Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, hükümetin 301. maddeyi değiştireceğini ve bu çalışmaların Hrant Dink cinayetinden önce başladığını belirterek, "Her halükarda biz 301. Madde'yi değiştireceğiz. 301. Madde yaptığımız reformları gölgeliyor" dedi.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Amerika'nın etkin düşünce kuruluşlarından "Dış İlişkiler Konseyi"nde "Türkiye, Irak ve Orta Doğu: Gelecek Görünümü" adlı bir konuşma yaptı. Kuruluş temsilcileri Cuma günleri yapılan toplantılara normal zamanlarda az katılım olmasına rağmen bu toplantıya çok üst düzeyde katılım olduğunu ve bunun Türkiye'ye verilen önemi gösterdiğini ifade ettiler.
IRAK-PKK-KERKÜK
Türkiye'nin Irak'a müdahale edip etmeyeceğine ilişkin bir soruyu cevaplandıran Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, öncelikle "Türkler Kürtler'e karşı" ve "Türkler Kürtler'i tehdit ediyor" söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Gül, Türkler ve Kürtler'in akraba olduğunu ve Türkiye'nin Kürtler'i Saddam'ın saldırılarına karşı geçmişte koruduğunu hatırlattı. Gül, 500 bin Kürt'ün 1990'larda 2 gün içerisinde Türk sınırına yığıldığını ve 2 yıl boyunca bu insanların Türkiye'de yaşadığını söyledi. Gül, ABD ve İngiltere destekli Çekiç Güç operasyonlarının Türkiye'nin izni ve desteği ile Türkiye'den yürütüldüğünü ve Iraklı Kürt liderler Celal Talabani, Mesut Barzani ve Neçirvan Barzani'nin Türkiye'nin verdiği kırmızı diplomatik pasaportla dünyayı gezdiklerini ifade etti. Bugün Kuzey Irak'ın işlenmiş petrol ve elektrik ihtiyacının Türkiye'den karşılandığını ve binlerce Türk'ün Kuzey Irak'ta faaliyetlerde bulunduğunu dile getirerek, "Biz istemsek derhal buradan çekilirler" dedi.
Türkiye'nin Kuzey Irak'taki Kürtlere karşı hiçbir düşmanca hissinin olmadığını vurgulayan Gül, Irak'a karşı Türkiye'nin politikasında iki faktörün öne çıktığını kaydetti. Bunlardan birincisinin PKK terör örgütü olduğuna işaret eden Gül, Kuzey Irak'ın PKK terör örgütü için güvenli bir sığınak haline geldiğini belirtti.
"Meksika'dan teröristlerin ülkenize patlayıcı maddeler getirdiğini hayal edin" diyen Gül, geçmişte terör örgütü liderinin Şam'daki adresini Suriyeli makamlara aktardıklarında karşı tarafın hayır cevabı verdiğini, ancak bugün terör örgütü liderlerinin Kuzey Irak'ta televizyonlara çıktığına vurgu yaptı. Irak'ın Türkiye ile dost bir ülke olduğunu ve bu ülkenin de müttefik bir ülke tarafından kontrol edildiğine atıfta bulunan Gül, "Bunu ülkeme nasıl açıklarım" diye konuştu.
Türkiye'nin Irak politikasında öne çıkan ikinci faktörün Irak'ın toprak bütünlüğü olduğunu belirten Gül, Irak'ın toprak bütünlüğünün ilk başta Iraklılar için önem taşıdığını ve bunun alternatifini düşünemediğini ifade etti. Bunun alternatifinin "gerçek bir kaos ve kargaşa" ortamı olduğunu dile getiren Gül, Kerkük'ün de küçük bir Irak olduğunu ve barışın burada hakim olmasının zaruri olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Kerkük ve bölgesini yıllarca yönettiğini ancak Kerkük üzerinde Türkiye'nin bir iddiası olmadığını belirten Gül, "Bizim (Kerkük'le) sınırımız bellidir. Bizim Irak'la bir sınır problemimiz yoktur" dedi.
