Savaşa sivil hazırlık: Türkiye olarak ne durumdayız?
İsrail, Lübnan ve İran arasında yaşanan savaş, milletlerin afetler karşısında direncini belirleyen sivil savunma hazırlıklarını gündeme getirdi. Rusya - Ukrayna savaşını da da hesaba katarsak, bölgesel nükleer savaş tehdidinin artık daha çok dile getirildiği bugünlerde Türkiye olarak ne durumdayız?
Feramuz ERDİN
Afetlerin en büyüğü olan savaşa hazırlık anlamında yapılan çalışmalar, toplumun diğer doğal veya insan kaynaklı afetler karşısında da direncini artırmaktadır.
AFETE DAYANIKLI TOPLUM
Kamu düzeninin geçici olarak bozulduğu ve adeta can pazarının yaşandığı afet dönemlerinde sivil vatandaşların organize olması, afet şartları ile mücadele etmesi ve hayatta kalabilmeyi başarması çok önemlidir. Bunu sağlamak içinse önceden sürekli bir eğitim ve tatbikat süreci gerekir.
NATO ÜYESİ OLMANIN AVANTAJI
Türkiye’nin NATO üyeliği doğal olarak olumlu ya da olumsuz bir çok siyasi ve toplumsal sonuçlar da doğurmuş oldu. Ancak NATO’nun getirmiş olduğu yüksek standart ve uygulamaların özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eğitim, donanım ve yapılanmasındaki katkıları asla göz ardı edilemez. Bunun yanında, NATO savunma bloğunun bir gereği olarak, halkın da sivil savunma konusunda bilinçlendirilmesi apayrı bir fayda sağlamıştı. Bir dönem, okullarda dahi sivil savunma eğitimleri verilmekteydi.
AFAD İLE DURUM DEĞİŞTİ
Afetle mücadelenin odağını değiştiren ilk hamle AFAD’ın kurulması oldu. Halk sivil savunmanın odağından alınarak, yerine kamu görevlileri kondu. Sivil savunma uygulamasındaki bazı suistimaller ve hatta milli güvenliğe aykırı uygulamalar tabii ki bertaraf edilmeliydi. Ancak AFAD’ın sadece kamu odaklı kalması ve halkın afetle mücadele konusunda topyekün eğitiminde gerekli başarının sağlanamaması bugün en riskli konuların başında gelmektedir. Hem doğal hem de insan kaynaklı afetler karşısında halkın hayatı idame kapasitesi acilen artırılarak, “afete dirençli toplum” hedefinde ilerleme sağlanmalıdır.
HANGİ SIĞINAK?
Siyasi sebepleri ayrı bir tartışma konusu olsa da İsrailliler, sivil savunma alanında en hazırlıklı milletlerden birisidir. İsrail devlet mekanizması, savaş ve terör eylemleri odaklı olarak geliştirdiği sivil savunma stratejisi ile halkın bu olaylar karşısında “dayanıklı” olması için her türlü tedbiri almaktadır. Mesela, yakın bir saldırı tehlikesi karşısında sığınaklara yönlendirilen halka, tehlike geçmeden sığınaklardan çıkmaması talimatı verilmektedir
Böyle bir tehlike ile karşılaşacak olursak, Türkiye’de sığınak olarak kullanılacak yerler neresidir? Lojistiği nasıl planlanmıştır? Kimse biliyor mu?
SİVİL SAVUNMA PLANLARI
Aslında mevzuat, özel sektöre bağlı olarak faaliyet gösterse dahi stratejik öneme sahip olan ticari tesisler ile hatta toplu yaşam alanlarının dahi sivil savunma planlarının hazırlanmasını ön görmektedir, hatta bu mecbur tutulmuştur. Mesela, bugün binlerce insanın ikamet veya günlük ziyaret ettiği Zorlu, Emaar, İstinye Park gibi toplu yaşam merkezlerinin sivil savunma planları ve hatta özel sığınakları mevcuttur. Peki bu planlardan haberi olan site sakinleri var mıdır?
TOPLUMSAL DAYANIKLILIK
İngilizce “resilience” olarak tarif edilen olaylar karşısındaki “dayanıklılık” yeteneği bir toplum için ancak planlama, eğitim ve tatbikatlar yoluyla kazanılabilir. Deprem veya savaş gibi afet anlarında sığınılacak yerlerin durumu, lojistiği, görev tanımları ve iş bölümleri başta çocuklar olmak üzere herkesin hayatta kalması için hayati öneme sahiptir. Bu alanda kamusal ve kurumsal hazırlıklar asla ihmal edilmemelidir.
patronlardunyasi.com