Patronlar


Necla DALAN 

Ev dekorasyonundan oyuncağa, kırtasiye ürünlerinden mutfak gereçlerine kadar geniş bir ürün yelpazesi olan Danimarka merkezli perakende markası Flying Tiger Copenhagen, Türkiye’de ilk mağazasını 3 Ekim’de Kanyon’da açıyor. Karaca Grup ile iş birliği yapan marka, Türkiye ile birlikte faaliyet gösterdiği ülke sayısını 37’ye çıkardı. İki grup, Türkiye’de iddialı bir büyüme hedefi belirledi. Bu yıl sonuna kadar 14 mağaza açılacak. Bu mağazalar İzmir, Ankara, Antalya ve Bursa’da olacak. Önümüzdeki 5 yılda ise 20’den fazla şehirde 110 mağazaya ulaşılması planlanıyor. Türkiye’deki fiyatlar ise globalle paralel olacak.

İlk mağazanın açılışından önce Flying Tiger Copenhagen’in Global CEO’su Martin Jermiin ve Karaca Grup İcra Kurulu Üyesi, Flying Tiger Copenhagen Türkiye Genel Müdürü Sami Hotak ile buluştuk. Martin Jermiin’e Türkiye’ye, büyüme planlarını ve enflasyon gibi konulara hazırlıklı olup olmadıklarını sordum. İşte o sorular ve Jermiin’in cevapları:  

Türkiye pazarına girmeye nasıl karar verdiniz, kararınızı kolaylaştıran etkenler neler oldu? 

Pazarın ve doğru ortağı bulmanın kombinasyonu Türkiye’ye gelişimizi sağlayan etkenler diyebilirim. Biz marka olarak genç, dinamik ve enerjik bir tüketici kitlesine hitap ediyoruz. Türkiye’deki tüketici kitlesi de buna çok uygun. Pazarı iyi bilen Karaca harika bir ortak. Onların bilgisine ve deneyimine güveniyoruz. Tüketici kitlesiyle ilgili derin bilgiye sahipler ve pazarda nasıl bir metodolojiyle hareket edilmesi gerektiğini en iyi onlar biliyor. Biz dışardan gelenler olarak onların deneyimine ve uzmanlığına güveniyoruz. 

"HEDEF BEŞ YILDA 110 MAĞAZA AMA DAHA DA ARTABİLİR "

Türkiye için nasıl bir plan belirlediniz? 

Beş yıllık hedefimiz 110 mağaza ulaşmak. Bununla birlikte pazarın çok dinamik olduğunu biliyoruz ve bu bizim için çok önemli. Bu dinamizmden yararlanacağız. Bir yandan da pazara açıldıktan sonra nasıl tepkiler aldığımızı değerlendireceğiz. Bu doğrultuda elbette mağaza sayımız artacaktır. Dijital tarafta geliştireceğimiz yeni ürünler ve çözümler olacaktır. Bunu yapabilmek için Karaca ile birlikte ilerlememize bakacağız. Ürünlerimizi pazara en iyi şekilde tanıtacağız. 

Türkiye gerek genç nüfusu gerek potansiyeliyle yabancı markalar için gözde bir pazar. Flying Tiger Copenhagen pazarda nasıl öne çıkacak? Hangi özellikleri ile kalıcı olmayı hedefliyor? 

Öncelikle biz bir İskandinav markasıyız. Danimarkalı bir şirket olarak bizi farklılaştıran en önemli özelliğimiz tasarım anlayışımız. Ürünlerimizin hem eşsiz hem de eğlenceli olmasını önceliklendiriyoruz. Öne çıkan ikinci faktör fiyatların cazip olması. Bizim için fiyat avantajı çok önemli, ucuz ürünler sunmaktan bahsetmiyorum. Herkesin kendi bütçesiyle erişebileceği ve alabileceği ürünler sunmaya çalışıyoruz. Bu, bir gencin cep harçlığıyla alabileceği ürünleri de kapsıyor bir aile kutlamasında evinizi süsleyebileceğiniz eşyaları da kapsıyor. Yani herkes için erişilebilir, fiyat avantajına sahip ürünler sunmak bizim için önemli. Bir diğer önemli farkımız ise sürdürülebilirlik. Bu konuda dünya genelinde lider olduğumuzu söyleyebilirim. Tüketiciler bu konuda bize güveniyor. Sürdürülebilirlik konusunda kabul ettiğimiz ve yerine getirdiğimiz sorumluluğu üstelik fiyat avantajını koruyarak gerçekleştirebilmek çok önemli. Dolayısıyla işin ahlaki tarafında da önemsediğimiz değerler var. Özellikle hitap ettiğimiz hedef kitlenin bu konuyu önemsediğini biliyoruz.  

“ENFLASYON GÖZÜMÜZÜ KORKUTMADI” 

Bu iş birliği öncesinde Türkiye’yi sık ziyaret ettiniz mi? Sizi en çok şaşırtan ne oldu? 

