AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan, ''Bugün, milletimize aldığımız oyları helal ettirmenin gayreti içinde başımız dik, alnımız açık, heyecanımızı tazelemek, yorgunluklarımızı atmak, güç toplamak için buradayız'' dedi.
ASKİ Spor Salonu'nda yapılan AK Parti 2. Olağan Kongresi'nde konuşan Erdoğan, millete hizmet yolunda tarihi başarılara imza atmanın mutluluğunu salondakilerle paylaştığını söyledi. Erdoğan, bu hizmet kervanına katılan, gönül, emek veren bütün arkadaşlarını kutladığını belirterek, şunları kaydetti: ''Bugün, milletimize aldığımız oyları helal ettirmenin gayreti içinde başımız dik, alnımız açık, heyecanımızı tazelemek, yorgunluklarımızı atmak, güç toplamak için buradayız. Her gününüz en az bugünkü kadar bahtiyar olsun. Zira bugün çok özel, çok tarihi bir gün. AK Partimizin ikinci büyük kongresi teşkilatımıza, milletimize, cumhuriyetimize, demokrasimize, milli irademize güç kazandırsın. Demokrasi tarihimize adını şimdiden altın harflerle yazdıran AK Parti, ülke sathındaki bütün teşkilatlarıyla, bütün birimleriyle, mensuplarıyla 'önce Türkiye' diyenlerin partisidir. AK Parti kendini bu ülkeye, bu millete adayan büyük bir kadronun eseridir. Bu büyük kadronun öncülük ettiği siyasetimizin esas aktörü hiç kuşkusuz milletimizdir.''
AK Parti kadrolarının zor bir zamanda milletin umudu olduğunu anlatan Erdoğan, Türkiye'nin bugünkü güven ve istikrar ortamına hiç de kolay gelmediğini söyledi. Erdoğan, kendilerinden önce Türkiye'ye hizmeti, emeği geçmiş bütün siyaset ve devlet adamlarını şükranla andıklarını vurgulayarak, ''Bu vesileyle 68 yıl önce aramızdan ayrılan Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve bugün toprağa vermekte olduğumuz Bülent Ecevit'i saygıyla anıyoruz. Bu ülke adına kim taş üstüne taş koymuşsa onu vefa ile anmak boynumuzun borcudur'' diye konuştu.
Türk siyaset hayatında AK Parti'nin ne anlama geldiğini söylemek için kendi iktidarlarından önceki Türkiye fotoğrafının iyi hatırlanması gerektiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Siyasi istikrarı kaybettiğimiz dönemlerde milletimizin yılları nasıl heba edildi iyi düşünmeliyiz. Gerilimlerden beslenenler, 'küçük olsun benim olsun' diyenler siyaseti dar bir alana hapsettiler. Türkiye'nin tamamına hitap etmedikleri için ya kabile, ya hizip siyaseti ya da bölge siyasetinden medet umdular. Sorunları çözmenin yegane aracı olan siyaseti adaletin, istikrarın, huzurun değil, yapay gerilimlerin, kayıkçı kavgalarının aracı haline getirdiler. Kendi ikballeri için siyaset üretenler milletin taleplerine sağırlaştı.'' Erdoğan, kendilerinin büyük olsun, milletin olsun, Türkiye'nin olsun diye yola çıktıklarını vurgulayarak, ''İşte başarımızın sırrı budur'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin insanlarının potansiyelinin kötü yönetimlerin elinde yıllarca boşa akan gür ırmaklar gibi heba edildiğini ya da birilerinin özel mülkü olan barajlara akıtılmış olduğunu ifade ederek, ''Burada sizlere uzun uzun geçmişi anlatacak değilim. Zira biz geleceğe bakıyoruz. Köy köy, şehir şehir, Türkiye'yi her alanda imar ve inşa ediyoruz. İşte 'Köydes Projesi'yle bunu yapıyoruz'' dedi.
