“Konut Talebini Belirleyen Mikro Faktörler-İstanbul Örneği” araştırmasının sonuçları, İstanbul'da KONUTDER Başkanı Ramadan Kumova'nın yanı sıra araştırmayı yapan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Ali Murat Vural ve İktisat Fakültesinden Prof. Dr. Murat Şeker'in de katıldığı basın toplantısında açıklandı.
KONUTDER'in, 18-50 yaş arasında ve geliri 30 bin liranın üstünde olan kişilerle 1-20 Kasım 2024 dönemine İstanbul özelinde yaptığı araştırmaya göre, 5 yıl içinde ev almayı planlayanların oranı yüzde 29,1 iken, 5 yıl ve daha uzun sürede ev almayı planlayanların oranı yüzde 55,8 olarak gözlemlendi.
Araştırmaya göre gençler konutu bir güvence olarak görürken, 5 yıl içinde konut almayı planlayan 18-29 yaş arasındakilerin oranı yüzde 65,7 oldu. Sonuçlarda, ilerleyen yaşlarda konut alma ümidi oranlarının daha düşük olduğu gözlemlendi.
Araştırmada, gençlerin konut sahibi olma hedefi gelecek planında öne çıktı. Geçmiş dönemde yapılan çalışmalarda 'Kendi evini satın alma isteği' gençler arasında 5. önem sırasına sahipken, son araştırmada bu oran 2. önem sırasında yer aldı. Araştırmaya göre, gençlerin uzun vadeli yatırım ve güvence arayışı belirgin bir şekilde konut sahibi olmayı önceliklendirmek istemelerine neden oluyor.
Ev alma planı olmayanlara bakıldığında, buna gerekçe olarak, yüzde 61,6 ile yüksek ev fiyatları ilk sırada yer alırken, ikinci sırada yüzde 49,1 ile kredi faiz oranlarının yüksekliği ve üçüncü sırada, yüzde 36,2 ile gelir yetersizliği ön plana çıktı.
Araştırmada, İstanbul halkının konutu bir güvence ve yatırım aracı olarak gördüğü öne çıkarken, katılımcıların yüzde 81,1’i konut yatırımını mantıklı buluyor. Yüzde 87 gibi bir çoğunluk ise çocuğuna veya gelecekte olabilecek çocuğuna bir ev bırakmayı öncelikleri arasına alıyor.
UYGUN ÖDEME KOŞULU OLURSA HARCAMALARDAN VAZGEÇECEKLERİN ORANI YÜZDE 72,1
Gelirlerin artmasıyla birlikte İstanbul'da ikinci veya yeni bir konut almayı düşünenlerin oranı yüzde 71,2, almayı düşünmeyenlerin oranı yüzde 22,5 ve kararsızların oranı yüzde 6,4 olurken, tasarruf ederek ev sahibi olabileceklerini düşünenlerin oranı yüzde 59 oldu. Uygun ödeme koşullarıyla uzun vadeli konut kredisi tercihi doğrultusunda, kıyafet, eğlence gibi harcamalardan vazgeçerek ev almayı planlayanların oranı ise yüzde 72,1 oldu.
"10 yıl gelirinizin yarısıyla kredi ödeyip ev sahibi olmak mı, üçte biriyle kira ödeyip aynı muhitte kiracı olmak mı cazip?" sorusuna katılımcıların yüzde 70,8'i "kredi ile ev almak", yüzde 18,8 "kiracılık" cevabını verirken yüzde 10,4'ü kararsız kaldı.
Tüm şartlar uygun olduğu taktirde konut almayı tercih etmeyenlere sebebi sorulduğunda ise gelirinin önemli bir kısmını kredi olarak verince yaşam tarzından kısacağını düşünenlerin oranı yüzde 49,6 olurken, uzun vadeli borçlanarak yıllarını ipoteklemek istemeyenlerin oranı yüzde 40,7 oldu.
