Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, iş hayatındaki stratejilerinden, ailesine merak edilen birçok soruyu yanıtladı. TİM'in yayın organı TurkishTime'ın kasım ayında yayınlanacak röportajında medyaya girişinden bugüne karşılaştığı önemli durumları anlatan Doğan, son dönemde gündeme gelen Star TV ve Hilton'un satışına ilişkin soruları da yanıtladı.
Röportajda medya sektörüne giriş hikayesini de anlatan Doğan, medyada yer almasa daha büyük servet sahibi olabileceğini söylyor. Hayatı boyunca hep kontrol edilebilir riskler aldığını söyleyen Doğan, bankacılık sektöründen çıkış hikayesini ise şöyle anlatıyor:
"Ben 1979 senesinde medya patronu oldum. Tahmin ediyorum ki, medya patronu olmasaydım bugün daha çok servet sahibi olabilirdim. Çünkü, medya patronu olduğumda bazı işlerde otokontrol yapmam gerekti. Bazı işlerden de bana göre hiçbir mahzuru olmamasına rağmen, hep medya ile uyum sağlayıp sağlamayacaklarını düşündüğüm için çıkmam gerekti. Böyle işlerimden biri bankacılıktı. Bankacılığı seviyordum, sektörde kalmak istiyordum ama iki önemli nedenle çıkmak zorunda kaldım. Bir tanesi özellikle gazeteci arkadaşlarım, bankacılıkla medyanın iyi yol arkadaşlığı yapamadığını söylediler. Medya sahibi olarak bankacılık sektöründe bulunmamam gerektiğini tavsiye ettiler. Bu önemli bir sebep oldu. İkinci önemli sebep de, çocuklarımın hepsi “Biz medyada kalacağız” dedi. Baktık olmuyor, belli bir yaşa geldim. Bu yaştan sonra çocuklarımın da ilgi duymadığı bir sektörde kalmayayım diye çıktım."
Dışbank'ın bankacılığın tabanını yükselttiğini söyleyen Doğan, medya sahibi olarak bankacılık yapmanın güçlüğüne değiniyor ve "15 sene banka sahipliği yaptım hiçbir bankanın yönetim kurulunda bulunmadım. Ben bankama senede bir iki defa sadece yemek yemeye gittim. Ama iyi yöneticiler seçtik. Birinci şartım etik değerlere ve yasalara çok dikkat etmeleriydi" diyor.
Yurtdışına açılacağız
Doğan Grubu'nun yurtdışına açılma planları yaptığını belirten Doğan, röportajında 1990’larda Bulgaristan’a yatırım yapma fırsatı elde ettiklerini ancak siyasi çekişmelerin bunu engellediğini açıklıyor. Bu kez Türkiye dışında büyüme konusunda kesinlikle kararlı olduklarını söyleyen Doğan şunları söylüyor: "1994-98 döneminde maalesef siyasi iktidarlar bizi susturmak istediler, biz onlarla mücadele ettik. Eğer onlarla mücadele etmeseydik burnumuzun dibindeki Bulgar basınının yüzde 70’ini Almanlara kaptırmazdık. Ama Türkiye’de bir taraftan rekabet bir taraftan da siyasi iktidarlar paçamızı tuttu. Her biri bir taraftan çekti. Onlarla uğraşmaktan gidemedik. 1994’ü şunun için söylüyorum. Demirperde 1989-90’dan sonra yıkıldı. O dönem çok müsaitti. Şimdi bakıyoruz, rakiplerimiz hep yabancılar, işi bilenler girmiş, fiyatlar da bir hayli yükselmiş. Tabii bu bir kayıp bizim için; ama ben bundan yılmadım. Küçük kızım bu iş üzerinde çalışıyor. Rusya’ya gittik. Kendisi Bulgaristan’a, Almanya’ya, Doğu Avrupa’ya gitti. Biz kesin olarak Türkiye’nin dışına çıkmak istiyoruz. Ortak mı olursun, satın mı alırsın, işbirliği mi yaparsın; bütün bu imkanlar araştırılıyor. Bunu da başaracağımızı yani yurt dışına açılacağımızı ümit ediyorum."
'Star'ı önde olmak için aldık'
Çok tartışılan Star TV ve Hilton'un satışına ilişkin de konuşan Doğan, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Hilton'u Doğan Grubu adına almadığını, aileye bir mülk olarak düşündüğü için aldığını söyleyen Doğan, röportajda Star TV'nin satışı hakkında da şunları söylüyor: "Yazılı basında bayağı ağırlıklıyız ama elektronik basında fazla ağırlıklı değiliz. Kanal D’yi biz kurduk, prestijli bir televizyon. Türkiye’nin en çok reklamını alıyor ama büyük bir üstünlüğümüz yok. Star’ı doğru bir fiyatla rakiplerden bir adım daha öne geçmek için aldık. İhaleye girerken her şeyi inceledik, her şey yasaların, yönetmeliklerin istediği tarzda oldu. Elektronik medyada daha gelişme