Ekonomi


Sıkı para politikası yüksek TL faizleri bu yıl banka ve şirketlerin yönünü yurtdışına çevirdi. Hesaplamalara göre ekim sonu itibariyle 50 milyar dolara yakın dış kaynak bulundu ve bankaların ve diğer sektörlerin 6 aylık hareketli toplam dış borç çevirme oranları geçen yıl mayıstaki yüzde 100 ve yüzde 84 seviyesinden bu yıl ekimde yüzde 139’u aştı.

Bankacılık sektörü için tarihi rekoruna çıkan dış borç çevirme oranı diğer sektörler için 2022 Aralık’tan sonraki en yüksek seviyeye geldi. Uzmanlar, yeni yılda da dış borçlanmada ki talebin aynı trendde devam edeceğini belirterek bunun TL'nin maliyeti borçlanmaya olanak sağlayana dek süreceği görüşünde.

DIŞ FİNANSMAN GİRİŞİ YENİ ZİRVESİNDE

Genel seçimler sonrası Haziran 2023 ile başlayan para politikasında normalleşme özellikle 2024 yılında Türkiye’ye sermaye akımlarına hız verdi. Yabancı yatırımcılar devlet tahvillerine son yılların en yüksek ilgisini gösterirken, yüksek TL faizleri carry trade kanalından da yabancıyı cezbederken içeride bankalar ve şirketler de hem tahvil hem de kredi alarak döviz girişini hızlandırdı. Carry trade kanalından bu yıl yerel seçimler sonrasında bankacılık sektörü kaynaklarının hesaplamalarına göre 26.1 milyar dolar seviyesinde giriş yaşanırken devlet tahvillerine bu yılki giriş de 20 milyar dolara dayandı. Bankaların ve diğer sektörlerin tahvil ihraçları ve dış kredi kullanımı ise ekim sonunda 47 milyar dolara çıktı. Bu yüksek dış finansman sermaye girişlerinin hızlı olduğu 2007-2008 ve 2012-2013 dönemlerindeki 30-35 milyar doların oldukça üzerinde ve yeni rekor seviyede.

Sıkı para politikasının yanı sıra her bir uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından 2024 boyunca gelen iki kademelik not artışı ve iyileşmeye yönelik raporlar da borçlanma kanallarının açılmasını sağladı. Enflasyonla mücadele kapsamında kararlı ve sıkı duruş ile birlikte Merkez Bankası rezervlerinde güçlü artış da Türkiye’nin 5 yıllık iflas risk primi CDS’inin yıl boyunca gerilemesini sağladı. CDS düşüşü de dış borçlanma maliyetlerinde iyileşme sağlayarak şirket ve bankaları daha da iştahlandırdı.

DIŞ BORÇ ÇEVİRME ORANI 30 PUANIN ÜZERİNDE İYİLEŞTİ

Ekonomim'den Şebnem Turhan2ın haberine göre, tüm bunlar dış borç çevirme oranlarının da oldukça yüksek seviyelere çıkmasına neden oldu. Ödemeler dengesi verilerinden İş Yatırım ekonomistlerinin yaptığı hesaba göre 2024 Ekim ayında bankaların uzun vadeli dış borç çevirme oranı yüzde 136, şirketlerinki ise yüzde 206 oldu. Yılın ilk on ayı olarak bakıldığında oran bankalar için yüzde 126, şirketler için de yüzde 142 olarak hesaplandı. Geçen yılın aynı döneminde dış borç çevirme oranı bankalar için yüzde 113, şirketler için ise yüzde 86 seviyesinde bulunuyordu. Merkez Bankası ise hem bankalar hem de şirketler için tahvil dahil olarak dış borç çevirme oranını 6 aylık hareketli toplamda hesaplıyor.

Merkez Bankası verilerine göre de 6 aylık hareketli toplamda tahvil dahil bankaların dış borç çevirme oranı ekim sonu itibariyle yüzde 139,25’e, şirketlerin ise yüzde 139,44’e yükseldi. Geçen yıl ekimde bankalar için bu oran yüzde 107,47, diğer sektörler için ise yüzde 106,8 idi. Bir yılda dış borç çevirme oranında 30 puanı aşan iyileşmeler sağlandı. Geriye dönük bakıldığında ise Merkez Bankası Haziran 2006’dan bu yana banka ve diğer sektörlerin dış borç çevirme oranını 6 aylık hareketli toplam olarak hesaplıyor. Bankacılık sektöründe ekimde görülen yüzde 139,25 seviyesi tüm veri içinde en yüksek seviyeye işaret ediyor. Diğer sektörler için ise en son bu seviyeler Aralık 2022’de görülmüştü.

