Patronlar


bir davacının, el konulan İmar Bankası’ndan ödemelerin nasıl yapılacağını düzenleyen Bakanlar Kurulu Kararı ile İmar Bankası’ndan satın aldığı Hazine Bonosu’ndan doğan zararının tazmini istemiyle açtığı dava sonuçlandı.
      Danıştay 13. Dairesi, söz konusu Bakanlar Kurulu kararının iptal isteminin reddine karar verdi.
      Daire, davalı idarelerden Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) olayda "hizmet kusuru" bulunması nedeniyle doğan zararın İmar Bankası’ndan hazine bonosunu aldığını belgelendirenlerin zararının ödenmesine karar verdi. Karar oyçokluğuyla alındı.
      AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, bir davacı, el konulan İmar Bankası’ndan ödemelerin nasıl yapılacağını düzenleyen 29 Aralık 2003 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı’nın iptali ve İmar Bankası’ndan satın aldığı 9.999,97 YTL tutarındaki hazine bonosu bedelinin vade sonunda ulaşacağı nominal bedelin vade bitiminde, vade tarihine kadar işlemiş ve dava süresince en yüksek ticari faiz oranıyla zararın oluşumunda hizmet kusuru bulunan dairelerden müteselsilen tahsili istemiyle dava açtı.
      Danıştay 13. Dairesi, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının iptal istemini reddetti. Davacının, söz konusu Bakanlar Kurulu kararının dayanağı olan 5021 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırılık iddiasını da "ciddi" bulmadı.
      Danıştay 13. Dairesi, davacının, el konulan İmar Bankası’ndan satın aldığı ve belgelendirdiği Hazine Bonosu’ndan doğan zararın tazmini istemini ise yerinde gördü.
     
     BDDK’NIN SORUMLULUĞU

      Kararda, Sermeye Piyasası Kanunu uyarınca bir bankanın Hazine Bonosu satışı için izin alması gerekirken, İmar Bankası’nın izni olmadığı halde Hazine Bonosu satışı yaptığının BDDK yetkililerince bilindiği halde Kurul’un bunu önlemeye yönelik herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı anlaşıldığı ifade edildi.
      Kararda, "Bu durumda, BDDK’nın, Bankalar Kanunu hükümleri uyarınca görevini gerektiği biçimde yerine getirmediği, bankanın yönetim ve işleyişindeki aksaklıkları ve Bankalar Kanunu’na aykırı işlemlerini zamanında saptayarak tasarruf sahiplerinin hak ve çıkarlarını koruyamadığı anlaşılmaktadır" denildi.
      Kararda, SPK’nın da hukuki sorumluluğu irdelendi. SPK’nin Hazine tarafından ihraç edilen Hazine Bonosu’nun ikincil piyasa işlemlerinde aracılık yapacaklara faaliyet izni vermek, ayrıca sermaye piyasasını ilgilendiren her türlü iletişim araçlarıyla yapılan yayın, duyuru ve reklamları izlemek, bunların yanıltıcı olanlarını saptayarak yasaklamak ve gereği yapılmak üzere ilgili kuruluşlara bildirme görevinin bulunduğu hatırlatıldı.
      13. Daire’nin kararında, İmar Bankası’nın aracılık faaliyetlerinde
      bulunma yetkisinin 1990’da iptal edildiği, ancak Hazine Bonosu alım satımında yetkili olmayan bankanın çeşitli gazete ve televizyonlarda reklamlar verdiği ve 1990’dan itibaren yatırımcılara Hazine Bonosu sattığı vurgulandı.
     
     "SPK GÖZETİM VE DENETİM GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEDİ"

      SPK’nın bu konuda herhangi bir işleminin bulunmadığı ve SPK’nın, kanunun kendisine verdiği "gözetim ve denetim" görevini yerine getirmediğinin anlaşıldığı belirtilen kararda, şöyle denildi:
      "Bu durumda, SPK kararı ile borsa üyelik ve aracılık faaliyetlerinde bulunma yetkisi kaldırılan İmar Bankası’nın yetkisi olmadığı halde ilan ve reklam vererek yatırımcılara gerek hazine bonosu, gerekse bu ad altında satış yapmasını zamanında önlem alarak engel olmayan BDDK ve SPK’nın olayda kusurlu davranışları bulunduğu kuşkusuz olduğundan, anılan idarelerin davacının dosyada bulunan ve bankadan hazine bonosu aldığını