Patronlar


Necati Doğru'nun yazısı

Boru hattının arkasına saklanan 5 hınzır soru!

Pişmiş aşa su katıyor, "Asya, Avrupa, Afrika; 3 kıtanının birden enerji vanası olduk... Keseriz ha vanayı... Petrolsüz kalırsınız..." diye övünme, böbürlenme, kendinden geçme iyimser içeriğine dudak büküyor değilim.

Borunun bizden geçmesi iyi.

Memlekete kazançtır.

Gelecek için fırsattır.

İnsanlığa hizmettir.

Yapılmış da yapılmıştır.

Fakat yine aşırı şişinme, halkı kandırma, gerçeği tam olarak yansıtmama, toplumu afyonlama, acayip bir propagandayla olanı biteni abartma var.

Koca koca adamlar!

Yaşını başını almış kadınlar!

Niçin bunu yapar?

Bilenler bilir.

Hatırlar.

Böylesine; "stratejik üstünlüğümüz oldu" şişinmesini 1951 yılında Türkiye'nin Yunanistan ile beraber NATO'ya alındığı günlerde de pompalayıp yaşatmışlardı.

NATO üssü olmuştuk.

Batı'nın güvenlik kalesi.

Hür dünyanın (şimdi küreselleşme-liberalizm lafı çokça tüketildiği gibi o yıllarda en çok tüketilen laf da buydu) ayrılmaz parçası... Anadolu ABD ve Avrupa'nın desteğiyle kabuğunu kıracak, yardımlar akacak, yabancı sermaye gelecek, çarıklar içinde pişen ayaklar, deri ayakkabı, yamalı pantolondan başka giysi bulamayan bedenler, İngiliz kumaşı kalitesinde tekstile kavuşacaktı.

***

Oysa olay bu değildi.

Türkiye'ye sevgi değildi.

Kalkındırma isteği değildi.

O dönemde varolan savaş teknolojisi altında Batı ve ABD'nin Urallar'daki Rus (o zaman adı Sovyetler) sanayi bölgeleriyle Kafkasya'daki petrol kaynaklarını bombalayabilmesi olanaksızdı. Bunlar, ancak Rusya'ya en yakın noktalarda kurulacak üslerle bombalanabilirdi. Ankara'yı NATO'ya almak, bu anlamda bir jest değil ABD Başkanı Eisenhower'ın temellerini attığı stratejinin sonucuydu.

Türkiye gelişti, büyüdü.

Ama borçsuz yaşayabilen, dış borca, yüksek faize gelen hoppa paraya ihtiyaç duymayan, cari açıklar verip krizilere düşmeyen bir ülke olamadı. Dolayısıyla Türkiye, 21. yüzyılda yeni büyümeler, gelişmeler elde edecekse bunu buraya getirmenin; "Kafkas ve Kazak petrollerinin vanası bize geçti... Büyük stratejik üstünlük kazandık..." diye şişinmenin bir anlamı yok.

***

Bakü - Tiflis - Ceyhan:

Kapasite 50 milyon ton.

Tam kapasiteye geçince Türkiye'ye yıllık getirisi 250 milyon dolar olacak. Bir tek bunu biliyoruz. Masrafı, götürüsü ne olacak ve o, Türk halkının sırtından mı çıkacak, bilmiyoruz.

Şu soruların yanıtı ortada yok:<