''ÖZGÜRLÜKLER VE REFAH İKİZ KARDEŞ GİBİDİR''
Erdoğan, yılların ihmalini telafi etmeye, ertelenmiş sorunlarını çözmeye çalıştıklarını anlatarak, şöyle devam etti: ''Kapı altına süpürülmüş, sümen altı edilmiş meseleleri tek tek çıkararak hal yoluna koymanın gayreti içindeyiz. Sorunlardan kaçan, üstünü örten anlayışların Türkiye'yi ne hale getirdiğini gördük. Allah bir daha bu millete böyle dönemler, idareler göstermesin. Biz sorunların üstüne giderek Türkiye'yi ayak bağlarından, sırtındaki kamburlardan kurtarmanın mücadelesini veriyoruz. Onun için ekonomik kalkınma ve demokratik reformları birlikte gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz. Onun için 'özgürlükler ve refah ikiz kardeş gibidir' diyoruz. Birinin olmadığı yerde diğerini bulmamız mümkün değildir. Eğer bugün Türkiye, çatışma ve ihtilaflarla dolu bir bölgede refah ve iktidar adası haline gelebiliyorsa işte bu anlayışımız sayesindedir.'' Salondakilere hitaben, ''Buradan sizin şahsınızda tüm Türkiye'ye sesleniyorum'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Hangi insaf, vicdan sahibi bugün Türkiye'nin dünden çok daha iyi olmadığını söyleyebilir. Biz yola çıkarken, üç 'y' ile yani yasaklar, yolsuzluk ve yoksulluk ile mücadele edeceğimizi söyledik. Geçmişte gün geçmiyordu ki bir banka batmasın. Bir şirket bir yerlere boca edilmesin. Hep bunlarla yattık, bunlarla kalktık. Şimdi soruyorum, 4 yıl geçti, 4 yıl içerisinde sadece kucağımızda bulduğumuz İmar Bankası dışında fona devredilen bir tane banka yok. Maalesef biz göreve geldiğimize 22 tane banka fona devredilmişti. Şirketleri konuşmuyorum. Bunların hesabını yaptığınız zaman rakam 100 milyar doları aşıyor. Böyle bir Türkiye devraldık. Şimdi bu işi takip edenlere soruyorum, sesleniyorum, Allah aşkına çıkında deyin ki 'sizin döneminizde de şu banka şu şekilde battı'. Şimdi o batmak üzere olan bankalar bire 5, bire 10 üzerine koyarak satılıyor. İşte bu noktaya geldik.''
KÜRESEL SERMAYENİN TÜRKİYE'YE İLGİSİ
Küresel sermayenin Türkiye'ye ilgisine yönelik değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, küresel sermayenin Türkiye'deki bazı bankaları satın aldıklarını anımsattı. Erdoğan, Türkiye'de güven ve istikrar olduğu için finansal sermayenin Türkiye'ye geldiğini kaydederek, ''Her zaman söylüyorum, Halep oradaysa arşın finans sektöründedir'' diye konuştu. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, sadece bir firmanın üstüne gitmediklerini belirterek, ''Kusura bakmasınlar, kimin adı karışmışsa, bu işe kim gitmişse TMSF hepsinin yakasına yapışmıştır. Göreve geldiğimizde TMSF hazineye borçlanarak personelinin maaşını ödüyordu. Şimdi TMSF Hazineye olan borçlarını ödemeye başladı'' dedi. Erdoğan, artık en zenginle en fakir arasındaki makasın kapanmaya başladığını da söyledi. Şimdiki asgari ücret ile göreve geldiklerindeki asgari ücretle ilgili değerlendirmede de bulunan Erdoğan, şunları söyledi:
''Hanım kardeşlerime sesleniyorum, eğer daha az süt, makarna, yumurta, ekmek alıyorsanız, AK Parti'ye oy vermeyin. Ama daha fazla alıyorsanız o zaman 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' şarkısını bizimle beraber söylemeye devam edin. Çünkü Türkiye'mizde daha çok yapacağımız işler var.'' Göreve geldiklerinde Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin 2500 dolar olduğunu hatırlatan Erdoğan, şu anda bu oranın 5 bin 6 dolar olduğunu, bu yıl sonunda ise 5 bin 500 doların üzerine çıkacağını söyledi. Erdoğan, ''Göreve geldiğimizde 180 milyar dolar olan milli geliri inşallah bu yıl 400 milyon dolara çıkarıyoruz'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'dan gelen partililerin ''Diyarbakır'' diye bağırmaları üzerine, ''Burası Diyarbakır değil mi? Türkiye'nin dört bir yanı bu salonda. Burada Türkiye var'' dedi. Güneydoğu, Doğu illeri ve Rize'de yaşanan sel felaketlerine de değinen Erdoğan, bu felaketlerde 50 vatandaşın hayatını kaybettiğini, bu bölgelerdeki felaketzedelere yardımların ulaşmaya başladığını ve devam edeceğini söyledi. Erdoğan, 17 Kasımda bölgeye giderek incelemelerde bulunacağını bildirdi.
