Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısı sona erdi. Kabine toplantısı 3 saat 50 dakika sürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantı sonrası yaptığı açıklamada, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Konya Ovası'na özel olarak odaklandıklarını belirterek, Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi'ni yakında paylaşacaklarını vurguladı. "Fahiş fiyat artışı yapanlar ile etiket oyunlarıyla milletimizi kandırmaya çalışanlara karşı denetimlerimizi daha da sıkılaştıracağız" mesajı veren Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti:
TÜRKİYE'DEKİ SIĞINMACILARIN GERİ GÖNDERİLMESİ
"Bugünkü kabine toplantımızda içişleri bakanımızın, sanayi ve teknoloji bakanımızın ve ticaret bakanımızın sunumlarını dinledik. Göç yönetimiyle ilgili yürütelen çalışmaları kapsamlı bir şekilde ele aldık.
Düzensiz göçü kaynağında engellemeye dönük çabalarımız sürüyor. Ülkemizdeki sığınmacıların güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerine dair eylem planımıza tüm paydaşlarla istişare içinde çalışıyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi, bu ülkeye bir daha Boraltan Köprüsü utancını yaşatmadan kardeşlik hukukumuza halel getirmeden, ülkemizin, ticari ve ekonomik çıkarlarına zarar vermeden bu hassas süreci çok boyutlu bir şekilde yönetiyoruz ve yöneteceğiz. Yeni düzensiz göç akınlarına karşı tedbirlemizi de sınır ötesinde alıyoruz.
'BÖLGESEL GELİŞME ULUSAL STRATEJİMİZİ YAKINDA PAYLAŞACAĞIZ'
12. Kalkınma Planımızla uyumlu olarak hazırlanan Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejimizi yakında kamuoyumuyla paylaşacağız. Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Konya Ovası'na özel olarak odaklanacağız. Bu bölgelerimizde sulama yatırımlarını tamamlamayı, akıllı tarım uygulamalarına hızla geçmeyi, kırsal ekonomileri çeşitlendirmeyi ve turizm gelirlerini artırmayı hedefliyoruz.
Özel sektörümüz için Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı'nı da önümüzdeki haftalarda ilan edeceğiz.
'FAHİŞ FİYAT ARTIŞI YAPANLARA KARŞI DENETİMLERİ SIKILAŞTIRACAĞIZ'
Ülkemizin ticari hayatını zehirleyen fırsatçılık sorununa karşı aldığımız tedbirleri masaya yatırdık. Vatandaşın rızkına göz dikenlere göz açtırmamakta kararlıyız. Fahiş fiyat artışı yapanlar ile etiket oyunlarıyla milletimizi kandırmaya çalışanlara karşı denetimlerimizi daha da sıkılaştıracağız. Pek çok sektörde tamahkarlıktan kaynaklı fiyat köpüğünün yavaş yavaş ortadan kalktığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde bu daha da hızlanacaktır.
'MEZUNU OLMAKTAN HER ZAMAN İFTİHAR ETTİM'
13 Eylül tarihinde mensubu ve mezunu olmaktan her zaman iftihar ettiğim Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi'ni gerçekleştirdik. Toplam 12 milyar liralık hayata geçirdiğimiz külliyemizin üniversitemize ve tüm öğrencilerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. 1.5 asra yaklaşan tarihinde Türkiye'ye büyük hizmetlerde bulunmuş Marmara Üniversitemize böyle bir eseri kazandırmak şahsım için ayrı bahtiyarlık kaynağıydı.
'ÜST AKIL BALKANLAR'DA DA TOPLUMSAL FAY HATLARINI KARIŞTIRIYOR'
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren üst aklın son günlerde Balkanlar'da da toplumsal fay hatlarını karıştırdığını görüyoruz. Biz Balkanlarda özellikle Bosna Hersek'te barış, huzur ve istikrarın korunmasından yanayız. Hassasiyetimizi Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Bakir İzzetbegoviç'e de ifade ettim. Bundan sonra da Bosna Hersek'in yanında olduğunu sürdüreceğiz.
