Turhan Nejat Veziroğlu, Hidro enerjinin Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını sağlayacağına inanıyordu; destek görmedi, o buruklukla yaşamını yitirdi

Turhan Nejat Veziroğlu, Hidro enerjinin Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını sağlayacağına inanıyordu; destek görmedi, o buruklukla yaşamını yitirdi

Çok sevdiği ülkesi Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını ancak hidrojen enerjisiyle sağlayabileceğine inanan Veziroğlu, ülkede kurduğu Hidrojen Merkezi’ne gerekli arsanın tahsis edilmemesi nedeniyle buruk bir şekilde Amerika’ya dönmüş ve  yaşadığı durumu, “Hükümete mesajı geçen yıl verdim, ama cevap gelmedi. Amerika'da Clinton'a yazıyordum, bir hafta içerisinde cevap geliyordu” sözleriyle anlatmıştı.

Turhan Nejat Veziroğlu, Hidro enerjinin Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını sağlayacağına inanıyordu; destek görmedi, o buruklukla yaşamını yitirdi
16px
24px
08.09.2024 07:23Güncelleme: 08.09.2024 07:24
ABONE OLgoogle

Murat KAYA

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE YAŞIT 

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı döneminde doğan, 100 yıllık hayatına yüzlerce bilim başarısı sığdıran, yaşadığı Amerika'da "Hidrojenin Babası" olarak anılan, 82 yaşında evlenip 83 yaşında çocuk sahibi olan değerli Türk bilim insanı Turhan Nejat Veziroğlu, hayatını kaybetmiş ve bu haberi eşi Ayfer Kale duyurmuştu.

İBRET DOLU HİKAYESİNİ KALEME ALDIK

PD ise evrensel gazeteciliğin verdiği sorumluluk gereği, dünya literatürüne giren ve Nobel’e bile aday gösterilen bu değerli bilim insanının ölümünün, Dilan-Engin Polat çiftinin haberleriyle dolu Türkiye'de pek önemsenmediğini sitemkar bir dille okuyucularına aktarmıştı.

Bunun yetmeyeceğini düşünüp, Amerika’da yaşayan bilim insanımızın başka bir yönünü de gözler önüne sermek istedik ve onun, ülkesinin geleceği için kurduğu hayallerden, hedeflerinden ve en önemlisi de projelerinden, nasıl uzaklaştırıldığının ibret dolu hikayesini kaleme aldık.

5 Mayıs 2005 tarihli gazetelerde, “Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu'nun İsmi Arjantin'de bir bölgeye verildi…” başlıklı bir haber yer almıştı.

İSMİ ARJANTİN’DE YAŞIYOR

Bu haberde, Dünya Hidrojen Enerjisi Derneği ve ICHET (Uluslar rası Hidrojen Enerjisi Araştırma Merkezi) Başkanı Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu'nun isminin, Hidrojen Enerjisi'ne katkılarından dolayı Arjantin'de bir bölgeye verildiği duyuruluyordu.

Bir süre önce rüzgardan hidrojen enerjisi üretimiyle ilgili bir projeyi başlatmak üzere Arjantin'e giden Veziroğlu’nun, burada büyük bir sürprizle karşılaştığı, Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük bilim adamlarından birinin isminin, kendi ülkesinden binlerce kilometre uzakta bir başka ülkede ölümsüzleştirildiği aktarılıyordu.

DEĞERİ BİLİNMEDİ

İşte, 19 yıl önceki haberde de belirtilen, Türkiye’den bin fersah uzak kıtadaki Arjantin’de bir bölgeye dahi ismi verilecek kadar önemli işler yapan ve hidrojen teknolojisinde çığır açan Prof. Dr. Turhan Nejat Veziroğlu, ülkemizde yetişen, Amerika’da bilimsel çalışmalar yapan ancak değeri hiç bilinmeyen önemli bir kişilikti.

