Gündem


Erdoğan, Bakırköy Adalet Sarayının açılışı ile Anadolu Yakası Adalet Sarayının temelinin atılması nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Bakırköy Adalet Sarayı binasının ilk adımlarının 1988 yılında atıldığını ifade ederek, bu ihmalleri kendi iktidarları döneminde giderdiklerini söyledi.

Anadolu yakasında yine bugün temeli atılan Kartal'daki adalet sarayının açılışını da 2008 yılında yapacaklarını ifade eden Erdoğan, adalet mekanizmasının sembolü olan 2 kefeli terazi gibi İstanbul'un 2 yakasındaki adalet saraylarının kente hizmet edeceğini anlattı. Erdoğan, iktidara geldiklerinde ülkeyi eğitim, sağlık, adalet ve emniyetten oluşan 4 temel taş üzerinde yükselteceklerini dile getirdiklerini, eğitim alanında ülke genelinde 102 bin derslik yaptıklarını hatırlattı. Okulları internet ve bilgisayarla donattıklarını ifade eden Erdoğan, ''Yoksa Ağrı'nın Doğubeyazıt'ındaki bir çocuğun bilgisayarı görmesi zor olacaktı'' dedi.

Erdoğan, hastanelerin de birleştirilerek halkın sağlık hizmetlerine ulaşmasını sağladıklarını anlattı. Güvenlik açıklarını da yok ettiklerini dile getiren Erdoğan, büyük şehirlerdeki bazı açıklar dışında Türkiye'nin güvenliğinin iyi bir noktaya geldiğini kaydetti. Erdoğan, adalete de 76 hizmet binası kazandırdıklarını ve bunlara hakkını vermek için ''Adalet Sarayı'' adını verdiklerini belirterek, Anadolu'nun birçok yerinde bölgenin yerel mimarisine uygun binalar yaptıklarını söyledi. Geçmişte Bakırköy Adliyesi'nde bir duruşmaya gittiğini, savcının bir koltuğu zor sıkıştırdığı odada çalıştığını gördüğünü ifade eden Erdoğan, o binalarda savcıların görüşme yapması, misafir ağırlamasının mümkün olmadığını vurguladı. Erdoğan, Anadolu'da altı ahır olan kahvehane köşelerindeki binalardan değil, İstanbul'daki adliye binalarından bahsettiğini ifade etti.

DEĞİŞİM SÜRECİ

Bu alanda bir değişim süreci başlattıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Biz siyasetin ahlaki amacının adalet olduğuna inanan ve adaleti siyasetin merkezine yerleştiren bir iktidar olarak adalet hizmetlerini önceliklerimiz arasında görüyoruz. Partimizi kurarken de imtiyaz değil, adalet üreteceğimizi belirttik'' dedi. Partinin adının da ''Adalet ve Kalkınma'' olarak belirlendiğini anımsatan Erdoğan, Türkiye'yi adaletle bütünleştirip büyütmek için yola çıktıklarını anlattı. Erdoğan, Çağlayan'da İstanbul Adalet Sarayı'nın inşa edileceğini, proje aşamasının bittiğini söyledi.

''HER ŞEYİN BAŞI ADALET''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti: ''Her şeyin başı adalet. Bunun için adaletin olmadığı yerde kalkınmanın olmayacağına inanıyoruz. Vatandaşlarımızın huzur ve mutluluğunun yalnızca ekonomik sorunlara eğilmekle çözülmeyeceğine, alım gücünün arttırılmasıyla sağlanamayacağına inanıyoruz. Bir ülkenin adalet terazisindeki dengesi sağlanmadıkça ekonomik, siyasi ve sosyal yaraları sarılamaz. Bu alanlardaki kargaşa da sona eremez. Temel hak ve özgürlükleri anayasal güvence altına alınmamış bir toplumun gerçek manada kalkınması, ilerlemesi, gelişmesi mümkün değildir.''

