Kim Kardashian'ın, ilk fiziksel ve kalıcı ‘flagship’ mağazası LV'a karşı

Oskijen gazetesinden Ali Tufan Koç, Kardashian ve Louis Vuitton "çatışmasını" ele aldı. Koç köşesine taşıdığı olayı “Kim Kardashian Louis Vuitton’a karşı” başlığıyla okuyucularına sundu. İşte Koç’un yazısının tamamı:

Beşinci Cadde’deki gelişme sadece New York’u ilgilendirecek basitlikte değil: Bir köşede yeni mağazasıyla caddeyi kilitleyen Kim Kardashian… Diğer köşede çikolatacısı ve yeni restoranıyla devasa bir ‘pop-up’ deneyimleten Louis Vuitton…

Trump’ın Amerika’sına tekrar hoş geldiniz. New York’un atar damarı sayılan Beşinci Caddesi’nden bildiriyorum: Hayatın akışı, dört yıl önceki ilk Trump döneminden farklı. Sokakta denk geldiğiniz sarı peruklu, yanık turuncu ciltli Trump parodisi tiplemeler artık protesto amaçlı değil; günlük yaşamda sokaktan geçenin yüzüne bir tebessüm gelmesi gayesiyle trafiğin ortasında ‘şovmenlik’ yapıyorlar. Zengin, zenginliğini saklamaktan sıkıldı; şimdi en gürültülü ve hava kirletici limuzininden inip fütursuz alışveriş heyecanında. ‘Sessiz lüks’ sessiz sedasız sahneden çekildi. Yerini bağıra çağıra, avaz avaz, pata küte bir lüks çağına bıraktı. Dünya daha karanlık bir yere döndükçe lüks perakende mağazalar ışıltılı ampullerini biraz daha açıyor. Tüm bu dönüşümü tam ortasında, kalbinde yaşamak ve görmek için aralık ayı boyunca dünyada lüks alışveriş denince akla ilk gelen yerlerden Beşinci Cadde üzerinde uzun saatler geçirdim. Pandemi yıllarının travmasını, Biden döneminin psikolojik tıkanıklığını üstünden apar topar atarcasına hafiften çıldıran caddenin iki yeni ‘muhtarı’ı var şimdi. Tanıştıralım…

“ÇANTA ALAMIYORLARSA PASTA YESİNLER”

Dünyada lüks denince akla gelen, zihinde beliren ilk logo özelliğine sahip Louis Vuitton, 57’nci sokakla 5’inci Cadde köşesindeki, renovasyonu devam eden ‘flagship’ binasının karşı sokağına bir ‘pop-up’ açtı. İçeri girince 16 metre yüksekliğindeki tepeleme istiflenmiş LV sandıklarından bir tür enstalasyon karşılıyor sizi. Bir süreliğine, hayatın tüm dertlerini ve gerçekliğini unutturan bir çekim alanına giriyorsunuz sanki. Işıklandırmasından tutun paketlenmesine içerideki her ince detay, yaratıcılığınızı körükleyen, kredi kartı limitinizi unutturan, herkes kendini ‘biricik’ hissetsin, kendi ‘başrol’ anını yaşasın diye tasarlanmış kısa metraj New York rüyası, masalı.

Belli bir süre açık kalacak olmasına rağmen içi de dışı da ‘tam randımanlı’ tasarlanmış mağaza, yeni Trump döneminde, ‘lüks’ kavramının, sıfat haliyle, her şeyin başına konacağının ilk habercisi gibi. Markanın Amerika’da açtığı ilk Le Café Louis Vuitton’un konsepti ‘luxury snacking’. En kibar haliyle, bi’ şeyler atıştırmanın en lüks hali de diyebiliriz. Yürümenin, gezinmenin, bakınmanın, durmanın da en lüks hali, LV deneyimi paketinin içinde geliyor. İçeride iki büyük çekim merkezi var. Biri, çikolata projeleri Le Chocolat Maxime Frédéric; diğeri restoran kısmı LV Café… Lüks modanın ve perakendeciliğin her geçen gün biraz daha gastronomiye ve yeme-içme dünyasına sırtını dayaması artık trend değil, yeni gerçek.

