Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, kendilerine 15-20 bin baş damızlık hayvan başvurusu yapıldığını belirterek Necati Kurmel'in izin verilmesi halinde 5 bin damızlık getireceğini, eski TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan'ın da 5 bin başlık işletme kuracağını söylediğini belirtti. Eker, damızlık hayvan ithalatının küçük çaplı alımlar için değil, büyük işletmeler için söz konusu olacağını da söyledi.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Avrupa Birliği'nden (AB) damızlık hayvan ithalatının koşullu olarak başlayacağını söyledi.
İthalatı, koyacakları kurallara uyan ülkelerden yapacaklarını vurgulayan Eker, AB'den her yıl 19 bin ton et ithal etme yükümlülüğünün de bu yolla yerine getirilmiş olacağını belirtti. Eker, "İthalat başlayacak. Şu anda da arkadaşlarımız çeşitli ülkelerde gerekli incelemeleri yapıyor" dedi.
Damızlık hayvan talebinde çok ciddi biçimde artış olduğunu kaydeden Eker, "Mesela eski TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan, 5 bin başlık işletme kurayım, öteki 10 bin başlık işletme kurayım diyor" dedi. Tarımsal ürünlere verilecek desteklerin de farklılaştırılacağını açıklayan Eker, Türkiye'yi 24 havzaya ayırdıklarını ve her havzada en verimli ürünlere ciddi destekler verileceğini söyledi.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, AB'nin tarım alanındaki müzakereleri durdurma kararının ise Türkiye'yi olumsuz etkilemeyeceğini söyledi.
AB ile müzakerelerde askıya alınan başlıklar arasında tarım ve kırsal kalkınma konuları da var. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Askıya alınan 8 başlığın içinde balıkçılık ve tarım-kırsal kalkınma başlıkları da var ancak mesela balıkçılığın uyumla ilgili hiçbir sorunu yok. Bu durum da zaten hiç samimi olunmadığını gösteriyor. Hayvan sağlığı, gıda, bitki sağlığı alanlarında müzakereler askıya alınmış olsaydı; daha teknik ve anlaşılır olurdu. Çünkü esasında uyumla ilgili temel sorunlar o başlıklarda. Söz konusu alanlarda sosyo-kültürel yapının tamamen uyumlaştırılması gerekecek. Ama AB alanlarda askıya alma uygulamasına gitmiyor.
Tarımdaki müzakerelerin askıya alınması uyum sürecini etkiler mi?
Askıya alınan 8 başlığın içindeki tarım ve balıkçılık başlıklarının bulunması, Avrupa Komisyonu'nun konuyu teknik bir mesele olarak ele almadığını; siyasi şartlar çerçevesinde ele aldığını gösteriyor. Bu karar uyum sürecini hiç etkilemez. Çünkü biz zaten yapısal reformlara gidiyoruz. Arazi parçalanmasının önüne geçilmesi, arazi toplulaştırılmasını sağlamak, rekabet yeteneğinin artırılması... Tüm bunlar zaten yapılıyor.
Tarımsal destekleme alanında, AB'ye uyum için, ne tür çalışmalar yapılıyor?
Doğrudan gelir desteğinin toplam destekler içindeki payı, biz geldiğimizde yüzde 86 idi. Ama bu sene herkese verilen doğrudan gelir desteğini dekar başına 10 YTL'ye çektik ve "Organik tarım yapıyorsan sana ilave 3 YTL", "Toprak tahlili yaptırıyorsan ilave 1 YTL vereceğim" dedik. Bu, verimliliği artırmaya dönük bir düzenleme. Havza bazlı bir tarımsal destekleme modeline geçiyoruz ve ilk uygulamayı da doğuda, Güneydoğu Anadolu'da hayvancılıkta yapıyoruz. Türkiye, 24 havza olarak kabul ediliyor. Her havzada en yüksek verimlilikte hangi ürünlerin elde edildiği belirlenecek ve bu ürünler ciddi biçimde desteklenecek.
'Desteklerde seçicilik dönemi başlayacak' diyebilir miyiz?
Tabii ki. Mesela İç Anadolu Bölgesi'nde hububatta yüksek verimlilik yoksa onu desteklemeyeceğiz. Ama Trakya'da ayçiçeğinde yüksek verimlilik varsa onu destekleyeceğiz. Bu kararlarımızı da önceden açıklayacağız ki çiftçiler ona göre ne ekeceğini belirlesin. Bunu yapmadığınızda, ürettiğiniz malı satamıyorsunuz. Satamadığınız üretim de başınıza bela oluyor. Geleneksel tarım politikası bu hale geldi. Narenciyede de benzeri bir durum var.