Medeniyet yürüyüşlerinde adalet ve kalkınmayı birbirinden ayrı görmediklerini de ifade eden Erdoğan, ''Devletin temel nitelikleri olan demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olma vasıflarının asla birbirinden ayrılmayacağına, birinin diğerine feda edilemeyeceğini vurguluyorum. Millet olarak 7'den 70'e sahip çıkmamız gereken en temel değer hukuktur, adalettir'' diye konuştu. Hukukun temellerini güçlendirmekten heyecan duyduklarını belirten Erdoğan, ''Adalet mülkün temeli olduğu gibi kardeşliğin, dostluğun, barışın, huzurun da teminatıdır. Hukuka ve adalete yapılacak yatırım milletin selametidir, barışın ve huzurun ikamesi içindir. Türkiye hukuk devletidir. Hukuk sistemin temel direğidir. Hukuksuzluk, keyfilik, kural tanımamazlık sistemsizlik demektir. Sistemin temel sütunlarını tahrip etmek demektir'' dedi.

Hukuk devletinin evrensel hak ve özgürlükleri temel alan herkes için objektif kurallar tesis eden bir anlayışta olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Son yıllarda gerçekleştirdiğimiz hukuki ve siyasi reformlar Türkiye'nin çağdaş hukuk devleti anlayışına kavuşması içindir. Hukuk devletinin en bariz vasfı ise o ülkede karanlık odaların olmayışıdır. Yani şeffaflıktır. Bu alandaki demokrasi ayıplarından Türkiye büyük ölçüde kurtulmuştur. Ama görüyoruz ki bazı çevreler henüz bu değişime ayak uyduramamış. Ne yazık ki hala hukuku, adaleti milletten esirgeyebileceklerini düşünenler var. Hala hukuku karanlık odalara hapsetmek isteyenler var. Artık bu ilkel zaman dışı anlayışların tedavülden kalkması gerekiyor. Milletin meclisinde oturup meşruiyeti başka meclislerde arayanlar bu millete layık olamazlar. Demokratik bir zihne sahip olamazlar. Çağdaş değerlerin temsilcisi olamazlar. Hükümetimiz millet iradesini temsil ettikçe demokrasi, hukuk, adalet, sosyal barış güç kazanmaya devam edecektir. Aslolan milletle devletin ahengidir. Toplumun güçlenmesine, vatandaşlık haklarının esas alınmasını gözetmeyen her düşünce toplumsal vicdanda telafisi güç yaralar açacaktır. Türkiye'nin gücünün demokrasi ve hukuka paralel olduğunu ifade ediyorum. Demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden, temel haklardan feragat etmeyeceğiz. Geri adım atmayacağız. Adalet ve hukuk sadece mahkemelerin kararlarıyla değil, bütün toplumun hukukunun korunmasıyla toplumun her kesiminin hukuka, adalete sahip çıkmasıyla sağlanabilir. Geleceğin Türkiye'si, hukukun ve adaletin eksiksiz tecelli edeceği bir Türkiye olacaktır.''

Konuşmanın ardından Kartal'daki Anadolu Yakası Adalet Sarayının temeli, canlı bağlantıyla atıldı. Ardından Bakırköy Adalet Sarayının açılışı gerçekleştirildi. Başbakan Erdoğan ile Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve beraberindekiler, bina içine geçerek burada heykeltıraş Tankut Öktem tarafından yapılan Atatürk büstü ile hakim, avukat ve savcıyı temsil eden heykelleri de üzerindeki Türk Bayrağı'nı kaldırarak açtı.

GÖSTERİLER

 Bu arada, Başbakan Erdoğan'ın tören alanına gelişi sırasında kendilerini ''İstanbul Barosu mensubu Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) avukatları'' olarak tanıtan bir grup avukat, ''Bağımsız savunma'', ''Barolar Birliği istifa'' ve ''Emeğimizin karşılığını istiyoruz'' şeklinde küçük dövizler açtı. Avukatlar adına basın mensuplarına dağıtılan bildiride, burada yapılan eylemin Türkiye Barolar Birliğinin baroların zorunlu müdafiliğe ilişkin görüşlerine ve bu doğrultuda yapılan değişikliklere karşı tepki olduğu dile getirildi.

