Gündem


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmaya, geçirdikleri trafik kazası sonucu vefat eden CHP Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz ile eski bakanlardan Mustafa Taşar'a Allah'tan rahmet dileyerek başladı.

2007 yılının Türkiye için başarılarla dolu bir yıl olmasını dileyen Erdoğan, ''Geride bıraktığımız 4 yılı nasıl Türkiye'nin kazanç yılları haline getirdiysek, içinde bulunduğumuz yılı da güven ve istikrarlı büyüme çizgimizi geliştirmek için azami bir dikkatle değerlendireceğiz'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bölgesindeki ağırlığını artırmak, bölgesel gelişmeler üzerinde milletin menfaatleri için etkili olmak zorunda bulunduklarını belirterek, şunları söyledi:

''2007 perspektifimiz, bu yılı da geride bıraktığımız 4 yıl gibi içerde ve dışarda Türkiye'nin bir kazanç yılı haline getirmektir. Hükümet olarak irademiz ve hazırlıklarımız bu doğrultudadır. Milli çıkarlarımızı en üst düzeyde temsile devam ediyoruz, devam edeceğiz.

Ülkemizi zaafa düşürecek, milli birlik ve beraberliğimizi tehdit edecek hiç bir girişime izin vermeyeceğiz. İzolasyonist, içe kapalı bir yaklaşımla gelişmeleri seyretmek yerine, süreçlerin içinde yer alarak, etkin ve aktif bir dış politika izlemeye devam edeceğiz. Açık söylüyorum; içinden geçtiğimiz dönem, Türkiye'nin ısrar ettiği siyaset, büyük düşünmektir. İktidar olarak, muhalefet olarak, her zamankinden daha çok özen göstermemiz gereken bir süreçten geçiyoruz. Bu noktada siyaseti, duygular üzerinden değil, hamasetle değil, milletimizi millet yapan değerleri aşındırarak değil, aksine güçlendirerek yapmak zorundayız. Bizim AK Parti iktidarı olarak bütün çabamız, Türkiye'yi kendi bölgesinde belirleyici bir bölgesel güç, ve küresel gelişmelerin yönlendirilmesinde etkin bir küresel aktör haline getirmeye yöneliktir.''

Son 4 yıl içinde bu doğrultuda ciddi mesafeler aldıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, gelecek perspektiflerinin, Türkiye'ye aldırdıkları mesafeleri daha ileri noktalara taşımak olduğunu söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin yanı başındaki gelişmelerin bugünkü grup toplantısında dış politika ağırlıklı bir konuşma yapmasını zorunlu kıldığını da söyledi.

TÜRKİYE'NİN KOMŞULARI

Türkiye'nin komşu ülkelerle barış, dostluk ve kardeşlik esasına dayalı bir ilişki içinde olduğunu kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu süreç sadece Türkiye'ye, komşularına değil, tüm dünyaya yeni imkanlar sunmuştur. Gerek ülkemizin ve gerekse komşularımızın uluslararası ticaretten aldıkları pay ve elde ettikleri fırsatlar ortada. Biz AB, Asya, Afrika ve dünyanın diğer ülkeleriyle çok yoğun ve atak bir diplomasi süreci başlattık.

Göreve geldiğimizde nasıl işliyordu? Biz gelince nasıl işlemeye başladı? Bu çerçevede hemen yanıbaşımızdaki Ortadoğu ülkeleriyle sıkı bir temas trafiği içinde olduk. Bugün dünya üzerinde Ortadoğu'yu en iyi anlayabilecek, en iyi analiz edebilecek, bölgede neler olup bittiğini en iyi bilecek ülke Türkiye'dir. Bölgedeki bütün ülkelerle ve bütün unsurlarla açık irtibat kanalları kurulmaktadır. Barışın imkanlarını zorlayan en önemli ülke Türkiye'dir. Zira dünyanın hiçbir ülkesinin analizcisi, akademisyeni, politikacısı; Türkiye kadar bu bölgenin dinamiklerine nüfuz edemez. Bu bölgenin tarihinin nasıl oluştuğunu, bugünlere nasıl gelindiğini, çatışmaların, ayrışmaların, ittifakların nasıl oluştuğunu, çözümlerin nerelere dayandığını anlamak için gerekli tarihi birikime ülke olarak biz sahibiz. Bu birikim, sadece bölgeye yakınlığımızın getirdiği bir birikim değildir. Bu birikim, bölgeyle tarihi ve kültürel birlikteliğimizin tabii sonucudur. Bizim bölgeye arkamızı dönüp, olan biteni görmemek, yangını seyretmek gibi bir lüksümüz yok.''