Tarımda arazilerin küçüklüğü de ciddi bir sorun. Bu konuda bir açılım sağlanabilecek mi?
Geçen günlerde Toprak Korumu Kanunu'nda yaptığımız değişiklikle tarımsal arazilerin bölünmez parsel büyüklüğünü yüzde 100 artırdık. 10 dekara kadar araziler bölünebiliyorken, biz bunu 20 dekar yaptık. Ayrıca, yine yaptığımız değişiklikle arazi toplulaştırmada bir düzenleme yaptık. Toplulaştırma alanındaki yetkimizi tüm kurumlarla paylaşıma açtık. Tüm bunlar zaten AB'nin bizden beklediği adımlar. Ayrıca destekleri de belli bir ölçeğin altına vermiyoruz. 10 dekarın altındaki meyve bahçesine destek vermiyoruz. Miras yoluyla arazilerin parçalanması olayına karşı da nihai bir medeni kanun değişikliği üzerinde çalışıyoruz.
Bu kanun değişikliği ne zaman yapılacak?
İnşallah 2007 yılında bitecek. Benim en büyük ideallerimden biri, kendi dönemimde böyle bir yasal çalışma yapabilmek. Bana göre Türkiye tarımına yapılabilecek en büyük yardım. Şu anda Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'yla çalışmalarımızı belli bir noktaya taşıdık.
Bir de hayvancılıkta uyguladığınız Tar-et projesi söz konusu. O alanda çalışmalar nasıl gidiyor?
Türkiye'deki özelleştirme uygulamalarının tarımsal KİT'lerden başlaması çok doğru bir tercih değil. Özelleştirmeye sonuna kadar tarafım ama ilk özelleştirilecek olanlar Et Balık kombinaları olmamalıydı. Yirmi küsur tane Et Balık kombinası özelleştirildi. Ama sadece 8 tanesi özelleştirildikten sonra sektörde kaldı. Diğerlerinin hepsi arsa olarak gitmiş. 4-5 tane kombina ise satılamamış, atıl olarak duruyor ve hayvancılık da bu atıllıktan olumsuz etkileniyor. Kars'ta mera var, hayvan da var fakat pazar yok. Böyle olunca oradaki insan göç ediyor ve biz kapkaç sektörüne eleman yetiştiriyoruz. Bu nedenle Erzurum, Van, Bingöl, Diyarbakır, Ağrı Et Balık kombinalarını tekrar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesine aldık ve Tar-et projesini başlattık.
Bir de tartışmalı damızlık hayvan ithalatı konusu var. Bu konuda artık bir noktaya gelinebildi mi?
Türkiye 1996 yılından bu yana başta deli dana hastalığı olmak üzere birtakım sebeplerle Avrupa Birliği'nden ve ABD'den damızlık hayvan ithalatı yapmıyor. Ama Avrupa Birliği'nde mesela Uluslararası Salgın Hastalıklar Ofisi'nin belirlediği tüm tedbirleri almış ve yıllardır hastalık görülmemiş bölgeler söz konusu. Dikkat edin ülke değil, bölge diyorum. Gerekli tedbirlerin alındığını güvenilir kurumlarıyla ispatlayabiliyorsa, devletlerin garanti verebileceği bölgeler varsa; biz o bölgelerden damızlık hayvan ithalatına başlayabiliriz.
'Damızlık hayvan ithalatı başlayacak' diyebiliyoruz bu durumda...
Tabii. Şöyle bir durum var. 1-98 sayılı Ortaklık Konseyi kararı kapsamında, bizim Avrupa Birliği'nden her yıl 19 bin ton et almamız gerekiyor. Ancak bu yükümlülük bugüne kadar yerine getirilmemiş. Gerekçe olarak da hastalık gösterilmiş. Oysa "Ben senden bir şey almıyorum" demekle olmaz. Getir standartlarını, ona göre ticaret yap. Biz diyoruz ki, et almak katma değer yaratan bir olay değil. Bizim yatırımcılarımız ise ciddi biçimde damızlık hayvan talep ediyor. Yatırımcılar kapıda.
Damızlık hayvan talep eden yatırımcılardan örnek verebilir miziniz?