Öte yandan, Erdoğan'ın konuşması sırasında vatandaşlar arasında bulunan bir kişi, ''Yargısız infaz yaptılar. Hazine bonosu aldım'' şeklinde bağırınca güvenlik kuvvetlerince tören alanından uzaklaştırıldı. Binadan çıkarken Başbakan Erdoğan'a ulaşmak isteyen bir kişi de güvenlik görevlilerince ağzı kapatılarak alandan uzaklaştırıldı. 

''BU ÜLKENİN BAŞINA GELEBİLECEK EN BÜYÜK FELAKET YARGININ SİYASALLAŞMASIDIR''

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketin, yargının siyasallaşması olduğunu söyledi. İstanbul Anadolu Yakası Adalet Sarayı temel atma töreni ile Bakırköy Adalet Sarayı açılış töreninde konuşan Cemil Çiçek, Adalet Sarayının yargı camiasına ve İstanbul'a hayırlı, uğurlu olmasını diledi.

Katkısı olanlara teşekkür eden Çiçek, şunları kaydetti: ''Binanın hikayesini dinlediniz. 1988'de başlamış. Adeta bir pehlivan tefrikası gibi, bir türlü bitmiyor güreş. 1988'de başlamış, istimlak edilmiş, 5 yıl içerisinde maksadına uygun bir hizmetin burada gerçekleşmesi lazım. Vaziyeti kurtarmak için 1992'de bir tören yapılmış, bir temel atılmış. Arkası yok. Yargı mensupları kiralık binalarda, ki İstanbul'da yargı için kiralanacak bir iş hanı bile kalmadı. Devran geçmiş, devir değişmiş bir temel daha atmak gerekmiş 1998'de. Sonra kimse arkasına dönüp bakmamış, bu törenlerden sonra ne oldu diye? Ardından bu işin önüne bir sosyal tesis inşa edilmiş. Sosyal tesiste, koskoca Bakırköy ve bağlı yerlerin yargılama hizmeti yapılıyor. Geldik bizim dönemimize. 1988'den geldiğimiz nokta yaklaşık 19 sene sürüyor. Bu, ilk değil Türkiye'de. Çok şükür biz bunu süresinden evvel bitirdik.''

Çiçek, göreve başladıktan sonra bir başka trajik örneğe şahit olduğunu, İzmir Adliye binasının 22 sene sürdüğünü belirterek, ''Biz geldik, 33 trilyon vermek suretiyle orayı bitirdik'' dedi. Bugünkü fiyatlarla 173 trilyona mal edilen İzmir Adliye binasıyla bu binanın yaklaşık aynı büyüklükte olduğuna dikkati çeken Bakan Çiçek, ''Bu ülkede kaynakların nasıl çarçur edildiğinin ve kimlerin bu yoldan ne kadar önemli paralar kazandığının en açık misali, bu ihale sistemi. 173 trilyona mal oluyor yaklaşık. Biz, bu binayı süresinden evvel, 1 sene-1.5 buçuk sene evvel bitirdik. Harcadığımız para 43 trilyondur'' şeklinde konuştu.

PROJELER

Cemil Çiçek, 18 Kasım 2002'den bugüne kadar yaptıkları ve önlerinde bulunan projelerin toplam kapalı alan miktarının, 4.5 milyon metre kare olduğunu belirterek, şöyle konuştu: ''Harcadığımız para, 2 katrilyon 631 trilyondur. Göreve geldiğimizde, tüm yargının yatırım ödeneğinin yaklaşık 50 trilyon olduğunu hesaba katarsanız, farkı çok açık olarak görmek mümkündür. Sadece bizim İstanbul'a harcamakta olduğumuz, harcadığımız para tutarı 1 katrilyon 51 trilyondur. Cumhuriyet tarihinde görülmedi. Yaptığımız hizmetin büyüklüğünü belki anlatmakta zorlanıyoruz. Küçük hesaplar, lüzumsuz tartışmalar, esas hizmetin büyüklüğünü ve burada yapılan çalışmaları doğrusu göz ardı ediyor.''