''ATATÜRK İLKELERİ ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAYI BİZ ÇİRKİN BULUYORUZ''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye laiktir, laik kalacak'' sloganlarıyla ilgili olarak, ''Bunu kime söylüyorsun? Bu işin kavgasını, mücadelesini verenlere söylüyorsun. Bunun dışında bir şeyler yapan mı var, bunu söylüyorsunuz?'' diye sordu. Erdoğan, özgürlükler ve yasaklar konusunda daha demokratik bir Türkiye'yi inşa etme gayretinde olduklarını belirterek, ''Ana muhalefetin öyle çamur attığına bakmayın. Biz onların devri iktidarını gördük. Şiir okuyanların hapislerde nasıl çürütüldüğünü iyi biliriz'' dedi
Erdoğan, Türkiye'nin, dünle kıyaslanmayacak durumda olduğunu belirterek, vatandaşın ''Bugün dünden daha yoksul muyum yoksa daha iyi miyim?'' sorusunu kendisine sorması ve buna göre not vermesini istedi. Türkiye'nin yasakları kırdığını belirten Erdoğan, ''Demokrasi sürecinde bizden önceki yasaklar ülkesi Türkiye yok. Şimdi bir 301 diye tutturuluyor. Göğsümüzü gere gere söylüyoruz. Var mı bir teklifiniz? Çünkü biz bunu yaparken AB üyesi ülkelerle konuştuk. Oradaki uygulamalara baktıktan sonra, bizimkini bir metin haline getirdik. Onlar ne diyor; onlar 'Polonya milleti'', 'İtalyan milleti' diyor. Biz ne diyoruz; biz de 'Türklük' diyoruz. Farkımız bu... 'Başka, şöyle bir madde ilave edelim' diyorlar. Eleştirel düşünce ile eğer bir yaklaşımda bulunuluyorsa bunlar kapsam dışındadır. Bu da ana muhalefet ve partimizden milletvekili arkadaşlarımızın önergeleriyle aynen ilave edildi'' dedi.
İstanbul'da sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle TCK'nın 301. maddesiyle ilgili bir toplantı yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, kendilerine, ''Bize bir teklif yapın. Biz buna da açığız. Bunun üzerinde de çalışalım'' dediğini aktardı. Erdoğan, 'Bizim derdimiz özgürlükler, yasaklar noktasında daha demokratik bir Türkiye'yi inşa etmektir. Hedefimiz bu... Ana muhalefetin öyle çamur atmasına filan bakmayın. Biz onların devri iktidarını gördük. Türkiye, o günleri daha unutmadı. Şiir okuyanların hapislerde nasıl çürütüldüğünü iyi biliriz. Biz o günleri unutmadık. Milletimiz de onları gayet iyi bilir'' diye konuştu.
