Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Şahdeniz doğal gaz projesi kapsamında 2007'de üretilecek doğal gazın paylaşımı konusunda, Gürcistan tarafıyla yapılan görüşmelerin sürdüğünü bildirdi.
Bakan Güler, Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) Baş Ekonomisti Dr. Fatih Birol ile birlikte, UEA tarafından hazırlanan ''World Energy Outlook 2006 (Dünya Enerji Görünümü 2006)'' raporu konusunda açıklamalarda bulundu. Güler, yaptığı konuşmada, hem Türkiye hem bölge ülkeleri hem de diğer dünya ülkelerinin, enerji konusunda çok önemli bir dönemeçten geçtiğini söyledi.
Arz güvenliği konusunun hiç bir şekilde ihmal edilmemesi gerektiğine işaret eden Bakan Güler, bu çerçevede Türkiye'nin bir ''enerji koridoru, bir enerji terminali'' olma noktasında kararlı adımlarının olduğunu bildirdi. Türkiye'nin de dahil olduğu uluslararası projelere değinen Güler, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı projesinin başarıyla tamamlandığını ve şimdiye kadar 60 tankere yükleme yapıldığını, Şahdeniz Projesinin ise bitmek üzere olduğunu ve buradan ilk doğal gazın yakın zamanda alınacağını söyledi.
TÜRKMENBAŞI'NIN VEFATI
Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı'nın vefatından duyduğu üzüntüyü de dile getiren Enerji Bakanı, Türkmenistan'ın enerji denkleminde çok önemli bir noktada bulunduğunu vurguladı. Türkiye'nin enerji konusunda dışa bağımlılığını mümkün olduğu kadar azaltmaya yönelik politikalar geliştirmeye çalıştıklarını anlatan Güler, burada yenilebilir enerji kaynaklarını faaliyete geçirmek, Enerji Verimliliği Yasasını çıkartmanın büyük önem taşıdığını söyledi. ''Bütün yumurtaları aynı sepete koymak istemiyoruz'' diyen Güler, bu noktada nükleer enerjinin de çeşitlilik açısından önemli olduğunu vurguladı.
GÜRCİSTAN İLE GÖRÜŞMELER DEVAM EDİYOR
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Güler, Şahdeniz doğal gaz projesinden üretilmesi planlanan doğal gazın 2007 yılında yeniden paylaşımına yönelik sorular üzerine, Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili'nin gittiğini, fakat Gürcistan Enerji Bakanının hala Türkiye olduğunu hatırlattı. Bakan Güler, ''Gürcistan Enerji Bakanı ile bugün tekrar görüşeceğiz. Birlikte görüşerek bölgedeki sıkıntıyı çözmek istiyoruz'' dedi.
'ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ KONUSUNDA ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR'
Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) Baş Ekonomisti Dr. Fatih Birol, dünya enerji arz güvenliği konusunda alarm zilleri çaldığını söylerken, ''özellikle petrol ve doğal gaz arz güvenliğinin, önümüzdeki 10 yılda ciddi boyutlara ulaşacağını düşünüyoruz '' dedi.
Birol, rapora ilişkin tanıtım sunumunda, söz konusu raporda verilmek istenen en önemli mesajın, ''Enerji arz güvenliği konusunda, özellikle doğal gazda alarm zilleri çalması'' olduğunu söyledi. Önümüzdeki yıllarda enerjinin dünya siyasetinin en başında olacak temalardan biri olacağını kaydeden Birol, UEA olarak önümüzdeki yıllarda dünyada enerji arz güvenliğinin ciddi anlamda riske gireceğini düşündüklerini vurguladı. Birol, ''Bu bağlamda ülkelere tavsiyemiz mevcut enerji politikalarında ciddi bir değişiklik yapmaları'' dedi.
MEVCUT POLİTİKALAR DEVAM EDERSE NE OLUR?
Raporda, eğer enerji konusunda ciddi bir politika değişikliğine gidilmeyip mevcut politikalarla devam edilmesi durumunda ne olacağına yönelik öngörülerde bulunulduğunu kaydeden Birol, şunları söyledi: ''Mevcut politikalarla enerji geleceğinin tamamını fosil yakıtlar belirleyecek. Petrol talebi hızlı bir biçimde artacak. Yaklaşık 85 milyon varil olan günlük petrol talebi 2030'da 115 milyon varile çıkacak. Petrol talebinin yüzde 50'si ise gelişmiş değil, gelişmekte olan ülkelerden Çin ve Hindistan'dan gelecek. Doğal gaz talebi ise fiyatların ciddi şekilde artması ve arz güvenliği nedeniyle daha az büyüyecek. Yenilenebilir enerji kaynakları büyüyecek, fakat payları çok düşük olduğu için önemli değil. Nükleer enerji talebi şu andaki mevcut politikalarla düşecek. Bunun da çok ciddi negatif sonuçları olacak. Bu tablo iyi olmayan bir tablo. UEA olarak hiç de doğru olmadığını düşündüğümüz bu tablonun değişmesi gerekiyor.''
