Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB'nin 7. Çerçeve Programı'ndaki fırsatı iyi kullanırsa Türkiye'nin, 7 yıl sonra bugünden daha farklı bir noktada olacağını dile getirdi.
Babacan, TÜBİTAK, TOBB ETÜ ve TURBO-ppp işbirliğiyle, TOBB -ETÜ konferans salonunda düzenlenen ''AB 7. Çerçeve Programı Türkiye Forumu Ulusal Açılış Konferansı''nda yaptığı konuşmada, bu çerçeve programının, Türkiye'ye Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) alanında büyük fırsatlar sunduğunu belirtti.
AB'nin, 7. Çerçeve Programıyla, 54 milyar euroluk bir bütçeyi, yedi yıl boyunca araştırma ve geliştirme projelerine ayıracağını hatırlatan Babacan, rekabet gücünü artırmak için bu fonlardan yararlanılması gerektiğini vurguladı.
Türkiye ile AB arasında 40 yılı aşkındır süren ortaklık ilişkisinin, 3 Ekim 2005 tarihinde başlayan katılım süreci ile yeni bir boyut kazandığının altını çizen Babacan şunları söyledi:
''Müzakerelerin ilk aşaması olan tarama süreci bir yıllık kısa süre içinde başarıyla tamamlandı. Bu süreçte, 33 fasılda AB müktesebatı ilk defa bir bütün olarak görülmüş, buna karşılık gelen mevzuat ortaya konarak, farklılıklar tespit edildi.
7. Çerçeve Programıyla doğrudan ilişkisi olan Bilim ve Araştırma Faslında fiili müzakereler de tamamlanmış ve bu fasıl geçici olarak kapatılmıştır.
Bu fasıla ilişkin müzakere pozisyon belgemizde AB'nin Lizbon Stratejisi çerçevesinde ortaya koyduğu hedefleri paylaştığımızı ve başta 9. Kalkınma Planı olmak üzere politika dokümanlarımızda bu hedeflere yönelik politikalar oluşturduğumuz açıkça belirtilmiştir.''
Lizbon Stratejisi'nin, AB'nin 2010 yılına kadar, dünyanın, bilgi toplumuna dayalı rekabet ve istihdam gücü gelişmiş en büyük ekonomisi haline gelmesini hedeflediğini kaydeden Babacan, rekabet gücünü ve istihdamı artırmaya yönelik olarak Ar-Ge ve yeniliği teşvik etmenin, bu stratejinin temelini oluşturduğunu, Ar-Ge ve yeniliğin ise sonuç itibarıyla insan kaynaklarına yatırıma işaret ettiğini anlattı.
''Bilim, teknoloji ve yenilik, bütün dünya için olduğu kadar Türkiye için de çok kritik bir alandır'' diyen Babacan, ''bu alana bugünden yatırım yapmak demek, geleceği belirlemek demektir. Rekabetçi bir dünyada, daha çok ve daha kaliteli istihdam imkanlarının oluşturulması, bu çabalarla ilişkilidir'' dedi.
Araştırma konusuna, Hükümet olarak inanarak destek verdiklerini belirten Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
''2005 yılında, Hükümet olarak Ar-Ge için başlattığımız atılım, ülkemizin gelecek atılımıdır. Ülkemizin, yönetimde, ekonomide, demokraside olduğu kadar, bilim ve teknolojide de atılım ihtiyacı vardır. Gerek kamu kurumları, gerek üniversiteler, gerekse özel sektör, başlattığımız Ar-Ge atılımının içindedir.
Bu atılımın, daha bugünden bizi memnun eden çıktılarını görmeye başladık. Uzun vadeli bir bakış açısını gerektiren Ar-Ge çalışmalarında sabır en önemli başarı faktörüdür. Eminim ki, bundan bir 3-5 sene sonra ülkemizin, milletimizin yüzünü ağartacak çok önemli bilgiler, ürünler, işler ortaya konacaktır, işte o zaman herkes, Ar-Ge'nin neden çok karlı bir alan olduğunu ve bizim bu alana neden çok önem verdiğimizi çok iyi anlayacaktır.''
Ar-Ge'ye yapılan yatırımların, ileride nasıl bir Türkiye görmek istediğimiz ifade etmek açısından önemli olduğunu belirten Babacan, 2005 yılından itibaren, Ar-Ge'ye ayrılan kamu kaynaklarının, önceki yıllara oranla misliyle artırıldığını söyledi.