'28 ŞUBAT ZİHNİYETİNİ YENİDEN HORTLATMAYA ÇALIŞIYORLAR'
28 Şubat'tan gayet iyi hatırladığımız faşizan manşetlerin tekrar atılmaya başlanması linç kampanyasının parçasıdır. Manşetleriyle darbecilere selam çakanlar, bugün de 28 Şubat zihniyetini başörtülü, çarşaflı, sakallı, cübbeli diyerek yeniden hortlatmaya çalışıyorlar. Farklı yaşam tarzlarının hayatın bütün alanlarında görünür olmasından rahatsızlık duyuyor, milletimizin bazı kesimlerini adeta öcü gibi göstermeye kalkıyor. İnsanımızın kılık kıyafetinden dolayı devletin belli kurumlarına giremediği dönemler artık sona ermiştir. Bu makamlarda olduğumuz müddetçe Allah'ın izniyle hiç kimse o kara günleri bir daha geri getiremeyecektir.
'MÜTEAHHİTLERİMİZİ KUTLUYORUM'
Ülkemizi yurtdışında gururla temsil eden müteahhitlerimizi bir kez daha kutluyorum. Çin'den sonra ikinci olduğumuz bu sektörde inşallah gelirlerimizi hak ettiği yere getireceğiz.
BM GENEL KURULU'NDAKİ TEMASLARI
Birleşmiş Milletler 79'uncu Genel Kurulu'na iştirak etmek üzere gittiğimiz New York'ta 4 gün boyunca oldukça verimli görüşmeler gerçekleştirdik. İran, Sırbistan, Ukrayna, Maldivler Cumhurbaşkanları, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı, Arnavutluk, Pakistan, Lübnan, İran, Hollanda, Yunanistan ve Ermenistan başbakanları. BM Genel Sekreteri, UCM başsavcısı ile verimli görüşmelerimiz oldu. BM ile birlikte Türkevimiz de küresel diplomasinin nabzının attığı merkezlerden biri haline geldi. Böyle bir eseri ülkemize kazandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
'DEVRİK GENEL BAŞKAN, TÜRKEVİ'NDEN NİYE BU KADAR RAHATSIZ'
Ana muhalefet partisinin devrik eski genel başkanının Türkevi'nden niye bu kadar rahatsız olduğunu açıkçası anlayamıyoruz. Türkevi 85 milyonundur, 85 milyonun iftihar vesilesidir. Kapısı Türk milletinin her bir ferdine açıktır. Bunda ayıplanacak, eleştirilecek bir durum da göremiyoruz.
'1 MİLYONA YAKIN LÜBNANLI YERLERİNDEN EDİLDİ'
Biz New York'ta iken İsrail, Lübnan'a yönelik saldırılarını daha da artırdı. Aralarında çok sayıda çocuğun olduğu 1000'i aşkın Lübnanlı hayatını kaybetti. Lübnan Başbakanı sayın Mikati ile görüşmemizde Türkiye'nin güçlü desteğinin yanlarında olduğunu çok net söyledim. 30 ton insani yardım çarşamba günü Beyrut'a ulaştı. Yardımlarımızı güvenlik şartları elverdiği ölçüde devam ettireceğiz. Şimdiden 1 milyona yakın Lübnanlı sivil yerlerinden edildi.
Biz de diplomatik temaslarda hız verdik. Bu süreçte aslolan İslam dünyasının tavrıdır. Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'da yaşanan zulme en büyük tepkiyi İslam ülkeleri vermelidir. Mazluma el uzatma noktasında bizim tüm dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor. İsrail'i ateşkese zorlayacak, ekonomik, ticari ve ekonomik adımlar atılmıyor. Bu atalet karşısında üzüntü duyduğumuzu özellikle söylemek isterim.
'BM GEREKİRSE GÜÇ KULLANMALI'
Bugün Filistin ve Lübnan'a sahip çıkmak, insanlığa sahip çıkmak, barışa, farklı inançların bir arada yaşama kültürüne sahip çıkmaktır. İsrail sadece uluslararası hukuka olan inancı değil kendisine destek veren ülkelerin itibarını da yok etmektedir. Biz bu zulme, bu barbarlığa asla rıza göstermeyiz. Siyonist lobinin şahsımızı hedef alan hadsizliklerine de boyun eğmeyiz. BM Genel Kurulu'nun 1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararında olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır. BM gerekirse güç kullanmmalıdır."
patronlardunyasi.com