Bize 15-20 bin baş damızlık hayvan başvurusu var. Mesela Necati Kurmel "Bana izin ver, 5 bin damızlık getireyim" diyor. Eski TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan, "Beş bin başlık işletme kuracağım" diyor. Aydın Doğan, Gümüşhane'de organik süt üretecek tesis kurmuş, hayvan yok. Biz bunları dikkate alarak, AB'den et yerine damızlık hayvan alalım dedik. Şu anda da arkadaşlarımız Avrupa'ya muhtelif ülkelere gittiler, gerekli tetkikleri oluşturuyor. Bütün ülkeyi bir bütün olarak dikkate aldığınızda, yasak koyarsınız. ABD'yi ele alın, 50 eyaletten oluşuyor. Bütün ABD'de bir-iki eyalette 3 deli dana vakası görülmüş. Geride 48 eyalet var ama biz tüm ülkeyi yasak kapsamına almışız.
Koşullu da olsa, damızlık ithalatı başlıyor bu durumda.
Elbette, damızlık hayvan ithalatı başlayacak. Doğrusu budur. Damızlığa Türkiye'nin ihtiyacı var. Avrupa Birliği'nden et alma koşulunu, bu alanda kullanacağız. Tabii bazılarının menfaati zedelenecek, bağıranlar çağıranlar olacak. Damızlık hayvan ithalatına izin verirken de belli şartlar ortaya koşacağız. Belli bir işletme büyüklüğü olacak, 20-50 tane gibi küçük rakamlarla damızlık hayvan alınması söz konusu olmayacak. Büyük işletmeler için geçerli olacak. Her şey belli koşullarda olacak. Detaylı biçimde oluşturulacak bu konular.
Son olarak kuş gribiyle ilgili bir beklenti var mı?
Göç mevsimi sonbahardı. Geldi geçti, ama korkulan olmadı.
AVRUPA BİRLİĞİ SAMİMİ DEĞİL
Avrupa Birliği'nin askıya aldığı 8 konu başlığı arasında balıkçılık ve tarım-kırsal kalkınmanın da bulunduğuna dikkat çeken Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, oysa bu konuların uyumla hiçbir ilgisinin bulunmadığını söyledi. Eker, söz konusu kararın Avrupa Birliği'nin samimi olmadığının bir göstergesi olduğunu söyledi. Destekleme politikasında artık seçici olacaklarının altını çizen Eker, "Örneğin İç Anadolu Bölgesi'nde hububatta yüksek verimlilik yoksa onu desteklemeyeceğiz. Ama Trakya'da ayçiçeğinde yüksek verimlilik varsa onu destekleyeceğiz" dedi.
Narenciyedeki sıkıntı nedir?
Şu anda bizim 2.4 milyon ton narenciye üretimimiz var. Ancak bunun 800-900 bin tonu ihraç ediliyor. Çünkü benim yetiştirdiğim çeşit içinde dünya pazarlarına uygun olan kısım o kadar. Gerisini içeride de satamıyorum. Zira ürünler damak tadına uymuyor. Bunun için narenciye bahçelerinde yetiştirilen ürün çeşitlerinin her yıl yüzde 25'ini yenilemeyi öngörüyoruz. Bunu yaparken dönüm başına da 250-300 YTL arasında destek veriyoruz. Amaç verimliliği artırmak. Kırsal kalkınma yatırımlarında da ciddi bir teşvik sistemi getirdik. Bu alandaki yatırımları yüzde 50 oranında hibeyle destekliyoruz.
Tar-et projesi neyi amaçlıyor?
Bu projede tarım kredi kooperatifi çiftçiyi üye yapıyor, Ziraat Bankası gerekli krediyi veriyor ve besi hayvanı temin ediliyor. Asgari 15 baş olmak kaydıyla, çiftçi 6 ay besi yapıyor. Bu ürün daha sonra Et Balık Kurumu'na gittiğinde biz kilogram başına 1 YTL prim veriyoruz. Ne zamana kadar gidecek bu proje? Ne zaman ki özel sektör oraya yatırım yapmaya başlayacak, o zaman durum değişecek.
Tüm kırsal kalkınma yatırımlarına hibe veriyor musunuz?
Kim yatırım yapmak isterse destekliyoruz. Soğuk hava deposundan ambalajlama tesislerine kadar, kim tarımla, hayvancılıkla ilgili yatırım yapmak isterse... Örneğin meyveyi dalında satmak zorundalar. Ama soğuk hava deposu olursa durum farklılaşır, üstelik modern sulama tesislerini de bu kapsama aldık. Şu ana kadar 1256 proje geldi, toplam tutarları 334 milyon YTL olan. Ayrıca kırsal alandaki altyapı yatırımlarına da yüzde 75 oranında hibe veriyoruz.
Hacer Boyacıoğlu/Referans