Taha Akyol'un yazısı
Seçimden hemen sonra seçim
EKONOMİDEN Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'la bir grup gazeteci sohbet ediyoruz. 350 sayfaya yaklaşan "AB Müktesebatına Uyum Programı, Taslak" adlı belgeyi açıklıyor.
Bizim önceliğimiz tabii cumhurbaşkanı seçimi ve genel seçimler. Babacan, cumhurbaşkanı seçimi konusunda "Başbakan bize de hiç renk vermedi, çıkmak veya çıkmamak için bir eğilimi olsaydı hissederdik" diyor.
Bence Babacan'ın bu konuda "hissettiği" şeyler vardır ama bildiğimiz ihtiyatkârlığıyla kendisi bize renk vermiyor.
Peki, genel seçimler ne zaman? Babacan "şahsi kanaatim" diyor:
- Cumhurbaşkanı seçimi mayısta bitiyor. Genel seçimler için aylarca beklemeye gerek yok. 1 Ekim'den itibaren yeni Meclis'in yasama faaliyetine başlamasını sağlayacak şekilde genel seçimleri öne almalıyız.
Yani temmuz sonunda veya ağustos başında genel seçimler!
Babacan'ın gerekçeleri akılcı:
- Niye zaman kaybedelim? Meclis zaten 9 ay çalışır. Seçimi kasımda yaparsak, ek bütçe gerekecek... Yeni Meclis şubat ayında çalışmaya başlayacak... Halbuki seçimleri iki ay öne alırsak, yeni Meclis'e ve yeni hükümete dört ay kazandırmış oluruz: Ekim, kasım, aralık, ocak...
Neden erken?
Babacan'ın "seçimleri öne alarak dört ay kazanma" düşüncesi, kendisinin de belirttiği gibi, "ekonomi için çok daha yararlı" olur, seçim sonrasına kalmış reformlar daha fazla gecikmez.
Bir de Babacan'ın değinmediği "siyasi faktör" var: Cumhurbaşkanı seçiminden hemen sonra genel seçimlere gitmek, siyasi atmosferi değiştirir! Hele bir de AKP seçimden ciddi bir başarıyla çıkarsa, 'Çankaya savaşları'nın artık siyasi zemini kalmaz!
Erdoğan ve Gül bunu düşünmüyor olabilir mi?!
Şahsi kanaatim de AKP'nin cumhurbaşkanı seçiminden sonra süratle erken seçim kararı alacağıdır.
Peki, Başbakan niye "zamanında" diyor hâlâ?!
Demokraside hiçbir hükümet erken seçimleri aylar öncesinden ilan etmez; etkinliği, nüfuzu, işleri çekip çevirme kapasitesi düşer çünkü. Parti içi sorunlar da çıkabilir.
Onun için demokrasilerde erken seçimler, kural olarak, erkenden açıklanmaz, 'sürpriz' yapılır. 2002 seçimlerine de Bahçeli'nin sürpriziyle gitmemiş miydik?
Ali Babacan bu erken seçim görüşünü Başbakan'a söyledi mi? Bunu sordum. "Söyledim tabii ama bu günlerde değil, altı ay önce" diyerek yine 'ihtiyatkâr' bir cevap verdi.
Hedef 2012
Demokraside çekişmeler olur. Bu çekişmeler siyasi ve ekonomik krize dönüşmedikçe, toplumu rahatlatıcı bir 'supap' işlevi de görür.
Türkiye mevcut çekişmeleri krize dönüştürmeden her iki seçimi de yapabilmeli. Ekonomideki dinamizm siyasi bir kazaya uğramamalı...
Babacan 2007'nin ilk üç ayında dışarıdan 12 milyar dolar yatırım sermayesi geldiğine dikkat çekerek, "Bakın, güven var, kriz beklentisi yok" diyor.
"Türkiye 2012 yılına kadar AB ortalamasının üstündeki bu ekonomik büyümeyi sürdürmeli" diye vurguluyor.
Niye 2012 yılı? Evvela, bir sonraki genel seçimlerin yılı! İkincisi, Türkiye 2012 yılında kişi başına 10 bin dolar milli gelir eşiğini aşabilir! Üçüncüsü, 2012 yılı AB ile pazarlıklarda bir dönüm noktasına denk düşecek gibi gözüküyor, Türkiye o şartlarda masaya daha güçlü oturmalıdır...
Babacan'ın şu sözlerine dikkat:
- Hazırladığımız bu uyum programında teknik konuları ilk yıllara, hassas konuları sonraki yıllara koyduk!
Evet, geleceğe bakalım!
Milliyet