Finans


Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, orta vadeli enflasyon beklentilerinin henüz hedeflerle uyumlu olmaması ve hizmet fiyat enflasyonuna ilişkin riskler ile küresel ekonomideki belirsizliklerin, para politikasındaki sıkı duruşu sürdürmeyi gerektirdiğini bildirdi.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun 15 Şubat'taki toplantısının ardından, toplantıya ilişkin değerlendirme özeti açıklandı. Değerlendirmede Kurul'un, orta vadede enflasyon hedefine ulaşılması için temkinli duruşun devam etmesinin gerektiği değerlendirmesini yaptığı ve politika faizlerinin değiştirilmemesine karar verdiği hatırlatıldı.

Geçen yılın Haziran ayından itibaren gerçekleştirilen parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerinin yakından takip edildiği, bunun yanında, yapısal reform sürecindeki gelişmelerin, gelirler politikasındaki ayarlamaların ve kamu kesimi faiz dışı harcamalarının enflasyon ve enflasyon beklentileri üzerindeki olası yansımalarının da dikkatle değerlendirildiği belirtilen değerlendirmede, ''Merkez Bankası, orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz yönde etkileyecek gelişmelerin gözlenmesi halinde parasal sıkılaştırmaya gitmekten kaçınmayacaktır'' denildi.

 Değerlendirmede, Avrupa Birliği'ne uyum ve yakınsama sürecinin devam etmesi ile ekonomik programa ilişkin yapısal reformların planlandığı gibi kesintiye uğramaksızın hayata geçirilmesinin kritik önemini koruduğu ifade edilerek, orta ve uzun dönemde mali disiplinin kalitesini artıracak olan yapısal reformlar konusundaki gelişmelerin, gerek makroekonomik istikrar gerekse fiyat istikrarı açısından yakından izlendiği bildirildi. Değerlendirmede, son yıllarda söz konusu alanlarda atılan kararlı adımların önümüzdeki dönemde de aynı kararlılıkla sürdürülmesinin, uluslararası konjonktürdeki değişimlerin en az dalgalanmayla atlatılmasına katkıda bulunacağına dikkat çekildi.

PARA POLİTİKASI VE RİSKLER

 Değerlendirmede, para politikası ve riskler konusunda şu görüşler yer aldı: ''Son dönemde, Merkez Bankası politika faizinin sabit kalmasına karşın özellikle risk algılamasındaki azalmanın ve uluslararası likidite koşullarındaki olumlu seyrin desteğiyle, devlet iç borçlanma senetleri faizlerinde belirgin bir düşüş gözlenmiştir. Kredi faizlerindeki gerileme ise daha sınırlı olmuş ve henüz tüketim talebini destekleyecek boyuta erişmemiştir.

Ancak, kredi faizlerindeki düşüş eğiliminin hızlanması durumunda özellikle tüketici kredilerindeki artışın bir süre sonra tekrar ivmelenebileceği düşünülmektedir. Önümüzdeki dönemde enflasyonun ana eğiliminin düşüş yönünde olacağı ve orta vadede hedefe yakınsayacağı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, enflasyonun hedeflere yakınsama süresini etkileyebilecek bazı riskler mevcuttur. Orta vadeli enflasyon görünümüne ilişkin temel risk, enflasyonun aşağı inme konusunda beklenenden daha güçlü bir direnç gösterme olasılığıdır.

Enflasyon beklentilerindeki ve hizmet enflasyonundaki düşüşün sınırlı olması, bu riski daha da belirginleştirmektedir. 2006 yılı ortasındaki finansal dalgalanma sonrasında kötüleşen bekleyişler son dönemde olumluya dönmekle birlikte halen orta vadeli enflasyon beklentileri hedeflenen düzeyin oldukça üzerindedir.'' Değerlendirmede, hizmet fiyatlarındaki katılığın Ocak ayında da sürdüğü, genel ekonomik faaliyetteki yavaşlamanın bir süre sonra hizmet fiyatlarına da yansımasının beklendiği görüşü de yer aldı. '

'Ancak geçmişe endekslemenin yaygınlığı, ücret artışlarına olan duyarlılık ve yapısal unsurlar nedeniyle, hizmet fiyatlarındaki yüksek artışların bir süre daha devam edebileceği riskinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir'' denilen değerlendirmede, böyle bir riskin gerçekleşmesinin, para politikasının sıkı duruşunun sürdürülmesini gerektirebileceğine dikkat çekildi.