Önümüzdeki dönemde petrolde söz sahibi 3 ülkenin Suudi Arabistan, İran ve Irak olacağını kaydeden Birol, bu bakımdan da çok riskli bir döneme girildiğini, çünkü petrolün jeopolitik ve yatırım konusunda istikrarlı olmayan bir bölgeden geldiğini söyledi.
DOĞAL GAZ
Doğal gazda ise en önemli iki ülkenin Rusya ve İran'ın ifade eden Birol, Rusya'daki yatırım politikalarının UEA'yı ve AB hükümetlerini ciddi olarak kaygılandırdığını bildirdi. Rusya ve İran gibi ülkelerin petrol ve doğal gazı enerjinin dışında başka amaçlarla kullanma konusunda eğilimleri olduğunu gördüklerini ve bundan da son derece rahatsız olduklarını kaydeden Birol, ''Biz siyasetle enerjinin birbirinden ayrılması gerektiği düşüncesindeyiz'' diye konuştu. Birol, üretici ülkelerin doğal gazla ilgili OPEC kurulması konusunda tehlikeleri bir düşünceleri olduğunu da vurguladı.
KÖMÜR
Önemli enerji kaynaklarından biri olan kömürün ise hemen her ülkede mevcut olduğunu belirten Birol, doğal gaz fiyatlarının yükselmesi nedeniyle son 3 yılda kömür talebindeki artışın son 23 yıldaki artışa tekabül ettiğini kaydetti. Çin'in elektrik üretiminin yüzde 75'inin kömürden elde edildiğini, bunun da iyi ve kötü sonuçları olduğunu anlatan Birol, ''İyi tarafı bu enerji hemen her ülkede olduğu için arz güvenliği açısından iyi. Fakat kömür karbondioksit emisyonları nedeniyle çevre kirliliğine neden oluyor'' dedi.
Bugün karbondioksit emisyonlarının büyüklüğünün esas itibariyle Çin ve Hindistan'dan geldiğini belirten Birol, çevre konusunda atılacak adımlarda Çin ve Hindistan'ın da mutlaka harekete geçmeleri gerektiğini söyledi. Karbondioksit emisyonlarının hızlı artmasının bir nedeninin de nükleer enerjinin payının mevcut politikalarla azalacak olması olduğunu ifade eden Birol, aslında nükleer enerjinin çevre açısından çok önemli bir avantaj olduğunu bildirdi.
ENERJİ YATIRIMLARI
Artan ihtiyaçlara cevap verebilmek için, dünya ülkelerinin önümüzdeki 20 yıl içerisinde 20 trilyon dolarlık yatırım yapması gerektiğini anlatan Birol, bu yatırım 11 trilyon dolardan fazla kısmının elektrik santralleri ve şebekeleri kurmaya harcanması gerektiğini kaydetti. Şu anda dünyadaki yatırım resmine bakıldığı zaman bu konuda 3 büyük belirsizlik görüldüğünü ifade eden Birol, şöyle konuştu: ''Bunlardan birinci piyasalarını liberalleştirmiş ülkelerde yatırımı kimin yapıp kimin yapmayacağı konusunda önemli bir kafa karışıklığı var. Arz güvenliği konusunda hükümetlerin mevcut mevzuatlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor. İkincisi özellikle petrol ve doğal gaz zengini ülkelerde devletin enerjide etkinliğinin giderek artması. Üçüncüsü de Afrika gibi fakir ülkelerde enerji yatırımı yapılamaması.''
ALTERNATİFİ POLİTİKALAR SENARYOSU
Petrol ve doğal gaz bağımlılığının azalması için ülkelerin alternatif politikalar geliştirmesi gerektiğine işaret eden Dr. Fatih Birol, bu çerçevede ''hidrolik, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynakları konusunda daha aktif olmak, enerji tasarrufu konusunda çalışmalar yapmak ve nükleer enerji yatırımı yapmak'' gerektiğini söyledi. UEA'nın nükleer enerji konusunda ilk defa bir çalışma yaptığını kaydeden Birol, nükleer enerjinin alternatif bir enerji kaynağı olarak önem taşıdığını, bu konuda her ülkenin kendine göre bir çalışma yaptığını, fakat nükleer enerji konusunda kamuoyundaki kaygıların hükümetler tarafından giderilmesi gerektiğini bildirdi.
Birol, yatırım maliyetlerinin biraz yüksek olmasına karşın (3 milyar dolar civarında) nükleer enerji doğal gazdan daha ucuz bir elektrik üretme teknolojisi olduğunu söyledi. Birol, UEA olarak tüm dünya ülkelerini ''daha kırılgan, daha pahalı, daha kirli'' enerji kaynaklarına karşı ''temin edilebilir ve akıllı'' enerji kaynaklarına yönelmeleri konusunda uyardıklarını bildirdi. Basın toplantısını izleyen TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Soner Aksoy da, bütün bu enerji kaynaklarının yanı sıra ''biyoyakıtların da ihmal edilmemesi'' gerektiğini vurguladı.