Erdoğan, Dünya Şeffaflık Derneği'nin her yıl yayınladığı yolsuzluk endeksine bakıldığında ülkenin nereden nereye geldiğinin anlaşılacağını kaydederek, Türkiye'nin 16 basamak birden yükseldiğini anlattı. Milletin alım gücü rakamlarına bakıldığında ülkedeki gelişmenin görüldüğünü belirten Erdoğan, Türkiye'de adeta otobüs yolculuğu yapar gibi uçak yolculuğu yapıldığını ifade etti. Erdoğan, yoksul milletin bunu yapamayacağını, ülkenin daha iyi duruma geleceğini vurguladı. Bu yükselişin sürmesi halinde Türkiye'nin tarihi bir süreçten geçeceğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu imkan ve fırsatları iyi değerlendirebilirsek evelallah çok daha iyi bir noktaya geleceğiz. Zira biz başka milletlere benzemeyiz. Tarihte derinliği olan bir milletiz. Bölge meselelerinde de küresel ölçekte de tarihsel bir aktörüz. Büyük bir sıçramanın eşiğindeyiz biz. Bugün dünya siyasetinin oyun sahnesi bizim bölgemizdir. İşte bu komşumuz Irak, İrandır. Bu mahallede oynanan bir iktidar oyunu var. Bu oyunun aktif bir aktörüyüz biz. Başka milletlere benzemeyiz biz. Şöyle bir tarihe baktığımızda, nereden nereye geldiğimizi görürüz.''
''CUMHURİYETİN MODERNLEŞME PROJESİNE BAĞLIYIZ''
Erdoğan, Cumhuriyet rejiminin milletle kucaklaştığına işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti: ''Büyük bir memnuniyetle görüyoruz ki, 83 yıllık Cumhuriyet rejimimiz, milletimizle kucaklaşmıştır. Milletimiz de demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyet değerlerini özümsemiştir. Bu değerleri özümseyen milletimiz aynı istikamette yoluna emin adımlarla devam ediyor. Cumhuriyetimizin modernleşmek projesine bağlıyız. En büyük başarısı, Atatürk'ün ifade ettiği gibi, aziz milletimizin her bir ferdini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı temelinde birleştirmeyi başarmıştır. AK Parti de bunun başarmanın gayreti içindedir. Hedefimiz budur. Onun için Atatürk ilkeleri üzerinden siyaset yapmayı biz çirkin buluyoruz ve diyoruz ki, bunun üzerinden siyaset yapılmaz. İşte AK Parti iktidarı bunu başarmıştır. Cumhuriyet değerlerimizi her türlü gündelik siyaset tartışmanın üzerinde tutarak, ayrıştırıcı değil birleştirici, milletimizin bütün fertlerini kucaklayan bir mutabakat zemini haline getirmeliyiz.''
''(TÜRKİYE LAİKTİR LAİK KALACAK) SLOGANINI KİME SÖYLÜYORSUN?''
Erdoğan, ''bazı yerlerde bağrışmalar çağrışmalarla karşılaşıldığını'' ve ''Türkiye laiktir, laik kalacak'' sloganı atıldığına işaret ederek, şunları kaydetti: ''Bunu kime söylüyorsun? Bu işin kavgasını, mücadelesini verenlere söylüyorsun. Veyahut da söyleminin ne anlamı var? Bu iş zaten yaşanır. Bunun dışında bir şeyler yapan mı var, bunu söylüyorsunuz? İlgili ilgisiz, her yerde, adeta futbol maçı seyreder gibi, maçlarda sloganlar gibi bunu bağırıp çağıranlar var. Bunlar hoş şeyler değil. Bunları bir siyaset terimi olarak kullanma gibi bir yanlışın içine düşmeyelim. Hele hele siyasi partiler bunun üzerinden rant bekliyorsa aldanıyorlar. Eğer yapabiliyorsa, bunu yapsın: Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. 4 tane özelliği var:Türkiye demokratiktir, Türkiye laiktir, Türkiye bir hukuk devletidir, Türkiye bir sosyal devlettir. Bunu başaracaksın. Bunun bir tanesi eksik kalırsa, Türkiye Cumhuriyeti, devlet olma yolunda eksiktir. Dolayısıyla dördünün de mükemmel olması gerekir ki inşa etmekte olduğumuz güçlü Türkiye Cumhuriyeti devleti, eksiksiz ve güçlü olarak dünya tarihindeki yerini alsın. Cumhuriyetimizin daha yükseklere taşıyacak olan birlik ve beraberliğimizi, toplumsal barışımızı ancak bu şekilde güçlendirebiliriz.''