“HİDROJEN” DENİLİNCE İLK AKLA GELEN İSİM OYDU

Dünya iklim değişimini iliklerine kadar yaşarken, hidrojen enerjisine olan ihtiyaç artıyordu. İklim değişimine neden olan fosil yakıtlara en önemli alternatiflerinden biri hidrojendi. Hidrojen enerjisi denince ilk akla gelen isim de, adı dünyaca bilinen ancak ülkesinde değer görmeyen Prof. Dr. Turhan Nejat Veziroğlu’ydu. 

Dünyada “Dr. V” olarak tanınan Veziroğlu, 1970'li yıllardaki "petrol krizi" sonrası geliştirilen hidrojenden enerji üretimi projesi fikrinin de sahibiydi.

EN ÖNEMLİ PROJESİNİ TÜRKİYE’DE GERÇEKLEŞTİRDİ AMA…

Dünyanın ve daha da önemlisi Türkiye'nin kurtulmasının hidrojen enerjisi ile olabileceğine inanan ve bu konuda çalışmalar yürüten bilim insanı, en önemli projesi olan Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi'ni (ICHET) de çok sevdiği Türkiye’de kurdu.

Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı'na (UNIDO) bağlı merkez, Mayıs 1994’te açıldı. Merkezin ilk işlevi, dünyanın hidrojen ekonomisine geçmesini sağlamaktı. Bu konuda dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye'de çalışmalar yürüten Veziroğlu, ülkesindeki “arsa” sorununu aşamadı.

BÜROKRASİYİ AŞAMADI

Türkiye’nin bağımsızlığını kazanmasının hidrojen enerjisiyle sağlanabileceğine inanan ve ülkesinin müreffeh geleceğine yönelik inancıyla hidrojen merkezini kuran Veziroğlu, denizi geçmişti ancak dereyi aşamamıştı.

Merkezin yerleşeceği arsanın bir türlü tahsis edilememesi, Türk bürokrasinin içinden çıkılmaz kaosunun bir örneğiydi. 


TÜRKİYE’DEN BURUK ŞEKİLDE AYRILDIĞINI SÖYLEMİŞTİ

O dönem kendisiyle yapılan röportajlarda, bu durumu anlatmış ve merkezine arsa tahsis edilmeyen Türkiye’den buruk bir şekilde ayrılarak Amerika’ya gittiğini belirtmişti.

TÜRK HÜKÜMETİNİ ARSA TAHSİS ETMESİNİ 4 YIL BEKLEDİ

Bu bütün bilimsel tecrübesini ortaya dökerek İstanbul’da Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi’ni (ICHET) kuran Veziroğlu’nun hidrojen merkezi için arsa talebi, sürekli geçiştirildi ve 4 yıl boyunca karşılanmadı. Veziroğlu da söylediği gibi, buruk bir ruh haliyle çok sevdiği ve ekonomik bağımsızlığı için hizmet etmek istediği ülkesinden ayrılıp, kendisine daha çok değer veren Amerika’ya gitmek zorunda kaldı.

RÖPORTAJINA YANSIYAN HEYACAN: BURANIN DAĞILMAMASI LAZIM 

Dönemin gazeteleri onunla bu projesini konuşmuştu.

Veziroğlu, “ABD'den geldiniz, şimdi tekrar dönüyorsunuz. ‘Geldim, işleri yoluna koydum ve huzurlu bir şekilde gidiyorum” diyebiliyor musunuz?” sorusuna karşılık, “Evet, geldim, gayet güzel kuruldu merkez. Burada raporları var yapılan işlerin. Güzel bir ekip kurduk, bu ekibin dağıtılmaması lazım. Milletlerarası çapta insanlar var burada; ABD'den, İngiltere'den, Fransa'dan, Hindistan'dan, Mısır'dan. Eğer bunlar giderse, bu çapta insan bir daha gelmez. O zaman burası sıradan bir merkez olur. Yani dünyada yüzlerce merkez var, ama burası dünyanın hidrojen merkezi” demişti.