ULUSLARARASI PİYASALAR

 Enflasyon görünümüne dair bir diğer riskin, ''para politikasının toplam talep üzerindeki gecikmeli etkilerine ilişkin belirsizlik'' olduğu belirtilen değerlendirmede, 2006 yılı Haziran ayından bu yana gerçekleştirilen parasal sıkılaştırmanın özel kesim talebi üzerindeki etkisinin son dönemde görülmeye başlandığı kaydedildi. Değerlendirmede, ancak ekonomideki yavaşlamanın hangi boyutta gerçekleşeceği ve bunun enflasyon üzerindeki etkisinin ne kadar belirgin olacağı konusunun henüz tam olarak netleşmediği ifade edilerek, şöyle devem edildi:

''Ayrıca kamu harcamalarına ilişkin belirsizliklerin devam etmesi, toplam talep ve enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir risk unsuru oluşturmaktadır. Uluslararası piyasalarda risk iştahının azalması veya likidite koşullarında gözlenebilecek bir dalgalanma, enflasyonun görünümüne dair bir risk unsuru oluşturmaya devam etmektedir.

Son dönemde, Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinde enflasyon ile büyüme arasındaki risklerin dengeli seyredeceğine ilişkin algılamaların artması, bu yönden kaynaklanabilecek belirsizlikleri azaltmıştır. Buna karşın, Japonya ekonomisinde büyüme oranlarının beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi, parasal sıkılaşma olasılığını artırmıştır. Sonuç olarak uluslararası likidite koşullarına ilişkin belirsizlikler, dönemsel olarak azalmış gibi görünse de daha geniş bir perspektiften bakıldığında devam etmektedir. Küresel likidite akışında ortaya çıkabilecek ani hareketler sonrasında piyasalarda görülebilecek dalgalanmaların enflasyon görünümünde kalıcı olumsuz etkiler oluşturması halinde Kurul, gerekli politika tepkisini verecektir.''

ENFLASYON İNİŞE GEÇECEK

 Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, enerji ve diğer emtia fiyatlarındaki gevşemenin ve 2006 yılında yaşanan döviz kuru şokunun fiyatlar üzerindeki etkisinin zayıflaması gibi unsurların, özellikle 2007 yılının ikinci çeyreğinden itibaren yıllık enflasyonda önemli bir düşüşe yol açabileceğini açıkladı.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu değerlendirme özetinde, bu çerçevede, yıllık enflasyonun, Şubat ayında işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenebilecek düzeltmenin katkısıyla ''aşağı yönlü'', Mart ayında ise yönetilen/yönlendirilen ürün fiyatlarından kaynaklanan ''yukarı yönlü'' hareketler sergileyebilecekse de mevcut düşüş eğiliminin yılın ikinci çeyreğinden itibaren belirginleşeceğinin öngörüldüğü kaydedildi.

Değerlendirmede, Ocak ayı enflasyon gelişmelerinin, hizmet fiyatları artış hızında beklenen yavaşlamanın henüz gerçekleşmediğine işaret ettiği, ulaştırma hizmetleri yıllık fiyat artışının, akaryakıt fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak azaldığı, ancak kira ve lokanta-oteller grubundaki yüksek artışların, hizmet grubunda fiyat enflasyonunun yüksek kalmasında etkili olmaya devam ettiği belirtildi.

