Ali Serim'in yazısı
1) Basel II nedir?
Uygulamasına 2007 yılı başından itibaren geçilmesi planlanan Basel II'nin ne olduğunun bilinmesi büyük önem arz eder. Ülkemizdeki bankaları, banka müşterilerini, derecelendirme kuruluşlarını, otoriteleri ve ekonomik eğilimleri etkileyecek olan Basel II, Basel I'in devamı olan 'Yeni Basel Sermaye Yeterliliği Uzlaşması'dır.
Uzlaşmanın mimarı Bank for International Settlements (BIS), merkez bankalarının 1974'te bankaların uluslararası standartlarda çalışmasını sağlamak için oluşturdukları uluslararası bir kuruluştur. Bu kuruluş, bankaların ekonomide oluşacak krizlere karşı dayanıklılığını sağlamak için, banka sermayelerinin riskli aktiflere oranının yüzde 8'den az olmamasını gerektiren sermaye yeterlilik oranını sağlamaları gereğini 1988'de ilan etmiştir. Piyasalarda yaşanan krizler neticesinde bu uzlaşmanın yenilenmesi gereği görülmüş ve BIS 2007'de uygulamaya geçmesi amaçlanan Basel II'yi duyurmuştur.
2) Basel II'nin getirdiği temel yenilikler nelerdir?
Basel I, piyasa ve kredi riskini temel almaktadır, Basel II'deyse piyasa riski aynen hesaplanmaktadır, ancak buna ek olarak kredi riskinin hesaplanması farklılaştırılmış ve bu risk gruplarının yanına 'operasyonel risk' kavramının eklenmesi gereği görülmüştür.
3) Basel II'nin getirdiği diğer yenilikler nelerdir?
Basel I'de bütün bankalara tek tip uygulama yapıldığı için risk duyarlılığı istenildiği boyuta ulaşamamış, fakat Basel II ile risk duyarlılığına yönelik hesaplamalar farklılaşmıştır. Basel II'deki en önemli fark, risk ağırlıklarının belirlenmesinde bağımsız derecelendirme kuruluşlarının çalışacak olmasıdır.
Ayrıca Basel I'de OECD üyesi ülkelerin hükümetlerine yüzde 0 risk ağırlığı öngörülürken, OECD'ye üye olmayan ülkelere yüzde 100 risk ağırlığı öngörülmüştür. Basel II ile bu durum uygulamadan kalkmıştır. Basel II ile öngörülen riskler için karşılık ayrılmasına ek olarak öngörülmeyen riskler için de asgari sermaye ayrılması istenmiştir. Hedef bankaların denetimine maksimum önemi vermek, risk yönetiminin güçlendirilmesi, piyasa disiplini, kredibilite hesaplamasında standarda ulaşılmasıdır.
4) Basel II'nin reel sektör açısından önemi nedir?
Basel II risk yönetimi kültürünün gelişmesine önemli katkıda bulunacaktır. Bankaların müşterileri olan reel sektör firmalarının bu gelişimden etkilenmemeleri düşünülemez. Bilançoları şeffaf olmayan ve kurumsallaşmamış reel sektör firmalarının bankalarla geçmişe oranla daha fazla sorun yaşayacağına şüphe yoktur. Derecelendirme notu olmayan şirketler açısından büyük bir değişiklik yaratmayacak olsa da yüksek derecelendirme notuna sahip kuruluşlar diğerlerine göre avantajlara sahip olacaklardır. Bu durum kuruluşların kayıt dışılığı azaltması ve kurumsal yönetişimin daha önem kazanmasının yolunu açacaktır.
5) Derecelendirme nedir?
Derecelendirme, borçlunun anapara ve faiz yükümlülüklerini ödeme isteği ve kabiliyetinin zamanında ve tam olarak yerine getirilip getirilememesini gösteren bir not verme faaliyetidir. Bir başka deyişle derecelendirme, borçlanma araçları üzerindeki faiz ve anaparanın geri ödenmeme riskinin belirlenme faaliyeti olarak açıklanabilir. Yani bir gerçek veya tüzelkişinin kredi geçmişi ve kullandığı kredileri geri ödeme kapasitesinin saptanmasıdır. Bağımsız derecelendirme kuruluşlarınca yapılan derecelendirme faaliyeti tarihsel geçmişi 1840'lara kadar gitmekte olan, ABD ekonomisinin karşılaştığı buhranların bir meyvesidir.