KONUT ALMAK İÇİN ARABASINI SATACAKLARIN ORANI YÜZDE 66,7
Gelecekte İstanbul'da barınma sorunu endişesi içinde olanların oranı yüzde 46,8, böyle bir sorunu olmadığını belirtenlerin oranı yüzde 31,5 ve karasız kalanların oranı yüzde 21,6 olarak ölçüldü.
"Konut almak için arabanızı satar mısınız?" sorusuna katılımcıların yüzde 66,7'si "evet", yüzde 33,3'ü "hayır" yanıtını verdi.
Katılımcıların yüzde 79,9’luk gibi önemli bir çoğunluğu kiracı olmanın kendilerini mutsuz ettiğini ve gelecekte barınma noktasında bunun bir sorun teşkil edeceğini belirtti.
EV SAHİBİ OLMAK BÜYÜK ÇOĞUNLUK İÇİN 'ÇOK ÖNEMLİ' OLARAK ÖLÇÜLDÜ
Ev sahibi olmanın ne kadar önemli olduğunu yansıtması adına 1 ile 10 arasında bir değerlendirme yapılması istenildiğinde, araştırmaya katılanların yüzde 1'i "hiç önemli değil" cevabını verirken, yüzde 36,1'i ise "çok önemli" cevabını verdi. Araştırma sonucunda ev sahibi olmanın toplumda ne kadar önemli olduğuna ilişkin beklenti 8,18 olarak ölçüldü.
KONUTDER Yönetim Kurulu Başkanı Kumova, basın toplantısında "Konut ihtiyacını anlamaya yönelik çalışmalarımızı bir adım daha ileriye götürüp rakamların ötesine geçerek, toplumun konuta bakışını sosyolojik olarak ele aldığımız çalışmada, pandemi sonrası yapılan araştırmaların aksine çalışmamız gösterdi ki yüzde 72,1 gibi önemli bir kesim uygun ödeme koşulları olduğunda konut almak için tasarruf etmeye ve harcamalarını kısmaya hazır." ifadelerini kullandı.
Kumova, araştırmanın gizli öğretisinin, kira fiyatları arttıkça ve konuta sahip olma zorlaştıkça, en az bir ev sahibi olma fikrinin istekler listesinde yeniden ilk sıraya yerleştiğini göstermesi olduğunu kaydetti. Ev sahibi olduklarında insanların kendilerini daha güvende hissederek yaşayacaklarını düşündüklerini belirten Kumova, en değerli yatırım aracının hala "konut" olduğunu vurguladı.
Kumova, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm gelir grupları göz önüne alındığında 2024’te yüzde 56,1'e gerileyen konut sahiplik oranı 2007’den bu yana en düşük oran olarak kayda geçti. Bu durum dar gelir gruplarında daha da fazla hissedilir boyutlarda ve son 17 yılda dar gelirlinin ev sahibi olma oranının yüzde 61'den yüzde 45'e geriledi. 2007’de dar gelirli her 100 kişiden 18’i kirada otururken bu sayı 2024'te neredeyse ikiye katlanarak 36,7’ye çıktı. Bunun toplumumuzu ekonomik olduğu kadar sosyolojik ve psikolojik olarak etkileri var."
SEKTÖRDEN TOKİ VE ÖZEL SEKTÖR ARASINDA
Kamu-özel sektör işbirliği ile sosyal konut ve erişilebilir konut üretiminin artırılmasının en ideal çözüm yolu olacağını aktaran Kumova, "Dar gelirli kesim için konut üretimi TOKİ’ye devredilmiş gibi duruyor ancak bu TOKİ için bir haksızlık olduğu gibi ihtiyacın bu yolla karşılanması da mümkün değil. Orta ve üst gelir grubunda Emlak Konut GYO ve özel sektör arasında kurulmuş olan ve başarısını kanıtlamış modelin sosyal ve erişilebilir konut için TOKİ ve özel sektör arasında da kurulması çok önemli." diye konuştu.
patronlardunyasi.com