Tüketici fiyat endeksindeki yüksek oranlı gıda fiyatları artışına karşın, üretici fiyat endeksindeki tarım fiyatları yıllık enflasyonunun gerileme eğilimini sürdürdüğünün gözlendiği bildirilen değerlendirmede, iki endeksin davranışındaki söz konusu farklılaşmanın temel nedeninin, Ocak ayında yüksek oranlı artışlar göstererek tüketici fiyatlarını yukarı çeken ''işlenmemiş gıda ürünlerinin çoğunluğunun aynı dönem için üretici fiyat endeksinde kapsanmaması'' olduğu ifade edildi. Değerlendirmede, sonuç olarak, Ocak ayında enflasyonda görülen artışın, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gelişmelerden kaynaklandığından, orta vadeli enflasyon görünümünü değiştirmediği belirtildi.

ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR

 Kurul, son dönemde açıklanan verilerin, Enflasyon Raporunda ortaya konulan görünüm ile büyük ölçüde uyumlu olduğu değerlendirmesini de yaparak, şu değerlendirmeyi yaptı: ''Özel kesim tüketim talebindeki yavaşlama devam etmektedir. Tüketici kredilerinde gözlenen hızlı büyüme, 2006 yılının ikinci yarısından itibaren belirgin olarak yavaşlamış, Aralık ayında dönemsel bir artış gösterdikten sonra Ocak ayında yeniden yavaşlama eğilimi sergilemiştir. Bunun yanında, parasal göstergeler de benzer bir seyir izlemiştir. Dış talep gücünü korumaktadır.

2006 yılının son çeyreğinde ihracat miktar endeksinin yıllık artış oranı, ithalat miktar endeksinin yıllık artış oranının üzerinde gerçekleşmiştir. Bu doğrultuda, net ihracatın, üçüncü çeyrekte olduğu gibi dördüncü çeyrekte de GSYİH büyümesine pozitif katkıda bulunması beklenmektedir. Kurul, toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüş sürecine verdiği desteğin sürdüğü değerlendirmesini yapmıştır.

Önümüzdeki dönemde ekonomik faaliyetin aşamalı bir toparlanma göstereceği tahmin edilmekle birlikte, özellikle 2007 yılının ikinci çeyreğinde, büyük oranda baz etkisinden kaynaklanan, düşük büyüme rakamları görülebilecektir. Bütün bu saptamaların yanında Kurul üyeleri, 2006 Ekim ve Ocak dönemindeki bayram tatilleri nedeniyle ay içinde çalışılan gün sayısının bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla önemli farklılıklar gösterdiğini ve bu durumun ekonomik faaliyetin genel eğilimine ilişkin verilerin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiğini not etmiştir. Bu bağlamda, önümüzdeki dönemde ekonomik faaliyete dair açıklanacak veriler dikkatle izlenmeye devam edilecektir.''

KAMU GELİRLER POLİTİKASI ÖNEMİNİ KORUYOR

 Değerlendirmede, 2006 yılının dördüncü çeyreğinde imalat sanayiinde verimlilik artışlarının sürdüğünün tahmin edildiği belirtildi. Değerlendirmede ayrıca, tarım dışı işsizlik oranının halen yüksek düzeylerde olmasının birim işgücü maliyetlerindeki artışı sınırlamaya devam edeceğinin düşünüldüğü belirtildi. ''Ancak, enflasyonun halen orta vadeli hedeflerin belirgin olarak üzerinde olduğu göz önüne alındığında, kamu gelirler politikasına ilişkin gelişmeler, enflasyonla mücadele sürecindeki önemini korumaktadır'' denilen değerlendirmede, toplam talep ve maliyet unsurlarının enflasyondaki düşüş sürecine verdiği katkının yanı sıra orta vadeli enflasyon beklentilerindeki kısmi iyileşmenin de devam ettiği bildirildi.

Değerlendirmede, 2007 yıl sonu enflasyon beklentilerinin Ocak ayı enflasyon gerçekleşmelerinden az da olsa olumsuz etkilendiği, buna rağmen orta vadeli beklentilerdeki düşüş eğiliminin sürdüğünün gözlendiği de kaydedildi.