Ekonomi


Real Madrid-Sevilla maçı biteli 45 dakika olmuş. Gazeteciler, ‘karma alan’ diye adlandırılan bölgede futbolcuları bekliyor. Birer ikişer dakikalık kısa demeç peşinde herkes. Portekizli Cristiano Ronaldo, başı önde hızla çıkıyor, ‘Porfavor Cristiano’ sözlerine karşılık bile vermiyor. Ardından İker Casillas ve Xavi Alanso da kafalar önde yürüyor. Ramos ise “Sergio” diyen bir radyocunun markajında kalıp, ortak açıklama yapıyor. “Mesut’un golü bizi rahatlattı” ilk cümlesi. Ardından Raul Albiol, gazetecilerin teker teker sorularını yanıtlıyor. Arada Sevillalı Kanoute, Cacares ve Navas da şakalaşıyorlar gazetecilerle. Ve mavi gömlekli ufak tefek bir genç hızla çıkış kapısına yönelirken, değişik bir ifadeyle karşılaşıyor. “Tebrikler Mesut, golün harikaydı...” Duruyor, İspanyol gazetecileri pas geçiyor ama İstanbul’dan gelen bir spor yazarını kırmıyor. “Gazeteciden önce Türkiye’den misiniz?” diyor. Sonra klasik soru - yanıt.

Alıştın mı Madrid’e?

Futbol oynadıktan sonra problem yok.

Tribünlerin ilgisini nasıl değerlendiriyorsun?

Seyirci çok destekliyor. İlk yılım olmasına rağmen, yabancılık çektirmediler.

En çok kiminle anlaşıyorsun?

Herkes arkadaşım ama Sami ile (Khedira) farklı elbette.

Hedefin?

Real Madrid’den büyük takım var mı gidecek? Önemli olan burada o eski başarıları yakalamak. Yeni kurulan bir takımız.

Finaldesiniz ya Barcelona maçı?

- Ligdeki gibi olmaz. Ama çok uzun bir süre var daha. Bu da bizim avantajımız.

Üşüyorsun galiba?

Evet... Ben gidiyorum, sağ olun, Türkiye’ye selamlar..

Söyleşi doğal olarak kısa sürüyor. Çünkü bizler mont ve kazaklarla karma alandayken, Mesut tir tir titreyerek konuşuyor bizlerle.

Arif Kızılyalın/Cumhuriyet