Ertuğrul Özkök'ün köşe yazısı
Onbirinci Cumhurbaşkanı
ÖNÜMDEKİ senaryo şu.17 Mayıs 2007 günü saat 16.35...Türkiye Büyük Millet Meclisi biraz önce oylamayı tamamlamış.
TBMM Başkanı Bülent Arınç sonuçları açıklıyor.
Recep Tayyip Erdoğan 354 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti"nin 11. Cumhurbaşkanı olmuş.
Herkes sıraya girip kendisini tebrik ediyor.
Salonda CHP milletvekilleri yok.
Onlar oy kullanmamış.
Yani Erdoğan sadece AKP"lilerin oyları ile seçilmiş.
* * *
Buraya kadar normal.
Son iki yıldır tartıştığımız bir konu tamamlanmış ve Türkiye cumhurbaşkanını seçmiş.
Peki bundan sonra ne oluyor.
17 Mayıs akşamı Ankara"da ilginç şeyler oluyor.
Mesela Genelkurmay Başkanlığı"nın ışıkları sabaha kadar yanıyor.
Ülkenin çeşitli bölgelerindeki askeri garnizonlardan, "hareketlenme" haberleri geliyor.
Çankaya Köşkü"ndeki muhafız alayında izinler kaldırılıyor.
Meclis"teki muhafız alayında tuhaf bir sessizlik var.
Komutanların sürekli brifing aldıkları söyleniyor.
Medya kuruluşlarının merkezlerinde toplantı üstüne toplantı yapılıyor.
Gece nöbetleri yeniden gözden geçiriliyor.
Bütün randevular iptal ediliyor.
Ve sabaha karşı olay patlıyor.
* * *
Şimdi adını koyalım.
Bu bir darbe senaryosudur.
Türkiye"de bazı saflar bu darbe senaryosuna inanacak kadar kendinden geçmiş olabilir.
Ama herkes şunu çok iyi bilmeli ki, Türkiye 18 Mayıs sabahına asla böyle kalkmayacak.
Başbakan Tayyip Erdoğan, kafasına koyduğu takdirde, Meclis"te istediği oyu alır ve Türkiye"nin 11. Cumhurbaşkanı seçilir.
Buna ne hukuki, ne de siyasi etik açısından hiçbir engel yoktur.
Tam aksine eğer bu ülke demokratik bir hukuk devleti ise Erdoğan"ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin mümkün olmadığını iddia etmek gayri hukukidir.
Şöyle veya böyle halk bu milletvekillerini seçmişse bu Meclis"in cumhurbaşkanını seçme hakkı da vardır.
Peki buna karşı muhalefet ne yapabilir?
Rahmetli Turgut Özal"a yaptığını.
Yani "Ben seni tanımıyorum" der, Çankaya"daki törenlere katılmaz.
Partisine üye belediye başkanları karşılama törenlerine gitmez.
Veya buna benzer şeyler.
Peki darbe olur mu?
Hayır olmaz.
Olsa da kimse desteklemez.
O darbeciler de en kısa sürede gider.
* * *
Şimdi gelelim öteki soruya.
Erdoğan"ın cumhurbaşkanı olması iyi mi, kötü mü olur?
Partisi açısından iyi mi, kötü mü olur bilmem.
Ayrıca bu benim meselem de değil.
Ama Türkiye açısından baktığım zaman, Çankaya"ya bu seçimde çıkmamasının Türkiye için daha iyi olacağına samimi olarak inanıyorum.
Çünkü kim ne derse desin, son 4 yıl Türkiye açısından bir istikrar dönemi oldu.
Ekonomide istikrarlı bir büyüme gerçekleştirildi, dış politikada gerçekten olumlu adımlar atıldı.
Türkiye sadece bölgesinde değil, dünyada dikkati çeken bir ülke haline geldi.
Şimdi ikinci dönemde bunu konsolide etmek, kalıcı hale getirmek gerekiyor.
Bu dönemde Türkiye"nin Erdoğan"ın siyasi liderlik vasıflarına ihtiyacı var.
Ayrıca Çankaya"nın sürekli tartışma odağı olması da hepimizin enerjisinde gereksiz kayıplara yol açacak.
O nedenle benim şahsi görüşüm bu.
Erdoğan en azından bir dönem daha partisinin başında kalmalıdır.
* * *
Ya kalmayıp, Çankaya"ya çıkarsa...
Merak etmeyin hiçbir şey olmaz.
Hayat yine devam eder.
İstemeyenlere gelince....
Onlara da rahmetli Özal"ın verdiği cevabı verir:
Alışırsınız, alışırsınız...
Gerçekten de alışmamış mıydık...
Hürriyet