Boyner, ETA ve IRA’yı çalışan Avukat Currin’e “Devletin terörist liderle gizli görüşürken yasal partiyle konuşmadığı başka örnek var mı?” diye sordu
Önceki gün Türkiye’de bireylerin özgürlüğü, onuru ve haklarının ülkenin bölünmesinden daha önemli olduğunu söyleyerek tartışma başlatan Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, dün de sorduğu bir soruyla gündeme geldi. Boyner, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 40. yıl faaliyetleri kapsamında düzenlenen “21. Yüzyılda Devlet ve Birey” konulu forumun konuşmacılarından Güney Afrikalı avukat Brian Currin’e, “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti veya devlet mekanizmaları Kürt hareketinin mecliste demokratik yollardan seçilmiş sivil, teröre bulaşmamış temsilcileriyle açık görüşmek yerine terör örgütünün hapisteki lideriyle gizli görüşmeyi tercih ediyor. Böyle bir örnek var mı yaşadıklarınız içinde?” sorusunu yöneltti.
Daha önce Güney Afrika, Kuzey İrlanda ve İspanya’da silahlı örgütlerle devlet arasında çatışma çözümleme çalışmalarına katılmış olan Currin, Boyner’in sorusuna, “Çok olağandışı bir durum, çok görülmeyen bir durum. İspanya’da Bask Batasuna Partisi, terör örgütü ETA ile ilişkisi olduğu için yasadışı ilan edilmişti. Parti, şiddeti kınamayı reddetmişti. Bu dönemde İspanya hükümeti ETA ile gizli görüşmeler yürütüyordu ama Batasuna yönetimi de diyaloğun dışında bırakılmamıştı. Siyasi bir partiyle konuşulmaması durumuyla daha önce hiç karşılaşmadım. Güney Afrika’da da çoğunluğu temsil etsin etmesin siyah ve Hintlilerin partileriyle yönetimin teması vardı” yanıtını verdi.
‘Silahlı kuvvetlerin sivil otoriteye tabi olması önemli’
TÜSİAD’ın Forumu’nda konuşan İspanya hükümetinde geçmişte başbakan yardımcısı ve savunma bakanı olarak görev yapan Narcis Serra, kendi ülkesindeki demokratikleşme süreci hakkında bilgi verirken, geçiş sürecinin zaman aldığını, bir anda olmasının beklenmemesi gerektiğine vurgu yaptı.
Serra, sivil yönetimin iktidarın gerçek anlamda karar verici unsur haline gelmesinin İspanya’da 13 yıl sürdüğüne vurgu yaptı, en kritik meselenin silahlı kuvvetlerin Savunma Bakanlığı’na tabi hale getirilmesi olduğunu belirtti. Serra, bu geçişin özel bir rejim olduğunu belirten Serra, “Bence Avrupa tarafından istenen reformlara devam etmek buradaki çatışmayı azaltmanın önemli bir şekli olabilir. Reformlara devam etmelisiniz” dedi.
Serra, bir soruyu yanıtlarken de bugün İspanya’da silahlı kuvvetlerin kamuoyu yoklamalarında itibarinin siyasi partilerden yüksek olduğunu, ancak bunun sivillerin askere tabi oldukları anlamına gelmediğini belirtti.
Yerel güçlerin tetiklemediği bir geçiş döneminin başarılı olmayacağına inandığını ifade eden Serra, Tunus ve Mısır’daki yerel hareketin kendisinin demokratikleşmeyi istediğini kaydetti.
İlk toplantı CHP’yle
TÜSİAD yönetimi, bugün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve parti yönetiminden isimlerle bir araya geliyor. Bu toplantı, TÜSİAD’ın 12 Haziran’daki seçimler öncesinde siyasi parti liderleriyle bir araya gelerek görüşlerini alacağı etkinliklerin ilk ayağı olacak.
Toplantılarda siyasi partilerin plan, program, hedef ve politikaları hakkında bilgi edinilmesi ve iş dünyası ile siyasi partilerin bu çerçevede görüş alışverişinde bulunması amaçlanıyor. Toplantılar kapsamında ayrıca, TÜSİAD tarafından hazırlanan, iş dünyasının yeni döneme ilişkin beklentilerini içeren bir rapor da ele alınacak.