AB SÜRECİNDE REHAVET Mİ VAR?
Erdoğan, Türkiye'ni AB üyelik sürecine ilişkin olarak, ''Burada bir çok şeyler konuşuluyor; 'Acaba rehavet mi var, Türkiye acaba bu işi acaba farklı mı ele alıyor', hepsi yalan yalan yalan... Biz tuttuğumuz bir işi sıkı tutarız. Biz bu ülkenin evlatlarına yakışır şekilde tutarız'' dedi.
Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, cihan harbini değerlendirirken, dünya milletlerini aynı apartmanda yaşayan komşulara benzettiğini belirten Başbakan Erdoğan, hiçbir milletin kaderinin ayrı olmadığını söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Onun için, Atatürk'ün 'yurtta sulh, cihanda sulh ilkesi' doğrultusunda, bölgemizde ve dünyada barışın korunmasında aktif rol oynuyoruz. Onun için, dış politikada temel parametremiz, düşman üretmek değil dost kazanmak, olmuştur. Onun için, evlatlarımız bugün Kıbrıs'ta, Bosna-Hersek'te, Kosova'da, Afganistan'da, Lübnan'da, Kafkaslar'dan Afrika'ya uzanan bir coğrafyada insani değerlerimizi temsil etmek ve çıkarlarımızı korumak için görev yapıyor. Hiç kimse yanlış bir vehme kapılmasın; değerli kardeşlerim, sadece sınırlarımızın güvenliğini sağlayarak, kendimizi dünyanın geri kalanından izole ederek çıkarlarımızı korumamız mümkün değildir. Dünya, artık o eski dünya olmaktan çıkmıştır. Karşılıklı bağımlılık çağında yaşıyoruz. Biz bir şeyler veriyoruz ama biz bir şeyler alıyoruz. Coğrafi mesafeler ne olursa olsun hiçbir ülkenin menfaatleri, diğerlerinden ayrı düşünülemez. Türkiye, bu sebeple dünyaya açık bir toplumdur, dünyaya açık bir ekonomidir. Bunu başardığımız izin grafik olumlu şekilde gerçekleşiyor. Küreselleşme dediğimiz gerçek işte budur. Bunu, Türkiye başardığı için grafik olumlu şekilde gelişiyor. Bizim Türkiye için gelecek vizyonumuz bu anlayış etrafında şekillenmiştir. Cumhuriyetimizin çağdaşlaşma felsefesi, bütün icaplarıyla birlikte medeni milletler camiasının itibarlı bir üyesi olmayı hedefledik bu da devam ediyor''
AB SÜRECİ
Konuşmasında, AB sürecini de değerlendiren Başbakan Erdoğan, Türkiye'de AB sürecinin yeni başlamadığını ifade etti. Bu sürecin, fiilen 1963'ten itibaren başladığını ve 43 yıl geçtiğini, kendilerini ise 39 yıl sonra biz bu işin aktörü olduklarını anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''17 Aralık ve 3 Ekim böyle gerçekleşti. Müzakerelerde fasıllar açıldı, kapandı, bunlar hızla devam ediyor. Burada birçok şeyler konuşuluyor; 'Acaba rehavet mi var, Türkiye acaba bu işi acaba farklı mı ele alıyor'. Hepsi yalan yalan yalan. Biz tuttuğumuz bir işi sıkı tutarız. Biz bu ülkenin evlatlarına yakışır şekilde tutarız.''
