İstanbul Ticaret Odası'nın önderliğinde inşa edilen ve geçen yıl ilk Formula 1 yarışlarının yapıldığı İstanbul Park'ın işletme devir ihalesine katılma hakkını kullandıklarını belirten Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, "Bu hakkı kullanmak için kimseden izin alacak değiliz. Hele hele Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı'nın bu konuda söyleyecek sözü olmamalı. Bayındır'ı muhatap almıyorum" dedi.
TUROB Başkanı Timur Bayındır'ın "Formula 1'i işletmek TÜRSAB'ın işi değil" sözlerini değerlendiren Ulusoy şöyle konuştu: "Bu iş çok pahalı ve tek başına İstanbul Ticaret Odası'nın işi değildir. Formula 1'de formülün tutması için herkesin bize yardımcı olması gerekirken daha ihale sonuçlanmadan çıkıp "İhaleyi TÜRSAB'a vermeyin" diyor. O uyurken ben işimin başındayım. Buyursun daha iyisini yapacaksa Formula 1 ihalesini kendisi alsın."
BİZİ SEVMEZLER
"Geçen sene ben bilet satmak için kendimi yırtarken acaba TUROB neredeydi?" diye soran Ulusoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Onlar bizi sevmezler. Bu sebeple talip olduğumuz her işe muhalefet yapmayı görev bilirler. Buyursunlar gelip kendileri talip olsun. İşletsinler ve kazansınlar. TÜRSAB, ihaleyi almak için ısrar etmiyor. Kararı verecek olan İTO'dur. Biz de sonuca razı oluruz. İTO ve ortaklarının ihaleyle ilgili kararını kimseye kulak asmadan vereceğini ümit ediyorum."
Başaran Ulusoy: İşimizi yapacağız
Formula 1 yoluyla Türkiye'nin parayla yapılamayacak boyutta reklamının yapıldığına dikkat çeken Ulusoy değerlendirmesini şöyle sürdürdü: "Geçen sene karşılaşılan eksiklikleri bu yıl biz işletirsek gidereceğiz. Zaten bunlar görüşmelerde dile getirildi. Daha önce de açıkladığım gibi buraya teklif verirken, bir kuruş kâr hesabımız yok. Biz ticarethane zihniyetiyle hareket etmeden acentalarımızın pazarlama gücünü de ortaya koyacağız. İşimizi yapacağız. İşletme hakkını alırsak bu alana yapİşlet devret yöntemiyle otel ve bazı yatırımlar yapacağız. Amacımız pist alanını 365 gün değerlendirip Türkiye'nin tanıtımına katkıda bulunmaktır."
Mehmet Canıtatlı/Bugün