Hazırlık sürecinde sık sık geldik. Karaca ekibi sık sık bizi ziyaret etti. Bu ziyaretler sürecinde birbirimize olan güvenimizi tazeledik. Onlara çok güveniyoruz ve çok iyi bir marka olduğunu biliyoruz. Dışarıdan gelen bir grup olarak Türkiye’nin ne kadar genç, dinamik ve enerjik bir nüfusu olduğunun farkındaydık. Ama ne kadar kendinizi hazırlarsanız hazırlayın örneğin enflasyon gibi bir faktör bilgi sahibi olmanıza rağmen sahada çok büyük bir zorluk, büyük bir sürpriz olarak karşınıza çıkabiliyor. Hiçbir hazırlık bu sürprizi engelleyemedi diyebilirim. Enerji ve dinamizm ise olumlu bir sürpriz olarak karşımıza çıktı. Dediğim gibi olumlu sürprizler oldu, olumsuz sürprizler oldu ama her şekilde bu sürprizler olumlu bir atmosfer yarattı bizde.  

Enflasyon gözünüzü korkutmadı yani… 

Hayır. Enflasyon bile gelmemize engel olmadı.  

"TÜRKİYE LANSMANI GLOBALDEKİ EN HIZLI LANSMAN OLDU"

Türk hükümeti enflasyon başta birçok konuda sıkı uygulamaları hayata geçirdi. Enflasyonun düşürülmesi konusunda önemli bir çaba var ama siz ileride olumsuz sürprizlere hazırlıklı mısınız? Farklı senaryolar hazırladınız mı? 

Bu çok iyi bir soru. Elbette ana bir planımız var. Karaca da şimdiye kadar bize şunu gösterdi; Türkiye pazarında daima şartları iyi okumalı, sürekli dinlemeli, hazır olmalı ve en hızlı şekilde harekete geçebilecek konumda olmalısınız. Bilmiyorum bu enflasyon mu olur başka bir faktör mü olur, her ne olursa olsun burada iki taraf olarak en büyük önceliğimiz hızla reaksiyon geçebilecek şekilde hazırız. Başka pazarlardaki ortaklarımızdan da öğrendiğimiz bir şeydi bu ama burada özellikle Karaca’nın altını çizdiği en önemli şey çevik olmaktı. Çünkü hızlı tepki verebilmek Türkiye pazarı için çok önemli. Dolayısıyla biz hem olumlu sürprizlere hem olumsuz sürprizlere en iyi şekilde hazırlanıyoruz. Olumlu sürpriz ne olabilir? Tüketiciler mağazalara akın edip bütün stokları tüketebilir. Olumsuz sürpriz enflasyon olabilir. Ama Karaca bize yol gösteriyor. Bu ortaklık sayesinde hem olumlu hem olumsuz sürprizlere hazırız.  

Karaca ile başka ülkelere açılma planınız var mı? 

Şu anda hayır. Öncelikle Türkiye pazarına odaklandık. Çünkü Türkiye ziyadesiyle dinamik ve büyük bir pazar. Ve biz buradaki potansiyeli açığı çıkararak Türkiye’nin global düzeyde en büyük pazarlarımızdan biri haline gelmesini hedefliyoruz. Karaca’nın uzmanlığıyla gelecekte fırsatlar doğabilir mi, evet doğabilir. Ama bu uzun vadedeki hedeflerimizden biri olacaktır. Karaca ile gerçekleştirdiğimiz Türkiye lansmanı özellikle bir çeyrekte 10’dan fazla mağazanın açılması hedefi göz önünde bulundurulduğunda marka olarak şimdiye kadar yaptığımız en hızlı lansman süreci. Dolayısıyla yavaş yavaş değil elimizdeki tüm imkanları kullanarak hızlı bir giriş yapalım niyetine sahiptik ve öyle de yaptık.  

“YIL SONUNDA 10 MAĞAZA İÇİN KONUŞTUK, 14 TANE İÇİN İMZA ATTIK” 

Sami Hotak ile sohbetimizden de detaylar aktarmak isterim. Türkiye’nin çok dinamik bir pazar olduğunu ve her şeyin çok hızlı değiştiğini anlatan Hotak, şöyle devam etti:

“Bu değişime hızlı adapte olabilen ve strateji geliştirebilen yoluna devam ediyor. Biz de böyle bir grubuz. Martin bana ‘Sizinle üç ayda sözleşme imzaladık. Normalde bizim bir ülkede sözleşme imzalamamız 12-15 ay sürüyor. Sizin hızınıza şaşırdık’ dedi. Gerçekten de yıl sonu için 10 mağaza hedeflemiştik 14 mağazalık anlaşma imzaladık. Biz Türkiye’nin dinamizmini biliyoruz, onlar kendi işini iyi biliyor. 20 yıldır Karaca Grubu’ndayım. Karaca çok iyi bir öğrenci, çok hızlı öğreniyor. Bu ortaklıktan öğrendiklerimizi globale taşımak de bizim için çok önemli.” 

patronlardunyasi.com