Cemil Çiçek, bütün bu çalışmaların, hükümetin yargı meselesine ne kadar önem verdiğinin açık ifadesi olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Çünkü biz hükümet olarak ve ben şahsen Adalet Bakanı olarak şuna inanıyorum ki, yargıya yatırım, bu ülkenin geleceğine yatırımdır. Bu ülkenin geleceği aydınlık, açık olacaksa dışarıda, içeride daha itibarlı bir Türkiye olacaksa yargı meselesine daha fazla önem vermemiz gerektiği kanaatini taşıyoruz. Biz, bunu kabul ettiğimiz içindir ki bu kadar büyüklükte harcamaları yaptık. Burayı açıyoruz. Kartal'ın temelini attık. İnşallah, 7 Mayıs'ta da Çağlayan'daki adliye binamızın ihalesi yapılmış olacak.'' Yargıtay'da daire başkanlığından emekli bir yargı mensubunun, meslek anılarını anlattığı kitaptan iki bölüm okuyan Bakan Çiçek, şöyle konuştu:

''Yabancının bön bön baktığı, 'burası adliye midir?' diye küçümsediği bir dönemden, bu sarayların yapıldığı günlere geldik. Bu işin sorumlularının hiç olmazsa bu dönemde çok fazla konuşmamaları, bir teşekkürü bu hükümetten ve bizden esirgememeleri gerekir diye düşünüyorum. Kimse bu işlerle ilgilenmedi. Çünkü, bu alanın siyasi getirisi yok. Bu katrilyonları buralara harcarsınız, bu, siyasi ranta dönüşmez. Bu, ülkenin geleceğine dönüşür. Onun için herkes yargıya sırtını döndü. Konuşmaya gelince de mangalda hiç kimse kül bırakmadı.''

YARGIDA SİYASALLAŞMA İDDİALARI

Eksik ve yanlış bilgilere dayalı olarak insanların ''Yargıda siyasallaşma var'' dediklerini ifade eden Çiçek, ''Bu Adalet Bakanı, bu hükümet ne yapmış da yargıyı siyasallaştırmış? Anayasa aynı Anayasa, Hakimler Kanunu aynı Hakimler Kanunu, kurul aynı kurul. Biz, ne yapmışız da bizden evvelkilerden farklı olarak, yargıyı siyasallaştırmışız?'' diye konuştu.

Cemil Çiçek, ''Teşekkür alacakları yerde çivi çakmamış olanların ithamına maruz kalmanın kanına dokunduğunu'' dile getirerek, şunları söyledi: ''Bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felaket yargının siyasallaşmasıdır. Bu benim Amentüm'dür. İster dışarıdan, ister içeriden yargı siyasallaşmamalıdır. Ben, bu anlayışla çalışıyorum, bu anlayışla çalışıyoruz. Kim aksini düşünüyorsa herkesin huzurunda, her mekanda, her yerde bunun hesabını vermeye hazırız. Ama eksik bilgiye dayalı olarak bu türlü sloganlarla insanların vicdanlarını kanatırsanız, çalışma şevklerini kırarsanız, o zaman sıkıntıya düşeriz. Bundan ülke de kaybeder, yargı da kaybeder. Bunları söyleyişimin sebebi şu: Benim bir siyaset anlayışım var, hükümetimizin bir siyaset anlayışı var. Hepimiz biliyoruz ki devletin 3 tane erki var. Yasama, yürütme, yargı. Bunlar, birbirinin rakibi değil. Birbirinin alternatifi de değil. Birbirlerinin hasmı hiç değil. Hepimiz, millet adına yetki kullanıyoruz. Türk milleti adına yargılama yapılıyor, Türk milleti adına yasama faaliyeti sürdürülüyor, Türk milleti adına icrai faaliyet ediyoruz. Türkiye'yi içerde, dışarda temsil ediyoruz. Hepsi uyum içerisinde, bu ülkenin mutluluğu, bu ülkenin refahı için çalışmak mecburiyetindedir. Eğer bu 3 erk birbirleriyle kavga ederse, bundan en büyük zararı ülke görür.''

