İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, ''Artan terör, her gün gelen şehit haberleri, artık taşınabilir, katlanabilir olmaktan çıkmıştır'' dedi.
Küçük, ana gündem maddesi ''Uluslararası Politikaların ve Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmelerin Değerlendirilmesi'' olarak belirlenen İSO Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, geçtiğimiz hafta gerçekleştirdikleri Ankara ziyaretinde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile görüştüklerini, Çağlayan'ın, ''cari açığı düşürmeyi hedefleyen yeni ve özgün bir teşvik sistemi üzerinde çalıştıklarını'' ifade ettiğini söyledi.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile görüşmelerinde ise İstanbul'da sanayinin mevcut yerleşimi ve geleceğinin gündeme geldiğini anlatan Küçük, Bakanlık ile İSO arasında organize sanayi bölgelerinin daha etkin kullanımı konusunda ortak bir çalışma başlatma kararı alındığını kaydetti.
Küresel ekonomide belirsizliklerin arttığı bir ortamda bulunulduğunu, Türkiye ekonomisinin ise bu olumsuzluklardan henüz fazla etkilenmiş görünmediğini belirten Küçük, sanayi üretiminde ilk iki çeyrekteki kadar olmasa da üçüncü çeyrekte de belli bir seviyenin yakalanacağını söyledi.
Hazirandan temmuz ayına cari açığın artışının yüzde 30 oranında hız kesmesinin dikkati çekici olduğunu vurgulayan Küçük, buradaki ana etkenin kurdaki yükseliş olduğunu anlattı.
Tanıl Küçük, şunları kaydetti:
''Kurdaki yükseliş, beklendiği üzere, dış ticaret açığı ve cari açığın taşınabilir seviyelere gelmesine yardımcı olacaktır. Bu olumlu etkinin yanında, yukarı doğru aşırı bir hareket, hem ekonomimizi hem de sanayimizi olumsuz etkileme potansiyeli taşımaktadır. Kurdaki yükseliş ihracatımızı olumlu etkileyecek ithalatı pahalı hale getirmesiyle de ayakta kalma mücadelesi veren, yerli girdi üreticilerimizin rekabet gücüne olumlu katkı yapacaktır. Ancak ilk aşamadaki bu olumlu etkinin yanında, kurların yükselmesi, hammadde ve enerji başta olmak üzere girdi maliyetlerinin artmasını da beraberinde getirecektir.
Girdi ithalatımızın çoğunluğunun Amerikan Doları, ihracat gelirlerimizin çoğunluğunun ise avro cinsinden olduğunu düşündüğümüzde, ihracatta ilk aşamadaki bu olumlu etkinin bir süre sonra nispeten sınırlı kalacağı ortadadır. Öte yandan, maliyetlerin artması, enflasyon üzerinde baskıya yol açabilir ve bir süre sonra faiz artışları gündeme gelebilir.''
''ESAS OLAN KURLARIN BELLİ BİR DENGEDE GİDEBİLMESİDİR''
Kurların yükselmesinin, döviz cinsinden borcu olan sanayi kuruluşlarının Türk Lirası olarak borç yüklerini artıracağını belirten Küçük, kurdaki yukarı doğru hareketin uzun süre devam etmesi ve faizlerin artması durumunda, sanayi için zaten ağır olan finansman koşullarının daha da ağırlaşacağını üretim, yatırım ve istihdamın olumsuz etkileneceğini vurguladı.
Küçük, ''Burada bir iyi nokta, özel sektörün yabancı para cinsinden borçlarının büyük bölümünün orta ve uzun vadeye yayılmış olmasıdır. Her zaman ifade ettiğimiz gibi, kurlardaki aşırı dalgalanmalar istikrarı riske atabilir. Esas olan kurların belli bir dengede gidebilmesidir'' dedi.