Kerkük'te her grubun bir plan üzerinde anlaşarak referanduma gidilmesi gerektiğini aksi takdirde küçük yüzdelerle belirlenecek bir sonucun bu bölgeye gerçekten bir barış getirmeyeceğini ifade eden Gül, "Problem gittikçe derinleşir" ifadesini kullandı.
Hiçbir grubun Kerkük'e sahip çıkmaya çalışmaması gerektiğini kaydeden Gül, "Bölgede kim Maksimalist ise o probleme sebep olmuştur" diye konuştu. Saddam'ın hayat tarzı ile modern ve seküler bir insan olduğunu hatırlatan Gül, Saddam'ın Maksimalist hareketlerinin bölgede sorunlara sebep olduğunu söyledi.
KIBRIS-AB
Kıbrıs ve bu bağlamda Avrupa Birliği'ne ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Abdullah Gül, Avrupa'da bazı ülkelerin Kıbrıs'ı Türkiye'nin AB üyeliğini engellemek için mazeret olarak kullandığını belirtti. Türkiye'nin ve Türk hükümetinin hızının Avrupa Birliği'nde sorun olduğunu kaydeden Gül, bu yüzden AB'nin Türkiye'nin AB sürecini yavaşlattığını söyledi.
Güney Kıbrıs'ın AB üyeliğine değinen Abdullah Gül, AB'de aday ülkelerin özellikle sınır sorunlarını çözerek AB'ye girmesinin kural olduğunu, ancak Kıbrıs'ın sorunlarını çözmeden AB'ye girerek bu sorunları AB'ye ihraç ettiğini vurguladı.
Yunan asıllı eski bir Amerikan Kongre üyesinin Kıbrıs'a ilişkin sorusunu cevaplandıran Abdullah Gül, Rumların Annan Planı'na hayır diyerek Türk askerinin adadan çekilmesine hayır dediğini dile getirdi.
İRAN
İran'ın nükleer programını değerlendiren Abdullah Gül, Batı tarafından İran'a geçtiğimiz yıl sunulan paketin yönetim tarafından kabul edildiğini ancak yönetimin İran'ın nükleer santrallerinde kullanılacak santifürüjlerin sağlanmasının devamlılığında tereddütlerini bulunduğunu hatırlattı.
MİLLİYETÇİLİK, 301. MADDE, HRANT DİNK CİNAYETİ
Hrant Dink cinayeti ve Türk Ceza Kanunu'nun 301. Madde'sine ilişkin bir soruyu cevaplandıran Abdullah Gül, hükümetin 301. maddeyi değiştireceğini ve bu çalışmaların Hrant Dink cinayetinden önce başladığını açıkladı. Gül, "Her halükarda biz 301. Madde'yi değiştireceğiz. 301. Madde, yaptığımız reformları gölgeliyor" dedi.
Türkiye'de 301. Madde yüzünden hapiste olan yazar veya düşünürün bulunmadığını ifade eden Gül, bugün yürürlükte olan 301. Madde'nin de aslında değişmiş halde olduğunu söyledi.
Bazı savcıların entelektüeller ve gazetecilere karşı savaş açtığını savunan Gül, ancak mahkemelerin, savcıların iddialarını geri çevirdiğini ve bugün 301. Madde dolayısıyla hapiste bulunan kimse olmadığını belirtti.
Hrant Dink cinayetinde insanların ender rastlanır bir tepki verdiğini hatırlatan Gül, İstanbul'un ana arterlerinden birisinin olaya tepki veren insanlar tarafından trafiğe kapatıldığını ve binlerce insanın 10 km yürüyüş yaptığını vurguladı. Gül, cenaze törenine davet ettiği Ermeni Diasporası ve Ermenistan'dan yetkililerin gördükleri manzara karşısında şaşırdıklarını ifade etti.
New York/Cihan