Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ''AB ektiğini biçti. Türkiye'yi tam üyelik yolunda her türlü zorluğu çıkaran AB, Türkiye, Gümrük Birliği anlaşmasında yaptığı maliyetlerin bedelini dahi doğru dürüst alamazken AB, Yunanistan'a 40 milyar avro para verdi. Şimdi hepsinin paçası tutuşmuş durumda. Yunanistan borçlarını ödeyemezse Almanya, Fransa başta olmak üzere birçok ülke ciddi bir batağın içine girecek'' dedi.
Bakan Çağlayan, Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin (TÜMSİAD) ATO Kongre Merkezi'nde düzenlenen İl Şube Başkanları toplantısına katıldı.
Burada bir konuşma yapan Bakan Çağlayan, Türkiye'nin bu yılın 8 ayında bütçe açığı kelimesini çöpe atarak, 2.1 milyar lira bütçe fazlası verdiğini söyledi.
Türkiye'yi 2001'de krize sokanların tekrar siyasete girdiğini anlatan Çağlayan, ''Ama o gün işini, onurunu, hayatını kaybedenler ise kaybettikleriyle kaldırlar. Siyaset bir şey kaybetmez, Türkiye kaybettiği zaman. Türkiye kaybettiğinde Türk insanı, iş adamı, işçisi, çalışanı hepsi bu işten kaybeder'' diye konuştu.
''Bir pazar günü seçimi kurtarmak adına, 3-5 oy fazla almak adına birileri çıkıp sanki babasının kesesinden bağışlıyormuş gibi 'kim ne veriyorsa ben 5 fazlasını veriyorum' ve bugün onun faturası ne biliyor musunuz? Sosyal Güvenlik Sisteminde 65 katrilyon liralık bir açık. Kim ödüyor faturayı? Sizler. Nasıl ödüyorsunuz? SSK primlerinin yüksekliğiyle'' diyen Çağlayan, 38 yaşında Türkiye'yi genç emekli cennetine çeviren, bir pazar günü seçimi almak uğruna yapılan bu popülist politikanın Türkiye'nin sosyal güvenlik alanında iki yakasını bir araya getirmeyi engellediğini kaydetti.
''Krizlerden ibret alınmalı''
Türkiye'nin eski günlerine dönmeyeceğini ifade eden Çağlayan, bu ülkede siyasilerin, artık popülizm yapamayacaklarını belirterek, buna izin verilmemesini istedi.
Çağlayan, şöyle konuştu:
''Avrupa Birliği, (AB) ektiğini biçti. AB, Türkiye'ye tam üyelik yolunda her türlü zorluğu çıkarırken, Türk iş alemini sabır testine tabi tutup, vize konusunda her türlü engeli, olumsuz uygulamayı, insan hakları ihlaline varıncaya kadar her türlü olumsuzluğu gösterirken, bakın Türkiye, AB Gümrük Birliği anlaşmasında yaptığı maliyetlerin bedelini dahi doğru dürüst alamazken AB kalktı, Yunanistan'a 40 milyar avro para verdi o zaman. Şimdi hepsinin paçası tutuşmuş durumda. Mesele Yunanistan'ın borçlarını ödeyip ödeyemeyeceği. Yunanistan borçlarını ödeyemezse Almanya, Fransa başta olmak üzere birçok ülke ciddi bir batağın içine girecekler. Geçmişte bunlar verdiler. Portekiz'e, İspanya'ya parayı bunlar verdi. 50'şer, 30'ar milyar avro. Bizim gibi AB üyelik kapısında bekletilmeden.''
Ülkelerin krizden kurtulması dileğinde bulunan Çağlayan, iş adamlarının ve siyasilerin krizlerden ibret alması gerektiğini bildirdi.
Türkiye'nin 2008'deki küresel krize ve 2001'deki kötü performansa yakalansaydı Yunanistan'dan daha kötü durumda olacağını ifade eden Çağlayan, çok büyük bir badire atlatan Türkiye'nin aradan geçen 9 yılın sonunda 500 milyar dolarlık ihracat hedefinden ve yıllık yüzde 5-7 civarında büyümeden bahsedildiğini söyledi.
''Demokrasiden korkmamak lazım''
Ortadoğu'da yaşanan olaylara da değinen Çağlayan, ''Bunun en büyük sebebi her türlü zenginliği olmasına rağmen, demokratik fakirliği olan ülkelerdeki insanlar, demokratik zenginlik istiyor. Biz, sonuna kadar destekliyoruz onların bu talebini. Biz de Anayasa değişikliğini ve geçen yıl 26 madde değişikliğini bundan dolayı yaptık. Artık Türkiye'de kimse halka rağmen ihtilal yapamayacaktır ve yapandan da hesap sorulacak. Bugün de sivil anayasa için kolları sıvadık'' dedi.