Ar-Ge'ye ayrılacak kaynak
Babacan, Lizbon Stratejisine göre, Gayri Safi Milli Hasıla'nın yüzde 3'ü oranında Ar-Ge harcaması yapmayı hedeflemek zorunda olduklarını belirterek, bu harcamanın yüzde 2'sinin özel sektör, yüzde 1'inin ise kamuya ait olduğunun altını çizdi.
Ali Babacan, özel sektörün gerçek anlamda rekabet gücüne ulaşmasının Ar-Ge ve yeniliklerle mümkün olabileceğini vurguladı. Babacan, 7. Çerçeve Programı'nın duvara asılacak bir çerçeve olmadığını ve mutlaka faydalanılması gereken bir imkan olduğunu belirtti.
"Cari açığın azalması dahi, daha yüksek katma değer üreten bir sanayiden geçer"
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, orta ve uzun vadede Türkiye'nin cari açığının azalmasının dahi, daha yüksek katma değer üreten bir sanayiden geçtiğini belirtti. Babacan, küresel anlamda sınırların kalkarak rekabetin arttığına dikkati çekerek, Türkiye'nin de bundan sonra daha rekabetçi ve yüksek katma değer üreten bir sanayiyi hedeflemesi gerektiğini bildirdi. Babacan, "orta ve uzun vadede Türkiye'nin cari açığının azalması dahi, daha yüksek katma değer üreten bir sanayiden geçer" dedi.
Babacan, Ar-Ge alanında sağlanacak ilerlemenin ve artan rekabet gücünün, Türkiye'nin ilerideki ekonomik gücüne katkıda bulunacak önemli bir unsur olduğunu ifade etti.
Kalıcı rekabet
Kalıcı rekabetin önemine de işaret eden Bakan Babacan, geçici girdi maliyet destekleriyle kalıcı bir rekabetin sağlanamayacağını, ancak bilgi ve yüksek teknoloji ile güçlü ve kalıcı bir rekabetin sağlanacağını vurguladı.
Babacan, bugün için Ar-Ge'ye yapılan yatırımların, uzun vadede karşılığının mutlaka alınacağını da ifade etti.
7. Çerçeve Programı gibi uluslararası araştırma programlarını, ulusal fonların tamamlayıcısı olarak gördüklerini belirten Babacan şöyle devam etti:
"Bir başka deyişle ulusal Ar-Ge altyapısı ve bu alana ayrılan kaynaklar ne kadar güçlü olursa, uluslararası boyutu destekleyecek şekilde etkinleşirse, Türk şirketlerinin ve araştırmacılarının Avrupalı meslektaşlarıyla beraber dünya standardında araştırmalara imza atması o kadar kolay olacaktır."
Ar-Ge yapmadan rekabetçi olmanın mümkün olmadığını ifade eden Babacan, etkin bir Ar-Ge'nin de daha çok işbirliği yapmaktan geçtiğini, bugün dünyanın büyük şirketlerinin bir araya gelerek Ar-Ge işbirliğine dayalı büyük platformlar kurduklarını gözlemlediklerini söyledi.
6. Çerçeve Programı ile son iki yılda önemli bir ilerleme kaydettiklerini, ancak buna karşılık eski çerçeve programındaki performansın yeterli olmadığını da belirten Babacan, "Çerçeve Programları sadece fon sağlayan programlar olmaktan ziyade, dünyanın önde gelen kuruluşlarıyla geleceğin teknolojilerinin geliştirilmesine ortam hazırlayan programlar olarak algılanmalıdır" dedi.
7. Çerçeve Programı'nı, AB ile entegrasyonun ileri bir aşaması olarak gördüklerini belirten Babacan, daha çok araştırmacı şirket bu programda yer aldıkça, daha ileri teknolojileri üretmek için mesafe katedeceklerini bildirdi.
Ar-Ge ile Türkiye'nin, ileri teknoloji ürünleri ihracatının da artacağını belirten Babacan, 7 yıl süreyle uygulanacak olan bu programa Türkiye'nin katkısının, ilk görülen rakamın oldukça altına indiğini de vurguladı.
Eylem Planı
7. Program mutabakat zaptında nihai aşamaya geldiklerini belirten Babacan, standart konular dışında, vize ve diğer bazı konularda "Eylem Planı" üzerinde AB Komisyonu yetkilileriyle görüştüklerini, komisyon yetkililerinin de bu konudaki problemin farkında olduğunu söyledi.
7. Çerçeve Programı'ndan beklentilerinin çok yüksek olduğunu ve bu çerçevede, kısıtlı bütçe imkanlarına rağmen önemli bir kamu kaynağını da bu alana tahsis edeceklerini ifade eden Babacan, "amaç, Türkiye'nin daha yüksek bir katma değer üreten sanayiye sahip olmasıdır" dedi.