''TARİHİ VE İNSANİ SORUMLULUK BİLİNCİ''

Başbakan Erdoğan, geçmiş dönemlerde büyük acılar yaşanan dost ve kardeş Lübnan'ın bugünlerde son derece kritik süreçten geçtiğini bildirdi. Bu kritik sürecin, sadece Lübnan için değil, bölgenin kaderi için de belirleyici bir faktör haline geldiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bunun içindir ki taşıdığımız tarihi ve insani sorumluluk bilinci, bu güzel ülkenin kaderiyle ilgilenmeyi bizim için bir zorunluluk haline getirmiştir. Bizim Sur, Sayda, Beyrut ve Trablus'ta ortak hatıralarımız var. Orada ecdadımızın, şehitlerin mezarları var. Bunları görmezden gelemeyiz. Geçtiğimiz yıl savaş yaşayan Lübnan bugün de siyasi bir bunalımla karşı karşıyadır. Lübnan'ı ve bölgeyi kutuplaştırma riski taşıyan bu gerilim karşısında Türkiye olarak sessiz kalamazdık, kalmadık.

Geçtiğimiz ay içinde gerçekleştirdiğimiz Ürdün, İran ve Suriye ziyaretleri yanısıra başta Suudi Arabistan Kralı Sayın Abdullah ve ABD Başkanı Bush olmak üzere yürüttüğüm telefon diplomasisinin önemli konularından birini de Lübnan oluşturmuştur.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lübnan'daki bütün gruplar için Türkiye'nin bir güven unsuru olarak görüldüğünü ifade ederek, Lübnan basınında Türkiye'nin katkılarıyla ilgili yayınlanan yazıların da bu güvenin en canlı göstergeleri olduğunu söyledi. Lübnan'a gerçekleştirdiği ziyaret hakkında da bilgi veren Erdoğan, bu ülkede bütün taraflarla biraraya geldiğini kaydetti.

Görüşmelerde, Türkiye'nin katkı yapabileceği konular üzerinde durulduğunu ifade eden Erdoğan, Lübnan'daki ayrılığı giderme konusunda Türkiye'ye düşen görevlerin neler olduğunu da değerlendirdiklerini anlattı. Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora'nın, ''Lübnan'ın en değerli misafirleri'' olarak gördüğü Türk askerleri ile Bayramın son gününü birlikte geçirdiğini hatırlatan Erdoğan, Türk askerinin bölgedeki farklılığını göstererek, UNIFIL denetimlerinde örnek bölük seçildiğini anlattı. Mehmetçiğin başarılarıyla dün olduğu gibi bugün de iftihar ettiklerini belirten Başbakan Erdoğan, Lübnan'a yardımları sürdürdüklerini, bu ülkede 70 okul ve sağlık merkezi yapımı çalışmalarının devam ettiğini, 18 okulun ise tamamlandığını kaydetti.

(FİLİSTİN'DE) ŞU ANDA ATILAN ADIMLAR, ASLA DOĞRU ADIMLAR DEĞİLDİR''

Erdoğan, Filistin'in yeniden ''nifak arenası'' haline getirilmek istendiğini belirterek, ''Gerek Hamas gerek El Fetih'in kendisini check etmesi gerekir. Bu kin, öfke nereden kaynaklanıyor, bunun üzerinde durmaları gerekir. Şu anda atılan adımlar asla doğru adımlar değildir'' dedi. Erdoğan, 2007 yılının ilk AK Parti Grup toplantısında dış politika konularına değindi. Lübnan ve Irak'ın ardından bölgede kanayan yaralardan birinin de Filistin'deki gelişmeler olduğuna işaret eden Erdoğan, yaşadıkları acılar karşısında tek yürek olmaları gereken Filistin halkının bugün yeniden ''nifak arenası'' haline getirilmek istendiğini kaydetti.