Demokrasiden ve demokratik haklardan korkmamak gerektiğini ifade eden Çağlayan, şunları kaydetti:
''İnsanlara bireysel hakların ve özgürlüklerinin mutlaka verilmesi lazım. Verilmedi ne oldu, işte Suriye'yi, Mısır'ı, Libya'yı, Tunus'u gör Ortadoğu'daki birçok ülkeye bakın hala bugün kardeşlerimiz ve oradaki insanlar her gün yaklaşık 100 ölüyle karşı karşıya. O insanlar, Türkiye'yi kendilerine rol model alıyorlar. Türkiye'deki gibi hem ekonomik zenginlik hem de demokratik zenginliği rol alıyorlar ve bunun gelişmesini istiyorlar. Buna direnenler de hiçbir kişi, yönetim, kral ne olursa olsun halk harekatının önünde asla duramamıştır. Milletin hareketini ve coşkusunu tsunamiye benzettim. Gelir, götürür. Ya siz yolu açarsınız, ya gelip kendisi tahrip eder götürür.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Libya ziyaretlerinden bir gün önce, kendilerinden rol çalmaya çalışan ve o kıtayı sömüren ülke temsilcilerinin, Libya'yı ziyaret ettiğini dile getiren Çağlayan, ''Sevgi ve sempati yarışı içine girerek, bizden bir gün önce bölgeye giden ülke temsilcileri, orada sadece toprağın altındaki petrolü, doğalgazı, madenleri görüyorlar. Ama biz onlardan farklı bakış açısına sahibiz. Biz de baktığımız zaman toprağın üstündeki Allah'ın yarattığı beşeri sermaye insanları görüyoruz. Biz, o insanlara destek olmak, yardım etmek duygusu içindeyiz. Bunu da net şekilde ortaya koyduk'' diye konuştu.
Libyalılara Ramazan Bayramı döneminde 300 milyon dolar destek verildiğini anımsatan Çağlayan, ''Bizden rol çalmaya giden ülkelerin bankalarında Libya'nın 168 milyar dolar mevduatı var. 168 milyar doları elinde tutanlar, bizden rol kapmak için gidip şirin gözükmeye çalışanlar, sen şirinlik mi yapmak istiyorsun, o zaman bu ülkenin parasını geri ver. Parayı vermediği gibi bunun nemasını da Libyalılara vermiyorlar. 168 milyar dolar, kaldıraç etkisiyle 1 trilyon dolarlık mevduat pastası olmuş durumda. Buradan çağrı yapıyorum, Libya devletinin parasını bulunduran, tutan ki o paraya kimsenin el koyması mümkün değildir, çıkın bu insanların hakkı olan 168 milyar doları kendilerine teslim edin. Libya devleti, ulusal geçici konsey bunu bekliyor'' dedi.
''Suriyeli iş adamları huzursuz''
Suriye'nin ülkelerle yapılan ithalatın gümrük vergisi yüzde 5'inden fazla olan malların ithalatını yasaklama kararını, ateşle oynamaya benzeten Çağlayan, şöyle konuştu:
''Bunun adı ateşle oynamak. Türkiye-Suriye arasında önemli bir ticari ilişki vardır. Yaklaşık 2,5 milyar doların üzerinde toplam dış ticaretimiz var. Şimdi siz kalkıp, yüzde 5'ten fazla gümrük vergisi olan ürünlerin ithalatına yasak getirirseniz, bunun misliyle cevabını alırsınız. Bundan da siz zararlı çıkarsınız. Suriye ekonomi yönetimini uyarmak adına bunları söylüyorum. Bu yapılan hareket son derece yanlıştır, akla aykırı bir harekettir. Bütün dünya ülkeleri açık ekonomi izlerken siz ekonomimizi yasaklarla donatırsanız, Dünya Ticaret Örgütü kurallarına karşı hareket ederseniz, Türkiye'nin de eli boş değil. Biz de buna karşı tedbir alırsak Suriye ekonomisi kilitlenebilir. Çünkü Suriye, benim ülkeme 700-800 milyon dolara yakın ihracat yapıyor. Ben de onların ihracatına herhangi bir şekilde bir denetim koyarsam ürün denetimi koyarsam, ben de çeşitli gümrükler koyarsam, onların yaptığı gibi Serbest Ticaret Anlaşmasına aykırı hareket edersem, inanın ki bundan Suriye devleti çok zarar görür. Suriye ekonomisinin yapmış olduğu bu uygulamanın Suriyeli iş adamları arasında ciddi bir şekilde huzursuzluk yarattığını biliyorum.''
Suriye ile yapılan Serbest Ticaret Anlaşması'na göre Suriye'den gelen tüm ürünlere gümrüklerin sıfırlandığını anlatan Çağlayan, bunun Suriye'ye imkan tanımak, ihracat kabiliyet ve kapasitesinin artması için yapıldığını söyledi.
Çağlayan, ''Akla ziyan işler yapıyorlar. Halkının istediği demokrasiyi karşılamaktan uzak bir yönetim, ekonomik anlamda da son derece yanlış, Suriye ekonomisini sıkıntıya sokacak yanlış tutum ve davranış içindeler'' dedi.