Ekonomi


Bakan Karaismailoğlu, "Bu yıl sonunda raylara indirilecek ve kısa sürede yolcu taşımacılığına başlayacağız" dedi. Varank da sonraki hedefin 200 kilometrenin üstüne çıkan Yüksek Hızlı Tren setlerini üretmek olduğunu söyledi. Bakan Varank da, "Gelecek 10 yılda raylı sistemlerde 15 milyar avroluk harcama yapacağız" diye konuştu.

Türkiye Vagon Sanayi Anonim Şirketi'nin (TÜVASAŞ) Sakarya'nın Adapazarı ilçesindeki fabrikasında düzenlenen Milli Elektrikli Tren Seti'nin Fabrika Testleri Töreni, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Karaismailoğlu, "Demiryolu teknolojisinde yerli ve milli araçlarımızın üretimiyle atılımımızı sürdürmekte kararlıyız. Amacımız, Türkiye'nin raylı sistem aracı üretiminde önemli merkez haline gelmesidir" diye konuştu.

Karaismailoğlu konuşmasına şöyle devam etti:

Yerli ve milli tren setlerimiz saatte 160 kilometre işletme hızına, 176 kilometre tasarım hızına sahip olarak üretildi. Seyir emniyeti ön planda olmak üzere yolcu memnuniyeti ve konforu bakımından istek ve beklentileri üst düzeyde karşılayacak özelliklerdedir. 5 araçtan oluşan bir setin toplam koltuk kapasitesi 324 olup bunlardan iki adedi engelli yolcular için ayrılmıştır. 

Üretimi tamamlanan prototip sette yüzde 60 yerlilik oranı gerçekleştirilmiştir. Seri üretim için ise yüzde 80 yerlilik oranı hedeflenmiştir. Prototip setin maliyeti yurt dışından temin edilen benzer ürünlere göre yüzde 20 daha ucuza mal edilmiştir.

Ülkemiz artık hızlı tren ve yüksek hızlı trenlerini kendisi üretebilecek duruma gelmiştir. Bundan sonraki süreçte Türkiye'nin yurt dışından araç temin etmesine gerek kalmamıştır.

15 MİLYAR AVRO HARCANACAK

Bakan Varank da şu ifadeleri kullandı: 

Trenimiz mayıs sonunda raylara indi, hamdolsun bugün itibarıyla da fabrika testlerine başlanıyor. Fabrika testlerinin ardından ağustos sonunda yol testlerine geçilecek.

Geçen sene devreye alınan alüminyum gövde üretim, boyama ve kumlama tesisleri sayesinde bugün bu seviyeye gelebilmiş durumdayız. Şehirlerarası seyahate uygun tasarlanan bu tren, ithal edilen emsallerine göre yüzde 20 daha uygun maliyetle üretilebiliyor. Fakat daha da önemlisi, bizi ziyadesiyle mutlu eden husus, ulaşılan yüksek yerlilik oranı. Tedarikçilerle birlikte muazzam bir sinerji yakalanmış durumda. Evet, nihai ürün elbette çok kıymetli. Ama bu ürünle birlikte gelişen üretim ekosistemi ve Türkiye'nin kazandığı yeni kabiliyetler belki nihai üründen çok daha kıymetli.

Böylelikle ilk defa kritik bir alt sistem, donanım, yazılım ve algoritma içeriğiyle birlikte yerli sanayi tarafından geliştirilmiş oldu. İklimlendirme sisteminden boji şaselerine, iç giydirme ve aydınlatma sistemlerinden vakum tuvalet sistemlerine kadar 30'un üzerindeki bileşen yerli firmalarımızdan tedarik edildi. İşte bu sayede prototip sette yerlilik oranı yüzde 60 oldu. İnşallah seri üretimle birlikte bu oranı yüzde 80'e çıkarmak mümkün olacak.

Hem kendi ihtiyaçlarımızı karşılayıp hem de küresel pazardan çok rahat pay alabiliriz. Bunun yolu bu alanda ölçek oluşturmaktan geçiyor. Gelecek 10 yılda raylı sistemlerde 15 milyar avroluk harcama yapacağız. Bakın bu çok ciddi bir ekonomik ölçek. Dolayısıyla önümüzde raylı sistemler sektörünü geliştirmek için asla kaçırılmaması gereken bir fırsat, dolayısıyla bize yüklenen bir sorumluluk var. Bunu en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Bu alanda atacağımız adımlar, sanayileşme hedeflerimize ve Milli Teknoloji Hamlemize doğrudan hizmet edecek. Belediyeler, kamu kurumları ve özel sektör, eş güdüm halinde, Türkiye’yi raylı sistemler konusunda global bir oyuncu yapmak için ellerini taşın altına koymak durumunda. Burada herkese bir görev düşüyor.

Sayın Cumhurbaşkanımız savunma sanayinde hazır alım modeline 'dur' demeseydi, bugün kendi İHA'larımızı, SİHA'larımızı kullanamaz, milli güvenliğimizi başka ülkelere emanet etmeye devam ederdik.