“JAPONLAR ORADA KURMAMDA ISRAR ETTİ ANCAK BEN, ‘TÜRKİYE’DE OLACAK’ DEDİM”

“Arsa sorunu oldukça uzadı. Bu süreç bitmezse merkezin İstanbul'daki yeri tehlikeye girer mi?” sorusu da yöneltilen Veziroğlu, “Olabilir, olabilir... Zaten kurulma aşamasında Japonlar merkezin kendi ülkelerinde olması için çok ısrar ettiler. Fakat ben Dünya Hidrojen Konseyi Başkanı olduğum için, idare heyetindeki Japonlara, ‘Dokunmayın, bu Türkiye'de olacak’ dedim. Ama ben bırakınca ne olur bilmiyorum” diye konuşmuştu.

KALP KIRIKLIĞINI GİZLEYEMEDİ

Profesör Veziroğlu, “Arsayı alıp bir kampus binası yapacaktınız. Bunu gerçekleştirememiş olmak sizi nasıl etkiledi?” sorusunda ise ülkesine ve yöneticilere duyduğu burukluğu gizleyememişti.

“TÜRKİYE DİPSİZ KUYU; TAŞ ATIYORSUNUZ SES ÇIKMIYOR”

 “Binaların yapılmamasına üzüldüm tabii. Ben buradayken, binalar tamamlansaydı, merkezimize geçseydik çok daha huzurlu gidecektim. Arsa sorunu merkezde de herkesin canını sıktı” diyen Veziroğlu, şöyle devam etmişti:

 

“Çünkü Sarıyer'de merkezin ihtiyaçlarına uygun bir arsa bulmuştuk. Rüzgarı kuvvetli, deniz üzerinde, Karadeniz'in derinlerindeki hidrojen sülfürlü sularından istifade edip Ar-Ge çalışmaları yapılacak, boğaz akıntılarından faydalanılacak bir yerdi. Çünkü merkez aynı zamanda bir pilot proje olacak; bütün enerjisi yenilenebilir kaynaklardan üretilecek hidrojenden sağlanacak ve hidrojenle çalışacak. Bu yeri Çevre ve Orman Bakanlığı verdi. Bakan Osman Pepe, hidrojenin ehemmiyetini gayet iyi biliyor. Küresel ısınmayı kökünden halledecek hidrojendir. ‘Böyle bir merkeze ev sahipliği etmekten onur duyarız. Siz seçin ben vereceğim’ dedi. Seçtik. ‘Enerji Bakanı'ndan yazı getirin, vereceğim o yeri’ dedi. Ve hakikaten Orman İdaresi, ‘Yeri verdik’ diye yazdı. Arsayı Enerji Bakanlığı talep etti, Çevre ve Orman Bakanlığı verdi. Bu sefer Enerji Bakanlığı'nın, ‘Kabul ettim o yeri’ demesi lazım, ama bir senedir bunu diyemedi. Sebeplerini de söylemiyorlar, çok tuhaf. Mesela Amerika'da bir yazıya 1-2 günde cevap vermezlerse sebebini söylerler; ‘Şu sebeplerden dolayı uygun bulmuyoruz, başka yeri arayın’ diye. Ama Türkiye'de tam bir dipsiz kuyu, taş atıyorsunuz, ses çıkmıyor.”

BÜROKRASİ ONU SÜREKLİ OYALADI, 4 YIL SONRA DAYANAMADI

Veziroğlu röportajında, gösterilen birçok yeri UNIDO'dan gelen heyetle birlikte incelediklerini, yeni gösterilen yerlerden Alibeyköy'dekini beğenip rapor yazdıklarını, raporda, Sarıyer'deki arsanın en uygun yer olduğunu ikincisinin de Alibeyköy'deki yer olduğunu belirttiklerini, merkezlerinden Prof. Dr. Engin Türe'yi Ankara'ya yolladıklarını, onun Bakan Hilmi Güler ile konuştuğunu ve Bakan’ın da, “Alibeyköy'ü size verdik” dediğini aktarmış, buranın alımı için işlemlerin süreceğini kaydetmişti.