''KİMSE RÜŞVET BEKLEMESİN''
KKTC Başbakanı ve Yardımcısının kongrede ifade ettiği gibi, kimsenin Türkiye'Den rüşvet isteyemeyeceğini dile getiren BAşbakan Erdoğan, ''Bizden, birileri 'kalkıp da eğer piyasada rüşvet olur ama köşeye sıkıştırmak suretiyle rüşvet telakki ediyoruz' diyorlarsa, kusura bakmayın Türkiye'nin rüşveti veya komisyonu yoktur. Bunu bilmeleri lazım'' dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Zira, biz, 1974'ü unutmayız. Biz, ondan öncesini de unutmayız. Bunları hepsini gayet iyi biliriz. Dolayısıyla, bizimle masaya oturanlar, oturdukları zaman, sözlerinde duracak şekilde otursunlar. Biz, Burgenstock'ta oturduk masaya ve orada beraberce imzayı attık. BM Genel Sekreteri Annan'ın riyasetinde attık. Garantör ülke Yunanistan, Başbakanı Karamanlis, Rum Kesimi Lideri Papadopolos, ben, Abdullah Bey ve Talat ve Denktaş da vardı. Oturduk, konuştuk ve imzalar atıldı. Biz orada aslında baldıran zehrini de içtik ve 'evet' dedik. Ama onlar halkına 'hayır' dedirtti. Niye? Biz söz vermiştik sözümüzün gereğini yerine getirdik. Ama onlar yerine getiremedi. Şimdi bizler, birileri gelip de, 'şunu vereceksiniz, bunu vereceksiniz' diyorlarsa, kusura bakmasınlar önce KKTC'ye uygulanan izolasyonların ortadan kalkması gerektiği için o zaman biz limanları ve hava alanlarını açabiliriz, onun dışında açamayız. Bu böyle bilinmesi gerekir.''
''DESTEK KITALARI''
Bunu, iç politikada malzeme yapma gayreti içinde olanların olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Ana muhalefeti ile parlamento içi veya dışı muhalefet ve yahut da destek kıtaları almak suretiyle burada bir pazar oluşturmaya çalışanlar var. Millet olarak şunu iyi bilmeliyiz ki, biz bu oyuna gelmeyiz'' dedi. KKTC'ye hiçbir dönemde kazandırılmayan itibarı kazandırdıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, KKTC'de milli gelirin 10 bin dolara çıkarıldığını söyledi. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın ilk kez Pakistan'a resmi davetli olarak ziyaret gerçekleştirdiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, Rusya, ALmanya, Hollanda gibi ülkelere de resmi ziyaretlerin yapıldığını söyledi. Hiçbir dönemde yapılmayan yatırımların gerçekleştiğini, turizmde patlama yaşandığını belirten Başbakan Erdoğan, ''Bugüne kadar niye yapılmadı'' diye sordu.
''İNSAF İNSAF...''
Erdoğan, ''şimdi kalkıpta bize hangi yüzle 'Kuzey Kıbrıs peşkeş çekildi, Kuzey Kıbrıs şöyle oldu böyle oldu' diyesiniz, hangi yüzle... İnsaf insaf, insaf... Bize bir belge gösterin. Bir tane gösteremezler, biz bu kadar rahatız, yere sağlam basarak yolumuza devam ediyor. Türkiye, bizim için ne ise, Kuzey Kıbrıs'ta bizim için odur'' dedi.
KÜRESEL AKTÖR
Üyelik sürecinde, AB'yi menfaatler değil, ilke ve değerler birliği olarak gördüklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Böyle de olmalıdır. İç siyasi tartışmaları, Avrupa'nın genel genel menfaatlerini zedeler hale gelmemelidir. Yani, biz, içeriye mesaj vereceğiz diye, kimse kalkıpta Türkiye'ye olumsuz mesajlar vermesin. Dürüstlük neyi gerektiriyorsa biz bu mesajları bekliyoruz. Biz kararlı adımlarla ilerliyoruz. Şunu bilmemiz lazım, AB'nin de bilmesi lazım, TÜrkiye, AB'nin Asya, Ortadoğu ve İslam dünyasına açılan kapısı olmalıdır. Türkiye, üyeliği, Avrupa'nın, AB'nin bir küresel aktör olma imkanını sunacaktır. Ve Türkiye bundan sonra da ortak insani değerlerin savunucu olmaya devam edecektir.''