''Son günlerde Filistin sokaklarından yansıyan manzaralar, Filistin, Filistin halkı, Hamas ve El-Fetih'e asla yakışmayan, tarihleriyle, inançlarıyla, kültürleriyle asla örtüşmeyen manzaralardır'' diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bunu İslamla bağdaştırmamız mümkün değildir. Bunu, Müslümanlıkla bağdaştırmamız mümkün değil. Gerek Hamas, gerek El Fetih'in kendisini check etmesi gerekir. Bir durum muhasebesi yapmaları gerekir. Bu kin, bu öfke nereden kaynaklanıyor? Bunun üzerinde durmaları gerekir. Şu anda atılan adımlar asla doğru adımlar değildir. Biraraya gelmek suretiyle el ele omuz omuza vermeleri gerekirken, neye, kime hizmet ettiklerinin farkında değiller. Bu iç çekişme, bu sokak çatışmalarını acı ve üzüntüyle izliyoruz.''

Türkiye olarak Filistin'deki çatışmaların sona ermesi, sorunların demokratik yollardan çözülmesi için taraflar nezdinde girişimlerini sürdürdüklerini ve sürdüreceklerini bildiren Erdoğan, ''Filistinli kardeşlerimize bir kez daha sesleniyoruz; bu anlamsız kardeş kavgasına son vermeye, güçlü, demokratik, müreffeh bir Filistin için birlik olmaya davet ediyoruz'' dedi.

IRAK'IN İSTİKRARINDAN ENDİŞE EDİYORUZ

Erdoğan, Saddam Hüseyin'in asılmasının Irak'ın istikrarına, birlik ve bütünlüğüne katkıda bulunmak yerine, Irak'ta ve Arap dünyasında tehlikeli kutuplaşmaların daha da derinleşmesine yol açmasından endişe ettiklerini söyledi. Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Irak'ta yaşanan son gelişmelere değindi. Irak'ta şu ana kadar, sadece etnik ve mezhepler arası çatışmada 650 bin kişinin öldüğünü belirten Erdoğan, koalisyon güçlerinin ölü sayısının ise 5 bini bile geçmeyeceğini kaydetti. Erdoğan, işin maddi boyutunun kimse tarafından açıklanmadığını ifade ederek, ''Oradaki belirsizlik çok ciddi bir noktada'' dedi.

İÇERİDEKİ VE DIŞARIDAKİ AKTÖRLER

Irak'ın petrol kaynakları ile ilgili tasarrufun hangi istikamette geliştiğini ve yönlendirildiğini gördüklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Açık ve net olarak söylüyorum: Irak geçmişte kötü yönetildiği için bugünlere gelmiştir. Bugünün de dünden daha iyi olduğunu hiç kimse iddia edemez. Her gün katliam haberleri alıyoruz, sokakların kan gölüne döndüğünü görüyoruz. O halde, yarın nasıl bir Irak görmek istiyoruz? İçerideki ve dışarıdaki bütün aktörler bu soruya doğru cevap veremezse, korkarım ki yarın bugünleri de ararız. 'Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın...' Biz, böyle bir tespiti, yanlış bir sözle kendimize görev biçemeyiz. Biz tam aksine olayı... Yanı başımızda bir komşumuz var ama bu komşuyla bizim bağlarımız çok çok farklı. Bizim her türlü bağımız var. Kültür, tarih, kardeşlik, akrabalık bağlarımız var. Öyle bir yangın var ki bu yangın bizi her an rahatsız ediyor, bundan sonra çok daha farklı boyutta rahatsız edebilir.''