Ekonomi gündeminde ilk sıranın artık sağlıklı büyüme zemininin altyapısını oluşturacak yapısal reform ve dönüşüm politikalarına gelebilmesi gerektiğinin altını çizen Küçük, ''Kurdaki yükseliş, cari açığın nispeten azalmasına yardımcı olacaktır ama bu, cari açıkla kalıcı mücadeleye yönelik önlemlerin gündemden düşmesine yol açmamalıdır. Her alanda yapısal adımlar, daha fazla vakit kaybedilmeksizin atılabilmelidir'' dedi.
''Komşularıyla sıfır sorun'' politikasını benimseyen Türkiye'nin, bölgesinde daha aktif bir dış politika yürütmeye başladığını, Türkiye'nin, soğuk savaş döneminin zihinsel kodlarından kurtularak, küresel ve bölgesel değişiklikler paralelinde yeni bir dış politika yaklaşımını benimsemesini, olması gereken, zamanın ruhu ile uyumlu bir gelişme olarak değerlendirdikleri dile getiren Küçük, ancak bugün bulunulan noktaya baktıklarında, zaman zaman sıcak çatışma ihtimallerinin dahi dile getirilebildiği farklı bir tablo gördüklerine işaret etti.
Küçük, ''İmparatorluk geçmişine sahip, tarih boyunca güçlü bir siyasi aktör olan Türkiye'nin aktif dış politika atağının bazılarını rahatsız edeceği aşikardır. Zor bir coğrafyada yaşadığımız bir gerçektir. Tarihin kaynayan kazanı Ortadoğu, Arap Baharı ile ne kadar dikkatle yaklaşılması gereken bir bölge olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır'' dedi.
Öte yandan, Türkiye'nin terör başta olmak üzere, kendi içinde bazı problemleri olduğunun bir başka gerçek olduğunu belirten Küçük, ''Artan terör, her gün gelen şehit haberleri, artık taşınabilir, katlanabilir olmaktan çıkmıştır. Otuz yıldır ekonomimizi, kaynaklarımızı, enerjimizi, psikolojimizi rehin alan bu savaşta, artık tek bir evladımız, tek bir insanımız bile ölmemelidir, diyor, terör örgütünün tüm eylemlerini lanetle kınıyor, Türk, Kürt, Türkiye Cumhuriyeti'nin sağduyulu tüm vatandaşlarını teröre karşı birlik olmaya davet ediyoruz'' diye konuştu.
''SAHİP OLUNANIN ÖTESİNDE GÜÇ ATFETMEK, HAYAL KIRIKLIKLARINA KAPI ARALAYABİLİR''
Tanıl Küçük, Türkiye'nin, dış politikada atılım yaparken, eş zamanlı olarak terör başta olmak üzere içerdeki sorunlarını çözmeye yönelik kararlı uygulamaları da mutlaka hayata geçirebilmesi gerektiğini, içeride sorunlarını çözmüş bir Türkiye'nin, dış politikada da çok daha güçlü olacağını, Türkiye'nin aktif dış politika, bölgesel ve küresel güç olma vizyonunu mutlaka muhafaza etmesi gerektiğini vurguladı.
Bu geçiş sürecinin Türkiye için fırsatlar yanında ciddi riskler de getirebileceğini vurgulayan Küçük, sürecin çok iyi yönetilmesi gerektiğini belirtti.
Küçük, ''Sahip olunanın ötesinde güç atfetmek, hayal kırıklıklarına kapı aralayabilir. Böyle bir olasılığa geçit vermemeliyiz. Dikkatli gidersek, inanıyoruz ki, 21. yüzyıl Türkler'in yüzyılı olacaktır. Önümüzdeki dikenli yolda ilerlerken hedefimiz, tarihin bizlere bir kez daha sunduğu güçlü Türkiye fırsatını iyi değerlendirmek olmalıdır. Bu konuda da hepimize görev düşmektedir'' dedi.
İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Köni de konuk konuşmacı olarak katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, bütün göstergelerde yükselen ülke olarak Türkiye'nin gösterildiğini belirtti.
Köni, ekonomik etkinliğin Avrupa'dan Asya'ya ve Afrika'ya kaydığını ifade etti.