Öte yandan Merkez Bankası zorunlu karşılığa (ZK) tabi yabancı para yükümlülükler için geçici uygulama maddesinde değişikliğe gitti. Merkez Bankası karar tebliği dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Yabancı para yükümlülüklerde sıfır olarak uygulanan ZK oranının süresi bir yıl uzatıldı. Bu orana tabi olabilme kriteri olan 6 aylık vade sınırı süresi ise 1 yıla çıkarıldı. Piyasa uzmanları vade sınırında uzatmaya gidilmesini bankaları daha uzun vadeli borçlanmaya teşvik etmek olarak yorumladı.

BANKALARDAN 23.6 MİLYAR DOLAR KREDİ BORÇLANMASI

Gedik Yatırım Baş Ekonomisti Serkan Gönençler, para politikasındaki normalleşmeyle birlikte hızlanan sermaye girişlerinin yalnızca portföy kanalından veya carry trade yoluyla kısa vadeli olarak değil, özel sektörün, özellikle de bankaların yurtdışından borçlanma tutarlarındaki ciddi ivmelenme kanalıyla da gerçekleştiğini belirtti.

Gönençler, “Son 12- aylık döneme bakıldığında, CDS’teki gerilemeye bağlı olarak düşen finansman maliyetlerinin de etkisiyle, bankaların net olarak 23.6 milyar doları kredi borçlanması, 14.8 milyar doları tahvil ihracı olmak üzere 38.4 milyar dolarlık, şirketlerin de 2.7 milyar doları kredi borçlanması ve 6.3 milyar doları tahvil ihracı olmak üzere 9 milyar dolarlık net finansman gerçekleştirdikleri hesaplanıyor. Böylece, bankaların ve şirketlerin birlikte 47 milyar dolarlık net finansman sağladığı görülüyor ki bu tutar borçlanma olanaklarının en güçlü yılları olan 2007-08 ve 2012-13 dönemlerinde elde edilen 30-35 milyar dolarlık yıllık finansman tutarlarının da oldukça üzerinde bir rakama işaret ediyor” dedi.

2025’TE DE BU YIL GİBİ DEVAM EDECEK

Sipay Ödeme Hizmetleri Hazine Müdürü Eren Kuru: Bankaların ve özel sektörün dış borç çevirme oranı yükselmesinin temel nedeni TL'nin maliyetinin yüksek oluşu ve daralan yurt dışı maliyetleri. Önümüzdeki sene de dış borçlanmada ki talep aynı trendde devam edeceğini düşünüyorum. Taa ki, TL'nin maliyeti borçlanmaya olanak sağlayana dek. Eurobond ve sendikasyonlardaki spreadlere bakmak bile her şeyi açıklıyor aslında. 2025'te CDS Mehmet Şimşek'in beklentisine paralel 200'e yanaşır, ABD tahvil faizleri de kademeli olarak yüzde 4 ve aşağısına gelir ise yurt dışı borçlanmalar yine bu seneki gibi devam edecektir.

MERKEZ BANKASI’NA DA İKİ TARAFLI KAZANDIRIYOR

TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat: Bankaların ve reel sektörün bu kadar rahat şekilde dövizle borçlanmaları kurun çok yükselmeyeceğine inançlarından kaynaklanıyor. Merkez Bankası gelecek yılın martta yıllık enflasyonun yüzde 38 seviyesine inmesini tahmin ediyor. Gelecek yılın ilk üç ayında enflasyonla mücadele için kurun artmasına izin verilmeyeceği ortada. Bunu okuyan banka ve reel sektör döviz borçlanıyor ve bu 2025’te de devam edecek. Kur yükselişi bu yıl olduğu gibi gelecek yıl da enfl asyonun altında kalacak. Zaten dış borç çevirme oranlarının 1’den büyük olması borç servisinden fazla döviz borçlanıldığına işaret eder ve bu da piyasada döviz fazlalığı oluşturur.

Bu sonucun da Merkez Bankası’nın rezerv güçlendirmesine destek olduğunu biliyoruz. Döviz fazlası oluşunca TL likidite de artacak ve Merkez Bankası bunu hem rezerv artırımında kullanabilir hem de TL likiditesi faizleri baskılayacaktır. Merkez Bankası’na ve ekonomi yönetimine iki taraflı fayda sağlayacak. Ayrıca iç borç çevirme oranının bir belirleyicilerinden biri de dış borç çevirme oranı. Dış borç çevirme oranı arttıkça içeriden Hazine daha düşük maliyetle borçlanma sağlayabilecek. Döviz borçlanmanın yükselmesi kâğıt üzerinde risk yaratıyor ama Merkez Bankası kurun yükselmesine izin vermeyecek. Ayrıca olası kur atakları yaşandığında müdahale edebilecek güçlü rezervleri var.

patronlardunyasi.com