Gündem


Murat KAYA

Kocaeli’de 2004 ile 2019 yılları arasında belediye başkanlığı yapan İbrahim Karaosmanoğlu, bir dönem kentteki kirlilik nedeniyle eleştirilmiş, bu eleştirilere, aynı dönem Kocaeli Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan ve çevre kirliliğiyle ilgili araştırmalarda bulunan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu da katılmıştı. 

“ANNELERİN SÜTÜ BİLE ZEHİRLİ ÇIKTI” HABERLERİ

Karaosmanoğlu ile Hamzaoğlu’nu karşı karşıya getiren “şarlatan” davasının Anayasa Mahkemesi kararına yansıyan belgelerine göre olay şöyle gelişti: 

Çevre şartlarının halk sağlığına etkileri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan, Dilovası ve Kandıra ilçelerinde yaşayan gebelerden doğan bebeklerde ağır metal maruziyetiyle büyüme ve gelişme durumu” isimli projeyi yürüten Hamzaoğlu, çalışmasında edindiği “bebek dışkısında bile zehirli madde bulunduğuna”ilişkin bilgileri bir gazeteciye verdiği röportajda paylaştı. 

Yerel gazeteler yeni fabrikaların açılmaması gerektiği uyarısı da bulunan bu bilgiyi, “Annelerin sütü bile zehirli çıktı” başlıklarıyla yayımladı.  

AÇIKLAMAYA KIZDI, “ŞARLATAN” DEDİ  

Bu açıklamalara çok kızan eski Başkan Karaosmanoğlu, farklı tarihlerde Hamzaoğlu’nu hedef alan beyanlarda bulundu ve bu beyanlar yine yerel gazetelerce kullanıldı.  

Karaosmanoğlu, “Hoca şov yapıyor. Raporu istiyoruz yok. Herkes üzerine düşeni yapsın. Konuşmak kolay, belge nerede, neye dayanarak söyledin. Ispatını yapması lazım, şarlatanlık yapıyor” ifadelerini kullandı. 

KARAOSMANOĞLU ALEYHİNE 5 BİN LİRA MANEVİ TAZMİNAT KARARI

Bu ifadeler Hamzaoğlu tarafından daha sonra yargıya taşındı. Hamzaoğlu, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla 2 Şubat 2011’de Karaosmanoğlu aleyhine manevi tazminat davası açtı. 

Davanın görüldüğü Kocaeli 3. Asliye Mahkemesi, 26 Mayıs 2016’da davayı kısmen kabul ederek Karaosmanoğlu’nun Hamzaoğlu’na 5 bin lira tazminat ödemesine hükmetti. Mahkeme, sarf edilen sözlerin kişiyi küçük düşürücü ve kişilik haklarına saldırı ihtiva eden sözler olduğunu kararında belirtti. 

Eski başkanın karara itiraz ettiği Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de, 26 Şubat 2020’de bu kararı isabetsizlik olmadığı için onadı.

HUKUK YOLLARI TÜKENİNCE AYM’YE BAŞVURDU

Karaosmanoğlu, hukuk yolları tükenince bu kez Anayasa Mahkemesi’nin yolunu tuttu. 

Mahkemeye sunduğu dilekçede Karaosmanoğlu, davacının açıklamalarının basında yer aldığı, belediyenin görevini yerine getirmediği imajını yarattığı, bu kapsamda eleştiri ve cevap hakkını kullandığı, tartışmanın kamuda tanınmış kişiler arasında yaşandığını ve eleştiri sınırının daha geniş yorumlanması gerektiğini bildirdi. Ayrıca dava konusu sözlerini davacının açıklamalarının bilimsel temelinin olmadığını vurgulamak amacıyla kullandığını, bu nedenle aleyhine tazminata hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini de ileri sürdü. 

BAKANLIK: OLAYIN KENDİNE ÖZGÜ ŞARTLARINI DİKKATE ALIN
 
Görüşü sorulan bakanlık, çatışma halinde olan ifade özgürlüğü ile şeref ve itibar hakkı arasındaki adil bir denge kurulabilmesi için konuya ilişkin içtihatların ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiğini belirtti. 

Talebi değerlendiren AYM, Anayasa’nın düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlıklı 26. maddesine atıf yaparak, bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında inceleme yaptığını kaydetti. 

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLDİ”

AYM Şunları belirtti:

“Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilmezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir. Soz konusu mahkeme kararıyla başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalede bulunulmuştur. Müdahale, Anayasanın 26. Maddesinin ihlalini teşkil edecektir.” 

“SADE VATANDAŞ DEĞİL” KRİTERİ

Müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı yönünden de inceleme yapan AYM, şu değerlendirmede bulundu:

“Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir. Başvurucunun eleştirilerinin hedefinde olan davacı, kamu tarafından bilinen ve tanınan bir kişi olduğu için kabul edilebilir eleştiri sınırları, sade bir vatandaş ile karşılaştırıldığında daha geniştir. Bu sebeple eldeki başvuruya konu olayın tarafı olan davacının kendisine yönelik eleştirilere sade vatandaşlara göre daha fazla hoşgörü göstermesi gerekir. Öte yandan seçmenlerini temsil eden, çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu da gözden uzak tutulmamalıdır. Şarlatan ifadesi, bağlamıyla birlikte değerlendirilmelidir. Yargıtay, dava konusu ifadelerin olgusal temellerine ilişkin bir değerlendirme yapmamıştır. İfadelerin sert, abartılı hatta muhattabı açısından rahatsız edici olduğu kabul edilse bile çevre ve halk sağlığı bağlamında kamu menfaatine yönelik bir tartışmaya ilişkin olduğu tartışmasızdır. Ayrıca belediyenin halk sağlığı hususundaki sorumlulukları dikkate alındığında başvurucunun yaptığı açıklamaların davacının açıklamalarına cevap niteliğinde olup sebepsiz saldırı teşkil etmediği sonucuna varılmıştır.” 

“HAKLAR ARASINDA DENGE KURULMADI”

İlk derece mahkemesi ve Yargıtay’ın ifadelerin bağlamını, şeklini ve nedenini, sözlerin arka planı olup olmadığını, davacının önceki davranışlarını, kamusal bir tartışma ekseninde gerçekleşip gerçekleşmediğini gözetmeksizin soyut bir değerlendirme yaptığını kaydeden AYM, böylece kullanılan ifadelerin kişisel saldırı oluşturduğu kanaatine ulaşıldığını hatırlattı.

Mahkemelerin, başvurucunun ifade özgürlüğü ile davacının şeref ve itibarının korunması hakkı arasında bir denge kurmaya çalışmadığını, yalnızca soyut bir değerlendirmeyle söz konusu ifadelerin kişilik hakkına saldırı niteliğinde olduğunu kabul ettiğini kaydeden AYM, “Bu sebeple başvurucunun tazminat ödemesine ilişkin ileri sürülen gerekçeler, başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez. Açıklanan gerekçelerle Anayasanın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir” hükmü kurdu. 

YENİDEN YARGILAMA VE 20 BİN LİRA MANEVİ TAZMİNAT 

İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddanın kabul edilebilir olduğuna oy birliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik hükmü, bir üyenin muhalefet şerhi sunması nedeniyle oy çokluğuyla aldı. 

AYM ayrıca kararın bir örneginin, ifade özgürlüğünün ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi ve başvurucu Karaosmanoğlu’na net 20 bin lira manevi tazminat ödenmesini de kararlaştırdı.

 

patronlardunyasi.com