SADDAM HÜSEYİN'İN ASILMASI

Başbakan Erdoğan, Saddam Hüseyin'in idam görüntüleri ve buna tepkilerin bu yöndeki kaygılarını doğruladığını belirtti. ''Bu olayın Irak'ın istikrarına, birlik ve bütünlüğüne katkıda bulunmak yerine, hem Irak'ta hem Arap dünyasında tehlikeli kutuplaşmaların daha da derinleşmesine yol açmasından endişe ediyoruz'' diyen Erdoğan, Irak'ta etnik veya mezhep grupları arasında bir kan davası meydana getirilmemesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:

''İçerdeki ve dışarıdaki herkesi, kin ve nefreti tahrik edecek her türlü söz ve davranıştan uzak durmaya çağırıyorum. Bu kritik günlerde hangi mezhebe ve etnik birliğe mensup olurlarsa olsunlar; bütün Irak'lı kardeşlerimizi sükunete, komşu ülkeleri yapıcı katkıya, başta ABD olmak üzere bütün küresel aktörleri birlikte çalışmaya davet ediyorum.

Bu olayın Arap dünyasındaki travmatik izlerini silmek için çok çaba göstermek gerekecektir. İçerdeki aktörler kadar, çevre ülkeler de ABD başta olmak üzere küresel aktörler de bu sorumluluk içinde hareket etmek zorundadır. Buradan bir dost olarak çok açık konuşacağım: Türkiye başta olmak üzere komşu ülkeleri hesaba katmayan oldu bittiler Irak'ı istikrara kavuşturmayacaktır. Bunu herkesin, bütün tarafların görmesi, bilmesi ve ona göre hareket etmesi lazım. Özellikle Irak'taki mezhep grupları ve etnik unsurlar bu uyarımızın üzerinde ciddiyetle düşünmelidir. Bana göre bugün önlerindeki en önemli soru şudur. Kendi içinde ve komşu ülkelerle ihtilaflı bir Irak, huzur ve sükun bulabilir mi? Bu soruya doğru ve isabetli bir cevap üretmek Irak'ın geleceği bakımından büyük bir öneme sahiptir. Özellikle Irak'ın bölünmesi ve Kerkük'te oldu bitti peşinde koşanların niyetlerine yönelik olarak bu uyarıyı bugünden yapmak zorundayım.''

OLDU BİTTİYE TEVESSÜL EDİLMESİ

Başbakan Erdoğan, ''Irak meselesinin Türkiye için AB meselesinden daha öncelikli bir hal aldığını'' durup dururken söylemediğini ifade etti. ''Gelişmeler bizi bunu söylemeye zorlamıştır'' diyen Erdoğan, bundan kastının, Irak'taki gelişmelerin çok tehlikeli şekilde ivme kazanmış olmasına iç ve dış kamuoyunun dikkatini çekmek olduğunu söyledi. Recep Tayyip Erdoğan, Irak'taki gelişmeler, Saddam Hüseyin'in idamı ve Kerkük'te bir referandum oldu bittisine tevessül edilmesinin Irak, komşu ülkeleri ve bütün bölgede çok tehlikeli gelişmeleri tetikleyebileceğini kaydetti. Medyanın gündem belirlerken, Irak ile ilgili öncelikleri gözden kaçırmamaları uyarısında bulunan Erdoğan, Hamilton ve uluslararası kriz grubu raporlarının, Türkiye'nin yıllardır söylediği bu haklı kaygıları doğrular mahiyette olduğunu söyledi.

IRAK, KÜRESEL AKTÖRLER İÇİN CİDDİ BİR SINAV

Erdoğan, Türkiye'nin, terör örgütünün Irak'taki varlığının ve etkinliğinin sona erdirilmesi ve bu konunun iki ülke ilişkilerinde sorun yaratan konumdan çıkartılması konusundaki hassasiyetinin devam ettiğini söyledi.