Dünyaya bu alanda örnek gösteriliyorsak, bunun ardında planlama, sıkı takip, güçlü irade ve kararlılık yatıyor. Aynı başarıyı raylı sistemler konusunda da gösterebiliriz. Kamu alımları ve yatırımlarının oluşturacağı kaldıraçla bu alanda yerlileşmeyi hızla başarabiliriz. Yatırımların planlanması ve yerli ürünlerle hayata geçmesi için Sanayi İşbirliği Projelerini en iyi şeklide uygulayabiliriz. Biz Bakanlık olarak bu noktada hiçbir kamu kurumunun sahip olmadığı teknik birikime sahibiz. Raylı sistemler alanındaki kabiliyetlerin atıl kalmaması ve sürdürülebilirliğin sağlanması gerekiyor. Ancak bu şekilde yüksek hızlı tren sistem ve alt sistemlerini kendi imkanlarımızla üretebiliriz. Bu manada; sektöre dokunan kamu ihalelerinin SİP uygulamasına tabi olarak gerçekleştirilmesini oldukça önemsiyoruz.

Şunu çok açık ifade etmek istiyorum; topyekün kalkınma için yerliliği ve milliliği olmazsa olmaz bir ilke olarak kabul etmek, yerli firmalara sahip çıkmak gerekiyor. Raylı sistemlerde ülkemizde gelişmiş kabiliyetler var. Firmalarımız yabancı ülkelerde ihaleler kazanıyor, üretimlerini ihraç ediyorlar. Avrupa'da, Uzak Doğu'da, Durmazlar, Bozankaya gibi firmalarımızın araçları kullanılıyor. İşte bugün TÜVASAŞ, milli elektrikli tren projesinde benzersiz bir adımı geride bırakıyor. Yeni kurulan TURAYSAŞ'ın da sektörde büyük bir güç oluşturacağına inanıyorum. Ekosistemdeki firmalarımız ve tedarikçilerimizin güç birliğiyle sektörde hızla üst basamaklara tırmanabiliriz. Bakanlık olarak bu yöndeki tüm girişimleri önemsiyoruz ve destekliyoruz.

2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejimizde bu sektörün önemini açıkça vurguladık. Yine teknoloji odaklı sanayi hamlesi programımızda da raylı sistemleri öncelikli ürün grubu olarak belirledik. TCDD ve bağlı kuruluşlarının TÜBİTAK enstitüleriyle ortak geliştirdiği ilk milli elektrikli manevra lokomotifini 2015 yılında raylara indirdik. Böylece ülkemizin manevra lokomotiflerinde yurtdışına bağımlılığını tamamen ortadan kaldırmış olduk." diye konuştu.

Bakan Varank, Ekim 2017'de başlatılan diğer bir projeyle de 5000 kilowatt gücünde ilk milli anahat lokomotifini 2022 yılında raylarla buluşturmayı hedeflediklerini aktararak, TÜBİTAK ve TCDD ortaklığında Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü'nü kurduklarını, amaçlarının önce kendi ihtiyacını karşılayan teknolojileri geliştiren, ardından da geliştirdiği bu teknolojileri ihraç eden bir ülke haline gelmek olduğunu dile getirdi.

Biliyorsunuz ekonomi cephesinden birbiri ardına sevindirici haberler geliyor. Üretim tarafında; sanayideki elektrik tüketimi, siparişler ve kapasite kullanımı artıyor. İçeride ekonomiye duyulan güven ve yatırım iştahı artmaya devam ediyor. Yurt dışı piyasalara baktığımızda, toparlanma eğilimini görebiliyoruz. Bizim için önemli olan, yukarı yönlü bu gidişatın giderek daha fazla güç kazanması ve kalıcı bir hale gelmesi.

Salgınla birlikte de şunu da gördük; istediğimiz zaman dünyada eşi benzeri olmayan bir seferberlik ruhuyla kimsenin yapamadığını yapabiliyor, başaramadığını başarabiliyoruz. Yoğun bakım solunum cihazı bunlardan biri. Tanı kitleri, aşı ve ilaç alanlarında da ilham verici ve bizleri heyecanlandıran projeler devam ediyor. Salgın döneminde bile açılan fabrikalar, cesaretle yeni işlerin peşinden koşan girişimciler var.

Bundan sonraki hedef, 200 kilometrenin üstüne çıkan Yüksek Hızlı Tren setlerini üretmek. Milli elektrikli tren projesinde kazanılan yetkinlikler, inşallah, yüksek hızlı trenin geliştirilmesinde işleri çok kolaylaştıracak. Bu gururu bizlere yaşatan TÜVASAŞ'ın kıymetli yöneticilerine, mühendisinden işçisine tüm emekçi kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Kısa sürede bu önemli başarıyı sahiplenerek, bu işi liderliğiyle Türkiye'ye kazandıran Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Adil Karaismailoğlu ve ekibini yürekten tebrik ediyorum. Bu başarıda öncü olan Sakarya ve Sakaryalılara teşekkür ediyorum.