İç talepte ciddi bir azalma var
Kibar, işsizliğin ağırlaşmasının Türkiye'nin daha ciddi sosyal ve siyasi sorunlarla karşılaşması riskini doğurduğunu belirtti.
TÜSİAD- Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından düzenlenen bir konferansa katılan, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kibar,krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerinin giderek belirginleştiğini dile getirdi.
Kibar, işsizliğin ağırlaşmasının Türkiye'nin daha ciddi sosyal ve siyasi sorunlarla karşılaşması riskini doğurduğunu belirtti.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Şirket İşleri Komisyonu Başkanı Ali Kibar, Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verilerinin Türkiye ekonomisinde büyüme hızının 2008'in üçüncü çeyreğinde yüzde 0,5 oranına indiğini gösterdiğini, diğer ülkelerde eksi olarak açıklanan üçüncü çeyrek rakamlarına göre olumlu sayılabilecek bu büyüme hızının Türkiye'de de artık yavaşlamanın ciddiyetini yansıttığını belirtti.
Kibar, TÜSİAD-Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından düzenlenen "Küresel Mali Kriz ve Para Politikası" konferansında yaptığı konuşmada, küresel finansal krize değindi.
Ne kadar sağlam olursa olsun, ne kadar iyi yönetilirse yönetilsin dünya üzerindeki tüm ülkeler, tüm sektörler ve tüm şirketler için krizin bulaşma hızı ve şiddetinin nasıl bir tehdit oluşturduğunun ortaya çıktığını kaydeden Kibar, her ne kadar 2001 krizi sonrasında gerçekleştirdiği reformlar nedeniyle ekonomik yapısını güçlendirmiş olsa da bu tehdidin Türkiye için de geçerli olduğunu vurguladı.
Krizin, bundan öncekiler gibi gelişmekte olan ülkelerin yapısal sorunlarının sürdürülemez hale gelmesinden kaynaklanmadığına dikkati çeken Kibar, "Gelişmekte olan ülkeler bugün kendileri çıkartmasa da, sonuçlarına katlanmak zorunda kaldıkları bir krizle karşı karşıya" dedi.
Kibar, krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerinin giderek belirginleştiğini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Küresel kriz, 2006 yılının ikinci yarısından itibaren yavaşlama işaretleri veren ekonomimizi artık gerileme dönemine soktu. Sanayi üretim endeksi son 3 aydır geriliyor. Ekim ayında imalat sanayindeki gerileme yüzde 10,3'e ulaşmış durumda. Bu gerilemenin gelecek aylarda da devam etmesi sürpriz olmayacak. Bu koşullar altında büyüme hızının 2008'in ikinci yarısından itibaren hızla düşmesi, hatta negatife dönüşmesi ihtimal dahilinde."
GSYH verilerinin Türkiye ekonomisinde büyüme hızını 2008'in üçüncü çeyreğinde yüzde 0,5 oranına indirdiğini gösterdiğini hatırlatan Kibar, diğer ülkelerde eksi olarak açıklanan üçüncü çeyrek rakamlarına göre olumlu sayılabilecek bu büyüme hızının Türkiye'de de artık yavaşlamanın ciddiyetini yansıttığını söyledi.
Kibar, "Ocak-Eylül dönemini kapsayan 9 aylık büyüme hızı yüzde 3'e gerilemiş durumda. Küresel belirsizliğin etkilerinin bundan sonraki çeyreklerde de büyüme hızımızı olumsuz etkilemesi şaşırtıcı olmayacak" dedi.
İç talepte ciddi bir azalma
Kibar, büyümedeki yavaşlamayla birlikte yüzde 0,3'e kadar düşen yerleşik hane halkı tüketiminin 2001 dördüncü çeyrekten sonraki en düşük düzeye işaret ettiğini belirterek, harcama yönlü GSMH'ın yüzde 65,7'sini oluşturan bu kalemin iç talepte ciddi bir azalma yaşandığını ortaya koyduğunu kaydetti.
Bu dönemde özel sektör yatırımlarının da yüzde 10 oranında azaldığını ifade eden Kibar, şöyle devam etti: "Ekonomide artan negatif beklentilerin özel sektör tüketim ve yatırımlarını olumsuz etkilemiş olmasına karşılık kamu tüketiminin ve kamu yatırımlarının hızlı arttığı görülüyor. Kamu harcamalarında yüzde 18,4 ve kamu yatırımlarında yüzde 22,2 oranındaki artışlar üçüncü çeyrek büyüme hızını yukarı çekmede önemli etki yaptı. Bu iki kalemin büyümeye katkısı sırasıyla 0,7 ve 0,8 düzeyinde oldu. Küresel ekonomideki yavaşlama nedeniyle dış talep artışı da yüzde 1,5 ile sınırlı kaldı."
Kibar, Eylül ayından sonra açıklanan verilerin iç ve dış talebin dördüncü çeyrekte daraldığını gösterdiğini, bu bilgiler ışığında büyümenin 2008 yılının son çeyreğinde ve 2009 yılının ilk çeyreklerinde negatif olmasının beklendiğini söyledi.
Büyüme yavaşlarken işsizliğin yükselmekte olduğunun görüldüğüne işaret eden Kibar, Ağustos-Eylül-Ekim aylarına ilişkin iş gücü araştırmasının, işsizlik oranının kentlerde yüzde 13,3'e yükseldiğini ortaya koyduğunu belirtti.
"Ciddi sosyal ve siyasi sorunlar riski doğuruyor"
Ali Kibar, ekonomideki gerilemenin bu tabloyu daha da kötüleştirmesi kaçınılmaz olduğunu savunarak, ''Hali hazırda kentlerde yaşayan her dört gençten biri işsiz. Bu sorunun ağırlaşması Türkiye'nin çok ciddi sosyal ve siyasi sorunlarla karşı karşıya kalması riskini doğuruyor. Bu riskin önlenmesi ekonomideki gerilemenin yavaşlatılmasını, bu ise çok somut önlemlerin kararlılıkla ve vakit geçirilmeden alınmasını gerektiriyor" şeklinde konuştu.
Bütün OECD ülkelerinin bu kriz karşısında özel bazı tedbirleri devreye sokmalarına karşın Türkiye'nin, geleneksel para politikası uygulamalarına devam ettiğinin, likidite sağlayıcı önlemler aldığının ve faiz oranlarında indirime gittiğinin görüldüğünü dile getiren Kibar, Merkez Bankasının ihracatçı şirketlerin reeskont imkanlarını genişletmesi, döviz cinsinden kredilerde zorunlu karşılık oranını indirmesinin piyasaları biraz daha rahatlattığını vurguladı.