MEDENİYETLER İTTİFAKI
Dünyada giderek tırmanan şiddet ve çatışma kültürüne işaret eden BAşbakan Erdoğan, Medeniyetler İttifakı projesine İspanya Başbakanı Zapatero ile birlikte öncülük ettiklerini anımsattı. Bu çerçevede gelecek hafta İstanbul'da final toplantısının yapılacağını hatırlatan Başbakan Erdoğan, ''Medeniyetler çatışması olmasın, medeniyetler ittifakı olsun'' dedi. Son dönemdeki çatışmaların insanlığı yaraladığını belirten Başbakan Erdoğan, Filistin'de yaşanan şiddet olaylarına değindi. Son olayları, kimsenin onaylayamayacağını, ''İsrail'in orada takındığı tavra, kimin evet'' diyeceğini soran Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''İnsan olan eğer sorumluluk taşıyorsa, mesuliyetimiz varsa, orada o kadınlara, çocuklara, o yavrulara o bombaları atan, kusura bakmasınlar insanlıktan nasibini alanların yapacağı iş değildir. Çünkü, bizim bu noktada gönlümüz yaralı. Hangi dinden olursa olursa olsun, hangi ırktan olursa olsun, bu olay kenara köşeye sığdırılacak bir olay değil. Eğer barıştan yana bir derdimiz varsa biz buna hazırız dedik. Dolaştık, ama ne yazık ki, bu işe sıcak bakılmıyor. 'Güç bende öyleyse her şeyi yaparım' işte bu iş değil. Bu, terörü teşvik eder, barışı değil. Ondan sonra ben barış istiyorum diyemezsin, kimseyi de inandıramazsın. Türkiye olarak, ister istemez, doğruları söylemek zorundayız. Dini ve kültürel farklılıklarımızın çatışma unsuru olarak sunulmasına karşı çıkıyor, işte medeniyetlerin ortak değerler etrafında bulaşabileceğini ısrarla söylüyoruz. AB üyeliğimiz de medeniyetlerin buluşma zemini olarak insanlığa güçlü bir mesaj verecek, küresel barışa çok değerli bir katkı sağlayacaktır. Bu yüzden bu ittifakın içinde yer aldık. Türkiye, bu dönemde bölgesel ihtilaflara yönelik çözüm çabalarında da aktif bir rol oynamıştır. Karşımızdakilerden de bunu beklemiyoruz.'' İsrail-Filistin sorunun mutlaka kalıcı ve adil bir çözüme ulaştırılması gerektiğini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Temenni ediyorum ki, bu zirve bunlardan biri olur'' dedi. -
ELEKTRİK ZAMMI
Konuşmasında, hükümetin icraatlarını da anlatan Başbakan Erdoğan, ''Duramayız. Yan gelip yatamayız. Çok çalışacağız'' diyerek, Hükümet icraatlarının halka daha iyi anlatılmasını istedi. Vatandaşların, hükümetin yaptığı icraatların büyük çoğunluğunu bilmediğini anlatan Erdoğan, milli gelirin 4 kat arttığını, enflasyonun tek haneli rakamlara gerilediğini, Türk Lirasından 6 sıfırın atıldığını dile getirdi. Erdoğan,şöyle konuştu:
''Orta ve uzun vadede hedeflerimizi tutturacağız. Dünyanın ilk 20 ekonomisinden biriyiz. Artık kendine güvenen, yere sağlam basan bir Türkiye var. Tüm bunları anlatacağız. Mermere su aynı noktaya damlarsa orayı deler. Ama dağınık olursa delemez. Bunun için sürekli anlatacağız. Nereye gidersek gidelim anlatacağız. Birileri, 'Gelişmeler halkın cebine yansımadı' diyebilir. Mutfaktaki temel gıda malzemelerine bakın. Bunun mutfağa nasıl yansıdığını göreceksiniz. 4 yıldır elektriğe zam yapmadık. Yapmamakta direndik. Fakat şimdi belirli bir noktaya geldik. Artık belli bir sıkıntı var. Zira elektriği sadece termik santrallerden, hidroelektrik santrallerden, yenilenebilir santrallerden karşılamıyoruz. Bir de maliyeti çok olan doğal gaz çevrim santralleri var. Bu bize belirli bir yük getirdi. Bunu milletimizle paylaşma zorunda olacağız.''
