehir Şehit Demet Sezen Güzel Sanatlar Lisesi’nde görsel sanatlar öğretmeni olan Zeliha Bazoğlu, 2002’de Malatya İnönü Üniversitesi Resim Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. 2006’da doğup büyüdüğü Adana’da öğretmenliğe başladı.

İlkokuldan beri örgüye ve resime ilgisi ve yeteneği olan Bazoğlu, 2012 yılında anneannesi Bahriye Sarıgül’ün çeyiz sandığını açtığında ressamlık kariyerinde yeni bir kapıyı da açmış oldu. Bu sandığın içinde anneannesine de aile büyüklerinden miras kalan çok sayıda kaneviçe ve elişi vardı. Kaneviçelere işlenmiş portreler en az yüz yıl öncenin Rumeli coğrafyasından geliyor ve ressam Zeliha Bazoğlu’na bundan sonra yapacağı resimler için ilham veriyordu.

Hürriyet'ten Beyazıt Şenbük'ün haberine göre, yağlıboya çalışmalarını mübadele yıllarında bir çeyiz sandığıyla Türkiye’ye gelen elişi portrelerle  zenginleştirip ‘geleneksel’ ile ‘modern’i birleştirdiği bir tarz yaratan 43 yaşındaki Bazoğlu, çalışmalarının detaylarını ve batılı sanat çevrelerinden gördüğü ilgiyi şöyle anlattı:

‘İÇİNDEN ÇIKANLAR İLHAM VERDİ’

“Cumhuriyetin ilanından hemen sonra annesi, anneanneme hamileyken, Selanik’ten göç edip Adana Karataş Bebeli köyüne yerleşmişler. Anneannem orada doğmuş. Selanik’ten Anadolu’ya gemilerle geldikleri için anneanneme Bahriye adını vermişler. Göç yolculuğunda yanlarına alabildikleri sınırlı eşyadan biri de bir çeyiz sandığıymış. Köyde terzilik yapmış olan anneannem 59 yaşında, yani 1983’te ben 3 yaşındayken vefat edene kadar o sandığın içine güzel işler eklemiş. Ben o sandıktan 12 yıl önce teyzem sayesinde haberdar oldum. Sandıkta elişi danteller, özel kumaşlar, artık pek yapılmayan tel kırma işler, kanaviçeler vardı. Aile mirası o elişleri, benim sanat hayatımda yeni bir pencere açılmasını ve kendi tarzımı belirlememi sağladı. Resim yaparken farklı bir çıkış noktası arıyordum. Sandıktan çıkanlar ilham verdi. İlk olarak dantelleri yağlıboya portrelerde detay olarak kullanmaya başladım. Anneannemin çeyiz sandığında hâlâ kıyamadığımdan kullanamadığım kanaviçeler, onun elinden çıkmış ve bugün yapılmayan tel kırmalar var.

ANNEANNEMİN PORTRESİNİ ÇİZECEĞİM

Ziyaretçiler eserlerimde ‘bakışlardan’ çok etkilendiklerini dile getiriyorlar. Hissetmeden üretemiyorum. Savaşlardan en çok çocuklar etkileniyor. Sanatı iletişim aracı olarak iyi kullanmak gerektiğini düşündüğümden, derdimi dünyaya bu şekilde anlatabilme yolunu seçtim. Bunu da hikâyesi olan elişleriyle, anneannemin kanaviçeleriyle vurgulamak istedim. İki hikâyeyi bir arada kullanmak, aslında eserlerimdeki ‘geleneksel’ ve ‘modern’ olanı harmanlamak temasıyla örtüşüyor. İlham noktam aile büyüklerinin doldurduğu sandık olduğu için anneannemin portresini de çalışmayı düşünüyorum. Ama o çalışmam kesinlikle satılmayacaklar listesinin başında yer alacak.”

FRANSIZLARIN İLGİSİNİ ÇEKTİ

- Şimdiye kadar sanatın başkenti Paris’te 7, Atina’da da 1 sergi düzenleyen Zeliha Bazoğlu, “Önce ne çizeceğimi belirleyip çiziyorum. Özel yapıştırıcıyla kumaşları yapıştırıyorum. Burada terzi gibi düşünüp kumaşa kıvrımları veriyorum. Bu tarz, fark edilince ilk önce Paris’te karma bir sergiye tek bir resimle katılmıştım. Eserim çok dikkat çekti ve talep gördü. Bu ilgiden sonra Paris’te kişisel sergimi açmayı düşündüm. O sergide de 20 eserimin yarısı alıcı buldu. Paris’te düzenlenen ve yer almanın kolay olmadığı çok büyük bir sanat fuarı olan Grand Palais Art Capital 2024’e katıldım. Kapağında yer aldığım sanat dergisi ilk kez ikinci basıma döndü. 3 yıldır Kapadokya Güray Müze’de eserlerim sergileniyor. 2025 Türkiye Kültür Yolu Festivali için ‘Gelenekten Geleceğe’, ‘Hüzün Çiçekleri’ ve ‘Anadolu Kadınları’ isimleriyle 3 ayrı koleksiyon hazırlıyorum. 7 şehirde sergilenmesi planlanıyor” dedi.

‘ÖĞRENCİLERİM BENDEN DAHA İYİ OLACAK’

Öğretmen ve ressam Bazoğlu kendi yeteneğini keşfettiği günler ve öğrencileriyle iletişimi hakkında da şunları söylüyor:

“Kendimi bildim bileli resim yapıp örgü örüyorum. Yeteneğim herhalde terzi olan anneannemden geliyor. 7 yaşımdayken kendime ördüğüm bir kazakla okula gittiğimde öğretmenim kimin yaptığını sormuştu. ‘Ben yaptım’ dediğimde bir şey demedi ama anladım ki bana inanmadı. Şimdi benim de çok yetenekli öğrencilerim var ve hatta bazıları çalışmalarımda bana yardım ediyor. Yetenek görünce çok heyecanlanan bir öğretmenim ve benden daha iyi olacağını düşündüğüm öğrencilerimin birlikte yaptığımız çalışmalarda özgüvenlerinin çok yükseldiğini gözlemliyorum. Onlara her çalışmamızda gelecekte kendi özgün tekniklerini bulabilmeleri için bugünden çok araştırmaları, çok okumaları ve çok çalışmaları gerektiğini anlatıyorum.”

 

patronlardunyasi.com