Toplantıya CHP yönetiminden Alaattin Yüksel, Faik Öztrak, Umut Oran, Sencer Ayata, Sena Kaleli, Süheyl Batum, Erdoğan Toprak ve Osman Korutürk katılacak. Toplantıda, TÜSİAD üyelerinin yanısıra Türk Girişim ve İşdünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) üyeleri davetli olarak bulunacak.
‘Türkiye güvenliğe dayalı çözümü tercih ediyor’
Avukat Brian Currin, yaptığı konuşmada Güney Afrika ve Kuzey İrlanda örnekleri üzerinden çatışma önleme ve uzlaşma süreçlerine ilişkin tecrübelerini paylaştı. Barış süreciyle ilgili birtakım önkoşul ve gereklilikler bulunduğunu anlatan Currin, taraflar arasında barış ve müzakereye dayalı sürecin oluşturulabilmesi için çıkarların paylaşılıyor olması gerektiğini söyledi.
Barışa dayalı çözüm için ortak tercih bulunmasının önemine işaret eden Currin, Türkiye’de terör örgütü PKK ile yaşanan süreç konusunda, “Devlet gördüğüm kadarıyla güvenliğe dayalı çözümü tercih ediyor. 21 Ocak itibariyle Başbakanlık, Türk devletinin hiçbir şekilde diyalog başlatmak istemediğini ifade etmiştir. Gördüğümüz kadarıyla Türkiye’de henüz çıkarların paylaşımı konusunda bir ortam oluşmamış” değerlendirmesini yaptı.
Tarafların mutlaka kendi silahlı kuvvetlerinin desteğini alması gerektiğini anlatan Currin, “militanların barış sürecinde ateşkes anlaşmasının yapılması” ve silahların bırakılmasında önemli rol oynayabildiğini söyledi.
Özgür basın kritik
Müzakerelerin başarısı için tarafların barışa dayalı bir çözüme kendilerini adamaları ve buna gönül vermeleri gerektiğinin altını çizen Currin, adanmışlık için ise tarafların birbirine güvenmesi gerektiğini vurguladı. Diğer bir gerekliliğin ise liderlik olduğunu dile getiren Currin, başarılı liderlerin başkaları üzerinde etkili olduğunu söyledi.
Müzakereler için konjonktür ve ortamın da önemli olduğunu, saydamlık ve samimiyetin ise barış sürecinin vazgeçilmezleri arasında bulunduğunu anlatan Currin, basının da hür olması gerektiğini vurguladı.
Bağımsız basının varlığının önemine işaret eden Currin, basının, barışın öneminin farkında olması, barışa destekte bulunması gerektiğini ifade etti. Currin, basının sürece desteği kadar halkın desteğinin de şart olduğunu ekledi.
‘Atatürk’ten beri en ilginç döneminiz’
Eski İspanya Başbakanı ve AB Bilge Adamlar Grubu Başkanı Felipe Gonzalez, Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu dönemin Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana en ilginç dönem olduğunu söyledi. Gonzalez, “Türkiye’de beni etkileyen şeylerden bir tanesi; Türkiye, Atatürk’ten bu yana tarihinde en ilginç anlarını yaşıyor. Türkiye’nin uyum sağlayarak AB’nin bir parçası olması, modernleşmeyi ve kendi güçlenmesini sağlayarak bir üye olmasını sağlamak konusunda çalışmalar yürütülüyor” dedi.
Gonzalez, AB’nin Türkiye ile ilişkileriyle ilgili de “AB Bilge Adamlar Grubu Başkanı olarak görüşüm; bizler AB’nin geleceği açısından öncelikler yarattık. AB çok önemli bir genişleme çalışması gerçekleştirdi. Raporda ’devam etmeli’ diyor” şeklinde konuştu.
Avrupa ile entegrasyonun ekonomik modernleşmeye çok yardımcı olduğuna, ama aynı zamanda bazı hayal kırıklıkları da yarattığına değinen Gonzalez, “Ülkenin önüne bazı engeller konuluyor önüne... Bu engeller bazen gereksiz yere ortaya çıkıyor” dedi. Gonzalez, AB üyesi ülkelerin yönetimlerinin hiçbiriyle Türkiye’nin üyelik konusunda sorunu olmadığını belirtirken, “ Siyasi liderlerin ötesinde birşey bu... Türkiye’nin hangi üye ile sorunu var? Hiçbiriyle... İspanya ile zaten yok. Hiçbiri ile sorunu yok ama Fransa kamuoyu ile bir sorunu var” dedi.
Milliyet