6) Kimler, hangi alanlarda derecelendirme yapar?
İhtiyaca göre çeşitli derecelendirme gruplarından bahsetmek mümkündür. Ülke derecelendirmesi kamuoyunun en fazla aşina olduğu derecelendirme faaliyetidir. Örneğin yatırımcılar en prestijli kuruluşlardan biri olan Standard &Poors'un ülke notuna büyük önem atfetmektedir. Ülkemizde de medya bu önemli kurumun derecelendirme açıklamalarına büyük yer vermektedir. Derecelendirmenin alanı çok geniştir. Kurumsal derecelendirme, bankaların derecelendirilmesi, sigorta şirketleri, belediyeler, kamu kurumları, sanayi kuruluşları ve ticari işletme Derecelendirmesi vb. örnek olarak verilebilir.
7) Şirketlerde derecelendirme kriterleri nelerdir?
Kuruluşların organizasyon yapıları, mali yükümlülüklerini karşylayabilme gücü, orta vadeli fırsat ve riskleri, sektördeki diğer şirketlerle rekabet konumları, üretim kapasiteleri, dağıtım sistemi ve pazarlama ağları, finansal yönetim ve muhasebe politikaları, geleceği etkileyecek yönetsel değişiklikler, sermaye yapısı değişiklikleri ve yatırımlardaki değişiklikler gibi birçok kriter derecelendirme kriterleri arasındadır.
8) Derecelendirmenin şirketlere ve yatırımcılara faydaları neler?
Şirketlerin mali ve mali olmayan durumları hakkında ilgili kişilere bilgi sağlaması açısından tartışılmaz bir fayda sağlar. Kurumsal yatırımcılar açısından büyük önem arz ettiğinden borçlanma imkânlarının genişlemesi ve daralmasını belirlemektedir. Ayrıca şirketlerin alternatif fon kaynaklarına ulaşmalarına imkân sağlayabilmektedir. Küçük ve orta ölçekli firmaların borçlanma imkânlarını genişletebilir. Borçlanma maliyetlerini azaltır. İdare kalitesini yükseltirken şirketlerin stratejik planlama yapmalarını teşvik eder.
Yatırımcı açısından: Kurumların düzenli incelenmesini sağladığından üstlenilen risklerin güncel takibini sağlar. Yatırımcının karar alma sürecinde üstlenilecek riskin derinlemesine analizine imkân tanır. Yatırımcıların risk tercihlerine göre menkul kıymet tercihi yapabilmelerini sağlar ve ikincil piyasaların gelişimine yardımcı olur.
9) Derecelendirmenin ekonomiye faydaları neler?
Kuvvetli mali piyasalar ekonomi için hayati önem taşımaktadır. Derecelendirme şüphesiz güvenilir mali piyasaların gelişimine katkıda bulunmaktadır. Piyasaların yurtdışı piyasalarla entegrasyonunu kuvvetlendirmektedir. Buna ek olarak derecelendirme olan piyasalara duyulan daha fazla güvenle daha fazla dış kaynak girişi olması uygulamanın doğal bir neticesidir. Finansman imkânlarının artışına katkıda bulunmasıyla ekonomiye önemli faydası olacağı tartışılmaz.
10) Derecelendirme hangi alanlarda ne yarar sağlar?
'Corporate rating' yani 'kurumsal derecelendirme' halka arzlarda kullanılmaktadır. Şirketin kredi ve garantilerinde kolaylıklar sağladığı gibi özel plasmanlarda ve menkul kıymet ihraçlarında olumlu katkılarda bulunmaktadır. Şirket devirlerinde kullanılabilecek veriler sağlar. Birleşme ve satın almalarda bakılacak verilere ulaşılmasında faydalı olur. Proje finansmanı, yönetim kalitesinin iyileştirilmesi, kurumsal yönetişim ilkelerinin adaptasyonuna, stratejik kararların analizine yardımcı olur. Proje bazlı derecelendirme faliyetleri de mevcuttur. Proje derecelendirmesi ile proje için gerekli fonlama koşullarına katkıda bulunulmaktadır. Özetlemek gerekirse önümüzdeki günlerde daha kayıt altında bir Türkiye, daha şeffaf bir Türkiye, daha kurumsal bir Türkiye ve daha kuvvetli bir Türkiye göreceğimizden, ve buna Basel II'nin ve derecelendirme faliyetlerinin katkıda bulunacağından şüphe duymamaktaym.
Radikal