AB'ye katılım öncesi yapılan yardımlar kapsamında, bu yıl sonuna kadar 497.2 milyon Euro verilmesi planlanıyor. AB tarafından Türkiye'ye; 2008 yılında 538.7 milyon, 2009'da 566.4 milyon, 2010 yılında ise 653.7 milyon Euro mali yardım yapılması hedefleniyor.
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Mali İşbirliği ve Yatırım Eşgüdüm Bölüm Başkanı Dr.Holger Schröder, İstanbul'da bir basın toplantısı düzenleyerek AB fonları hakkında bilgi verdi. Taksim'deki Avrupa Birliği Bilgi Merkezi'nde "AB Fonları: Sistem Nasıl İşliyor?" konulu toplantıda açıklamalarda bulunan Holger Schröder, AB'ye katılım öncesi mali yardımlarla destek sağlayarak uyumu kolaylaştırmayı amaçladıklarını söyledi.
AB üyeliği sürecinde Türkiye'nin üyeliği yolunda bu fonlara ihtiyacı olduğunu dile getiren Schröder, "Daha az gelişmiş ülkelerin AB standartlarına ulaştırılmasını amaçlıyoruz. Türkiye için de bu amaçla hareket ediyoruz. Ekonomik standartları AB ortalamasına ulaştırılmasını istiyoruz. TÜrkiye'eki zengin fakir ayrımını ortadan kaldırmayı hedefliyoruz" dedi.
Schröder, Türkiye'ye ayrılan fonların ciddi bir artış gösterdiğini belirterek 2004 yılında yapılan yardımın 250 milyon Euro olduğunu 2006'da bu rakamın ikiye katlanarak 500 milyon Euro seviyesine ulaştığını kaydetti. AB'nin 2007-2010 yılları arasında Türkiye'ye 2 milyar 256 milyon Euro tutarında fon tahsis edeceğini belirten Schröder, bu fonların kurumsal kalkınma, sınır ötesi işbirlikleri, bölgesel kalkınma, insan kaynaklarının gelişimi ve kırsal kalkınma amaçlı kullanılacağını dile getirdi. Schröder, 2007 yılında Türkiye'ye 497.2 milyon Euro, 2008'de 538.7 milyon, 209'da 566.4 milyon ve 2010'da ibe 653.7 milyon Euro fon sağlanacağını kaydetti.
2007'DE HANGİ ALANLARDA HİBE VERİLECEK?
AB'nin 2007-2010 arasında Türkiye'ye katılım öncesi yardım mekanizmasından sağlayacağı fonları belirlediğini söyleyen Schröder, kurumsal gelişim, bölgesel kalkınma, kırsal kalkınma, insan kaynakları geliştirme, sınır ötesi işbirliği alanlarında toplam 2 milyar 256 milyon avroluk fon ayrıldığını dile getirdi. Schröder, 2007'de AB-Türkiye mali yardımı çerçevesinde teklif çağrıları aracılığıyla hibe imkanı bulunan proje başlıklarını şöyle sıraladı:
''Yerel girişimler, turizm, çevre hibe projeleri ile Doğu Karadeniz bölgesinin kalkınmasının sağlanması amacıyla 24 milyon avro bütçe ayrıldı. Bundan kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, KOBİ'ler, yerel yönetimler yararlanabilir.
AB ve Türkiye'deki şehirler, belediyeler, meslek örgütleri, üniversiteler ve gençler arasında diyaloğun güçlendirilmesi amacıyla 15 milyon avro ayrıldı. Buna meslek örgütleri, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve gençlik örgütleri başvurabilir. 16 milyon avro yerel düzeyde alınacak tedbirlerle kadın ve gençlerin istihdam edilebilirliğini artırmak amacıyla tahsis edildi.
Bu kapsamda sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, akademik kuruluşlar, meslek örgütleri proje hazırlayabilir. Yine sivil toplum kuruluşları, toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaygınlaşması, kadının insan haklarının korunması, özürlü nüfusun toplumsal hayata katılımının sağlanması, tüketiciyi koruma önlemlerinin uygulanması, çocukların zorla çalıştırılmalarının önlenmesi ve çocuk haklarının korunması gibi alanlarda toplam yaklaşık 5 milyon avroluk fonlara başvurabilir.''
Schröder, ayrıca odaların, AB ve Türkiye'deki odalar arasında diyalog oluşturulması amacıyla 2,2 milyon avroluk, kültürel kuruluşların yayımcılar, üretim firmaları, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, kültürel girişimler ve Türkçe dışındaki yayınlar alanında 2,5 milyon avroluk, kamu çalışanlarının üniversite mezunları, özel sektör çalışanlarının Avrupa'ya entegrasyonu konusunda yüksek lisans çalışmalarının desteklenmesi amacıyla 3,8 milyon avro bütçeli fonlar için proje hazırlayabileceklerini söyledi.
Schröder, fonlarla ilgili daha detaylı bilgi için ''AB'nin Türkiye'de Desteklediği Programlar'' başlıklı yayın ile www.deltur.cec.eu.int, www.europa.eu.int, www.cfcu.gov.tr sitelerinden yararlanılabileceğini aktardı. -
BİREYSEL BAŞVURU YOK
Türkiye'de en çok eğitim ve sosyal uyum faaliyetlerine fon ayrıldığını anlatan Schröder, daha sonra idari kapasite geliştirme, sosyal politikalar ve altyapı, çevre ulaştırma konularına pay ayrıldğını söyledi. Bireysel başvuruların kabul edilmediğini vurgulayan Schröder şunları söyledi; "Fonlardan bakanlıklar ve diğer hükümet kuruluşları AB mevzuatının nasıl uygulanacağına yönelik tavsiye ve eğitimler kapsamında yararlanıyor. Belediyeler katı atık ve atık su arıtma tesisleri gibi altyapı yatırım projeleri için faydalanabiliyor. Sivil toplum kuruluşları toplumsal cinsiyet, çevre, insan hakları, medya ve kültürel faaliyetler için fonlardan istifade edebiliyor. Küçük ve orta ölçekli işletmeler diğer işletmelerle rekabet edebilirliklerini artırabilecek projeleri hayata geçirebilmek için fonları kullanabiliyor."
Projelerin Türkiye genelinde değerlendirildiğini anlatan Schröder, daha çok ise az gelişmiş bölgelere ağırlık verdiklerini kaydetti. Bu kapsamda Karadeniz, Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine öncelik verdiklerini söyleyen Schröder, bütün projelerin AB ve hükümet işbirliği ile seçildiğine işaret etti. Gelen her projenin ihale sürecinden geçirildiğini anlatan Schröder, rekabet ortamının bulunduğunu ve en iyi olanın seçildiğini dile getirdi.
AB KARŞITLARININ FONLARDAN İSTİFADE ETMESİ
Holger Schröder, yöneltilen soruları da yanıtladı. Bir gazeteci AB karşıtı oldukları halde AB fonlarından istifade eden gruplara nasıl bu imkanlardan istifade ettiklerini sordu. Schröder, "Bu süreç rekabete dayalı olarak işliyor. Bağımsız teknik uzmanlar değerlendirmelerini yapıyor. Projelerin kalitesi dikkate alınıyor. Uygulanabilirliğine bakılıyor. Değerlendirmeler sonrası en iyi olan projelere destek veriliyor. Önemli olan başvuru sahiplerinin projesinin uygulanma kapasitesidir." şeklinde konuştu.
Cihan