Yargı meselesinin toplum önünde gelişigüzel tartışılamayacağını da ifade eden Adalet Bakanı Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Yargı siyasallaşmamalı. Tekrar ediyorum. Hem içerden, hem dışardan kim siyasallaştırırsa en başta yargı olmak üzere bu ülkeye en büyük kötülüğü yapar. Yargı, bir siyasetin, bir ideolojinin uzantısı da olmamalıdır. Yargının ideolojisi bellidir. Hukuktur, evrensel hukuk kurallarıdır, haktır ve adalettir. Anayasadaki felsefe neyse yargının felsefesi, ideolojisi budur. Buna hepimizin dikkat etmesi lazım ve yargı üzerinden de asla siyaset yapılmamalıdır. Bu, ülkenin felaketi olur. Yargının birliği, milletin, devletin birliği ile eş anlamlıdır. Bunu iyi görmemiz gerekiyor. Kim ki bu birliğe gölge düşürür, kim ki bu birliği zedeleyecek davranışlarda bulunursa, bana göre bu ülkeye bir başka kötülüğü daha yapmış olur.''

BAKIRKÖY ADALET SARAYI

Bakırköy Adalet Sarayı, her birinde 2 bodrum kat, zemin kat ve 7 normal kat olan 13 bloktan oluşuyor. Binada, 156 adet duruşma salonu, 109 savcı odası, 193 hakim odası, 179 kalem odası, 16 nezarethane, 110 tuvalet, 8 müfettiş odası, 4 adli tabip odası, 6 çocuk sosyolog ve psikolog odası, 4 avukat odası, 8 vezne, bir PTT ve 500 araç kapasiteli otopark bulunuyor. Arşiv odaları argon gazlı yangın söndürme sistemiyle korunan binada, 198 adet kamera yer alıyor. Kameralarla çekilen görüntüler, sistem odasında kaydediliyor. Bina koridorlarında anons ve müzik yayınlarında kullanılmak üzere toplam 368 adet tavan tipi çift yönlü hoparlör yer alıyor.

Adalet sarayı, Atrium tarzında inşa edilen 30 metre yüksekliğindeki giriş bölümü, yürüyen merdivenleri, 10 metrelik Atatürk heykeli, kullanılan İznik çinileri, akıllı bina özellikleri ve ileri teknoloji bilgisayar donanımlı salonları ile dikkat çekiyor. Binanın mobilyaları ise Ankara ve Eskişehir açık cezaevlerindeki tutuklularca yapıldı.

ANADOLU YAKASI ADALET SARAYI

Kartal'da temeli atılan Anadolu Yakası Adalet Sarayı ise 123 bin 645 metre karelik alan üzerinde ikisi ana blok olmak üzere, 10 blok halinde inşa edilecek. Binada, 329 adet duruşma salonu, 278 hakim odası, 276 savcı odası, 610 mahkeme arşivi, 52 icra dairesi, 76 yediemin odası, 12 doktor ve hemşire odası, 99 tutuklu bekleme odası, 55 adet sosyolog, psikolog ve pedagog odası, 12 adet karakol ve nezarethane, 2 banka şubesi, bir PTT şubesi, 10 mahkeme veznesi, 1 mutfak, 10 yemekhane salonu, ayrıca kreş, kütüphane, internet, konferans salonu, sahne, laboratuvar, oyun alanı, seminer ve simülasyon odası, sergi ve kokteyl fuayesi, spor salonu, fitness ve jimnastik salonu ile 2 bin 666 adet araç kapasiteli otopark bulunacak. Karayolu, demiryolu ve denizyoluna yakın mesafede inşa edilecek adalet sarayı, 2009 yılında hizmete girecek. Bina, Türkiye'nin en büyük adalet sarayı olacak.