LV LOGOLU RAVİOLİ VE HAVYARLI WAFFLE

Mağazayı lüks moda markalarına iletişim danışmanlığı veren bir arkadaşımla gezdim. Kıyafetlerden çok “gastronomik” deneyimlere gelenlerin bu kadar yoğun olmasını uzman gözüyle şöyle açıkladı: Lüks ürünlerin etiket fiyatı, astronomik boyutları da aştı. Hâlâ o markayla bir ilişki kurmak isteyene daha ulaşılabilir bir seçenek sunuluyor. Böylece bir nevi “çanta alamıyorsanız pasta yiyin” dönemi başlıyor.

TikTok’çu Marie Antoniette’lere de ‘kolay ve ucuz yoldan’ lüks içerik fırsatı doğuyor.

Birkaç deneme sonrası, üçüncü ziyaretimde boş bir masa yakalayabildim. Kafe kısmı 70 kişi kapasiteli. LV monogramı, mutfağın her köşesinde, imza tabakların neredeyse hepsinde. LV monogramlı ve havyarlı waffle 48 dolar; sabah menüsünün en rağbet gören tabağı. Öğle menüsündeyse bir başka LV monogramı bol bir tabağın popülerliğinden geçilmiyor: Yeşil ravioli. Üstü silme LV logolu çikolatalı tart, yan masadaki kadınların ve çantalarının favorisi: “Çantanın yanına ne kadar yakıştı, bakar mısın şunların tatlılığına… İkisini yan yana çekmem lazım…” Beş duyu arasında, tat duyusunun en geriden geldiği bir restoran burası. Göz alıcı bir zenginlik, havada çiçek bahçeleri arasında kaybolmuşluk kokusu ve dokundukça daha çok dokunmak isteyeceğiniz koltuklar, kanepeler, yastıklar… Kokulardan, renklerden ve objelerden o esnada ne tattığınızı kayıt altına alabilmeniz zor.

TADİLATTAKİ BİNA DEVASA SANDIK OLDU

LV’nin New York’taki ilk mağazasını açtığı yıl 1898’di. Şehirle markanın ‘sevişme faslı’ eskilere dayanıyor. New York’a, Beşinci Cadde’ye, her zaman en yakışan markalardan oldu. Cadde üzerindeki ana mağaza, uzun bir süredir tadilatta. Renovasyonun en az iki yıl içinde tamamlanacağı öngörülüyor. LV’nin cadde üzerindeki güç şöleni aslında kademeli olarak, yaklaşık bir ay önce, Şükran Günü haftası başlamıştı. Tadilattaki gökdeleni devasa boyutlardaki ikonik sandıklarıyla giydirme projesi, binanın önünden geçenlere saykodelik çarpışmalar yaşattı.

KARDASHIAN’IN KUBRİCKVARİ DÜKKANI

Kim Kardashian, ilk fiziksel ve kalıcı ‘flagship’ mağazasını Beşinci Cadde üzerinde, LV efsanesine birkaç blok ötede açtı. Açılış partisine kim varsa topladı: Paris Hilton, Cardi B, FKA Twigs… Hız kesmedi, ilerleyen günlerde, birkaç kez döndü mağazaya. Her gelişi trafiği kilitledi, canlı ‘story’ çekmek isteyen yüzlerce turiste ‘Noel mucizesi’ yaşattı. Beş yılda değerini 4 milyar dolara çıkardığı SKIMS, farklı ten renkleriyle ve vücut formlarıyla uyumlu iç çamaşırı ve rahat giyim markası. “Kapıda en uzun kuyruk” ödülünü fark atarak kazandı. Mağazanın içi, Kardashian’ın Instagram hesabında yüzmek gibi. Kubrick yaşasaydı, modernize bir “The Shining” ile “Otomatik Portakal” karışımı bir film çekmek için Kardashian’dan küçük bir ricada bulunabilirdi. Yeni Trump Amerika’sına da böyle bir açılış yakışırdı.

patronlardunyasi.com