Erdoğan, gelecek yılın, Irak bağlamında bütün bölgesel ve küresel aktörler için ciddi bir sınav ve dönüm yılı olacağını söyledi. Ortak çabalarla Irak'ın istikrar, güvenlik ve siyasi birliğinin sağlanmasının bu ülkenin sınırlarının çok ötesinde etki yaratacağını kaydeden Erdoğan, Kerkük'te ciddi manada demogratik yapının değiştirilmesi gayreti olduğunu söyledi. ''Buna seyirci kalamayız'' diyen Erdoğan, oradaki demogratik yapının değiştirilmesinden sonra yapılacak referandumunun sonucunun şimdiden belli olduğunu bildirdi. Erdoğan, Yukarı Karabağ'da da uygulanan ''Biz yaptık oldu'' mantığının, burada da yapılmak istendiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, Irak'ın daha yoğun bir iç savaşa, hatta bölünmeye sahne olmasının, bölgesel ve küresel barış açısından kötü sonuçlar doğuracağını bildirdi.

IRAK POLİTİKASININ ANA HATLARI

Erdoğan, Türkiye'nin Irak politikasının ve vizyonunun ana hatlarını şöyle sıraladı: ''Türkiye olarak biz; Irak'ın siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Irak'ta güvenliğin ve istikrarın tesisi, Irak'ı oluşturan gruplar arasında bozulan dengenin yeniden kurulması, mezhep çatışmalarının önlenmesi, Sünni ve Şiilerin aynı devlet yapısı altında birarada yaşayabilecekleri bir uzlaşıya varmaları, Iraklı grupların Iraklılık bilincinin gerektirdiği asgari paydalarda buluşabilmeleri, Irak'ın petrol kaynaklarının denetimi ve gelirlerinin paylaşımında merkezi hükümetin ağırlığının korunması, Irak'ın tüm sınırları ve sınır kapılarının merkezi yönetimin kontrolünde olması, Irak Anayasasının bölücü ve zayıflatıcı unsurlardan temizlenmesi, Kerkük sorununun, Kerkük'ü oluşturan gruplar arasında varılacak bir uzlaşıyla çözülmesi, terör örgütünün Irak'taki varlığının ve etkinliğinin sona erdirilmesi, bu konunun ilişkilerimizde sorun yaratan konumdan çıkartılması, Irak'taki Türkmen varlığının korunması ve Türkmenlerin anayasal haklarının garanti altına alınması, Türkiye ile Irak arasındaki ticari ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi, petrol, doğalgaz ve enerji alanında potansiyellerin değerlendirilmesi, gıda konularında şu ana kadar verdiğimiz desteğin bundan sonra da verilmesi konusundaki hassasiyetimiz devam etmektedir.'' Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Irak'ta, savaş öncesinde başladığı tutarlı politikasını sürdüreceğini kaydetti.

''İSTİŞARELER YOĞUNLAŞTIRILACAK''

Irak'ta, Şii ve Sünni Araplar, Kürtler, Türkmenler, Asuriler, Yezidiler ve diğer gruplarla süreklilik arz eden ve hiçbir ayırım gözetmeyen yakın istişarelerde bulunulduğunu belirten Erdoğan, bütün bu grupların, Irak'ın birlik ve refahı için ortak çalışmaya teşvik edildiğini söyledi. Türkiye'nin inisiyatifiyle başlatılan Komşu Ülkeler Platformunun 10 kez resmi, 2 kez de gayrı resmi olarak toplandığını anlatan Erdoğan, ''Önümüzdeki süreçte bu istişareler yoğunlaştırılacaktır. Irak'ta yapılması gerekenler konusunda özellikle ABD ile açık bir diyalog içinde olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz'' dedi.

''CUMARTESİ GÜNÜ EL HAŞİMİ İLE GÖRÜŞECEĞİM''

Bir taraftan BM ile diğer yandan da İslam Konferansı Örgütü ve Arap Ligi'ni, Irak'ın barış ve esenliği için daha yoğun çaba göstermeye teşvik ettiklerini ifade eden Erdoğan, Cumartesi günü Irak Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Tarık El Haşimi ile İstanbul'da biraraya gelerek, konuları ayrıntılı olarak bir kez daha görüşme imkanı bulacağını bildirdi. Erdoğan'a, konuşmasının ardından Afyonkarahisar ve İzmir Gençlik Kolları tarafından çiçek verildi.