''BORÇ YİĞİDİN KAMÇISIDIR''
Erdoğan, konuşmasında, asgari ücretlinin 2002 yılında maaşıyla 187 ekmek alabildiğini, bugün ise 334 ekmek aldığını belirterek, asgari ücretlinin alım gücünün yüzde 79 oranında arttığını ifade etti. Erdoğan, memur ve işçi maaşları, emekli aylıkları, burslar, krediler, özürlü aylıkları, muhtar aylıkları ve 65 yaş aylıklarında enflasyonun üzerinde artış yapıldığını söyledi. Erdoğan, ''Efendim Türkiye'nin borcu çok... Aldatmayın kimseyi. Unutmayın borç yiğidin kamçısıdır, yiğidin kamçısı'' diye konuştu.
MÜJDELER
Geçici kamu işçileri ve öğrencilere müjdeler veren Başbakan Erdoğan, 1 Ocak'tan itibaren öğrenci burslarının yüzde 30 arttırılacağını açıkladı. Erdoğan, İşçi Kanununda bir değişiklik yapılacağını kaydederek, ''Artık kadrolu, kadrosuz, geçici işçi olmayacak. Bundan sonra kadrolu ve mevsimlik işçi olacak. Kadrosuz işçileri daimi kadrolara geçireceğiz. Bu sıkıntıyı hükümetimiz bitiriyor'' dedi. Seçilme yaşını 25'e indirdiklerini hatırlatan Erdoğan, MKYK listesine buna uygun olarak 2 genci alacaklarını bildirdi.
''ARŞİVDEN SİYASET DEVŞİRMEK''
Başbakan Erdoğan, 2 saat 5 dakika süren konuşmasının son bölümünde şunları söyledi: ''AK PARTİ'nin kapıları sizlere sonuna kadar açıktır, gelin bu ülke için çalışın. Gidin yüzünüze açılmayan kapıları da demokratik olgunluk içinde sonuna kadar zorlayın. Kireçlenmiş siyaset mekanizmalarını yeniden işlerliğe kavuşturun. Gelin hep birlikte bu ülkenin demokrasisini mazeretlerden, gölgelerden, vehimlerden kurtaralım. Gelin bu ülkeye yakışan siyaseti bütün memleket sathına yaygınlaştıralım. Bu ülkeye yıllarını kaybettirenler, bugün de 'hükümete muhalefet edelim' diye, millete, milletin menfaatlerine muhalefet ediyorlar. Hala gölgelerle konuşuyorlar. Arşivden siyaset devşirmekle artık gün kurtarılamayacak. Türkiye bugün dünyanın ilk 20 büyük ekonomisi arasına girmiştir. Aynı istikrar, aynı yönetim anlayışı, aynı dayanışma devam ettiği takdirde, Türkiye, hızla AB'nin 6. büyük ekonomisi olmaya doğru gidiyor. İşte gidin halkımıza bunları anlatın. Önümüzdeki dönemin sonunda yani 2012'de kişi başına düşen milli gelirin 10 bin doları aşacağını söyleyin. Ve deyin ki, işte o zaman Türkiye'yi tutabilene aşk olsun. Bu kutlu hizmet yolunda birleşen bütün kardeşlerimi, Sizleri bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Kardeşliğimiz, hukukumuz, sevincimiz, huzurumuz daim olsun. 'Türkiye'nin kaderi kaderimizdir' diye yola çıktık. Milletimizin sesi bizim sesimiz, milletimizin hissiyatı bizim hissiyatımızdır. Türkiye varsa biz varız. Milletimiz varsa biz varız. Öyleyse, Türkiye ile birlikte yürüyeceğiz. Türkiye ile birlikte kazanacağız.Türkiye ile birlikte büyüyeceğiz. Her şey Türkiye için!''