Heyecanını 2 yıllık arsa koşturmacası ve bürokratik zorluklara rağmen kaybetmeyen Veziroğlu, röportajına konu bu sürecin 4 yılı geçmesiyle bütün umudunu yitirmiş, ülkesinde dünyanın dört bir yanından topladığı bilim insanlarına zorluk çıkarılmasından yorulmuş ve artık çok sevdiği ülkesi Türkiye’den ayrılma kararı almıştı. Amerika’ya dönecekti.

BUGÜNLERİN GELECEĞİNİ BİLİYORDU: PETROLÜN FİYATI DAHA DA ARTACAK

Türkiye’den ayrılıp Amerika’ya giden Veziroğlu, Türkiye’nin doğalgaz ve petrole ulaşmasının zor olduğunu ancak bu açığını hidrojen enerjisiyle kapatabileceğini daha o günden, yine gazetelerdeki sütunlara yansıyanlara göre söylemişti:


“Türkiye doğalgazdan daha ucuza hidrojen üretebilir, fakat bunun üzerine eğilmek lazım, bir planlama yapmak lazım. Bunda biraz yavaşız. Petrolün fiyatı daha da artacak. Petrol fiyatı artınca doğalgazın da, kömürün de artıyor. Türkiye dışarıdan ithal ettiği doğalgaz, petrol ve kömüre geçen yıl 30 milyar dolara yakın bir para ödedi. Bu yıl 45 milyar dolar verecek. Eğer kendi yakıtımızı üretebilirsek, bu para Hazinenin kasasında kalacak. Bunun için Sayın Başbakan'a, Sayın Enerji Bakanı'na geçen yıl Temmuz ayında bir yazı yazdım ama bir yanıt alamadım halen.”

AMERİKA’DAN GÖZLEMLEDİĞİ DIŞA BAĞIMLI ÜLKE: TÜRKİYE



Hidrojen üretim tesisleri kurmak için özendirici kanunlar çıkarılması gerektiğini ve ülkenin 30 sene içerisinde bütün yakıtını kendisinin üretebileceğini dile getiren Veziroğlu, aradan geçen 30 yılda hiçbir şey üretilememesini, aksine dışa bağımlı petrol ve doğalgaz ihtiyacının yüksek fiyatıyla daha da arttığını artık 100 yaşına kadar yaşadığı Amerika’dan gözlemliyordu.

Belki de bu bilim insanı, sürekli ülkesinin dışa bağımlı ekonomisine üzülüp, kendisine 30 yıl önce fırsat verilmemesiyle o altın anahtarın kaybolduğunu düşünüyordu. Küskünlüğü belki, daha da fazlalaşmıştı.

“CLINTON’A YAZIYORDUM BİR HAFTA İÇİNDE CEVAP GELİYORDU”

Değerli bilim insanı Veziroğlu’nun böyle düşünüyor olabileceğini, yine dönemin gazetesine verdiği demeçten yola çıkarak tahmin ediyoruz.

Veziroğlu, “Peki, Türkiye'ye ne gibi mesajınız olacak? Hükümete, şirketlere?” sorusuna, Amerika ile Türkiye arasındaki anlayış farkını ortaya koyan, ülkesine yönelik şu sitemkar sözlerle yanıt vermişti:

“Hükümete mesajı geçen yıl verdim, ama cevap gelmedi. Amerika'da Clinton'a yazıyordum, bir hafta içerisinde cevap geliyordu. Başbakan'a yazı yazdım, hiç cevap yok, aldılar mı almadılar mı onu bile bilmiyorum. Bizde hiç yazışma adabı yok. Benim gördüğüm her yerde, İngiltere, Amerika'da bulundum, BM'de çalıştım böylesini görmedim.”

O GÖRMEDİ AMA BİZ HEP GÖRDÜK

“Dr. V”nin son cümlesine yansıyan “Böylesini görmedim” nidasını biz, biraz değiştirerek tekrar edelim.

“Bu ülkede böylesine değer bilememeyi, vefasızlığı, altın fırsatları kaçırmayı, bilime olan saygısızlığı biz hep gördük sayın Veziroğlu, biz hep gördük”

patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde